![]() |
#1 |
![]() ![]() Her şey gibi bunu da atlattık nihayet.. Sükunetiyle, karmaşasıyla ve türlü türlü halleriyle bekarlıktan evliliğe adımımızı attık.. En başından beri pek çok kişi ile sohbet edip Onlara evlilikle ilgili fikirler danıştım.. Evlilik hazırlığı döneminde yanımda aileden kimsecikler olamadığından benim için evli insanların düşünceleri hayli önem arzetti.. Onların sayesinde birçok konuda mantıklı davrandığımı sanıyorum.. “Düğün” sözü geçen her alışverişte fiyatlar 2-3 katı tırmanıveriyor, anormal rakamlar telaffuz ediliyor.. “Gelinlik ayakkabılarımız 200 ytl’den başlar 450 ytl’ye kadar çıkar” tarzında abuk sabuk konuşmalar gibi.. Pek çok düğün yazısı da ısrarla “Bu durum hayatınızda bir ilk ve son, en iyisini alın, en pahalısını alın, orijinal olun, kimsenin yapmadığını yapın amuda kalkın, pırlantalar isteyin, ipek gelinlik diktirin, iç çamaşırınız yakut taşlı olsun, ayakkabınız bilmem kaç dolarlık olsun” türünden akla hayale sığmayacak şeylerden ibaretmiş, ben de yeni gördüm.. Tabi bizim genç kızlarımız da buna dünden hazır, ciddi ciddi bu saçmalıkları talep ediyorlar.. Parası olan adamla evlenenler neyse de bizim gibi orta hallilerin buna kalkışması ağzımı açık bıraktı.. Bu talepleri karşılamaya çalışan erkekler ise daha da zavallı.. Bir düğünün masrafını aylarca ödemeye çalışmak ve buna sırf gösteriş merakından dolayı katlanmak ne kadar mantıklı? Eşyayı saymıyorum bile.. - Bir kez evleneceksin, gelinliğin çok pahalı olsun! - Bir kez evleneceksin, pırlanta iste! - Bir kez evleneceksin, iki düğün yapın, havuz başı iste! - Bir kez evleneceksin, düğün albümün en kalitelisinden olsun! - Bir kez evleneceksin, damatlığın marka olsun! - Bir kez evleneceksin, en kaliteli davetiyeleri ve şekerleri seç! - Bir kez evleneceksin, koparabildiğini kopar kızım/oğlum! Ya bir kez evlenmezse?! İkinci bir defa evlenmeye mecali kalır mı acaba? Evlenmek artık ticarete dökülmüş.. Parası olan burada da düdüğü çalıyor.. Bizim düğünümüzde sırası ile gelişen olaylar şöyleydi: Düğün öncesi o kadar çok iş birikti ki sinirden çıldırmak üzereydik.. Son bir haftaya kadar izin tarihi belli değildi, düğün tarihimiz son 1 haftada belli oldu (seçimlerin araya girmesi, tayinlerin kaydırılması vs).. Düğün davetiyesi ve şekerleri internetten bulduğum bir yer tarafından hazırlandı ve anlaştığım kişilerin müthiş bir performansla çalışması sayesinde ucundan yırttım.. Ucundan yırttım diyorum çünkü neredeyse Aras Kargo’nun klasik lakayt çalışma sisteminin azizliğine uğruyordum.. Ben Cuma günü yola çıkacağım, siparişim Salı günü zor bela kargoya verilmiş Aras Kargo teslimatını Perşembe günü öğleden sonra getiriyor ve ben o davetiyeleri İzmir’de 1 günde dağıtmak zorunda kalıyorum, başka işim yokmuş gibi! Ömrümde hiçbir çalışana telefonda deli gibi bağırmamıştım ama Aras Kargo’nun çalışanları ağızlarının payını aldı.. Sonradan siparişlerimi hazırlayan beyefendi ile msn üzerinden konuşurken