![]() |
#1 |
![]() TÜRKiYE’NiN iHRACATI REKORDANREKORA KOŞUYOR ![]() Rakamlar, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin açık ve net göstergesi. AK PARTi iktidarı ile yakaladığımız istikrar ortamının karşılığını sadece son dört yılın ihracat rakamlarından bile görebiliriz
![]() |
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() SON BiR YILLIK
iHRACATIMIZ (HAZiRAN 2006-MAYIS 2007) 92 MiLYAR DOLARI AŞTI Türkiye 1980’li yılların başında bir yılda yapabildiği ihracatı artık birkaç haftada gerçekleştirmektedir. 2006 yılında günde ortalama 235 milyon dolar, saatte ise 10 milyon dolar ihracat yapabiliyor. |
|
![]() |
#3 |
![]() iHRACAT YAPMAYAN iL KALMADI AK PARTi iktidarıyla birlikte Türkiye’de ihracat bilinci tüm yurt sathına yayıldı. Bugün ülkenin 81 ilinden ihracat gerçekleştiriliyor. Örneğin, 2002–2006 yılları arasında, Sinop’un ihracatı yüzde 230, Konya’nın ihracatı yüzde 278, Burdur’un ihracatıyüzde 243 artmıştır. Zonguldak’ın ihracatı 5 katına, Amasya’nın ihracatı 6 katına, Mardin’in ihracatı 8 katına çıktı. Bu topyekûn bir kalkınma hamlesinin ifadesi. Son beş yılda Anadolu’ya tam 6 bin yeni ihracatçı kazandırılmıştır. DÜNYAYI iNŞA EDEN ÜLKE TÜRKiYE AK PARTi iktidarının teknik ve yasal destekleriyle Türk müteahhitleri Yurt Dışı Hizmetleri’nde10 kat artış sağladı. Türkiye’nin artan itibarıyla birlikte Türk firmalarının2006 yılı müteahhitlik hizmetleri tutarı 15 milyar doları aştı |
|
![]() |
#4 |
![]() TÜRK MARKASI
“TURQUALITY” |
|
![]() |
#5 |
![]() KALiTEDE
TÜRK MARKASI “TURQUALITY” Türk mallarını kaliteyle bütünleştirmeyi ve moda marka yaratmayı amaçlayan “TURQUALITY” projesi geliştirilerek, uygulamaya konuldu. TURQUALITY’nin vizyonu 10 yılda 10 dünya markası yaratmaktır.... Türk ürünlerini dünya markası yapmak için Türk ve kalite imajını birleştirerek oluşturulan Turguality Projesi'nin ilk tanıtımı Moskova'da yapıldı. Kürşad Tüzmen tarafından gerçekleştirilen Moskova'daki tanıtım için 1,2 milyon dolar masraf yapıldı. Kokteylde konuşan Bakan Tüzmen, marka ve kalite bilincinin en yüksek olduğu ülkelerde Turguality sunumuna önem verdiklerini vurgulayarak, "Moskova tanıtımımız, maçın ilk başlama vuruşudur." dedi. Tüzmen, ikinci tanıtımın 2005 yılı ilk aylarında Paris'te yapılacağı bilgisini verdi. Turquality Projesi kapsamına elemeleri geçen; Damat-Tween, Sarar, Colin's, Mithat, Ramsey, İpekyol, Abbate, Atıl Kurtoğlu, Bil's, Derri, Dice Kayak, Esas, Harmanlı, Hussein Chalayan, LTB, NetWork, Polo Garage, Viaveneto markaları yer alıyor. Bakan Tüzmen'in verdiği bilgiye göre, proje için 2004 yılı 3,5 milyon dolar harcama yapılırken, bu rakam 2005 yılında 7, 2006'da ise 10 milyon dolara çıktı. Projede yer alan firmalara yılda 1 milyon dolar destek sağlandı... 55 FİRMAYA DESTEK 55 firmaya 22 milyon dolarlık destek verildi... ![]() Türkiye'nin rekabet avantajını elinde bulundurduğu ve markalaşma potansiyeli olan ürün gruplarına sahip firmalara, üretimlerinden pazarlamalarına, satışlarından satış sonrası hizmetlerine kadar bütün süreçleri kapsayacak şekilde finansal destek sağlanacak. Turquality, 2006'dan bu yana üst limit olmaksızın firmaların yaptığı harcama tutarının yüzde 50'sini ödüyor. Firmaların finansal desteğin yanı sıra eğitim ve stratejik danışmanlık ihtiyaçları da karşılanırken, destek programında kalma süresi 4 yıldan 5 yıla çıkarıldı. Projeye 2003 yılında marka ve tanıtım programı ile başlandı. Pilot sektör olarak ilk başta hazır giyim alanında faaliyet gösteren 15 firma seçildi. 