05-23-2008, 08:10 | #1 |
Saltanatıma dokunma yaygarası
Bildirinin asıl gerekçesi; koltuğu kaybetme korkusu
Yargıtay'ın bir siyasi parti tavrıyla yaptığı, çelişkilerle dolu açıklama, hemen her kesimden tepki görürken, açıklamanın altında yatan gerçek sebebin, Yargıtay üyelerinin HSYK'nın yeni yapısı ile koltuklarını kaybetme korkusu olduğu ifade ediliyor. İşte Yargıtay Başkan ve üyelerini layüselleştiren, mahkûm olmalarını pratikte imkânsız hale getiren saadet zinciri. Yargıtay Başkanlar Kurulu, yayınladığı bildiriyle suç üstüne suç işledi. İçeriği itibariyle CHP Genel Merkezi'nden çıkmış havası veren bildiriyle, Anayasa Mahkemesi üyelerini etkilemeye çalışmanın (Yargı görevini yapanı etkileme, TCK 277; adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs TCK 288) da aralarında bulunduğu bir dizi suç işledi. Anayasal düzeni hiçe sayan Yargıtay Başkan ve üyelerinin, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanması gerekiyor. Ancak, bu sorumsuz zatları mahkûm etmek, bugünkü sistem içinde imkânsız. İşte; bir Yargıtay Başkanlığı üyesinin mahkûm olabilmesi için izlenmesi mecburi olan süreç: 1) Yargıtay Başkanı'ndan veya üyelerinden biri hakkında şikâyette bulunmak isteyen, Yargıtay Başkanlığı'na dilekçe verecek. 2) Yargıtay Başkanlığı, aldığı dilekçeyi Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'na havale edecek. 3) Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu soruşturma izni verebilir de, vermeyebilir de. 4) Soruşturma izni vermediği takdirde şikâyet başvurusu işlemden kaldırılır. Bu karar kesindir. Yani itirazı yoktur. 5) Soruşturma izni verdiği takdirde, Ceza Dairesi Başkanlarından birini soruşturma için görevlendirir. 6) Görevlendirilen Yargıtay Ceza Dairesi Başkanı, dosyayı ikmal edip tekrar 1. Başkanlık Kurulu'na götürür. 7) Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu, ya kişi hakkında son kovuşturma açılmasına karar verir, ya da vermez. 8,) Karar kesindir, vermezse iş biter. 9) Kovuşturma açılmasına karar verirse dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderir… 10) Suç kişiselse, dava Yargıtay Ceza Dairelerinden birinde açılır. 11) Suç, göreviyle ilgiliyse dava Anayasa Mahkemesi'nde açılır. 12) Görevle ilgili suçtan dolayı Anayasa Mahkemesi'nde açılan davada iddia makamı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ya da Vekilidir. 13) Yüce Divan, iddianameyi ya kabul, ya da reddeder. 14) Reddederse Başsavcı itiraz edebilir. 15) İddianamenin iadesi kararına itirazı inceleyecek merci yok!.. (Burada bir kara delik var!..) 16) Yüce Divan iddianameyi iade etmezse, Yüce Divan davayı görmeye başlar. 17) Karar oyçokluğu ile alınır. 18) Bu kararın temyizi yoktur. YARGILANMALARI İMKANSIZ Bu çetrefilli süreci değerlendiren Emekli Hakim Nusret Çiçek, şunları söyledi: “Bu tip bir yargılama usûlünü ancak dikta rejimlerinde bulabiliriz. Sürecin aşamalarına baktığınız zaman bir Yargıtay üyesini, bir suçtan dolayı cezalandırmanın imkânsız olduğu görülüyor. Siyasi iradenin yapması gereken, yargı bağımsızlığını sağlamaktır. Ahbap çavuş ilişkisi içindeki bir yargılama usûlünden adaletin tecelli edeceğine inanmak çok zor!..” BERZEG: “MAHKÛM ETTİRMEK İMKÂNSIZ” Liberal Düşünce Topluluğu Kurucu Başkanı Avukat Kazım Berzeg: “Türkiye'de bunları yargılayacak hiçbir hukuki mekanizma yok. Bir mevzuat ki; mahkûm ettirmek imkânsız. Kuvvetler ayrılığından bahsediyorlar. Kuvvetler ayrılığının en güçlü olduğu ülke ABD'dir. Böyle bir bildiri olayı ABD'de olsa, Temsilciler Meclisi anında harekete geçer ve tüm üyeleri görevden alırdı. Parlamentoya saygısızlıkta bulunmak ABD'de de kimin haddine!..” BEYTAR: “YARGIÇLAR DEVLETİ DEĞİL, HUKUK DEVLETİ” Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Avukat Emrullah Beytar: “Yüksek yargı mensupları, dün yargıçlar devleti portresi çizdiler. Biz suç duyurusunda bulunacağız. Ancak, mevzuat problemli. Krallıklarda bile rastlanmayan koruma örgüsü var. Bu mevzuatın mutlaka değiştirilmesi gerekiyor.” “HALKA KARŞI CEPHE AÇTILAR!..” Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci: “Sivil ve askeri bürokratik kurulların yetkileri ve sorumlulukları yeniden düzenlenmelidir. Hükümet yargı reformu çalışmalarından asla geri adım atmamalıdır!.. Yargı despotizmine karşı halkın verdiği sorumluluğun gereğini yerine getirmelidir!..” ------------ Bildirinin hedefi yargı reformu Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi Taslağı'na; Bakan Şahin'in geniş katılımla şekilleneceğini belirtmesine ve reformun taslak hâlinde olmasına rağmen, Yargıtay'ın muhalefet parti eleştirisi gibi bir bildiri ile karşılık vermesi, “Yargı bürokrasisinin koltuk kaygısı içerisine düştüğünü” gözler önüne serdi. HSYK'nın objektiflik, tarafsızlık, şeffaflık ve hesap verilebilirlik temelinde geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılanmasını öngören yargı reformu; hâkim ve savcı seçiminde TBMM, cumhurbaşkanı, yerel mahkemeler ve istinaf mahkemelerini etkili kılıyor. Gizli kurul kararlarının internet yoluyla kamuoyuna açılmasını da zorunlu kılan reform, terfi ve yükselmeleri kriterlere bağlarken, yargı mensuplarının uyacağı kuralları “Yargı Etik Kuralları” belgesi altında topluyor. Reforml birlikte Yargıtay ve Danıştay üyelerine uygulanan disiplin hükümleri yeniden düzenleniyor, hâkimlerle cumhuriyet savcılarının idarî konulardaki görev ve sorumlulukları azaltılıyor, yüksek mahkemelerin ilk derece mahkemesi sıfatı ile baktıkları davalar azaltılıyor ve bilirkişilik yeniden ele alınıyor. Bildirinin geneli dikkate alındığında, Yargıtay'ın eleştirilerden ziyade en çok rahatsız olduğu konunun HSYK üzerinde yapılacak düzenlemeler olduğu görülüyor. Kendi içinde sürekli birbirini seçen HSYK'da bakan ve müsteşarın bile istenmediğinin ima edildiği Yargıtay bildirisinde, taslakta yer alan HSYK ile ilgili düzenlemeye karşı sert üslup dikkat çekiyor. Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|