05-27-2008, 10:50 | #1 |
Tansel Çölaşan’ı kurtaran kararı halktan niye gizliyorsunuz?
Bugün 27 Mayıs darbesinin yıldönümü..
Pardon.. Yanlış ifade kullandık. Bu ülkede, yargı kararlarının aksine bir tez, ileri sürülemezdi değil mi?. Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan hanım, geçtiğimiz Nisan ayında, 27 Mayıs’la ilgili bazı değerlendirmeler yaptığına göre, bizim artık başka bir yorum yapma hak ve yetkimiz kalmıyor tabii ki!.. Ne demişti Danıştay Başsavcısı Tansel hanım: “Kimse idam cezasını istemez ama, o dönemde bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı. 27 Mayıs'ı burada ihtilal olarak görmek hata olur. 1960 ihtilali aslında bir devrimdir.'' Nokta... Hayır, Sarıkız darbesinin belgelerini yayınlayan Nokta dergisi değil.. Cümlenin sonuna konulan işaret anlamında “nokta”! Artık bu “nokta”dan sonra, kimin, ne söyleme hakkı var ki! Tansel hanım her şeyi söyledi işte.. Yüksek hakim statüsündeki bir Başsavcı o.. “Darbe”ye devrim dediyse, “devrim”dir o! Siz ondan iyi mi bileceksiniz? “Bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı” dediyse, öyledir.. Bu sözlerin sahibi, sadece “yüksek hakim” değil, aynı zamanda emekli bir yarbayımızın da kızıdır!! “Haaa... Anladım işte.. ‘Darbe’ye ‘devrim’ demenin arkasında yatan gerçek, şimdi çıktı ortaya” diyeceksiniz.. Öyle bir şey işte.. Bazıları da, “Başsavcının değerlendirmesi, bir görüştür. Bu bir yargı kararı değildir ki. Çarpıtıyorsun konuyu” diyecek... Siz öyle sanın.. Çaktırmadan, konu, yargı kararı haline dönüştürüldü bile.. Öyle dosya numarası falan istemeyin benden.. “2008/ ... esas nolu, 2008/.. karar nolu, şu tarihli karar gereğince” diye somut olarak kararın numaralarını veremeyeceğim. “Yargı kararı var” derken, işkembeden attığım için değil, kararı veren yüksek mahkeme, kararının numarasını açıklamadığı için, ben de size veremeyeceğim.. Tarihi, esas nosu, karar nosu açıklanamayan şu gizemli “yargı kararı”nın prosedürünü, kısaca aktarayım size.. Bazı arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunmuşlar: “Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirme suçu olan darbe, Danıştay Başsavcısı TanselÇölaşan tarafından ‘devrim’ olarak yorumlanmış ve suç övgüsü yapılmıştır. Tansel Çölaşan hakkında gerekli dava açılmalı, yargılanmalıdır.” Bu suç duyurusu üzerine, ne karar almış, yetkili makamlar? Siz saf saf cevap beklerken, yetkili makamlar değerlendirmelerini yaptılar bile: “Hoop bakalım.. Haddinizi bilin... Öyle vatandaşın suç duyurusu ile, yetkili makam muhatap olur mu hiç.. Kolay mı öyle yetkili makamın, size direkt cevap vermesi.. Siz halksınız. Halk olduğunuzu bilin bir defa... Yüksek mahkeme, öyle sıradan halk ile muhatap olmaz..” Olmadı da zaten.. Danıştay Başkanlığı’ndan, emekli olmak için gün sayan Sumru Çörtoğlu hanım, dört satırlık bir yazı ile cevap verdi, “Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirme suçunu övme beyanı” hakkındaki suç duyurusuna: “İnceleme konusu olayda, şikâyet dilekçesinin işleme konulabilmesi için 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nda ön görülen ceza soruşturması ve disiplin kovuşturması sürecinin başlatılabilmesi için bu kanunda aranılan koşulların varlığı söz konusu olmadığından, Danıştay meslek mensubu hakkında yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bilgilerinize rica ederim.” Ne demek efendim, ne demek?!.. Emriniz olur efendim.. Siz Sumru hanım, siz Tansel hanım.... Siz; silah zoru ile anayasal düzeni değiştirmeye sadece övgü düzmek değil, onu kışkırtmakta bile özgürsünüz.. Hatta yetkili, hatta görevlisiniz! Böyleceee... “27 Mayıs darbesi”nin, “devrim” olduğu, Danıştay kararı ile tescillenmiş oldu.. Tescillenmiş oldu ki, TanselÇölaşan hakkında yapılan suç duyurusu hakkında, değil ceza soruşturması, “disiplin soruşturması bile açmaya gerek yoktur” diye karar alındı.. Ama işin tersliği, kararı verenler, kendilerini gizliyorlar! Kararı vermeye cesaret ediyorlar da, isimlerinin açıklanmasına cesaret edemiyorlar! Sumru hanım lafı eveleyerek, geveleyerek nihai karar hakkında bir bilgi veriyor ama, kararın kendisini önümüze koyamıyor.. O kararı kimler almış?.. İttifakla mı alınmış, oy çokluğu ile mi?.. Muhalif oylar var mıdır?.. Kararın gerekçesi nedir?.. Danıştay, “Silahlı darbe, devrimdir” diyen başsavcısının ifadesini alıp mı karar vermiştir, yoksa ifade almaya bile gücü yetmemiş midir? “Yarbay kızını soruşturmak bizim ne haddimize?” diyerek, konuşma bantlarını bile getirtip dinlemeden kararını vermiş midir? Evet, daha nice sorular kafamıza takılıp kaldı.. Halkın huzurunda “Bunlar idam edildiğinde toplumsal bir coşku vardı” diyebiliyorlar ama, bu yalanı soruşturmama kararı verirken, halkın önüne çıkmaya cesaret edemiyorlar! Kararı kapalı kapılar ardında verip, halka açıklamaktan bile çekiniyorlar. Bakalım, bu “gizle”nmeler, nereye kadar sürecek! Ali Karahasanoğlu Vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|