2003-2006 yılları arasında yapılan program geliştirme ve pilot uygulama çalışmaları doğrultusunda 3 aşamalı bir markalaşma programı oluşturuldu; yurtdışı ofis ve mağaza desteği, 4 yıl sürecek ve masrafların yüzde 50'sini karşılamayı kapsayan marka destek programı, son aşama ise 5 yıl boyunca sürecek Turquality. 5 yıl süren ve yüzde 50 desteği kapsayan bu aşamadaki firmalar Turquality etiketlerini taşıma hakkına sahip. Firmalara sağlanan avantajlar şunlar; patent, faydalı model, endüstriyel tasarım, marka tesciline ilişkin harcamalar, kalite belgesi alımına ilişkin giderleri, moda/endüstriyel ürün tasarımcı istihdamına ilişkin giderler, tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetleri, yurtdışı birimlere ilişkin giderler, danışmanlık (strateji, operasyon, organizasyon, teknoloji) giderleri. Turquality destek programı kapsamına giremeyip Marka Destek Programı'ndan yararlanan firmalar da en fazla 4 yıl kalabilecekleri bu programda belirli limitler dahilinde yaptıkları harcamaların yüzde 50'sini programdan karşılayabilecek. Ancak firmalar, 6 ay sonra bu kriterleri karşılar hale geldiğinde tekrar Turquality Destek Programı'na müracaat edebilecek. Tüm programlarda 55 firmaya toplam 22 milyon dolarlık destek verildi. İslam Dünyasında İlk Beş Markadan Üçü Türk Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, İslam dünyası üzerinde odaklanan önemli bir internet yayınının, İslam dünyasındaki en önemli 5 marka arasında 3 Türk markasını da listelediğini ifade etti. Markaların Arçelik, Vestel ve Ülker olduğunu söyledi. Birleşmiş Markalar Derneği'nin düzenlediği Turquality seminerinde konuşan Tüzmen, 2014'e kadar 10 markanın yerleştirilmek zorunda olduğunu kaydetti. Derneğin 21 üyesi Turquality destek programında yer alıyor. 9 firma da yeni başvuruda bulundu... Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bünyesinde yer alan Turquality, gıda, hazır giyim, beyaz eşya, elektronik ve kuyum/mücevher alanlarının yanı sıra seramik-banyo gereçlerini de desteklemeye başladı. Bu çerçevede ihracat yapan şirketlerin kira ve reklam giderleri karşılanıyor. 2007'de Ülker, Vakko ve Vitra markaları, 'Turquality Destek Programı' kapsamına alınmasıyla Turquality'nin desteklediği marka sayısı 39'a yükseldi ve Temizlik kağıdı markaları Selpak ve Solo, devlet destekli markalaşma programı olan Turquality Destek Programı kapsamına alındı. Markalaşma programı Turquality kapsamına İstikbal, Bellona, Kalebodur, Çanakkale Seramik ve Lassa'nın alınmasıyla 51 markaya ulaşıldı. Program çerçevesinde üye firmalara üretimden pazarlamaya ve satıştan satış sonrası hizmetlere kadar tüm süreçleri kapsayan finansal destek sağlanıyor. Söktaş, Turquality programına alındı. "10 yılda 10 dünya markası" hedefiyle oluşturulan Turquality programına en son katılan kuruluş, tekstil şirketi Söktaş oldu... Söktaş Ürün Geliştirme ve Pazarlama Müdürü Seyhan Aktemur, yapılan incelemeler sonunda kendi sektöründe dünya markalarıyla rekabete girebilecek, iş süreçleri üst seviyelerde, gerçekçi hedefleri olan şirketlerin Turquality programına dahil edildiğini söyledi. Aktemur, Söktaş'ın tekstilde gömleklik kumaş üzerine uzmanlaştığı bilgisini verdi... Turquality, En İyi Marka Yaratma Projesi Seçildi Dünyanın devlet destekli ilk ve tek markalaşma programı Turquality, Türkiye'nin en saygın üniversitelerinden Bilkent Üniversitesi'nin bünyesinde yer alan Pazarlama ve Reklamcılık Kulübü tarafından "En İyi Pazarlama Projeleri 2007" anketi sonucunda "En İyi Marka Yaratma Projesi" seçildi. Bilkent Üniversitesi Pazarlama ve Reklamcılık Kulübü tarafından yürütülen proje kapsamında, üniversitenin öğrencileri ve akademisyenler tarafından belirlenen "2007 Yılı En İyi Proje Adayları" www.eniyipazarlamaprojeleri.com adresinde yayınlanan anketle oylamaya açıldı. 