![]() |
#1 |
![]() Dünya basını: Türkiye uçurumun kenarından döndü
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti'nin kapatılması talebini reddetmesi dünya basınında geniş yankı buldu. Avrupa ve Amerikan gazeteleri, kararın Türkiye'yi uçurumun kenarından çevirdiği; ancak elitlerle parti arasındaki mücadelenin alttan alta devam edeceği yorumunda bulundu. Arap ve Rus basını ise AK Parti'nin kapatılmadığını; ancak uyarıldığını yazdı. Amerikan Wall Street Journal gazetesi, kararla, Batı'nın kilit öneme sahip müttefiki olarak gördüğü Türkiye'de istikrarsızlığa yol açabilecek siyasi krizin şimdilik önüne geçildiğini vurgularken; Washington Times, Anayasa Mahkemesi'nin yabancı yatırımcılara rahat nefes aldırıp, AB üyeliği yolunda duraksama endişelerini giderdiğine dikkat çekti. İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye'nin hem kendisinin hem dostlarının ödünü kopardıktan sonra uçurumun kıyısından döndüğünü belirtti: "Türkiye topyekün bir siyasî kriz ihtimalini bertaraf etti." Alman Allgemeine Zeitung ise, Yüksek Mahkeme'nin kararını, 'Son seçimleri açık farkla kazanmış bir partinin kapatılması, seçmen iradesinin hiçe sayılması anlamına gelirdi' yorumuyla okurlarına duyurdu. AB, 5 Kasım'a kadar yeni reformlar bekliyor AK Parti'ye karşı açılan kapatma davasının açıklandığı 14 Mart'tan bu yana ABD'nin aksine demokrasi yönünde net tavır koyan Avrupa Birliği, acil reform çağrısı yapıyor. Kapatma davasının reddedilmesinin ardından rahatlayan AB "gün reform günüdür" diyor. Hem AB Komisyonu hem de Avrupa Parlamentosu milletvekilleri üst üste yaptıkları açıklamalarda bir taraftan Mahkeme kararından duydukları memnuniyeti ifade ederken, bir taraftan da AK Parti'ye "artık bahaneniz kalmadı" mesajı gönderiyor. Hükümetten, ilerleme raporunun yayınlanacağı 5 Kasım'a kadar somut adımlar atmasını bekliyor. AK Parti kapatma davasını "yargı darbesi" ve "demokrasi karşıtı güçlerin" işi olarak gören AB, kısa süre içerisinde yeni bir anayasa metni beklentisi içerisinde. Soğuk Savaş'ın ardından Doğu Avrupa ülkelerinin bazılarının AB üyeliği için yeni anayasalar kaleme aldıklarına işaret eden uzmanlar, müzakereci ülke Türkiye'nin hâlâ askerî bir cuntanın hazırladığı anayasayı değiştirmemiş olmasını büyük bir eksiklik olarak görüyor. Yeni bir anayasanın Türkiye'nin temel sorunları olan insan hakları, Kürt meselesi, Alevi sorunu, inanç hürriyeti, laiklik, asker-sivil ilişkileri, ifade hürriyeti gibi sorunlara kalıcı çözüm getirebileceği düşünülüyor. Temel hakları teminat altına alan bir anayasanın yokluğunda ise gerilimlerin kalıcı olarak çözülemeyeceği düşünülüyor. Yeni anayasa için bütün toplum kesimlerini kucaklayan ve dinleyen bir yaklaşımla ortaya çıkarılacak metnin Türkiye'nin yeni "uzlaşması, mukavelesi" olabileceği kaydediliyor. AB, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasına karşı olmamakla birlikte, AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi'nden dönen başörtüsü düzenlemesini toplumdan yeteri kadar destek almadığı için eleştirmişti. İlerleme Raporu olumsuz çıkabilir Bu yılki ilerleme raporunun 5 Kasım'da açıklanması bekleniyor. Ancak AB kaynakları, önümüzdeki birkaç ay içerisinde yeni reform adımları atılmazsa raporun olumlu bir metin haline gelmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor. AK Parti'nin 2005'ten bu yana AB'ye sırtını dönmüş bir intiba verdiğine işaret eden kaynaklar, "27 Nisan muhtırası, cumhurbaşkanlığı seçimleri ve kapatma davası tabii ki hangi ülkede olursa olsun hükümetlerin enerjisini tüketen olaylar. Son 20 ayı bu çerçevede değerlendiriyoruz. Ama artık bunlar arkada kaldığına göre AK Parti'nin tekrar hızla reform irade ve azmini göstermesini bekliyoruz." diyor. AK Parti'nin birçok badireyi atlattığına işaret eden kaynaklar, Brüksel'in artık hükümetin reform samimiyetini daha ciddi sorgulamaya başlayacağına dikkat çekiyor. AB dışişleri bakanları yaz tatilinin ardından 5 Eylül'de Fransa'nın Avignon kentinde bir araya gelecek. 