![]() |
#11 |
![]() 1. Hz. Hâcer’in İmanı ve Teslimiyeti :
Rivayet olunuyor ki; İbrahim (a.s.)'ın İsmail ile Hacer'i buraya bırakıp Şam'a döndüğü zaman, Hacer arkasına düşmüş "Bu kupkuru vadinin içinde bizi kime bırakıp gidiyorsun?" diye söylenir durur, İbrahim de ona cevap vermezmiş. Nihayet Hacer: "Bunu yoksa Allah mı sana emretti?" diye sormuş, bunun üzerine İbrahim: "Evet" cevabını vermiş. Bu sefer Hacer: "Öyleyse Allah bizi korur, sen git bizi düşünme!" demiş. Nihayet Hz. İbrahim yola koyulmuş, Kedâ tepesine çıkınca vadiye doğru bakıp "Ey Rabbim, ben zürriyetimden bir kısmını bu ekin ekmeye elverişsiz vadiye iskan ettim..."[1] diye dua etmiştir.[2] İbrahim hanımı Sare’ye olan rağbetinden nasıl ciğer paresi ve göz bebeği İsmail’i hiçbir insanın ve yardımcının olmadığı vahşi bir sahraya bıraktı? İbrahim’in yumuşak huyluluğu ve ince kalpliliğiyle, oğlu ismail ve annesi Hacer’e karış bu sert konumunu nasıl birleştireceğiz? Bu iki soruya karşı cevap Hacer’in sorusunda ve İbrahim as.’ın cevabında çok açık ve ortadır. “Bunu sana emreden Allah mıdır? O da dedi ki: “Evet” Öyle ise: Muhakkak ki (Sare) İbrahim as.’dan Hacer’i ve oğlunun seslerini duymamak için onları en uzak yerlere götürmesini istemiştir. Hikmeti, isimleri ve sıfatları yüce olan Allah ise ibrahim as.’a oğlunu Mekke’yi Mükerreme’ yerleştirmesini emretmişti. Ve İbrahim Rabbinin emirini yerine getirmiş, biricik ve küçücük yavrusunu ekinsiz bir vadiye bırıkmıştır. Sonra da geldiği yere derhal geri dönmüştür. İbrahim Hacer’e iltifat etmemeye ve ona cevap vermemeye başladı. Sebebi ise; kalbinde bir yumuşaklık olur da bu yumuşaklıktan dolayı Rabbinin emrini yerine getirememekten korkuyordu. Allah’ın emrinden dolayı Halil as.’ın böyle davranmasında bir gariplik olmasada bunun Allah’ın emri olduğunu öğrenince Hacer’in “Öyle ise O bizi zayi etmez!” sözüne hayran olunur. Bir kadın çorak ekinsiz bir yerde, orada sığınacağı herhangi bir ev yoktur. Ünsiyet edecek insanlar da yoktur. Kendisinin içeceği ve çocuğuna içireceği bir su kaynağı da yok. Güvenebileceği herhangi bir rızık geliri de yoktur. Bu kadın, bu işi İbrahim’e emredenin Allah olduğunu öğrenince mutmain oluyor. Hiçbir yırtıcı hayvandan ve diğer tehlikeli şeylerden korkmadı. Çünkü Cenab-ı Hakkın koruduğu kimseye onların en ufak bir zarar vermesi mümkün değildir. Allah’ın koruduğu kimseye karşı onlar en zayıf ve en korkak olurlar. Alimler ve davetçiler Hâcer’in imanı gibi bir imana ve Hâcer’in Allah’a teslimiyeti gibi bir teslimiyete ne kadar da muhtaçtırlar.[3] -------------------------------------------------------------------------------- [1] Kur’an-ı Kerim, İbrahim, 14/37. [2] Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Azim Yayınları: 1/408-409. [3] M. Surur b. Naif Zeynelabidin, Allah'a Davette Peygamberllerin Metodu I, Guraba Yayınları: s. 298, 299. |
|
![]() |
![]() |