8 bin kişinin katılımıyla 7 Ocak - 3 Şubat arasında gerçekleşen ankette en çok oy alan ilk 3 proje "Yılın En İyi Pazarlama Projesi" seçilerek ödüllendirildi. Turquality, 10 yılda 10 dünya markası yaratmak vizyonu ile tasarlanmış bir marka geliştirme programı olup Dünya'da bu kapsamda oluşturulmuş ilk program. Proje, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği yürütülüyor. ![]() ![]() TURQUALITY®’nin Misyonu *Güçlü global markaları geliştirerek ülkemizin ihracatını artırmak, *Geliştirilen Türk markaları eliyle “Türk Malı” imajını ve Türkiye’nin itibarını güçlendirmek, TURQUALITY®’nin hedefleri *Marka potansiyeli olan firmalara global bir marka olma yolunda finansal kaynak sağlamak suretiyle, markalaşmada ivmelendirici bir rol oynamak. *Global Türk markaları yaratabilmek için Firmaların ve markalarının gelişimlerine yönelik strateji, operasyon, organizasyon ve teknoloji danışmanlığı çalışmaları ile destek olmak. *Program kapsamında bulunan firmaların yönetim birimlerine yönelik eğitim desteği vermek suretiyle toplam insan kaynaklarını güçlendirmek. *İletişim ve tanıtım faaliyetleri ile yurtdışında olumlu Türk malı imajının oluşturulması ve tutundurulmasını sağlamak. *Türk firmalarının marka potansiyelini ve bilincini artırmak. *Türk firmalarının pazar bilgisi dahilinde aksiyon alabilmeleri için istihbarat desteği sağlamak. *Seçilmiş Türk Markaları için bir inkübatör ve katalizör olmak. |
|
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Geçen yılki ihracatın 2005'e oranla yüzde 16.77 artarak 85 milyar 761 milyon dolara ulaştığı açıklandı. 2006 yılı için ihracat programındaki 79 milyar dolarlık hükümetin hedefi de 6.761 milyar dolar aşılmış oldu
![]() Türkiye ihracatta 2007'de 100, 2009'da 125 milyar dolarlık hedefe doğru hızla gidiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 2006 yılı ihracatının 2005 yılına göre yüzde 16.77 oranında artarak 85 milyar 761 milyon dolar olarak gerçekleştiğini açıkladı. TİM verilerine göre, aralık ayı ihracatı 8 milyar 716 milyon dolara yükselerek, geçen ay kırdığı rekoru biraz daha yukarı taşıdı. Aralık ihracatında, geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 19.18'lik artış yakalandı. Böylece 2006 ihracatı 85 milyar 761 milyon dolara ulaşırken, ihracatın yıllık artış oranı yüzde 16.77 oldu. Türkiye bu rakamlarla 2006 yılı ihracatında program hedefi olan 79 milyar doları 6.761 milyar dolar aşmış oldu. Tüzmen: Gurur duyduk Yazılı bir açıklama yapan Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, "Türkiye artık ihracatta dünya devleri arasında. Türkiye 2006 yılında günde 235 milyon doların üzerinde ihracat yapar hale gelmiştir. Bu ülkemiz açısından büyük bir başarıdır. Türkiye olarak ihracatçılarımızla ne kadar övünsek azdır. Bütün olumsuz koşullara rağmen ihracattaki bu başarıyı gerçekleştiren ihracatçılarımızla gurur duyuyoruz. 