Mühürlü Kalpler - AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

**ümitli_bekleyis** · 06-23-2008, 15:57

Kur’ân-ı Kerîm’de, çeşitli âyetlerde kalpleri Allah’ın dâvet ve hidâyetine kapalı kalplerden bahsedilmiştir. Bir misal olmak üzere, şu âyet-i kerimeleri nakledebiliriz.

“Onlar, sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebeple onlar, (hakîkate) dönemezler.” (el-Bakara, 18)
“Elbette sen ölülere duyuramazsın! Arkalarını dönüp giderlerken, sağırlara o dâveti işittiremezsin! Sen körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin! Ancak âyetle*rimize inanıp da teslîm olanlara duyurabilirsin!” (en-Neml, 80-81)
Bu âyetlerde zikri geçen ve mânevî olarak hiçbir meziyet taşımayan bu mühürlü kalbler, tamâmen hayvânî bir hayata dalarak dünyâyı sâdece yemek, içmek ve eğlenmek gibi ten planındaki gel-geç heveslerden ibâret görürler. Cesetler nasıl ki, toprakta çürüyüp giderse, bu nevî kalbler de inkâr karanlık ve bataklıkları içinde öylece kaybolup giderler. Dalâlete (sapıklığa) dûçâr olan bu kalbler, yalnız kendilerini değil, kendilerine yakın olanları da hazîn bir âkıbete sürüklerler.

Onlar yaşadıkları hayat ve yönelişleri sebebiyle Allah’ı unutmuş, Allah da bu isyan ve nisyanlarına mukabil onlara kendilerini unutturmuştur. (Bkz: el-Haşr, 19) Artık kalblerindeki bu mühür ve kilitleri açmak, ancak varlığını ve kudretini unuttukları Allâh’a kalmıştır.

Diğer taraftan dünya hayatında kal*bi mü*hür*le*nip hi*dâ*yet ka*pı*la*rı*nın kendisine ka*pan*mış bulunduğu kimseleri, zâhiren tanımamız mümkün değildir. İç âlemlerini ve kalblerinin derûnunu, sadece Allah Teâlâ bilir. Kur’ân-ı Kerîm, böylesi mühürlü kalb sahiplerinin vasıflarını saymış, ancak bu kimseleri isim isim zikretmemiştir.

Bu sebeple biz, muhatabımız kim olursa olsun, tebliğ ve dâvete devam etmeliyiz. Onların inkârda ısrar etmeleri, bizim tebliğ sorumluluğumuzu düşürmez. Yine küfür üzerinde devam etmeleri de bizim tebliğde başarısız olduğumuz mânâsına gelmez. Çünkü bizim üzerimize düşen sadece tebliğdir; o tebliğin tesirini halkedecek (yaratacak) olan ise Allah’tır. Nitekim Peygamber Efendimiz Ebû Cehil’e, Ebû Leheb’e ve emsâli azılı kâfirlere, hayatta bulundukları müddetçe tebliğe devam etmiştir. İlâhlık iddiasında bulunan Firavun ve Nemrud’a peygamberler gönderilmiş olmasının hikmetlerinden birisi de budur. Gerçekten, kimin, ne zaman, hangi vesileyle hidâyete ereceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Sonuç olarak bize düşen, elimizden geldiği kadar en güzel şekliyle dinimizi tebliğ etmektir.

İnsanların hâli hazırdaki hâlleri de değişkendir. Fi*ra*vun’un si*hir*baz*la*rı mi*sâ*li, da*lâ*let üze*re ya*şa*yıp âhir ömür*le*rin*de hi*dâ*ye*te eren*ler ol*du*ğu gi*bi, Kâ*run ve Bel’am bin Ba*ura mi*sâ*li, hi*dâ*yet üze*re yü*rü*yüp, so*nun*da def*te*ri*ni hüs*ran*la ka*pat*mış olan*lar da mev*cuttur. Bu yüzden biz, böylelerinin hâlinden ibret almalı, Cenâb-ı Hak’tan iman üzere sabit kadem etmesini niyaz etmeli ve fecî bir âkıbete düşmemek için devamlı sûrette istikamet üzere yaşamalıyız. Kalbin taşlaşmasını ve neticede mühürlenmesini engelleyen en büyük reçete, «zikrullah» (Allah’ı hatırlamak)’tır.(Bkz: el-Bakara, 74)

