![]() |
#1 |
![]() T.B.M.M.-A.B.D. İLİŞKİLERİ
19.y.y.da ekonomik bakımdan ilerlemeye başlayan A.B.D.nin Türkiye ile ilişkisi 1819'dan itibaren Türkiye'ye gönderdiği misyonerler ile başladı. Protestanlık propogandası yapmak için başlayan bu ilişki ile 1830'da ticari ilişkilere dönüştü. 1834'de Türkiye'nin başta İzmir olmak üzere, Bursa, Trabzon'da şubelerini açan misyoner okulları kısa zamanda yayıldılar. 1866'da Robert Kolej, 1890'da Amerikan Kız Koleji açıldı. Bunu Anadolu'nun birçok şehrinde kolejler izledi. Bu misyoner okulları, Ermeni konusunda da Türkiye aleyhine büyük faaliyetlerde bulundular. Amerika'da Ermeniler lehine Kilise tarafından desteklenen kampanyalar büyük ilgi gördü. Birinci Dünya Savaşı içinde Türkiye'deki faaliyetler durdu, fakat Mondros Ateşkesin'den sonra tekrar canlandı. Ermenilere ve Rumlara destek oldukları için Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında Amerikan Kolejlerine (örneğin Merzifon Amerikan Koleji Pontus merkezi idi) casus gözüyle bakıldı. Amerika'nın Türkiye ile olan ilişkileri daha çok kültürel idi. 1917 yılında Birinci Dünya Savaşı'na giren A.B.D. Türkiye'ye savaş ilan etmeyip, yalnızca ilişkilerini kesti. Amerika'nın Türkiye ile siyasi konularda ilgilenmesi Wilson İlkeleri ile başladı. Wilson İlkeleri'nde Türkiye'ye ayrı bir yer verilmişti. Türklerin çoğunlukta bulunduğu yerlerde bir Türk Devleti kurulacağı belirtilmişti. Boğazların ise bütün ticaret gemilerine açık olması kabul edilecekti. Böylece Türkiye ve Boğazlar konusu birlikte ortaya çıkıyordu. Fakat Başkan Wilson, Paris Barış Konferansı'nda ilkelerini unuttu ve Türkiye'nin yağmalanmasına yardımcı oldu. Orta Doğu'da Amerika için ekonomik bir kapı bırakılması karşılığında İngiltere'nin ve Fransa'nın peşinden gitti. "Cemiyet-i Akvam" (Milletler Cemiyeti) çalışmalarına da kapılan Wilson Avrupa diplomasisi karşısında çabuk yenildi. A.B.D. Dışişleri ise Trakya ve Sakarya'ya kadar Boğazları içine alan bir bölgede, uluslararası statüde bir devlet ve Doğu Anadolu'da, büyük bir devletin himayesinde bir Ermeni Devleti ve iç Anadolu'da bir Türk Devleti kurulmasını istiyordu. A.B.D. adına Amerikan'ın Yakın Doğu Yüksek Temsilcisi Charles R. Crane'nin de katıldığı King-Crane Komisyonu ise Boğazlar bölgesi, Ermenistan dahil bütün Turkiye'nin Amerikan Mandası altına alınmasını istedi. Amiral Bristol ise Ege bölgesinde yaptığı incelemede, burada çıkan bütün olayların sorumlusu olarak Yunanistan'ı görmüştü ve bunu raporla bildirmişti. Türkiye konusunda en ayrıntılı araştırmayı ise General Harbord yaptı. Ermeni ve Türkiye mandalarının çok pahalı olacağını, yüzbinlerce asker beslemek zorunda kalınacağını, bu kadar çok askerin masrafının Amerika ekonomisine çok pahalı geleceğini, yerli kaynakların ise bunu karşılayamayacağını belirlti. A.B.D.'nin Türkiye mandası ile ilgilenmesi Türkiye'deki Amerika yanlılarını umutlandırdı ve M. Kemal'e baskı yaparak, Amerikan mandasının (Bunu büyük bir lütuf ve tarihi fırsat sayıyorlardı) bir an önce kabul edilmesini istediler. Sivas Kongresi'nde konu gündeme getirildi ve A.B.D.'ne mektup yazıldı. Sivas'ta Harbord ile görüşen M. Kemal, Türkiye'nin tam bağımsızlık esasına dayanan ulusal politikasını ve bu konudaki inancını açıkladı. Amerikan Kongresi de bu sırada "Monreo Doktrini"ne dönerek Avrupa işlerinden çekildi. Amerika tekrar yalnızlık politikasına döndü. Gerek Amerika'nın Orta Doğu ilişkilerine karıştığı tarihlerde, gerekse kendi kıtasına çekildikten sonra da Amerikan basını Türkiye konusunda önemle eğildi. Manda konusuna ayrıntılı yer veren basın, 1920 yılında, milliyetçilerin Anadolu'da bütün Türk Ulusu'nu temsil eden tek güç olduğunu, milliyetçilerin, islamiyete başvurmayı en son çare olarak düşündüklerini yazıyordu. Türkiye ile ticari ilişkilere de önemli yer veriliyordu. Fakat Avrupa'nın etkisinde kalan basın, Yunanlıların kazanacağını zannediyor, Yunan saldırılarına büyük yer ayrılarak, 1920 yılındaki Yunan başarılarına çok önem veriliyordu. Türkiye'nin düzenli ordu kurma ve I. İnönü Savaşı'nın kazanılmasından sonra Sovyetlerle Moskova Antlaşması'nın imzalanması, Ermenilerin etkisiyle Türkiye'nin Bolşevikleştiği ve Ermenistan'ın Komünistlerle Müslüman Türkler arasında paylaşıldığı şeklinde propogandalara yol açtı KAYNAK http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/K...ili%C5%9Fkiler
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() 1940 lardan sonrası yokmu ASLAN asıl sorun ondan sonra
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Sayın Tamer Korkmaz(Zaman Gazetesi Yazarı) geçen köşey yaızsını okudum. abd ilk defa akpartiden sonra ankara üzerinde bu kadar etkisiz kalmış. artık istediği gibi hiç birşeye karışamıyorlar çünkü akparti abdenin elini kesdi aldı ankaradan diyor!
|
|
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
http://www.akpartiforum.com/index.php?topic=6670.0 |
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|