15-16 Ekim'de de Avrupalı liderler ara zirvede buluşacak. Kıbrıs'ta çözüme ulaşılamaması durumunda 2009 yılında sorunun tekrar AB gündemine geleceğini hatırlatan kaynaklar, Türkiye'nin ancak güçlü bir reform dalgası ile Kıbrıs'ta elini güçlendirebileceğini savunuyor. Avrupa yolunun olmazsa olmazı; yeni sivil anayasa Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kararı, Avrupa Birliği yolunda bir süreden beri duraklayan refom sürecinin canlandırılması çağrılarını yeniden gündeme getirdi. AB ile ilgili çalışmalar yapan uzmanlar, bu konuda atılacak en önemli adımın ise yeni bir sivil anayasa yapmaktan geçtiğini vurguluyor. AB'nin istedikleri ile herhangi bir Türk vatandaşının istekleri arasında fark olmadığına dikkat çeken Can Baydarol, "12 Eylül Anayasası'nda anti-demokratik bütün görüntüleri yıkılmalı. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu değiştirilmeli. Demokratikleşme ve hukukun üstünlüğü kâğıt üzerinden gerçek hayata taşınmalı." sözleriyle, Türkiye'nin yol haritasındaki aciliyetleri ortaya koyuyor. AB'nin birinci beklentisi yeni anayasa Gazeteci Cengiz Çandar da, AB'nin birincil beklentisinin yeni anayasa olduğu inancında. "Bu çerçevede parti kapatmanın imkânsızlaşacağı, siyasi yapının Avrupa normlarına uydurulacağı, Venedik Kriterleri'ne uygun hukuki düzenlemenin yapılması gerekiyor." diyen Çandar'a göre bunu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da dillendirdi. AB konusunda uzman olan hukukçu Tuluğ Gümüştekin ise AB'nin özellikle AK Parti'nin kapatma sürecini oluşturan 4 buçuk ayda, Türkiye'yi yakından izlediğini belirterek, "AB en öncelikli beklentisinin sivil anayasa olduğunu sık sık söyledi." ifadesini kullanıyor. Emekli Büyükelçi İlter Türkmen ise öncelikli adımın tamamen hukuki olacağından hareketle, yeni anayasa için yine de temkinli olunması kanaatinde. AB sürecinin, Türkiye'nin iç gelişmelerinden bağımsız olmadığını belirten Türkmen'e göre, AK Parti'nin derhal yeni anayasa hazırlığına girişmesi tepkileri çekebilir. Türkiye'nin 2002'de müzakere süreci için 2004'ten itibaren tam üyelik için AB ile masaya oturduğunu hatırlatan Cengiz Çandar, "Biz bir sürü yol geçtik. Bugüne kadar, tam üyelik müzakerelerine başlayan her ülke o yolun sonuna vardı. Bu kapı, bize de tam üye olalım diye açıldı. Bizden istenenleri yerine getirirsek biz de tam üye olacağız." sözleriyle iyimser olmak gerektiğinin altını çiziyor. Çandar'ın bu belirlemesi, AB uzmanları tarafından da kabul gören bir gerçek. Uzmanlar, AB içinde Türkiye'yi destekleyenlerin sayısının daha fazla olduğuna dikkat çekerken; Türkiye'nin yaptığı yanlışların sürece zarar verdiğini düşünüyor. İlter Türkmen, Türk siyasetinde AB konusundaki görüş farklılığının bilinçsizliğine işaret ederek, "AK Parti ile muhalefetin AB konusunda anlaşması gerekiyor; ama muhalefet bize ümitsiz bir tablo sunuyor." diyor. Türkmen'e göre, AK Parti'nin en büyük eksikliği AB'ye destek için kamuoyunu yönlendirememesi. "Kamuoyunu tamamen medya yönlendirir hale geldi." diyen İlter Türkmen, AK Parti'nin 2002'deki tavrına geri dönmesini salık veriyor. Türkiye'de, AB'ye karşı oluşmaya başlayan kamuoyu, uzmanların dikkatini çeken başka bir konu. Tuluğ Gümüştekin'e göre, karşıt çizgideki kamuoyunu ortaya çıkaran, dezenformasyondan başka bir şey değil. Gümüştekin, müzakere sürecinin sıkıcılığının da bunda etkili olduğunu belirtirken; AK Parti'nin AB yolunda gerileyen performansının da göz ardı edilemeyeceğini düşünüyor. "Daha güçlü bir şekilde masaya oturacak hükümeti nasıl bir Avrupa Birliği bekliyor?" sorusuna verilecek cevapların farklılığı dikkat çekiyor. Birliğin içişlerinde yaşadığı sorunlara ilişkin Dünya Ticaret Örgütü'nü gündeme getiren Can Baydarol, "Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde dünyanın ekonomik anayasası yazılıyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün küresel ticaretin serbestleşmesini öngören müzakereleri bir krize girdi." saptamasını yapıyor. Baydarol'a göre, bu kriz Türkiye'nin zaman kazanmasına dönüştürülerek, bir avantaj haline getirilebilir. Türkiye'yi özellikle Gümrük Birliği'yle ilgili müzakerelerin zorlayacağını işaret eden Can Baydarol'a, Tuluğ Gümüştekin ve İlter Türkmen de katılıyor. "Önümüzde, açılabilecek 5-6 başlık var. Müzakere kolay bir süreç olmayacak." diyen Gümüştekin, hükümetin kendi iradesiyle sorunları aşabileceğine inanıyor. Birçok uzmanın Türkiye'yi bekleyen sıcak günlere ilişkin iyimserliğine karşın İlter Türkmen temkinli konuşuyor: "Bundan sonra, görüşmelere daha zor koşullar altında devam edilecek. İki taraftan blokajlar olunca müzakereler ne kadar ilerleyebilir, merak konusu. Kıbrıs blokajı, Gümrük Birliği'ni, Fransa'nın blokajı, tam üyeliği ilgilendiriyor. Bunların aşılması lazım." Türkmen, ortaya çıkan sorunlarda, CHP'nin dış politikayı bloke etmesinin büyük payı olduğunu belirtirken, Türkiye'yi çok zorlayan Gümrük Birliği meselesinin 2009'de yine gündeme geleceği uyarısında bulunuyor.Fatih Vural, İstanbul Kararı alkışlayıp reformları hatırlattılar Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti kararının uluslararası yankıları dün de devam ederken, Ankara'ya 'reformları hızlandırma zamanı' mesajı verildi. Avrupa Birliği'nin motor ülkelerinden Almanya'nın Başbakanı Angela Merkel'in, Başbakan Erdoğan'ı telefonla arayarak, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında verdiği karardan dolayı rahatlık duyduğunu ilettiği bildirildi. Merkel'in Türkiye'deki istikrar ile demokratik gelişmelerin önemini vurguladığı belirtildi. Berlin'den ikinci açıklama ise Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier'den geldi. Steinmeier, yaptığı yazılı açıklamada "Şimdi önemli olan, karar yetkisi olan herkesin ülkede barışma ve siyasi istikrara katkı sağlaması ve reform yolunda kararlılıkla devam etmesi." dedi. Alman bakan, Türkiye'nin AB ile yakınlaşabilmesi için demokratik kuruluşlarını anayasa reformu çerçevesinde daha da güçlendirmesinin ve Partiler Yasası'nı Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirmesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Türk halkının tercihlerine uyuyor AB'nin diğer önemli ülkesi ve dönem başkanı Fransa'nın Avrupa işlerinden sorumlu bakanı Jean-Pierre Jouyet de kararın "rahatlama" sağladığını ve AB ile Ankara arasında başlatılan müzakerelerin korunmasına imkan verdiğini bildirdi. Bakan Jouyet, "bu kararın yeterince olumlu nitelenebileceğini ve bir rahatlama sağladığını" ve "Türk halkının geçen yılki seçimlerdeki tercihine uyduğunu" vurguladı. Bakan, "bu kararın Türkiye'deki kurumların demokratik işleyişinin korunmasını ve kuvvetler ayrılığı ilkesine uyulmasını sağladığını" belirtti. Avusturya Dışişleri Bakanı Ursula Plassnik de "Kararla Türkiye'nin kendini tanımlama sürecinde önemli bir adım atılmış oldu." değerlendirmesinde bulundu. Yaptığı yazılı açıklamada, şimdi Türk toplumunun içinde oluşan ayrışmaların giderilmesi için çaba gösterme ve birlikte Avrupa standartları ve değerleri yönünde reformlara devam etme zamanı olduğunu vurguladı. Yunan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni ise kararın önemine işaret ederken, hükümete AB yolundaki reformlarını sürdürmesi çağrısında bulundu. Dış Haberler Servisi Türk demokrasisi için çok iyi bir gelişme Anayasa Mahkemesi'nin, AK Parti'yi kapatma talebini reddetmesine Avrupa'dan destek açıklamaları dün de devam etti. Zaman'a konuşan AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Jan Marinus Wiersma, "Türk demokrasisi için çok iyi bir gün. Sanıyorum bütün Avrupa, Brüksel bu karardan sonra rahatladı. Ama bu Hazine yardımı meselesinin de peşini bırakmayacağız. Bu cezanın neden verildiğini anlamamız gerekiyor, belki AK Parti buna da itiraz eder." dedi Mahkemenin çok akıllıca bir karar verdiğini, Türkiye'nin istikrarına katkıda bulunduğunu ifade eden Wiersma, "AK Parti hızla reform gündemine dönmeli, anayasa paketlerini hızlandırmalı, ülkenin laik tabiatını tahkim etmeli. Bunu söylerken AK Parti'nin gizli bir gündeme sahip olduğuna hiçbir zaman inanmadığımı vurgulamam gerekiyor. '' şeklinde konuştu. AP üyesi Cem Özdemir de kararı, "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın gündeme getirdiği konu çok mühim; yani bundan sonra artık partilerin yasaklanmaması için gerekli kanuni düzenlemeleri yapmak. Ardından çağdaş, demokratik ve modern bir anayasa için hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Herkes mahkemenin kararını iyi okumalı. Mahkemenin söylediği net bir şekilde "uzlaşın, meselelerinizi buralara kadar getirmeyin"dir." şeklinde değerlendirdi. "Bu kadar cepheleşme varken, bombalar patlarken, Ergenekon soruşturması devam ederken, hâlâ darbe söylentileri dolaşırken Türkiye önemli bir sınavı verdi. Bu mesajı AB de almalı ve Türkiye'nin üyelik sürecini hızlandırmalı." diyen Özdemir, AK Parti'nin kendisine oy vermeyen çevrelerin endişelerini ciddiye alması gerektiğini de vurguladı. AP Liberal Grup gölge Türkiye raportörü Alexander Graf Lambsdorff da "Bu karar ile krizin derinleşmesi, müzakerelerin kesilmesi ya da askıya alınmasının da önüne geçti Türkiye. Parti kapatılsaydı, müzakerelerin askıya alınmasını bekliyordum. Artık AK Parti enerjisini anayasa reformlarına harcamalı. Zira hakimlerin aldığı karara bakarsanız gerilimin hâlâ sürdüğünü görüyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu. "Ciddi bir felaket önlendi. AK Parti kapatılsaydı Türkiye-AB ilişkilerinin ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum.'' diyen AP Dış İlişkiler Komitesi üyesi Ari Vatanen ise şu değerlendirmeyi yaptı: "Mahkeme kararı ile Türkiye tam demokrasi yolunda önemli bir adım attı. Artık gün demokrasinin güçlendirilmesi, takviye edilmesi günüdür." Selçuk Gültaşlı, Brüksel
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() En gerekli yorumu
İngiliz The Guardian gazetesi, Türkiye'nin hem kendisinin hem dostlarının ödünü kopardıktan sonra uçurumun kıyısından döndüğünü belirtti: şeklinde vermiş bana göre 8) |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() İstem gibi görünsün ki, meşru zemine taşınsın. ;)
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|