SELMA BAHADIR

**Gönülden** · 06-23-2008, 16:37

Dalalet üzeri yaşamaktan yaradana sığınarak zikrullah ile kalpleri huzur duyanlardan olmak duası ile..
Paylaşımınız için teşekkürler...+

**ümitli_bekleyis** · 06-23-2008, 16:37

Amin.İnşaAllah.

**tayyipleyiz** · 06-23-2008, 16:44

Kalbi Hakk' a ram olmuş nazenin sineler, O' ndan gelene kulak kesilip; "İnandık ve itaat ettik" derler, ona haiz hayat pencerlerini belirlerler. Kalbi mühürlenmiş kimseler Hakk' ın söylediğine kapalı olduğundan ona memur olana da kapılarını kapatmışlardır. Tebliğde metod "ısrar" olmalı, yıldırıcı olanlardan ders almalı ancak vazgeçmemelidir. Taki bizim kalbimiz de mühürlenmesin. En büyük tercümanlık Hakk tercümanlığıdır. Ona memur olmak da adanmaışlara yaraşır. Adanmışlardan olmak duamız olsun.

teşekkürler. (+)

06-23-2008, 23:04

İman, zikrullahla olgunlaşır ve yerini sağlamlaştırır ve en makbul zikir gizli ve samimi olandır.
Rabbim son nefesinde iman ile göçenlerden eylesin. Kalbimizin katılaşmasına izin vermesin her daim kalplerimiz Ayetlerin korkusuyla ve mücdesiyle titresin. Teşekkürle Eda +

**ümitli_bekleyis** · 06-24-2008, 00:20

Rica ederim.Ben teşekkür ederim okuyup , güzel yorumlarınızı eklediğiniz için ...

06-23-2008, 15:57	#1
Kullanıcı Adı ümitli_bekleyis	Mühürlü Kalpler Kur’ân-ı Kerîm’de, çeşitli âyetlerde kalpleri Allah’ın dâvet ve hidâyetine kapalı kalplerden bahsedilmiştir. Bir misal olmak üzere, şu âyet-i kerimeleri nakledebiliriz. “Onlar, sağır, dilsiz ve kördürler. Bu sebeple onlar, (hakîkate) dönemezler.” (el-Bakara, 18) “Elbette sen ölülere duyuramazsın! Arkalarını dönüp giderlerken, sağırlara o dâveti işittiremezsin! Sen körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola getiremezsin! Ancak âyetlerimize inanıp da teslîm olanlara duyurabilirsin!” (en-Neml, 80-81) Bu âyetlerde zikri geçen ve mânevî olarak hiçbir meziyet taşımayan bu mühürlü kalbler, tamâmen hayvânî bir hayata dalarak dünyâyı sâdece yemek, içmek ve eğlenmek gibi ten planındaki gel-geç heveslerden ibâret görürler. Cesetler nasıl ki, toprakta çürüyüp giderse, bu nevî kalbler de inkâr karanlık ve bataklıkları içinde öylece kaybolup giderler. Dalâlete (sapıklığa) dûçâr olan bu kalbler, yalnız kendilerini değil, kendilerine yakın olanları da hazîn bir âkıbete sürüklerler. Onlar yaşadıkları hayat ve yönelişleri sebebiyle Allah’ı unutmuş, Allah da bu isyan ve nisyanlarına mukabil onlara kendilerini unutturmuştur. (Bkz: el-Haşr, 19)* Artık kalblerindeki bu mühür ve kilitleri açmak, ancak varlığını ve kudretini unuttukları Allâh’a kalmıştır. Diğer taraftan dünya hayatında kalbi mühürlenip hidâyet kapılarının kendisine kapanmış bulunduğu kimseleri, zâhiren tanımamız mümkün değildir. İç âlemlerini ve kalblerinin derûnunu, sadece Allah Teâlâ bilir. Kur’ân-ı Kerîm, böylesi mühürlü kalb sahiplerinin vasıflarını saymış, ancak bu kimseleri isim isim zikretmemiştir. Bu sebeple biz, muhatabımız kim olursa olsun, tebliğ ve dâvete devam etmeliyiz. Onların inkârda ısrar etmeleri, bizim tebliğ sorumluluğumuzu düşürmez. Yine küfür üzerinde devam etmeleri de bizim tebliğde başarısız olduğumuz mânâsına gelmez. Çünkü bizim üzerimize düşen sadece tebliğdir; o tebliğin tesirini halkedecek (yaratacak) olan ise Allah’tır. Nitekim Peygamber Efendimiz Ebû Cehil’e, Ebû Leheb’e ve emsâli azılı kâfirlere, hayatta bulundukları müddetçe tebliğe devam etmiştir. İlâhlık iddiasında bulunan Firavun ve Nemrud’a peygamberler gönderilmiş olmasının hikmetlerinden birisi de budur. Gerçekten, kimin, ne zaman, hangi vesileyle hidâyete ereceğini Allah’tan başka kimse bilemez. Sonuç olarak bize düşen, elimizden geldiği kadar en güzel şekliyle dinimizi tebliğ etmektir. İnsanların hâli hazırdaki hâlleri de değişkendir. Firavun’un sihirbazları misâli, dalâlet üzere yaşayıp âhir ömürlerinde hidâyete erenler olduğu gibi, Kârun ve Bel’am bin Baura misâli, hidâyet üzere yürüyüp, sonunda defterini hüsranla kapatmış olanlar da mevcuttur. Bu yüzden biz, böylelerinin hâlinden ibret almalı, Cenâb-ı Hak’tan iman üzere sabit kadem etmesini niyaz etmeli ve fecî bir âkıbete düşmemek için devamlı sûrette istikamet üzere yaşamalıyız. Kalbin taşlaşmasını ve neticede mühürlenmesini engelleyen en büyük reçete, «zikrullah» (Allah’ı hatırlamak)’tır.(Bkz: el-Bakara, 74) SELMA BAHADIR*

