07-28-2008, 06:28 | #1 |
Türkçe Konus...!
1930'lardan 1980'e kadar dilin sadeleştirilmesi,devletin,aydın kesiminin dilinin halk diliyle daha da bütünleşmesi hareketi yaygınlaşmıştır.Ama son 5-10 yılda halk diline kadar geçmiş,iyice yerleşmeye başlamış Türkçe terimlerin yerine,garip "Anglomanlıca" sözlerin kullanılması adet oluverdi...
İşte size birkaç örnek: -vekiller heyeti>bakanlar kurulu>kabine -mebus>milletvekili>parlamenter -matbuat>basın-yayın>media -muhaberat>iletişim>komünikasyon -içtimai>toplumsal>sosyal -kanuni>hukuki>yasal>legal -meclis>parlamento -mesele>sorun>problem -usul>yöntem>metot -asgari>en az>minimum -azami>en çok>maksimum -faaliyet>etkinlik>aktivite -karmaşa>kaos -müdür>yönetmen>direktör -teşkilat>örgüt>organizasyon
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
07-28-2008, 06:29 | #2 |
Türkçe Konus...!
Dil ve Kültür!...
Dil ve kültür kavramları yapışık ikizler gibidir. Siz onları birbirinden ayırmak isteseniz de onlar ayrılmamakta direnirler. Hepimizin yakinen bildiği gibi insanlar,topluluklar halinde hayatlarını idame ettirirler. Beraber yaşayan insanlar, dil sayesinde birbirleriyle iletişim kurarlar. İletişim sadece bugünle sınırlı bir kavram değildir. Geçmişi bilmek ve geçmişteki tecrübeleri günümüze taşımak da iletişimin önemli bir parçasıdır. Milletlerin sözlü ve yazılı birikimleri kültürü oluşturur. Dil,din,sanat,gelenek ve görenekler,mimarî eserler,giyim-kuşam,yiyecek ve içecekler,her türlü eşya;kültürü oluşturan unsurlardır. Söz konusu bu öğeler,dille beraber geçmişten geleceğe aktarılır. Bu nedenle büyük Türk sosyologu ve düşünürü Ziya Gökalp,dili kültürün temel unsuru ve taşıyıcısı olarak kabul ediyor. Gökalp,bu fikrinde yerden göğe kadar haklıdır. Dilin taşıyıcılık fonksiyonu olmasaydı bizler altı yüz yıllık Osmanlı kültüründen ve medeniyetinden nasıl haberdar olacaktık? Kütüphanelerimizdeki on binlerce ciltlik yazma eserler tarihin canlı belgeleridir. Altı yüz senelik kültür hazineleri,dil kalıbına konularak adeta dondurulmuştur. Böyle sihirli bir güç olmasaydı tarihimizden,kültür ve medeniyetimizden haberdar olabilir miydik? Bu soruya verilebilecek cevap koca bir “HAYIR” dan başka bir şey olamaz elbette. Dilin yazı ve söz olmak üzere birbirinden farklı iki ayrı yönü vardır. Sözün hükmü geçicidir. Oysa yazı ilelebet kalıcıdır. Büyük mutasavvıf şâir Yunus Emre,bu hakikati “Söz uçar,yazı kalır” çarpıcı vecizesiyle ifade etmiştir. Bunu bilmek için âlim olmaya gerek yok. İnsanın hafızası unutmaya meyillidir. “Hafıza-ı beşer nisyan ile malûldür” sözü de bunu tüm çıplaklığıyla ortaya koymuyor mu? Milletleri birbirinden ayıran unsurların başında,onların sahip oldukları dil,kültür ve medeniyet gelmektedir.Onun için bu üç unsur millîdir.Bu üç unsura sahip olmayan topluluklara millet denilemez. Onun için milletlerin büyüklüğü bu unsurlarla ölçülür. Türk Milleti,tarihinin en kritik ve zor dönemlerinde bu millî değerlerine sahip çıkarak aydınlığa erişmiştir. Günümüzde Türk dili üzerinde sinsi oyunlar oynanıyor. Yüzyıllardır dilimizi süsleyen ve millet olarak kenetlenmemizi sağlayan kelimelere savaş açılmıştır. Onların yerine ne idüğü belirsiz uydurukça kelimeler sokulmaya çalışılıyor. Bu, bilmeyerek yapılıyorsa gaflettir. Şayet bilerek,planlı yapılıyorsa hıyanettir. Buna bu millet müsaade etmez. Dil,milletin fertlerini birbirine bağlayan çimentodur. Hiç kimse bu çimentonun göz göre göre sökülmesine izin vermez. Bugün dilimizde bir kısım yabancı unsurun varlığı,herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Mehmet Kaplan’ın dediği gibi: “Her millet dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur.Bu esnada o,akan bir nehir gibi,içinden geçtiği her topraktan bazı unsurları alır.Her medenî milletin konuşma ve yazı dili,karşılaştığı medeniyetlerden alınma kelime ve deyimlerle doludur.Bu bakımdan her milletin dili,o milletin çağlar boyunca yaşadığı tarihin adeta özetidir. Kaplan’ın sözleri aslında hadisenin görünmeyen yüzünü de sunuyor bize.Yeter ki kasıtlı ve planlı olarak dilimizi yozlaştırmayalım. Ötekisi devede kulak kalır. Bu böyle biline!... M.Nihat Malkoç |
|
07-28-2008, 06:31 | #3 |
Türkçe Konus...!