ne hikayeler duydum.. Birilerinin “iyi” iş yapmasını işte böylesi vurdumduymazlar hiçe sayıyor.. Hoş, ben bu sorunu ilk kez yaşamadım bu kargo firması ile.. Damatlık seçerken türlü türlü insanlarla konuştuk ve her firmanın bir diğerini kötülediği onlarca konuşma dinledik.. Sonunda ünlü bir firmadan alışveriş yaptık ama onlarla da sorun çıktı.. Bu ülkede adam gibi “Acele” sipariş yetiştirebilen ve bunu yaparken kaliteden ödün vermeyen çok az firma olduğunu işte bu dönemde fark ettik.. Eşim bu konularda sakin davranabiliyor (sivillerin çalışma ortamını bilmediğinden midir nedir) ama ben “kaytarmacı eleman” türlerini çok gördüğümden zerre kadar sakin olamıyorum.. Mağazadaki çok boyalı gösteriş budalası kıza çıkışmaktan kendimi alamadım.. Nedendir bilmem, bağırınca ve tehdit edince adam yerine konuluyorsunuz ve işiniz “hemen” hallediliveriyor.. Gülümsediğiniz zaman ise “yolunacak tavuk” gibi görünüyorsunuz.. Damatlıktan ağzımız yanınca gelinliği bir arkadaşımdan istedim.. Fazlasıyla sade bir hale getirdim gelinliği.. Ne duvak, ne kasnak, ne takı taktım ne de elimde çiçekle ortalıkta dolandım.. Kuru temizlemeden aldığım gelinliği üzerime geçirdim, tesadüfen bulduğum kuaförüm saçımı ve makyajımı gerçekten iyi yaptı ve (kendimi övmek için değil, bu çalışmanın sonucunu belirtmek adına söylüyorum) aldığım tüm tepkiler harikaydı.. Hatta sevgili Dozi’nin “Prensesler gibi olmuşsun” demesi bu işlerin “böyle” de olabildiğini gösterdi.. Hoş, kuafördeki kızlar “Bu kadar sade bir gelin hiç görmemiştik.. Çok enteresan olmuşsunuz..” gibi lafları da araya sıkıştırdılar.. Ve aynı anda “önceki” deneyimlerini aktarmaya koyuldular.. “Geçenlerde bir gelin adayı 2 gün boyunca bize geldi.. Hem kına hem düğün için.. O kadar çok şey yaptırdı ki, biz rakamları telaffuz etmeğe utandık.. Kız 560 ytl’lik masraf çıkardı damadın ailesine.. Tabi bu rakamı duyan kayınpeder dışarı çıktı ve “Düğün müğün yok!” deyip kızı burada bıraktı gitti.. Onlardan sonra gelen ailenin bireyleri de “Sizin taraf bizim taraf” diye kavga edip düğünden vazgeçtiler..” gibi olaylar.. Kendi düğün hazırlığımda “araştırmacı gazeteci” gibi ortalıkta dolandım, pek çok hikaye dinledim.. Bütün bu hazırlık aşamalarında ciddi manada tek masrafım kına gecesi için seçtiğim abiye oldu.. O da kayınvalidemin ve eşimin ısrarı üzerine.. Ömrümde hiç böyle bir elbisem olmamıştı, üniversite mezuniyetinde bile.. Sırtı açık, küçük kırmızı taşlı, uçuşan hafif kumaştan bordo renk çok hoş bir elbise.. Gelinliğin bu elbiseden dolayı gölgede kaldığını itiraf ediyorum.. Nikah evde kıyıldı ve aynı gece kına oldu.. Kına gecesinde çok eğlendim (çoğunlukla tekil konuşuyorum çünkü sadece kendi gözlemlerimi aktarıyorum).. Ağlarım sandım ama ağlayamadım, durmadan güldüm.. Düğünümüz hasarsız atlatıldı.. Zaten asıl korktuğum da düğündü çünkü tanımadığım pek çok kişi vardı düğünde ama açık havada olması bizim avantajımızdı.. Atılan havai fişeklerden irkildiğimde