06-23-2008, 16:37	#2
Kullanıcı Adı Gönülden	Mühürlü Kalpler Dalalet üzeri yaşamaktan yaradana sığınarak zikrullah ile kalpleri huzur duyanlardan olmak duası ile.. Paylaşımınız için teşekkürler...+

06-23-2008, 16:37	#3
Kullanıcı Adı ümitli_bekleyis	Mühürlü Kalpler Amin.İnşaAllah.

06-23-2008, 16:44	#4
Kullanıcı Adı tayyipleyiz	Mühürlü Kalpler Kalbi Hakk' a ram olmuş nazenin sineler, O' ndan gelene kulak kesilip; "İnandık ve itaat ettik" derler, ona haiz hayat pencerlerini belirlerler. Kalbi mühürlenmiş kimseler Hakk' ın söylediğine kapalı olduğundan ona memur olana da kapılarını kapatmışlardır. Tebliğde metod "ısrar" olmalı, yıldırıcı olanlardan ders almalı ancak vazgeçmemelidir. Taki bizim kalbimiz de mühürlenmesin. En büyük tercümanlık Hakk tercümanlığıdır. Ona memur olmak da adanmaışlara yaraşır. Adanmışlardan olmak duamız olsun. teşekkürler. (+)

06-23-2008, 23:04	#5
Kullanıcı Adı sümeyra	Mühürlü Kalpler İman, zikrullahla olgunlaşır ve yerini sağlamlaştırır ve en makbul zikir gizli ve samimi olandır. Rabbim son nefesinde iman ile göçenlerden eylesin. Kalbimizin katılaşmasına izin vermesin her daim kalplerimiz Ayetlerin korkusuyla ve mücdesiyle titresin. Teşekkürle Eda +

06-24-2008, 00:20	#6
Kullanıcı Adı ümitli_bekleyis	Mühürlü Kalpler *Rica ederim.Ben teşekkür ederim okuyup , güzel yorumlarınızı eklediğiniz için ...*

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)