AK Gençliğin Buluşma Noktası
Bütün Peygamberler Bütün peygamberlerimiz ile ilgili konularımızı bu bölümde paylaşıyoruz.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 05-23-2008, 01:20   #11
Kullanıcı Adı
dildade
Standart Hazreti İbrahim (a.s)
1. İbrahim As. Allah’tan Başka Kimseden Korkmazdı :
İbrahim as.’ı okuyan bazılarının zihinleri, hep O’nun desteklenmiş başarılarına, Cenab-ı Hakk’ın O’na sürekli yardım etmesine bütün bela ve sıkıntılarında düşmanlarına karşı takındığı tavırlarına takılmaktadır. Bunlar, İbrahim as.’ın gittiği yolun zorluklarını, kavminden uzaklaştığını, insanların O’na karşı şiddetli düşmünlığı ve Cenab-ı Hakk’ın İbrahim as.’ı zaferle ikram etmeden önce karşılaştığı zorlukları unutuluyorlar ya da unutmuş gibi oluyorlar.

Örneğin İbrahim as. putları parça parça ederken, asla kavminin O’nu ateşe atacağını ve Cenab-ı Hakk’ın da O’nu ateşten kurtaracağını bulmuyordu. Bütün bildiği; tağutların O’ndan intikam alacağıdır. Belki de öldürülmesine başvuracaklardı... Buna rağmen Allah yolunda ölmek İbrahim as.’a çok hafif ve basit geldi. Tıpkı Cenab-ı Hakk’ın kuvvetini hatırladığında, tağutun gücü ve cezalandırması aldatmacalarından ve isteklerinden yüz çevirdi. Dünyanın Cenab-ı Hakk’ın yanında bir sivrisineğin kanadına denk olmadığına inandı.

Kavmi O’nu tehdit ettikleri ve azap vaadettiklerinde, büyük bir kararlılık ve güçle onlara cevap verdi.

Cenab-ı Hak İbrahim’in lisanı üzere şöyle buyuruyor: “Sizin şirk koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Halbuki siz elinizde delil ve bürhan olmadığı halde Allah’a şirk koşmaktan korkmuyursunuz. İki zümreden, emin olmaya daha haklı olan hangimizdir? Eğer biliyorsanız; emin olmak, iman edip de imanlarına zulmü karıştırmayanlar içindir. Hidayete erenler de onlardır.[1]

Ben onların sağır (duymaz) ve zara ve fayda veremez olduklarını bildiğim halde, sizin putlarınızdan nasıl korkarım? Ordulara ve mallara sahip olduğu halde zayıf ve güçsüz olan tağutlarınızdan ve önderlerinizden nasıl korkarım? Ecelleri geldiğinde bir an dahi ne ileri, ne de geri bırakılmayacaklarını bildiğim halde onlardan nasıl korkarım? Öyle ise benden onların korkmaları daha doğru olur. Çünkü onlar yüce ve kudretli olan Allah’tan başkasına ibadet etmişlerdi. Ve Cenab-ı Hakk’ın her şeydeki ayetlerini (delillerini) gördükleri halde, O’nun nimetlerini inkar etmişlerdi.

Esasen sizin benden kormanız daha doğrudur. Çünkü ölümün güçlü kolları sizi almakta ve Cehennem’in çılgın alevleri de sizleri beklemektedir.

O vaadedilmiş günde mallarınız sizden hiçbir azabı geri çeviremiyecektir. Yalın ayak, çıplak ve sünnetsiz halde Rabb’inize arzolunduğunuz gün, hiçbir şeye sahip olmayacaksınız.

Daha sonra İbrahim kavmiyle olan münazarasında özel durumdan umumi olana geçiyor: “Emin olmak, iman edip de imanlarına zulmü karıştırmayanlar içnidr. Hidayete erenler de onlardır.”

Allah’a iman edenler, O’na boyun eğenler, O’nun kaza ve kaderi için kalpleri mutmain olanlar ve imanlarına şirk karıştırmayanlar var ya, işte emin olmak onlar içindir. İsterse zalimlerin hapishanelerinde tutuklu olsalar bile. Çünkü onlar, fitnelere karşı azabı, dünya hayatına karşı da acıları seçip tercih etmişlerdir. Allah’la karşılaşmaya aşık olmuşlar ve O’na yakınlığı dünyanın her türlü aldatmacalarına tercih etmişlerdir.

