06-06-2008, 10:32 | #1 |
Bu karar hukuka aykırı
Anayasa Mahkemesi’nin, üniversitelerde türbanlı öğrencilerin de modern bilimleri öğrenmesine imkân verecek anayasa değişikliğini iptal etmesi herkesi bağlar ama hukuka aykırı bir karardır.
Çünkü: - Anayasa’nın 148. maddesi, anayasa değişikliklerini Yüksek Mahkeme’nin sadece şekil açısından inceleyebileceğini emretmiştir. Mahkeme ise, kendisini Anayasa’nın da üstüne çıkararak, “esastan” inceleme yapma yetkisini kendisine tanımış, Anayasa’nın vermediği bir yetkiyi kullanarak iptal kararı vermiştir. - Anayasa Mahkemesi, “değiştirilemez maddeler“ hükmünü aşırı yorumla “genel hüküm” gibi yorumlamış, böylece bütün anayasa konularında yapılacak anayasa düzenlemelerini vesayeti altına almıştır! Halbuki, anayasa hukukunun temel yorum kurallarına göre, “İstisnalar, genel kaideler gibi yorumlanamaz” idi. - Anayasa Mahkemesi anayasal kavramların yorumunda hukuk biliminin sınırlarını aşarak “dolaylı ilişki” mantığını benimsemiş, böylece hukuk ile siyaset arasındaki sınırı kaldırmıştır: Artık laiklik konusunda Türkiye’de kimse Batılı bir laiklik anlayışını siyasi programına koyamayacaktır! “367 kararı”ndaki hukuk anlayışı, bu kararın da özünü oluşturuyor. Sürpriz değil Bu bana sürpriz olmadı. Çünkü Türkiye’de sadece resmi ideolojinin değil, yargının da laiklik anlayışının ‘illiberal’ olduğunu biliyorum. Anayasa Mahkemesi’nin, laiklik konusunun Türkiye’de “Batılı ülkelerdeki anlayış içinde benimsenmesi esasen düşünülemez” diyebilen hayret verici ama ısrarlı kararlarını da biliyorum. (Karar: 1983/2) Laiklik konusunda böyle bir ‘inanç’, Anayasa’nın 148 gibi çok açık, yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık hükmünü bile bu inanç yönünde yorumlamıştır. Hele de 367 kararından sonra bunda şaşılacak bir taraf yok. Bugün değil, daha önce de Anayasa Mahkemesi’nin tavrını bildiği için, bu Anayasa değişikliğini Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün “özgürlükçü bir gerekçeyle” veto etmesi gerektiğini yazmıştım. Hem de dört ay önce yazmıştım! (Milliyet, 13 Şubat 2008) O zaman liberal ve muhafazakâr bazı çevrelerin sert tepkisini aldım. “Aydın Doğan sana da mı bunu yazdırdı!” diye, hatta daha saygısız protesto mail’leri de almıştım. Aydın Bey’in de günahını almışlardı; ben sadece olabilecekleri tahmin ettiğim için Gül’ün veto etmesini istemiştim; hiç olmazsa ‘anayasal yol’ kapanmasın diye! Ne zamana kadar? Sayın Gül’ün “özgürlükçü bir gerekçeyle” bu anayasa değişikliğini veto etmesini isterken, benim umudum, türban serbestisini sadece üniversiteyle sınırlayacak yeni bir düzenlemenin laik çevrelerdeki kaygıyı azaltacağı, Mahkeme’nin davaya daha demokratik gözle bakmasına katkıda bulunabileceği umudu idi. Şimdi Mahkeme’nin bu kararı ile, artık anayasa değişikliği yoluyla bile türbanlı kızların çağdaş bilimleri öğrenmek üzere üniversiteye gitmelerinin yolu kapanmıştır! Yargı bu konuda bütün yolları kapatmıştır! Ne zamana kadar? Çok uzun bir zamana kadar! Anayasa Mahkememizin ve yargı kültürümüzün çağdaş ‘liberal özgürlükler’i benimseyecek bir anlayışa gelmesine kadar... Öfkeye gerek yok. Herkes gerilimden sakınmalıdır. Siyasi istikrar zedelenmemelidir. Demokrasi, yürüyüşüne devam etmelidir. Taha AKYOL Milliyet
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|