![]() |
#1 |
![]() ÖZLÜ SÖZ : Haklılar, haksızlar kadar inatçı olmadıkça, hak yerini bulmaz.
EBU HANİFE Kendimize ait olmayan ve dışımızdaki ideolojik düşünce bağlılarının bize yakıştırdığı bazı kavramlar vardır ki, bizimle uzaktan-yakından alakası olmamasına rağmen sürekli gündemde tutularak söylenmektedir. Bizler de bunun çokca söylenmesi neticesinde sanki bunu kanıksamış gibi bir daranış sergiliyoruz. Biz Müslümanlar olarak, kendi kavram ve düşüncelerimizin dışındaki her hangi bir kavramı ve yakıştırmayı asla kabul etmeyiz ve edemeyiz. Çünkü bizim hayat nizamımızı belirleyen ve kavramlarımızı öz manasıyla anlamlandıran ve bunu bize bildiren ALLAH(cc)'tır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte İRTİCA kelimesi veya kavramı da belli bir hedef gözetilerek gündeme getirildi. Bu kelime ile güya Müslümanlar kast edilerek eski kabile hayatı ve çöl kanunu diye nitelendirdikleri, Araplara ait olarak kabul ettikleri İslâm'a dönüşün adı olarak anlamlandırıdı. İrtica kelimesinin istilahi anlamda ki asıl manası " İslâmiyetten uzaklaşıp câhiliye devrine geri dönme " olarak bilinmesi gerekirken bunun tam aksi savunularak ve bunun yanı sıra sözlük manası itibari ile de " geriye yönelme, bulunduğu halden geriye dönüş yapma " şeklinde bilinmesine rağmen, buna da itibar edilmiyerek bunu, İslâm'dan uzaklaşanların haleti ruhiyesine uygun olan bu kavramı Müslümanlara karşı kullandılar. Biz Müslümanlar; eski cahiliyye olarak bildiğimiz akıl sonucu bulunan ve beşer yapısı hiçbir sisteme ve ideolojiye dönmediğimiz gibi İRTİCA kelimesi de bizi tarif edememektedir. Tam aksine, bu kelimeyi bize karşı kullananlar ve yakıştıranların kendileri, İslâm'dan vaz geçmeleri sonucunda cahili bir hayata dönmeleri ile MÜRTECİ konumuna düşmüşlerdir. Mürteci geriye dönüş yapan kişi demektir ve biz hiçbir zaman İslâm'dan vaz geçerek bu konuma düşmedik. İrtica kelimesinin asıl sahipleri olan ve İslâm'dan vaz geçenler tarafından bize karşı o kadar çok kullanıldı ki, bazı Müslüman kesimlerde sanik bize ait bir kavrammış gibi hüsnü kabul görmektedir. Her Müslüman fert şunu çok iyi bilsin ki, İRTİCA kelimesi cahiliyye hayatına geriye dönmektir ve dönene de MÜRTECİ denlir. FİRAVUNLARIN, NEMRUTLARIN, ŞEDDATLARIN, EBU LEHEP VE EBU CEHİLLER'in hayat anlayışları ve dünya nizamından anladıkları ne ise İRTİCA'da odur. ALLAH(cc)'a isyan ederek dünya'yı kendi nefsi arzuları neticesinde düzenleyenler MÜRTECİ'dir ve yaptıkları şey de İRTİCA'dir. Bize bu gözle bakan gerçek MÜRTECİ'lere ve İRTİCA sahiplerinin yüzlerine haykırara şunu söylüyoruz KAHROLSUN İRTİCA VE MÜRTECİLER! 1980 askeri darbe sonucunda, İslâm dünyasındaki gelişmelerin Türkiye'ye de sıçramaması için dış destekli bir organize idi. İran İslâm Devrimi'nin başarıya ulaşması ve diğer İslâm ülkelerindeki uyanış projeleri, siyonistleri ve emrindeki güçleri ürkütmüştü. Bunun önüne geçebilmenin ön tedbiri olarak da, Müslüman bir gençliğin yarınlara hazırlanmasının önüne geçmek ve bu uğurda ki çalışmaları sabote etmekti. Başörtüsüne karşı olmak'ta bu düşüncenin ürünüydü. 