Kafirlere gelince, onların hayatları tahammül edilmez bir Cehennem’dir. Çekilmez korkulardır.

Allahu Teâla şöyle buyuruyor: “Delilleri olmaksızın Allah’a şirk koşanların cezası olarak kafirlerin kalplerine korku salarız. Onların yurtları ateştir. Orası, zalimleri dönüp varacağı ne kötü bir yerdir.”[2]

Cenab-ı Hakk’ın müşrik tağutların kalplerine bıraktığı bu korkunun alametlerinden bir de; onlardan her birinin sokakta normal insanlardan birisi gibi dolaşmayı ve yürümeyi temenni etmeleridir. Hatta basit bir insan gibi yürümeyi arzu etmeleridir. Fakat ayakları üzerine yürümeye cesaret edemez. Arabasından çıkarken beraberinde koruma görevlilerini görürssün. Sonra yine de emniyette olduğunu hissedemez. Bilakis her an engiellenmesi mümkün olmayan sonunu (ölümünü) bekler. İnsanlardan kendisine en yakın olanlarından bile şüphelenir. Bunlar en özel sırdaşı ve akrabası olsa da yine şüphe içindedir.

O tağut ölse Rabb’i katında tamamen azap ve işkence olan yeni bir hayat başlayacaktır.

Mü’minlere gelince, Allah’a ibadet ederler. O’nuin yolunda cihad ederler ve onlara her ne isabet etse, hepsi de hayırdır ve saadettir.

Allah’u Teala şöyle buyuruyor: “De ki: Siz bizim için iki iyilikten birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz Allah’ın size kendi katından veya bizim elimiizle bir azap getireceğinin bekliyoruz. Haydi siz bekleyin, biz de sizinle birlikte bekleyenlerdeniz”[3] Elbette ki bu manalar Sahabelerin, Tabiinlerin ve Selef-i Salihinin ileri gelenlerinin nefislerinde açık seçikti. Allah onların hepisinden de razı olsun.

Fars ordularının konutanı (Rüstem) Rabii bin Amir’e sordu ve dedi ki: Sizi buraya hangi sebep getirdi?

Rabii de dedi ki: “Delediğini kullara kulluktan Allah’a kulluğa, dünyanın darlığından genişliğine ve dinlerin zulmünden İslâm’ın adaletiine çıkartmamız için bizi Allah gönderdi. Bize dinini gönderdi ki kullarını o dine çağıralım diye. Bunu kim kabul ederse biz de ondan bunu kabul eder ve geri döneriz. Kim de yüz çevirirse sonuna kadar onunla savaşırız. Ta ki Allah’ın vaadine kavuşalım. Dediler ki: Allah’ın vaadi nedir ki? O: Yüz çevirene karşı savaşıp da ölene Cennet, sağ olarak (kalan)’a da zafer.”[4]

Allah rahmet etsin, Şeyhül İslam İbn-i Teymiyye diyor ki: “Düşmanlarım bana ne yapabilir ki? Ben öyle iyiyim ki, cennetim ve bahçem göğsümdedir. Nereye gitsem o benimle birliktedir. Benden ayrılmaz. Ben öyle biriyim ki; benim hapisim halvet, öldürülmem şahadet ve memleketimden çıkartılmam seyahettir. Ve reddi ki: Asıl zindan, kalbini Rabb’inden hapsedendir. Asıl esir ise; hevası kendisini esir edendir.” Hapishaneye sokulduğunda kaleye geldi ve kalenin surlarının içinde iken, sur’a baktı ve şu ayeti okudu:

“....Derken, aralarına tek kapısı bulunan bir sur yapılır ki, iç tarafı, rahmet, dış tarafında da azap vardır.”