85.761 milyar dolarlık ihracat ihracatçılarımızın Türk halkına bayram ve yeni yıl hediyesidir" dedi. Otomotiv birinci sırada Bundan önceki aylık bazda en yüksek ihracat rakamı 7 milyar 654.7 milyon dolarla haziran ayında gerçekleşmişti. Türkiye eylül ayında 7 milyar 657 milyon dolar, martta 7 milyar 490.3 milyon dolar, mayısta 7 milyar 258.4 milyon dolar ve ekim ayında 7 milyar 92.5 milyon dolar, kasımda da 8 milyar 628 milyon dolarlık ihracat yapmıştı. Aralık ayının 1 milyar 634 milyon dolarla taşıt araçları ve yan sanayii, 1 milyar 419 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon, 898 milyon dolarla da demir çelik ürünleri sektörleri en fazla ihracat gerçekleştiren sektörler arasında yer aldı. 2006 yılında ise ihracatta ilk üç sırayı, 15 milyar 482 milyon dolarla taşıt araçları ve yan sanayii, 13 milyar 988 milyon dolarla hazırgiyim ve konfeksiyon, 8 milyar 785 milyon dolarla kimyevi maddeler ve mamulleri sektörleri aldı. Türkiye'nin tarım ve hayvancılık ürünleri ihracatı ise aralık ayında yüzde 3'lük bir artışla 981.3 milyon dolara, yıl genelinde ise yüzde 5.89 artışla 9 milyar 772 milyon dolar oldu. Tarım ve hayvancılık sektörlerinde aralık ayında en fazla artışı, yüzde 80.64 ile canlı hayvan su ürünleri ve mamulleri sektörü sağladı. Bunu, yüzde 65.41 ile kesme çiçek, yüzde 45.37 ile yaş meyve ve sebze sektörleri izledi. Fındık ihracatı geriledi Geçtiğimiz yıl, hububat-bakliyat-yağlı tohumlar ve mamulleri yüzde 18.67 artışla 2 milyar 586 milyon dolarlık ihracata ulaştı. Ağaç mamulleri ve orman ürünleri yüzde 16.70 artışla 1 milyar 553 milyon, fındık ve mamulleri yüzde 23 gerilemeye rağmen 1 milyar 470 milyon dolarla en fazla ihracat gerçekleştiren tarım sektörleri arasında yer aldı. Sanayi yüzde 18 artırdı Sanayi sektörü ihracatı da, aralık ayında yüzde 21 artışla 7 milyar 522 milyon dolar, yıl genelinde ise yüzde 17.89 artışla 73 milyar 908 milyon dolar oldu. Sanayi sektörünün toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 86.18 oranında gerçekleşti. 2006 yılında sanayi sektöründe en fazla artış, yüzde 37.44 ile madencilik ürünleri, yüzde 35.93 ile demir ve demir dışı metaller, yüzde 29.25 ile kimyevi maddeler ve mamulleri sektöründe sağlandı. Aralık ayında yüzde 48.44'lük artış gösteren madencilik ürünleri sektörü ihracatı yükselişini sürdürerek, 2006 yılını yüzde 37.44 artışla 2 milyar 80 milyon dolar ihracatla kapadı. Geçen yılki artış kadar TİM Başkanı Oğuz Satıcı da ihracat performansının 2006 yılında bir önceki yılın artış oranını ancak koruyabildiğini söyledi. Satıcı şöyle dedi: "Olsa çok uzun süredir dile getirdiğimiz ihracatçıların önündeki engeller bir nebze de olsa giderilebilseydi çok daha başarılı bir ihracat performansı ortaya koyulurdu. Bu gerçekleşebilseydi Böylece hem dış ticaret açığının hem de cari açığın azaltılmasına ihracatçılar büyük katkı yapabilmiş olurlardı. Bu şekilde dış ticaret açığımız 2006 sonunda 50 milyar doları, cari açığımız ise 33 milyar doları geride bırakmazdı." 'Merkez Bankası üç noktada zarar veriyor' İhracatın başarılı bir performans ortaya koymasına rağmen ekonominin kronik sorunlarının ağırlaşarak devam etmesiyle 2007 yılına endişeyle baktıklarını vurgulayan Satıcı şöyle devam etti: "Merkez Bankası'nın enflasyonu düşürmek için uyguladığı yüksek faiz politikası Türkiye ekonomisine üç noktada zarar veriyor. Bu politika, ithalatı özendirerek dış ticaret açığını patlatıyor, yüksek faiz nedeniyle sıcak ve spekülatif paranın Türkiye'ye girmesini özendiriyor, sıcak paranın Türkiye'ye girmesiyle kurları baskı altına almak suretiyle Türkiye'nin rekabet avantajını yok ederek ülkemizin ihracat potansiyelini engelliyor. Enflasyonu düşürmek amacıyla uygulanan bu