kameraya yansıyan komik görüntüler mutlaka olmuştur.. Fotoğraf albümü yaptırmadım, onun yerine birkaç resim çektirip çerçeve için hazırladık.. Düğünde de herkes istediği gibi resim çekti, ben dahil.. Tedirgin olduğum konulardan biri “eşya almak, ev döşemek”ti.. Hangi arkadaşıma sorduysam, hepsi de “Aman ha, sakın abartma.. Gereksiz şeyleri gösteriş yapmak için evine doldurma” dedi.. Ne de olsa benim arkadaşlarımdı, bana başka türlü tavsiyelerde bulunmaları düşünülemezdi.. Ben de Onları dinledim ve evlenmeden önce hiçbir şey almadım.. Zaten düğünümüz tam da mevsimine rast geldiğinden korkunç para harcamalarından da kurtulmuş olduk bu kararla.. Nette durmadan yapılan araştırmaları, arkadaşlarımızın mobilya aldıkları yerleri gezmeleri saymıyorum.. Karar vermemiz hayli güç oldu.. Pek çok kişiden farklı olarak biz ikimiz karar verdik, ailelerimiz bize karışmadı, peşimize takılıp mağazaları gezip durmadan konuşan ve ortamı geren de olmadı.. Eğer öyle olsaydı yüksek ihtimalle arada sürtüşmeler olurdu çünkü ben zor beğenip çabuk karar veriyorum, eşim ise ne beğeniyor ne de karar verebiliyor.. Allah’tan beyaz eşyamızı önceden almıştık da o derdimiz olmadı.. Araştırma yaptığımız dönemde çok beğendiğimiz fakat maliyet olarak bizi aşan mobilyalar olmuştu.. Düğün sonrası İzmir’e döndüğümüzde bir baktık ki her şey indirime girmiş.. Normal şartlarda orta şekerli, kullanışlı ve bizi uğraştırmayacak, markası olmayan ürünler tercih edecektik ama (ne de olsa tayinimiz çıkacaktı, mobilya çabuk yıpranacaktı vs) büyük bir mobilya firmasına gitmeye karar verdik.. Web sayfalarından fiyat almış olduğumuzdan her şey çok daha kolay oldu.. Evinde internet olan pek çok kişinin bu tarz araştırmalar yapmadan yollara dökülmesi beni hep hayrete düşürmüştür.. Önceden yanına bile yaklaşamayacağımız bir oturma grubunun fiyatı markasız ürünlerle aynıydı.. Hayret ettik.. Yatak odası takımından pek çok ürünü çıkartarak (evi doldurup taşırmanın mantığı yok kesinlikle) aynı yerden bir de yatak odası takımı aldık.. Şimdi taşınma işi kaldı.. Pazar günü o da halledilecek umarım.. Ve böylece bu işler de sona erecek.. Balayına gidemedik çünkü eşimin izni sadece 2 haftaydı.. Döndükten sonra, davet üzerine 1 günlüğüne kampa gittik 2 arkadaşımızla ve belki de balayından daha eğlenceli zaman geçirdik.. Bu benim için bir ilkti.. “Evlenmek zor iş mi” diye bana sorsalar, şimdi şu cevabı veririm: “Eğer karşınızdaki kişi ile gerçekten uyumluysanız sorunlar çabuk çözülüyor.. Ama karşınızda empati yapamayan biri varsa evlenmeyin derim.. Bitmek bilmeyen isteklerle uğraşmayın, kimseye de aldırmayın.. Düğünü gözünüzde büyütüp abartmayın çünkü bu 2 gün için yapılan diretmeler hayatınızı istemediğiniz şekilde etkileyebilir.. Herkesin hayalleri var ama bu hayaller uğruna başkalarını zor durumda bırakmayın çünkü asıl evlilik düğünle değil, düğünden sonra başlıyor..”
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|