![]() |
#1 |
![]() Tüm Avrupa için bir zafer Radovan Karadziç'in tutuklanması, aşırı milliyetçi politikalarının on binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin de yerinden yurdundan olmasına yol açtığı Bosna ve Hırvatistan sokaklarında sevinç gösterilerine yol açtı. Bu olay, Brüksel ve Batı Avrupa'da da bir miktar kutlamaya vesile olmalı. Gizlendiği 12 yıl boyunca düşmanları tarafından hiç durmadan lanetlenen eski lideri gecikmeli olarak yakalayan Sırpların yeni Batı yanlısı hükümeti oldu. Ama onları bunu yapmaya iten, Avrupa Birliği üyeliğinin cazibesi ve Avrupalı liderlerin, Sırbistan'dan, savaş suçlularını adalet önüne çıkartmasını ısrarla istemesi oldu. Klasik kasap imajına hiç uymayan Karadziç çok yönlü bir insan: şair, psikiyatrist, Kızılyıldız Belgrad futbol takımının psikoloğu. Aynı zamanda, Lahey Savaş Suçları Mahkemesi'nin iddianamesine göre, Bosnalı Sırpların lideri olarak; soykırım, toplu katliam, kasıtlı olarak adam öldürmek, eziyet, tehcir, esir almak ve başka insanlık dışı eylemlerden sorumlu. NATO askerleri Karadziç'i yakalamak için onlarca baskın düzenledi. Sırp Ortodoks kiliselerine girdiler, Bosna'da dağlardaki mağaraları didik didik ettiler, çocuklarının evlerine baskınlar düzenlediler, hatta karısının evindeki lağım çukurunu bile aradılar. Eski BM Savaş Suçları Başsavcısı Carla del Ponte gibi bazıları, Karadziç'in, şahin istihbaratçıların korumasında, Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da yaşadığında ısrarcıydı. Yeri de yetkililer tarafından biliniyor olmalıydı. Tutuklanmasının önündeki engel, siyasî irade eksikliğiydi. Klişelerle yüklü milliyetçi şiirlerinde rastlanabilecek türde, uzak ve romantik bir sayfiye evinde yakalanmadı. Hükümet AB üyeliğinin peşinden koşacağını taahhüt ettikten birkaç gün sonra, bir Belgrad otobüsünde yakalandı. Peki, ne değişti? Sırpların, milliyetçi kafa yapısından kurtulmaları hayli uzun bir süreç oldu. 2000 yılında Balkan Savaşları'nın mimarı Miloşeviç alaşağı edilip, yerini, zayıf bir koalisyon hükümetine bırakmıştı. Söz konusu hükümetin başbakanı 2003'te, Miloşeviç'i Lahey'e teslim ettikten sonra öldürüldü. Bugün bile Sırpların üçte biri, Karadziç'i kahraman olarak kabul eden ve Lahey'deki mahkemenin Sırplara karşı önyargılı olduğunu iddia eden partilere oy veriyor. Ancak, 2005 yılında, Bosnalı Sırp askerlerin Srebrenitsalı esirleri vururken çekilmiş görüntülerinin yayımlanması eski Yugoslavya'daki izleyicilerde şok etkisi yarattı ve Sırpların milliyetçi damarının sarsılmasında etkili oldu. 2006 yılında Sırplar, Miloşeviç dönemi anayasasını referandumla değiştirdiler. Ardından seçilen koalisyon hükümeti, korkunç durumdaki Sırp ekonomisiyle nasıl başa çıkılacağı noktasında tıkandı. Merkez sol Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'in başını çektiği grup, çözümü, Sırbistan'a devasa bir pazara girme şansını verecek olan Avrupa Birliği üyeliğinde görüyordu. Eski Yugoslavya'nın en büyük cumhuriyeti olan Sırbistan geride kalmıştı. Komşu Slovenya AB'ye 2004'te girmiş, Hırvatistan da bir sonraki yıl, BM'ye savaş suçlarını bulmak için yardım edince müzakerelere başlamıştı. Karadziç'in ve diğer savaş suçlularının tutuklanması Sırbistan'ın AB'ye üyeliği için en önemli şartlardan biriydi. Bu Bizans oyununun gösterdiği, Avrupa Birliği'nin etkisi. Siyasî çekişmelerden oluşan üstyapısına rağmen, hantal hantal yürüyen dev yaratığın, bölgenin kültürel ve ekonomik siyasetine olumlu etkisi var. Karadziç'in tutuklanması, AB'nin "yumuşak otorite" görevini gördüğünün kanıtı. Adaylık cazibesi, üye olmak isteyenleri sosyal, hukukî ve siyasî değişimlere yönlendiriyor. Avrupa ailesinde yer almanın yolu adalet ve insan hakları alanlarında Avrupa değerlerini kucaklamaktan geçiyor. Sırbistan açısından, Karadziç'in tutuklanması, geçmişin milliyetçiliğinden katî bir kopuş anlamına geliyor. Neredeyse 20 yıldır amansız bir izolasyonizm politikası izleyen bir ulusun kendini bu yalnızlığından kurtarma isteğinin bir habercisi. Sırbistan, refah arayışında pragmatizmi gururunun önüne koydu. Bunu, savaş suçlularının en acımasızı olan General Ratko Mladiç'in tutuklanması izlemeli. Bu da gerçekleştiğinde, AB, Sırbistan'la bir serbest ticaret ve ortaklık paketini başlatabilir. Savaş suçları mahkemesiyle tam bir işbirliği içine girdikten sonra da Sırbistan'ın AB adaylığı kabul edilebilir -ki bu, bu yılın sonunda bile olabilir-. Böyle bir gelişme, tüm Balkan bölgesinde istikrarın artmasının habercisi olacak. Bu da, Avrupa Birliği açısından çok büyük bir zafer anlamına gelir. The Independent, 23 Temmuz 2008
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|