![]() |
#1 |
![]() ABDÜLLATİF Şener, dün AKP’den istifa etti. Hürriyet internet sitesinde dün yayımlanan bir haberde de Sivas’taki yerel gazetelere verilen bir ilandan söz ediliyordu.
İlan, "Yeni Oluşum Hareketi" adına verilmişti. Abdüllatif Şener’in bir parti kurması beklentileri böylece yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Kurulacak yeni bir partinin şansının ne olabileceği ile ilgili görüşlerimi daha önce yazmıştım. Siyasi partiler, "benim de bir koltuğum olsun" diye kurulmazlar. Bu niyetle kurulanların da geleceği olamaz. Bir siyasi partinin güçlü biçimde kendisini ortaya koyabilmesinin bir tek yolu vardır: O parti, bir toplumsal ihtiyaçtan doğmalıdır, toplumsal bir tabanı olmalıdır ve bu tabanı seferber edebilecek ideolojik bir zemine oturmalıdır. Abdüllatif Şener’in, içinden çıktığı AKP ile sorunlarının neler olduğunu daha önceki konuşmalarından biliyoruz. Şener, AKP yönetiminin toplumsal hassasiyetlere önem vermediğini, dinlemek, tartışmak ve ikna etmeye çalışmak yerine buyurgan bir politika izlediğini ve en önemlisi AKP döneminde de yolsuzlukların sona ermediğini, hatta partinin kendi zenginini yaratma hevesinin bu yolsuzluklara yeni boyutlar kattığını düşünüyor. Bunlar yeni bir siyasi partinin toplumda zemin bulması için yeterli değildir. AKP henüz toplumsal zeminini kaybetmiş değil. AKP seçmeni, AKP’den umudunu kesmiş değil. Hakkındaki kapatma davasını kaybetmesi bile bu gerçeği değiştirmez. Kişisel görüşüm dünkü istifa Abdüllatif Şener’in kişisel siyasi tarihinde önemli bir dönemeç olabilir ancak böyle bir siyasi partinin varlığını uzun süre koruyabilmesi, güçlenebilmesi için şu anda toplumsal bir talep de görülmüyor. Benim Şener’e önerim, bir siyasi partinin kuruluşunu ilan etmeden önce kendisini bu noktaya getiren zihinsel değişimin neler olduğunu açıklıkla topluma anlatmasıdır. Bu hareketi kuracağı partiyi güçlendirmese bile Türk siyasal hayatında önemli bir ilk olarak hafızalarda kalmasını sağlar. ’Ergenekon işi’ ise önlem neden alınmadı? AKP medyasında dün İstanbul’daki saldırının "Ergenekon Çetesi’nin işi" olduğuna ilişkin ortak haberler vardı. Sabah, "Adalet Bakanlığı’ndan çok üst düzey bir yetkiliye" dayandırarak verdiği haberde bu başlığı kullanmıştı: Ergenekon kokuyor! "Bana dinciler suç işliyor dedirtemezsiniz" eğilimindeki öteki gazeteleri ciddiye almıyorum. Sabah’taki haberde söz konusu yetkili soruşturma sonucunda elde edilen bilgilere değil, varsayımlara dayanarak bir çözümleme yapıyor. Elbette böyle bir olasılığı göz ardı etmek mümkün değil. Eğer bu doğruysa, Emniyet’in ve istihbarat birimlerinin ihmalleri daha da büyüyor demektir. "7 Temmuz’da kıyamet kopacaktı" haberlerini bu gazetelere sızdıranlar da çünkü aynı makamlar. Bu tür saldırılar beklendiğine göre, böylesine hassas bir bölgede yeterli önlem almamış olanların da bunun hesabını vermeleri gerek. Ve daha önce sorduğum sorunun da yanıtını almalıyız: Böyle bir kargaşayı yaratmak isteyenlere karşı ne gibi önlemler alındı? Kaos yaratmaya yönelik hareketleri kimler yapacaktı? Onlar neden serbestçe geziyor? Bir iyi, bir kötü GEÇTİĞİMİZ hafta İpsala Sınır Kapısı’nı kullanarak Yunanistan’a geçtim. Eğer nereye geldiğini bilmeyen bir uzaylı olsaydım ve iki taraftaki gümrük kapısından geçtikten sonra birisi bana "Hangi ülke AB üyesi?" diye sorsaydı, yanıt vermekte bir an bile tereddüt etmezdim: "Bayrakları kırmızı-beyaz olanlar AB üyesi. Bayrakları mavi-beyaz olanların daha çok yol almaları gerekiyor!" Gazeteciler daha çok gördükleri olumsuzlukları yazıyorlar, bu normal çünkü bizden beklenen kamuoyu adına idareyi denetlemek! Ancak böyle olumlu farklılıkları görmenin ve yazmanın da başkasını bilmiyorum ama benim için özel bir anlamı oluyor. Öteki kara sınırlarımızdaki durumu bilmiyorum ama İpsala’daki bu medeni ortamı kim yarattıysa, ellerine sağlık! Ancak yol boyunca karayollarında gördüğüm ve göremediğim yol çizgileri ve işaretlemeler için aynı şeyi söyleyemem. Gençlik yıllarımızda Türkiye’nin en iyi çalışan kurumunun Karayolları olduğu söylenirdi. Demek ki aradan geçen yıllarda geriye gidilmiş. İyi çalışan bir kurumu zaman içinde bu hale getirmek de toplum olarak bir zaafımız olmalı. Mehmey Y.YILMAZ HÜRRİYET
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|