politikaya rağmen 2006 yılı başında belirlenen yüzde 5 enflasyon hedefi tutturulamadı. Diğer taraftan cari açığın yıl sonunda 33 milyar dolar seviyesine ulaşacak olması Türkiye ekonomisinin kırılganlığını her geçen gün artırıyor. Bu kırılganlık yüzünden gelişmekte olan ülkelerde yaşanan ekonomik çalkantılardan en fazla zararı Türkiye görüyor." '2007 çok zor geçecek' 2007 yılının daha zorlu geçeceğini söyleyen TİM Başkanı Oğuz Satıcı şöyle konuştu: "Yıl başında 2006 yılı 2005'ten daha zor geçecek demiştik. Şimdi de görüyoruz ki 2007 yılı 2006'dan daha zorlu geçecek. Bunun en büyük sebebi 2007 yılına seçimlerin damgasını vuracak olması. İlk olarak cumhurbaşkanlığı ardından genel seçimler 2007'nin gündeminde belirleyici olacak. Seçim dönemleri her zaman Türkiye için ekonomide ve siyasi arenada bir sisli hava anlamına gelir. İşte bu yüzden iş dünyası bu sürece son derece temkinli." 02/01/2007 Radikal |
|
![]() |
#7 |
![]() Sanayi üretimi - ihracat örtüşmesi
Türk ekonomisinin gündemini sanayi üretiminin düzenli gelişerek artması, ihracatın da bu artışla örtüşecek şekilde artış eğilimi göstermesi ve nihai olarak da bu doğrultuda işsizliğin azalması hususlarının belirlediğini söyleyebiliriz. Sanayi üretimi ve ihracat artışı için ithalat artışı gerekmediği ölçüde de ekonomi katma değer sağlamada daha başarılı olacak ve daha etkin bir şekilde işsizliğin önlenmesi mümkün olabilecektir. Böylece iktisadi kararları daha başarılı uygulama imkânına ulaşmış olacağız. Türkiye'de Gayrisafi Milli Hâsılanın % 30'u sanayi, % 15'i tarım ve % 65'i hizmetler sektörü tarafından oluşturuluyor. Tarımsal üretim artışının büyük ölçüde iklim şartlarına bağlı olduğunu iyi biliyoruz. Hizmetler sektörü ise büyük ölçüde sanayideki hareketlenmeye göre biçim alıyor. Bu nedenle sanayi sektörünün büyümesinde görülen açılım, ülke ekonomisinin gidiş yönünü belirlemede en tutarlı bilgiyi veriyor. Sanayi sektöründe mevsimlik hareketlerle devlet müdahalesinden en az etkilenen alt sektör, imalat sanayii sektörüdür. Bunun için imalat sanayii sektörünün gelişmelerini izlemekle en tutarlı büyüme bilgilerine ulaşıyoruz. Yani sanayi üretimindeki değişimi, imalat sanayi üretim endeksi(İSÜE)'nin yüzde değişimi vermektedir. 2004 yılında imalat sanayi üretim endeksinin ilk çeyrekte yüksek olduğunu, ikinci çeyrekte rekor kırdığını sonraki çeyreklerde düşmeye başladığını görüyoruz. 2005 yılının ilk çeyreğinde bir sıçrama gerçekleşmesine karşılık sonraki iki çeyrekte endeks düşük oranlarda seyrediyor ve son çeyrekte yeniden ciddi bir canlanma ortaya çıkıyor. 2005 yılı İSÜE değişiminin 2004 yılının %10'luk ortalamasının yarısının biraz üzerinde olduğunu görüyoruz. İmalat sanayiinin 2004 yılındaki ortalama büyümesi % 10 oranı civarında olurken, GSMH büyüme oranı da % 9,9 oranına ulaşmıştı. 2005 yılında ise sanayi büyümesi % 5,5'e gerilemişti. 2005 yılı yıllık büyüme oranını henüz bilmezken, ilk üççeyreğin imalat sanayisi üretimi değişimine bakarak, GSMH büyüme oranlarının yıllık bazda % 5,5 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorduk. Ve gerçekleşme bu doğrultuda olmuştu. Türk ekonomisi, 2006 yılının ikinci çeyreğinde % 8,5 oranında büyüdü. Sanayideki % 10,5'luk büyüme, GSMH büyüme orana olumlu katkı yaptı. Kısaca, Türkiye ekonomisi, 2006 yılının ikinci çeyreğinde beklentilerin üzerinde büyüdü. Böylece ekonomide 18 çeyrek yıldır yaşanan aralıksız büyüme sürmüş oldu. İlk çeyrekte % 4,5 oranında büyüyen sanayi sektörü, ikinci