İbni’l Kayyım: “Allah’ın ilmine yemin ederim ki, ben yaşantı bakımından O’ndan (İbn-i Teymiyye’den) daha temizini asla görmedim. O’nda geçim darlığı olduğu, nimet ve bolluk olmadığı halde, nimet ve bolluğun aksi durumu olduğu halde, O’nun hayatında hapis, tehdit ve korkutma olmasına rağmen, O bununla beraber yaşantı bakımından insanların en güzeliydi. Gönül genişliği bakımından insanların en genişi ve kalbî durumda onların en kuvvetlisiydi. Nefsî açıdan insanların en mutlu olanıydı. Yüzünde nimetlerin pırıltıları levhalaşırdı. Bizde korku şiddetlendiğinde, düşünceler kötüleştiğinde ve yeryüzü bize dar geldiğinde O’na giderdik. Sadece O’nu görür ve sözünü dinlerdik. Arkasından bunların hepsi giderdi. Sonuçta huzura, kuvvete, yakine ve mutmainliğe dönerdik........”[5]

İşte bundan dolayı İbrahim as. zafere ulaştı. Tıpkı Peygamberlerin sonuncusunun, Sahabelerinin, Tabiinin ve onlardan sonra gelen asırların en hayırlılarının zafere ulaştıkları gibi...

Hapishanenin halvet, sürgünün seyahat ve ölümün de şehadet olduğuna inanan davetçi alimlerin yönlendirdiği bir ümmet, asla yenilgiye uğramaz.

Ne zamn ki ümmetimiz bu örnek davetçi erlerden mahrum oldu, Cenab-ı Hak bizim üzerimize düşmanlarımızı musallat etti de insanların en döküntüsü ve gariplerinden olmaya, (sürülme ve parçalanmalara) düçar olduk. Ve müslümanlar öyle hale geldi ki, tıpkı selin önündeki çer çöp gibi oldular. Hiç kimse onlardan korkmuyor ve onlar için herhangi bir hesap dahi yapılmıyor. Gerçekten üzücü olanlardan birisi de: Onlardan birisi duysa ki yönetim onun hareketlerini kontrol ediyor, onu hemen korku kaplar, heyecanlarınr. Artık insanlardan kendisine en yakın olanlardan bile şüphelenmeye başlar. Bazıları için yönetim korkma, müzmin bir akıl hastalığına dönüşür. Allah’a sığınırız.

İşte bunun için tağuta münafıklık yapan bazıları, onlardan herhangi bir vazife veya mal aramıyorlar. Sadece ondan (onun şerrinden) selamette olmayı umuyorlar. O’nun casuslarından ve muhafızlarından emin olmayı umuyorlar. Yöneticinin veya onun ileri gelen vazifesinin meclislerine sık sık devam etmesinden nefisleri sürekli zayıflamaktadır. Hatta öyle olur ki, tağutun elemanlarından biri olurlar. O’nuun hiçbir emrine asi olmaz ve hiçbir isteğine redetmez. Çok çok gariptir ki, bu davetçilerin her biri saatlerce Cenab-ı Hakk’ın şu ayetinin tefsinden bahsederler: “Size bu sözü siyleyen, doslarının korkutan Şeytan’dır. Eğer mü’min iseniz onlardan değil, benden korkunuz.”[6]

Ey Allahım! Kalplerimizi senden ve senin ateşinden korkmakla doldur.

Ey Alemlerin Rabbi! Gönüllerimizi senden başka olan korkulardan kurtar! Ey Allah’ım, senin yolunda bizleri şehadetle rızıklandır! Bizim ve müslümanların sonlarını en güzel bir şekilde kıl!

Ey Allah’ım! Senden başka hiç kimseden korkmayan Peygamberini örnek almayı bizlere sevdir! Yâ Rabbel âlemin!...[7]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur’an-ı Kerim: En’am, 81,82.

[2] Kur’an-ı Kerim: Al-i İmran, 151.

[3] Kur’an-ı Kerim: Tevbe: 52

[4] El Bidaye ven Nihaye c.7/39; M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 232-236

[5] El Kelimü’t Tayyib. İbn-il Kayyım. (Kevakibül Dürriyye fi Menakıbı Şeyhül İslâm İbn-i Teymiyye) adlı kitaptan aktarılmıştır; M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 236-238.

[6] Kur’an-ı Kerim: Al-i İmran: 175.

[7] M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 238-239.
dildade isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
 

Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi