06-03-2008, 09:59 | #1 |
Bu da yüksek mahkeme...
Dün. Öğle ajansında. Anayasa Mahkemesi’nin CHP’nin ‘türban’ konusunda başvurusunu bu hafta görüşeceğini. Hatta karara bağlıyabileceğini ilk haber dinledim. Banker Kastelli’nin trajik ölümü ise ‘son dakika’ haberi olarak ekrana düştü.
Öğleden sonra da, Türkiye’yi ve dünyayı izlemeye, hem beni, hem de yazacağım yazıyı besleyecek olan ‘farklı gıdaları’ aranmaya devam ettim... Cankurtaran simidi yakında Portekiz ile ilk maçı yapacağımız ülkeden; İsviçre’den geldi... ‘Tek menülü bir lokantadan’ kurtulup ‘açık büfeye’ kavuşmuş gibi oldum... *** Üstelik... Düşüncenin basit ama çok değerli bir ‘yöntemi’ olan ‘mukayese’ açısından da iştah açıcıydı... Türkiye ve İsviçre... Veya ‘sen dünyanın neresindensin?’ Neyse, biz konumuza geri dönelim... Türkiye’de herhangi bir yabancının ‘vatandaşlık’ talebi devlet katında sonuca bağlanır... İçişleri Bakanlığı, Hükümet filan... İsviçre’de ise bundan beş yıl öncesine kadar... Yabancıların ‘ vatandaşlığa’ alınıp alınmaması hakkındaki son karar semt sakinlerine aitti. Evet, bizde devlet ricali, Ankara... Onlarda, yani İsviçrelilerde ise ‘yeni gelen’ ile birlikte yaşam sürecek olan semt sakinleri... *** Kararı semt sakinleri gizli bir oylamayla veriyordu... Ancak bir sorun vardı. Bazı semtlerde Batı Avrupalıların vatandaşlığa alınmasına hep onay verilirken... Türkiye’den, Balkanlardan ya da Afrika’dan gelen yabancılar, esrarengiz bir şekilde, sürekli semt sakinlerinin vetosuyla karşılaşıyordu... İşte Yüksek Mahkeme... İsviçre Yüksek Mahkemesi bu noktada devreye girdi. İsviçre’ye yerleşmek isteyenlerin taleplerinin ‘kökenlerine’ bakılarak sonuçlanmasına dolaylı bir itiraz getirdi... Yüksek mahkeme gizli oylamalara son verdi ve vatandaşlık başvuruları reddedilenlere temyiz hakkı tanıdı. Hem de beş yıl önce... ‘Hukuktan’ ve ‘insandan’ yana tavır aldı... *** Ancak... Sağ kanat İsviçre Halk Partisi’nin parlamentoda çoğunluğu kazanmasının ardından durum bir kez daha değişti. Parti, eski sistemin yeniden canlandırılması için referanduma gidilmesini kararlaştırdı. İsviçre’nin doğrudan demokrasi geleneği içerisinde bu konu büyük tartışmalar yarattı. Kararları önyargılar neticesinde alınmış dahi olsa, son söz, seçmenlere mi verilmeliydi? Ya da yargıçlara bırakılması daha mı doğruydu? *** İsviçreli seçmenler önceki gün kullandıkları oyla kararlarını açıkça ortaya koydu Ve... Yabancıların yurttaşlık hakkı elde etmesini zorlaştıracak mülteci karşıtı bir girişimi büyük oy çokluğuyla reddettiler. Referandumda ‘hayır’ oyu kullananların oranı yüzde 64. Oranın bu denli yüksek olması aslında Halk Partisi’ne indirilmiş ağır bir darbe olarak yorumlanmakta... Seçmenlerin iktidardaki Halk Partisi’nin göçmen karşıtı tutumundan giderek bıkmaya başladıkları söylenmekte... Referandum kampanyası sırasında ‘kara elleri İsviçre pasaportlarına uzanırken gösteren kampanya afişlerinin’ etkili olduğu ve büyük çoğunluğun İsviçre’nin uluslararası imajına zarar vermesinden endişe etmeye başladığı da genellikle kabul görmekte... *** İsviçre vatandaşı olmak eskisi gibi yine zor, ancak süreç ádil olacak. Ama... Referandum kararının, ‘son sözün, seçmenlerden ziyade bir yargıca verilmesi’ demek olduğunu söyleyenler itiraza devam ediyor... Bu yanında çok memnun olanlar da var... Sonucu büyük bir memnuniyetle karşılayan İsviçre Cumhurbaşkanı Pascal Couchepin ‘Halk açık bir şekilde, yabancı düşmanlığına karşı olduğunu ve doğrudan demokrasinin temel haklara saygılı olmasını istediğini ortaya koydu’ demekte... Sol kanat, sosyal demokrat milletvekili ve hukukçu Daniel Jositsch, kararın içine su serptiğini söylüyor... Demokrasilerde tüm bireylere temyiz hakkının tanınması gerektiğini belirten Jositsch, ‘referandum neticesinde İsviçre halkının çoğunluğunun da bu şekilde düşündüğü anlaşıldı.’ diyor. Jositsch’e göre sonuçlar, İsviçre’de İsviçreliler ve göçmenlerin barış içinde yaşayabileceğinin bir göstergesi. Ancak... İsviçre Halk Partisi, aldığı yenilgiye rağmen, pes etmeyecek gibi... Milletvekili Luzi Stamm, yeni bir referandum planının şimdiden masada olduğunu söylüyor. Luzi Stamm, kimin vatandaşlık alıp, kimin almaması gerektiğine yüksek mahkemenin tek başına karar vermesinin kabul edilemez olduğu görüşünde. *** Sonuç itibariyle... İsviçre’de... Yabancıların vatandaşlık talebini gene semt sakinleri verecek... Ama... Sonuçtan memnun olmayana da ‘temyiz’ hakkı tanındı... Adalet, başvuru yapanın ‘ön yargı’ mağduru olup olmadığına bakacak. Doğrudan demokrasilerde halktan daha ötede güç olur mu, olmaz mı? Halk ‘ön yargılı’ davranarak karar aldığında, hukuk devreye nasıl girmeli? Referandum ile ‘temel hak ve özgürlükler’ çelişebilir mi? İsviçre de bunlar tartışılıyor. Belki, haberdar olmak istersiniz... Mehmet ALTAN Star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
06-03-2008, 12:44 | #2 |
Bu da yüksek mahkeme...
Demokratik vesayet anlayışının zirve olduğu bir ülkeden, örnek olabilecek adalet anlayışı vurgusu olmuş ... Okuyana, okuduğunu sorgulayana tabi ki ... ;)
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|