çeyrekte % 10,5 oranında büyüdü. TÜİK'e göre, ikinci üç aylık dönemde Gayri Safi Mili Hâsıla % 8,5, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla % 7,5 büyüdü. İlk yarıda sektörel bazda en yüksek büyüme, % 19,3 ile inşaatta yaşandı. Tarım %1,3, sanayi % 7,7, ticaret sektörü de % 7,2 büyüdü. Ortalama sanayi katma değeri artış hızı, 2002-2006 döneminde % 7,5 oranında oldu. 2005 yılında % 5,5 oranında büyüyen sanayi üretimi, 2006 yılının ilk 6 ayında % 6,5 oranında büyüdü ve 2002-2006 dönemi ortalaması % 8 oldu. İhracat da Mayıs 2006 ayından itibaren sürekli yükselen artış trendini yakaladı. Aylık % 20 - % 28 düzeylerinde ihracat artışları gerçekleşti, Mayıs-Ağustos 2006 aylarında. Yıllık 84 milyar dolarlık ihracat gerçekleşebilecek. Bu gelişmede kurdaki yükselişin de elbette rolü bulunmaktadır. Ama sanayi üretim artışıyla örtüşen ihracat rakamları, doğru yön alışımızı işaretlemektedir. Önemli olan büyüme sürecinin kesintisiz sürdürülmesi ve halkımızın bu büyümeden yararlanmasını sağlayacak ortamın oluşturulmasıdır. Tahsin Sınav, 12 Eylül 2006 |
|
![]() |
#8 |
![]() ![]() Demokrasinin gelişmesini istiyorsak öncelikle ekonomimizi geliştirmeliyiz. bunun için ihracat artışı tek şart” Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, "KOMATEK 2007 İnşaat ve İş Makineleri Fuarı"nın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de makro ekonomik dengelerin istikrar ortamında yerli yerine oturduğunu, 2002-2006 yılları arasında ciddi ivmeler kazandığını söyledi. Türkiye'nin üretimden, ihracattan başka çıkışı olmadığını belirten Tüzmen, "Biz demokrasiyi tüm kurum ve kuruluşları ile gerçekten yaşamak istiyorsak, ilk önce ülkemizin gelir seviyesini arttırmamız, kişi başına geliri arttırmamız gerekiyor. Bunun da yolu Ankara'daki fuarda gizli. Yapıcağız, üreteceğiz, yüksek katma değerli ürünler haline getireceğiz ve onları hem iç, hem dış piyasaya verebilecek kalitede yapacağız" dedi. Makine imalat sanayinin 2006 da bir önceki yıla göre ihracat artışının yaklaşık yüzde 24 olduğunu ve 3,5 milyar dolar ihracat rakamına ulaşıldığını kaydeden Tüzmen, bu senenin 4,5-5 ayında ise ihracat artışının geçen seneye göre, yüzde 46 arttığını söyledi. İş makinaları sektöründe de aynı başarının yakalandığını ifade eden Tüzmen, "2002 yılında 110-120 milyon dolar ihracat yapan sektör, 2006'da 600 milyon dolar ihracat yapmış. Aynı oranlarla devam ederse bu sene ilk beş ayda yüzde 48 ihracat artışı var. 1 milyar doları iş makinası sektöründe zorlayacağız. En az 7 milyar doları da makina sektöründe zorlayarak, 2007 de güzel bir başarı hikayesi yakalayacağız. İhracat bir salgın hastalık, yakalanan bundan kurtulamıyor, ben ilerisi için çok umutluyum" dedi. Konuşmaların ardından, fuar alanını gezen Bakan Tüzmen, bazı iş makinalarına da binerek, basın mensuplarına poz verdi. 16.05.2007 Yenişafak |
|
![]() |
#9 |
![]() Ekonomi savaşının öncü birlikleri: İhracatçılar
Japon İmparatoru Meiji 19 yy. sonunda dönemin Hollanda kralı ile görüşüyor. Kral, Japonya'nın Hollanda'dan kömür ithal etmesini rica ediyor. Seçkinci kültüründe ticareti 'alt sınıfların işi', parayı da 'el kiri' gören imparator şoke oluyor. Ancak 'devranın' mahiyetini de kavrıyor. Yine Japon modernleşmesinin akıl hocalarından Fukuzawa Yukichi, Batı'nın meşhur iktisat kitaplarını tercüme ederken 'rekabet' kelimesinin Japonca karşılığını bulamayınca sonunda bunu 'ekonomi savaşı' diye tercüme ediyor. Nereden nereye... Bizim işadamımız da artık 'ekonomi savaşının' ve başarmak mecburiyetinin idrakinde gemileri yakmış, dönüş yok. İhracatçımız artık sadece meydan okumanın farkında değil, aynı zamanda bu süreçlerle nasıl başa çıkabileceğini kavradı. Bu ivme ve psikoloji bile başlı başına kritik bir gelişmedir. 2006 yılının son iki ayında ihracat önce kasım ayında 8,4 milyar doları, aralıkta da 8,7 milyar doları yakaladı. 2006 için 79,6 milyar dolar olarak hedeflenen ihracat da 85,7 milyar doları buldu. Yılın son ayında ithalatın da 13 milyar dolar civarında gelmesiyle yıllık ithalat yaklaşık 138 milyar dolar civarında gerçekleşecek. Böylece dış ticaret açığı 52 milyar doları aşmış olacak. İhracatın 2001'deki 30 milyar bandından 85 milyara çıkmış olması bir başarı öyküsüdür. Ekonomiyi çürüten çarpık devlet anlayışı işadamını girişimcilikten, üretim kültüründen ve dünya eğilimlerinden koparttıktan sonra 2001 sonrasında zor bir ortamda küresel rekabetle baş başa bıraktı. Olumsuz kur etkisi, Çin faktörü, girdi maliyetlerindeki yükseklik, gümrük birliğine rağmen en büyük pazarımız olan AB'den kaynaklanan çifte standartlar ve bizim kendi bürokrasimizin işgüzarlıkları gibi birçok zorluk var. Bir anda verimlilik atılımı ve dış piyasalarda pay kapmak yoluyla geçmiş yılların telafisi kolay değil. Bunlara rağmen ihracatçının bu başarısına şapka çıkarmak gerekiyor. Açıkçası Türkiye'de en hakiki teşvik ve destek, istikrar ortamının muhafazasıdır. Bütün olumsuz koşullara rağmen işadamı istikrarı gördükçe geleceğe ve başkalarının neler yaptığına bakabiliyor. Bu başarıda istikrar unsuruna ilave olarak işinin ehli bakanlık ve müsteşarlık önemli. Çok ilginç bir şekilde bakanlık bünyesinde hemen herkes ortak bir heyecan unsuru olarak her ay ihracat rakamına bakıp bundan haz alır hale gelmiş. Bu bana, 1970'lerin Japonya'sında dış ticaret bakanlığının (MITI) ihracat yolundaki adanmışlık psikolojisini hatırlatıyor. Tabii bütün zorluklara rağmen hükümetin KOSGEB ve Eximbank üzerinden üretici ve ihracatçıya sağladığı kolaylık ve kaynaklar da not edilmelidir. Yine son birkaç senedir işadamını dış dünyaya açma konusunda büyük gayretler sarf eden ihracatçı birlikleri, MÜSİAD ve TUSKON gibi işadamı dernekleri büyük bir sınavdan yüzakıyla çıkıyor. TUSKON, Avrasya ve Afrika'dan yüzlerce işadamını Türkiye'de ağırlayıp birebir ilgili işadamlarıyla aynı masa etrafında iletişime sokarak milyarlarca dolarlık anlaşmalara imza attı. MÜSİAD'ın İslam dünyasında artık geleneksel hale getirdiği fuarı bu sene İstanbul'da adeta fırtınalar estirdi. TİM Başkanı Oğuz Satıcı'nın geçen ay Çanakkale'den İtalya'ya doğrudan yük taşımacılığı yapacak gemi seferlerinin başlatıldığı törendeki heyecanı ve duygusal yoğunlaşması görülmeye değerdi. Artık Çanakkale'de savunma istihkâmları kaldırılmış, 'ekonomi savaşından' zaferle ayrılmak için karşı hamle başlamıştı. Şunu görüyoruz, milletimizin prangaları çözüldükçe, basit işleri ayak bağı etmediği sürece toplumsal enerjimiz serbest kalıyor. Özgüveni sağlam insanımız yeni başarı hikayelerine açılıyor. İbrahim Öztürk |
|
![]() |
#10 |
![]() ![]() 130 ülkeye ihracat Konya sanayisinde üretilen ürünler, dünyanın dört bir ülkesine ihraç ediliyor. Konyalı sanayiciler dolaylı yoldan 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştiriyor Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, Konyalı sanayicilerin her geçen yıl ihracat yaptığı ülkelerin sayısının arttığını belirterek, "Konyalı sanayicilerimiz bugün 130 ülkeye ihracat yapmaktadır. Konya sanayisi bütün sıkıntılarına rağmen ihracat yaptığı ülkelerin sayısını her geçen gün artırmakta ve ülke ekonomisine büyük katma değer sağlamaktadır. Sanayi Odası üye firmalarımızın yüzde 64'ü ihracat yaparken, bu ihracatını % 29.6 AB ülkelerine, % 31.9 Ortadoğu ülkelerine, % 12.3 Afrika ülkelerine, % 8.7 Türki Cumhuriyetlerine, % 5 Amerika, % 4.4 Uzak Doğu Ülkelerine, % 4.2 Rusya, % 3.9 diğer ülkelere gerçekleştirmektedir. Başlıca ihracat kalemlerinde ise kazan, makine, mekanik cihaz ve aksamı, demir ve çelikten eşyalar, otomotiv yedek parça, hububat, un ve muhtelif gıda ürünleri ilk sıraları almaktadır."dedi. Konya Sanayi Odası verilerine göre Konyalı sanayiciler, 2006 yılında 106, 2007 yılında ise 130 farklı ülkeye ihracat yaptı. Almanya, Avusturya, Kazakistan, Suudi Arabistan, Suriye, Rusya Federasyonu, Irak ve Romanya, Konya sanayisinin ihracat pazarlarında başı çeken ülkeler. Konyalı girişimciler, Guetemala, Comores, Gabon, Trinidad&Tobago, Nepal, Maldiv Adaları, Mali Cumhuriyeti ile Benin ve Madagaskar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyaya ürünlerini ulaştırmayı başarıyor. 80 değişik sektörde üretim yapan ve ürün çeşitliliği açısından Konya'nın ihracat kalemlerinde ki zenginlik dikkat çekiyor. Konyalı sanayiciler, 51 farklı ürün grubunda ihracat yapıyor. Kazan, makine, mekanik cihaz ve aksamı en fazla ihracat gerçekleştirilen kalemler arasında ilk sırada. EN FAZLA İHRACAT ALMANYA'YA YAPILIYOR İkinci sırada demir ve çelikten eşyalar yer alıyor. Tahıl ambarı Konya'nın ihracatında hububat, un ve pastacılık ürünleri üçüncü sırada bulunuyor. Konya sanayisinin önemli ihracat grupları arasında yer alan otomotiv yedek parçaları ise sıralamada dördüncü. Plastik ve mamulleri ile un fabrikalarının ihtiyacını karşılayan değirmencilik ürünleri, önemli ihracat grupları arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, mobilya, elektrik ürünleri, prefabrik yapılar, süt ürünleri, yumurta, bal, şeker ve şeker mamulleri, sebze-meyve-kuruyemiş çeşitleri, taş, alçı, çimento, ayakkabı, seramik ürünleri, hayvansal ve bitkisel yağlar, cam-cam eşya çeşitleri, sabunlar ve temizlik malzemeleri, çay ve baharat ürünleri. Bunun yanı sıra Konya'dan kakao, canlı ağaç ve bitki, ahşap eşya, odun kömürü, meşrubat çeşitleri, müzik aletleri ve organik kimyasal ürünler ihracatı da yapılıyor. Konya sanayisinden en fazla mal satılan ülke 12 milyon 950 bin dolarlık ihracat rakamıyla Almanya. Bu ülkeyi 11 milyon 232 bin dolarla Avusturya izlerken, 10 milyon 989 bin dolarlık ihracatla Kazakistan üçüncü, 10 milyon 380 bin dolarla da İran'ın dördüncü sıraya yerleşmesi dikkat çekiyor. Beşinci sırada 10 milyon 65 bin dolarla Suudi Arabistan yer alıyor. Suudi Arabistan'ı Suriye, Rusya Federasyonu, Irak, Romanya, Libya, Niger, Bulgaristan, Mısır, Hollanda, Yunanistan ve Fildişi Sahilleri takip ediyor. İlginç detaylara bakıldığında 2007 yılında Konya'dan ihracat yapılanlar arasında Avrupa'nın en küçük ülkelerinden Akdeniz'in ada devleti Malta, Hint Okyanusu'nun ünlü tatil adaları diyarı Maldivler Cumhuriyeti de yer alıyor. İlginç detaylar Konyalı sanayicilerinin dünyanın her kıtasına mal sattığını ortaya koyuyor. Orta Amerika ülkesi Panama, Güney Amerika ülkesi Peru; Afrika'da yer alan Benin, Mozambik; Avrupa'nın en küçük devletlerinden Andora, Konyalı sanayicilerin dış pazarları arasında dikkat çekenler. 15.02.2008 Yenişafak |
|
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|