![]() |
#1 |
![]() Geçtiğimiz hafta ülke gündemi yine; “egemenler”in toplum mühendisliğine kalkışma girişimleriyle meşgul oldu. Genelkurmay’ın toplumu yönlendirme amaçlı olarak ortaya koyduğu ‘Bilgi ve Destek Planı’nın deşifre edilmesi, bu çağda bile ülkede hala birilerinin darbe hayalleriyle yaşadığının göstergesi gibi algılandı. Genelkurmay Başkanlığı, her ne kadar sert bir dille böyle bir planın varlığını reddetse de, askeri ve yargı bürokrasisinin milli iradeye karşı zaman zaman yaptığı açıklamalar, böyle bir planın varlığı olmasa bile, Türkiye’de hala bazı kafaların demokrasi dışı bir yönetim hayali içerisinde olduğunu gösteriyor. Peki, Genelkurmay çok ‘sert bir dille’ yalanlamasına rağmen, neden hala toplumda askeri bürokrasiye karşı bir güvensizlik var? Açıklamalar neden inandırıcı bulunmuyor? Neden TSK bu kadar gündemde? Neden Genelkurmay sık sık: “Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bazı çevreler tarafından uzun bir süredir yürütülmekte olan yıpratma kampanyası…” diye başlayan ve topluma hiç de yabancı olmayan bildik açıklamalar yapmak durumunda kalıyor. “Bazı kesimler” milletin yüzde kaçını oluşturuyor? Bu açıklamalar toplumun hangi kesimlerini ilgilendiriyor? Bunun bir izahı olmalı ve muhasebesi yapılmalı. “Kınalı kuzuları”nı “Peygamber ocağı” bilip gönderdikleri kurumun, sıradan masum “inanç etkinlikleri”ni bile bahane ederek bildiri yayınlamaları toplum vicdanında nasıl bir iz bırakıyor? Hadi her on yılda bir, millet iradesine yapılan müdahaleyi geçelim. Daha geçen yıl, üstlerine hiç vazife olmadığı halde, millet iradesini yok sayıp yasaları ayaklar altına alarak, kendi yetki ve görev alanlarının dışına çıkıp, cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale ederek e-muhtıra yayınlamışlardı. Yapılan ilk vicdani muhakemede millet kime güvendiğini ve kimin tavrını onayladığını ortaya koymuştu. 22 Temmuz seçimleri, artık bu bildirilerin, dolaylı müdahalelerin son bulaşacağı ümidini doğurmuştu ancak, en küçük fırsatta kameralar karşısına geçip arz-ı endam etmeler, 'malum medya'nın gazına gelmeler daha kat edeceğimiz çok yol olduğunu gösteriyor. *** Anayasa Mahkemesi başkanvekiliyle, kameralar karartılarak gizlice buluşmalar.. Lahikalar, Gayri Nizami Harp çerçevesinde sivil kişilere gizli görevlendirmeler, Batı çalışma Grubu’nun lağvedilmesinden sonra Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG) adlı merkezden siyaseti ve toplumu yönlendirme çabaları… Belgeleri yayınlayan yayıncı kuruluş ısrarla: “Haber kaynaklarımız, Genelkurmay’ın içinden” açıklamasını yapıyor. Bu nasıl izah edilecek? Hafızalardan henüz silinmeyen bir 28 Şubat anti-demokratik süreç yaşadı bu toplum. Batı çalışma Grubu, JİTEM gibi örgütlenmelerle toplumu psikolojik olarak harap eden o sürecin mimarları arasında, belki de en önde, askeri bürokrasi yer aldı. AK Parti hakkında açılan kapatma davası, hem Türkiye’de hem dış dünyada bir yargı darbesi olarak algılanıyor. Peki, yargı bu darbeyi tek başına mı yaptı? Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili, ordunun en üst kademesindeki ikinci kişi ile görüşebiliyorsa, insanlar elbette her açıklamaya, her yalanlamaya kuşkuyla bakacaklardır. Bu yüzden, Genelkurmay’ın en son olarak yayınladığı ‘yalanlama’ metni, bu toplumun sık sık gönlü kırılıp vicdanı kanatıldığından inandırıcı bulunamıyor. Artık, başımızı iki elimizin arasına alıp, sakin bir şekilde ‘Bu hal neyin nesi’ diye düşünülmelidir. Aksi halde, kaybeden yine Türkiye olacaktır. habervaktim.com / Editör
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Evet genel kurmay bilmecesi (!) gözler önünde ... Aslında göz önünde olan üst kademe; yıpratılma çabası TSK olabilir ancak yıpratılacak (!) yegane kimseler üst düzeydekilerdir. Ne oluyorsa orada oluyor. Belki de bir yerlerde oluyor, onların bile haberi olmuyor. Gerçekler adına daha neler öğreneceğiz bilemiyorum.
Bu editörün ismini bilen varmıdır, arkadaşlar.? ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() Ben ekledim ama ben de bilmiyorum...
Çünkü kendisi hakkında bir bilgi yok... 8) |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|