![]() |
#1 |
![]() Gerçekçi olalım; Kürt sorununu çözmeden bu ülkede devlet-toplum gerginliğini ortadan kaldırmak ve 'büyük barış'ı kurmak mümkün değil.
Çözümün yolu, devletin vatandaşa 'kimlik' ve 'yaşam biçimi' dayatmaktan vazgeçmesinden geçiyor. Yani, devlet merkezli değil, 'toplum merkezli' demokratik siyasetten... İsterse, bu sorunu AK Parti hükümeti çözebilir; 'devlet'in de rıza göstermesi şartıyla... Yoksa, zaten 'devlet'le ilişkilerinde rahat olmayan bir partinin, rahatsızlık hanesine yeni bir unsur eklemesi beklenmez. Bu durumda yapabilecekleri, bölgeye yönelik sosyal ve ekonomik tedbirler almaktan öteye geçmez. Şimdiye kadar yapılan da bu zaten. Oysa, gelinen noktada AK Parti'nin bu sorunun 'kimlik siyaseti' boyutuna da eğilmesi gerekiyor. Her durumda, çözüme çok uzak değiliz. Bir yandan demokrasinin güçlenmesi, öte yandan son yıllarda yakalanan yüksek ekonomik performans ve Türkiye'nin bölgesel ve küresel siyasette edindiği yer, Kürt sorununa daha 'özgüvenli' yaklaşımları mümkün kılıyor. Bu arada, sorunu çözecek temel aktör olan hükümetin 22 Temmuz seçimlerinde elde ettiği 'çifte başarı' da umutları artıran başka bir faktör. Hükümet partisinin hem genelde % 47 gibi bir seçmen desteğine ulaşması hem de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde % 60'a varan bir oy alması büyük bir fırsat. Soruna kapsamlı bir çözüm paketi çerçevesinde eğilmek için daha uygun bir konjonktür düşünülemez. PKK çok ciddi bir taban kaybetmiş, Kuzey Irak yönetimi tarafından dışlanmaya başlanmış ve ABD tarafından 'düşman' ilan edilmiştir. DTP, temmuz seçimlerinde başarısızlığa uğramış, Doğu ve Güneydoğu'nun sadece 6 ilinde birinci parti olabilmiş, bu 6 il dışında oyları düşüşe geçmiştir. AK Parti, Doğu ve Güneydoğu'nun 23 ilinden 17'sinde birinci parti olmuş, tüm bölge illerinde oylarını artırmış, bölgesel desteği Türkiye ortalamasının üstüne çıkmıştır. Sonuçta ortaya çıkan tablo nettir; PKK'nın yerel, bölgesel ve küresel düzeyde izolasyonu, DTP'nin Kürt sorununun tek siyasal muhatabı olmaktan çıkması ve AK Parti'nin Türkiye genelini olduğu kadar Kürt kimliğini de temsil etmeye başlaması... AK Parti hükümeti bu konuda şimdiye dek kapsamlı bir program ortaya koymadı. Tüm ülkede olduğu gibi KÖYDES ve BELDES projeleri ile eğitim ve sosyal güvenlik yardımlarının Kürt halkı üzerinde bir refah etkisi yarattığı görülüyor. Son seçimlerde AK Parti'nin bölgede aldığı rekor düzeydeki oy, halkın AK Parti hükümetinin politikalarına genel bir onay verdiği biçiminde yorumlanabilir. Ancak hükümet, sorunu genel sosyo-ekonomik tedbirlerle çözebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Bu sorunun derin, tarihsel ve somut bir 'kimlik' boyutu olduğu kuşkusuz. 'Kürt kimliği' meselesine el atmadan Kürt sorununu çözmek mümkün olmaz. 22 Temmuz seçimleriyle Kürt kimliğinin temsili, ağırlıklı olarak AK Parti'ye geçmiştir. AK Parti bu 'temsiliyet'i çözüme dönüştürebilir. 'Devlet' ile Kürt kimliği arasında köprü kurma işlevini bugün AK Parti yerine getirmek durumundadır. Bu aynı zamanda kritik bir misyondur ve bu misyonun gerçekleşmesi tarihî 'büyük barış'ı kuracaktır; sadece Kürt yurttaşlar ile 'devlet' arasında değil, AK Parti ile 'devlet' arasında da... Bu noktada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün varlığı da çok önemli. Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ilk gezisini yaptığı Doğu ve Güneydoğu'da bölge halkının Gül'e gösterdiği ilgi kayda değer. Devleti en üst düzeyde temsil eden bir makamda oturan Cumhurbaşkanı Gül, 'devlet' ile 'toplum' arasında güven, diyalog ve barış köprülerinin kurulması için bir fırsat. Kürt sorununu çözenler Türkiye'yi 'uçurur'lar; kendileri de kahraman olurlar. Yeter ki biraz cesaret ve siyasal vizyon olsun. 'Devlet' buna izin verir mi? Türkiye, Kürt sorununu 'üniter devlet' çerçevesinde çözebilecek belki de son şansı yakalamış bulunuyor. Buna izin vermeyen 'devlet'in başka bir siyasal gündemi ve projesi var demektir. 04 Aralık 2007, Salı İhsan Dağı - Zaman Gazetesi
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Arkadaşlar terörle, şiddetle Kürt sorunu çözülmez. PKK denen gerici örgütler son bulmalıdır. Kürt Sorununun çözümü için;
1. Anadilde eğitim bir haktır. Anadilde eğitimin önündeki engeller kaldırılmalıdır. 2. Anadilde yayının önündeki engeller kaldırılmalıdır. 3. Türkiye eyalet sistemine geçmelidir. Merkezi yönetimin gücü azaltılmalıdır. 4. 301 ve benzeri faşist maddeler kaldırılmalıdır. 5. Koruculuk sistemi kaldırılmalıdır. 6. Örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. 7. Güneydoğunun kalkınması için, ekonomik paketler hazırlanmalıdır. 8. TSK nın siyasetteki etkinliği sıfırlanmalıdır. 9. Köy, kasaba veya mahallelerin Kürtçe isimlerle anılması sağlanmalıdır. |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() birde çobanları aşağılayanların hükumetten olabildiğince uzak olmaları lazım
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Öneri olarak yazdığın şeyler in yprumlanacak bi tarafı yok arkadaşım..
ucu açık tehlikeli mecralara götürecek maddeler bunlar.. kürt sorununu çıkaranların ordan uzaklaştırılması lazımki sorun olmadığı anlaşılabilsin.. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|