1980 askeri darbesine malzeme olarak kullandıkları ve irtica hortladı diye bahane ederek, Milli Görüş'ün Konya mitinginde hazırlanan bir provakasyonu yapanların asıl amacı Müslümanların gerçek İslâm'a dönmelerini engellemekten başka bir şey değildi. Yapılan askeri darbeden bu güne kadar başörtüsü mücadelesi devam etmesine rağmen hala gündemde tutulan Türban'dır. Başörtüsü kelimesini kullanmak, bu düşünce sahibi mürtecilerin işine gelmiyordu, çünkü Anadolu kadınının başındaki örtüsüne karşı gelindiği yayılırsa olay geri tepebilirdi. Buna en iyi isim olarak, TÜRBAN denilmesi gerekiyordu ve öyle adlandırıldı. Tıpkı FUNDAMENTALİZM kelimesi gibi. Garibim Anadolu halkı, bu yabancı kelime ve kavramlardan uzak bir yapıda olduğundan bir anlam veremediği gibi karşıda gelemiyordu. Fundamentalizm kelimesinin karşılığı "kökten dinci " demektir. Bu tür yabancı kavramlarla İslâm'a farklı bir bakış açısı getirmek ve bu amaçla kafa karıştırıcı kelimeleri kullanmak siyonizmin bir oyunundan başka bir şey değildir. Çünkü fundamentalizm, 20 y.yılda ABD'de ortaya çıkan protestan menşeli mutaasıp bir akımın adıdır. Fundamentalizm'i İslâm'la eş değer tutmak ve onunla anlamlandırmak sadece aptallığın ötesinde düşmanca bir tavırdır. PROTESTANLIK mezhebi kılıf giydirilmiş bir siyonist yapılanmadan başka bir şey değildir, Katolik mezhebinin bağlıları Hz. İsa (a.s)'ın katilleri olarak Yahudileri bilirler. Bunun önüne geçmek ve Katolikleri bu düşüncelerinden vaz geçirmek için Protestanlık mezhebini kurarak Katoliklerin bu düşüncelerinden vazgeçmeleri sağlanmak istendi. Bunu da Martin LUTHER ve CALVİN ile ortaya atarak, Avrupa'da Reform ve Röresans dönemi olarak adlandırdıkları bir dönemi başlattılar ve bu dönem ile Katolik Hıristiyanların katı tutum ve yapılarını yıkmaktı. Fakat asıl amaç Protestanlık adı altında Yahudiliğe karşı olmayı ortadan kaldırmak ve Protestanlık ile oraya yerleşerek plan ve hedeflerini gerçekleştirmekti. Dünya egemenliğine sahip olma uğruna her yerde kavramları asıl manalarından kaydırmak ve dejenere ederek, kitleleri peşlerinden sürüklemek onların asıl amaçlarıdır. Bizde de Başörtüsü yerine TÜRBAN kelimesini kullanmaları meseleyi asıl amacından saptırmak aynı düşüncenin ürününden başka bir şey değildi. Türban, yaşlanmış ve saçları dökülmek suretiyle çirkin görünmemek uğruna açık hanımların başlarına taktıkları ve kadifeden yaptıkları bir başlıktır. Müslüman hanımlarımızın ve kızlarımızın mücadelesini verdikleri şey TÜRBAN değil BAŞÖRTÜSÜ'dür. Müslüman hanımların taktığı örtü TÜRBAN değil, BAŞÖRTÜSÜ'dür. Her Müslüman fert, bu konuyu konuşurken bilerek ve altını çizere BAŞÖRTÜSÜ'nü vurgulasın. Türban, Fransa'dan ülkemize girmiş bir nesnedir, laiklik nasıl oradan ülkemize geldiyse türbanda öyle gelmiştir. Avrupalılar her konuyu kendi mecrasında ve bizdeki Avrupa zihniyetliler tam aksine ele alırken, bunu Kemalizmle yoğurarak gündemimize sokuyorlar. Müslümanların hayat düsturu olarak benimsemeleri gereken kendilerine ait olan kavramları bilmeleri ve bu kavramlara göre hareket etmeleri, meselenin daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlayacaktır. Kavram kargaşasının yoğun olduğu bir dönemde yaşıyoruz, kendi kavramlarımızı asıl kaynaklarından almak ve o kavramlarla murad edileni anlamak ve yaşamak, önümüzü aydınlatması bakınından bizleri birbirimize daha da yakınlaştıracaktır. Bundan dolayı diyoruz ki, ne irtica ne de türban bizim malımız değildir, bize ait olmayanları hayatımıza sokanlara da, bilinçli olarak karşı çıkarak kendi aramızda bir tevhidi oluşturalım. Selam ve dua ile. M. Necip YAVUZER - Velfecr
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|