Kirlenen Türkçe
Nedendir bilmiyorum? Son zamanlarda yabancı sözcüklerle sık sık karşılaşır oldum. Her gün dolaştığım sokakların bir Türk sokağı olduğunu algılamakta artık güçlük çekiyorum. Mağazaların isimleri, ürünlerin üzerlerindekiler tamamen yabancı geliyor bana. Haber bültenlerini, köşe yazarlarını algılamak için yanımda küçük el sözlükleri taşıyacağım günler ufukta görülüyor gibi. Bunları abartıyor muyum acaba? Türkiye’nin önde gelen gazetelerinin birisinin genel yayın yönetmeni “Gazeteler bir eğlence aracı haline gelmiştir.” derken maalesef “eğlence” kelimesini “entertainment” kelimesini birçok kez tekrarladıktan sonra telaffuz ediyor. Neden? Yoksa kullandığı kelimelerin Türkçelerini hatırlamakta zorluk mu çekiyor!? Sokakların, sohbetlerin ve insanların bana yabancı kokmasının nedenini medyaya bağladım diyelim. Peki ya, neden medya Türkçe var iken yabancı dilleri kullanmak arzusunda? Bunun nedeni de maalesef sokakta dolaşan, benimle sohbet eden, okuduğum gazetede yazan, izlediğim televizyonda program yapan insanlar; yani kocaman bir toplum: Son yüzyıllarda batının olanı üstün saymaya, ciddiye almaya başlayan, Türkçeyi yabancı diller sınıfında küçük görme gafleti içerisinde olan ve benim de mensubu olduğum bir toplum. Bundan dolayı yabancı adlı, Türk mağazaları rağbet görmekte; arz ve talep dolayısıyla da yavaş yavaş mağazaların adları bana daha fazla yabancılaşmakta. İnsanlar sohbetlerinde yabancı kelimeleri kullanmayı üstünlük sayarak sık sık yabancı kelimeleri kullanmakta. Öğrenciler gördükleri yarım yamalak yabancı dil derslerinde öğrendikleri yabancı sözcükleri sohbetlerine katmakta, bunun nedeni de yabancı kelime kullanmayı üstün sayan zihniyettir. Bilim adamlarımız dahi halkla iletişim kurarken yabancı terim kullanma hastalığından kurtulamamaktadır. Anlattıkları meseleyi zaten zorlanarak anlayan bizler, araya bir de yabancı kelimeler girdiğinde konudan tamamen kopuyoruz. Korkarım “Ağır ol molla sansınlar” sözü yerini “Yabancı dille konuş bilgili sansınlar” sözüne bırakmıştır. Aileler çocuklarının yabancı dil öğrenmeleri için çabalar göstermekte; çocuklarını kurslara göndermekte, özel dersler aldırmaktadırlar. Bunu yavaş yavaş her sokağa yayılan yabancı dil dershaneleri somut şekilde gösteriyor. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine arttığı görülmeyen yabancı dil kursları; maalesef ülkemde anaokullarına kadar inmiştir. Yedi yaş öncesi çocukları önceleri, “Bir, iki, üç…” diye sayarken artık bunun yanında “One, two, three...” diye saymaya başlayan bir toplumun mensubuyum. Peki, bunun ne zararı var? Yabancı dil bilmenin ne zararı var diyenleriniz elbette vardır, olmalıdır. Yabancı dil öğrenmenin kimseye bir zararı olmayacaktır; fakat yabancı dil öğrenmek ana dil tamamen öğrenilmeden yapılmamalıdır. Bunun aksini, bu gün görüldüğü gibi çok acı olur. Yeni nesiller yabancı dille ana dilleri arasındaki farkların ayrımını yapamazlar. Sizce neden evrenselleşen bir dünyada; milletlerin, dinlerin, dillerin bir yapılmaya çalışıldığı bir dönemde “Türkçe kirleniyor!” diye haykırıyorum? Bayanlar baylar, ben de en az sizin kadar ırkçılığın, din üzerine kurulu katliamların ve birbirini anlayamayan milyarca insanın yaşadığı dünyanın bir mensubu olmaktan haz duymuyorum. Fakat birileri bunun böyle olmaması gerektiğini söylerken; birleşim noktasına kendi değerlerini koymaya çalışıyorlar. Tüm insanlık kendi dinlerini, kendi dillerini, kendi değerlerini benimsesin istiyorlar. Bence bu bir kültür kıyımıdır; fakat bunu anlamayan milletler evrensel olduklarını sanıp kendi dillerini, kendi kültürlerini öğrenmeyerek emperyalist dünyanın başındakilere benzemeye çalışıyorlar. Ne mi oluyor? İki tabure arasında kalıyorlar. Bir bakıma her ikisinde de oturamıyorlar. Her an düşüp yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar. Ben herkesin ortak bir dili konuştuğu, ortak insani değerlerin taşıdığı, atalarından dolayı hor görülmeyen insanların olduğu bir dünyada barış içinde yaşmak istiyorum; fakat bu dünyanın herkesin İngilizce konuştuğu, sadece Amerikalıların ve Avrupalıların insan sayıldığı ve insanların değerlerinin atalarıyla belirlendiği bir dünyayla karıştırılmasını istemiyorum. Okan YÜKSEL |
|
07-28-2008, 06:32 | #4 |
Türkçe Konus...!
Türkçe Hakkındaki Görüşlerim
Johan VANDEWALLE "...Anadili Türkçe olan bir kişinin kısa cümlelerle düşündüğü, konuşma anında ise bu kısa cümleleri çeşitli yollarla birbirine bağlayarak karmaşık yapılar kurduğu görüşündeyim. Bu "cümle bağlama eğilimi" bazı konuşurlarda zayıf, bazılarında ise adeta bir hastalık derecesinde güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çıkan dilsel yapılar, insan zihninin üstün olanaklarını en güzel şekilde yansıtıyor. Farklı dil gruplarına ait birçok dili incelediğim halde şimdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçe’deki karmaşık cümle yapıları kadar büyüleyen bir yapıya rastlamadığımı söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime "keşke Chomsky de gençliğinde Türkçe öğrenmiş olsaydı... ", diyorum. Eminim o zaman çağdaş dilbilim İngilizce’ye göre değil, Türkçe’ye göre şekillenmiş olurdu..." Yukarıdaki yazıyı tamamen Türkçe yazmıştır. |
|
07-28-2008, 06:33 | #5 |
Türkçe Konus...!
Dilim, oldu dilim dilim
Dünyanın en zengin dillerinden birisi olan Türkçe ne yazık ki günümüzde adeta “soykırım”a uğruyor. Türk dilinin kilit noktaları , olmazsa olmaz kelimeleri yozlaşıyor , daha doğrusu yozlaştırılmak isteniyor. Yayılmakta olan televole kültürü , ağırlıkla batı kökenli kelimeleri yavaş yavaş Türkçe’nin içine yerleştiriyor. Bu kelimeler adeta birer bomba gibi , kullanılmaya başlandıkları zaman dilimizin zenginliğini yok ediyor, sömürüyor. Eğer bu tehdidin önlemi alınmazsa, pek yakın bir zamanda konuşabildiğimiz bir dil olmayabilir. Bir başka hususta, dış kaynaklı güç odaklarının basın yoluyla yabancı dil kökenli kelimeleri halka dayatmasıdır. Dayatması diyoruz çünkü kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkan, millet olarak zihinlerimizi kuşatan bu güçler , televizyon programları , gazeteler vb. yayın organları yoluyla hem kültürümüzü hem de dilimizi köreltiyorlar. Sahip olduğumuz bir serveti adeta har vurup harman savuruyoruz. Türk dili, zengin bir hazinedir ama yağmalanmadığı müddetçe. Bizde bu konuda üstümüze düşenleri yerine getirmeli bizim varolmamızı sağlayan dilimize sahip çıkmalıyız. Unutmayalım. “Dil olmazsa il olmaz” Sercan ZORBOZAN |
|
07-28-2008, 06:35 | #6 |
Türkçe Konus...!
Türk-ilizce
Türkçe'nin güzel yazılıp konuşulması sadece kelimelerin, bugün standart kabul edilen İstanbul Türkçe’si ile söylenmesi demek değildir. Sözcüklerin kullanıldığı yerler ve buna göre kendilerine yüklenen anlamlar ifade kabiliyetini sergilemektedir. Düşünce ise güzel ifade il kuvvet kazanmakta istikamet belirlemektedir. Bilime yön veren iki ana unsurdan birincisi akıl+zeka ise, ikincisi bilim insanının düşünce ve akıl yürütmelerini şekillendiren ifade etme kabiliyetidir Yabancı dil öğrenmek bir gereklilik, ve hatta mecburiyettir günümüzde. Fakat yabancı dil öğreniminin uzun yıllara yayılmış olması ve öğrenimin Devlet okullarında 4., özel okullarda ise 2. sınıftan başlaması yani, çocuklara henüz kendi dillerinde, ana dillerinde yeterli beceriyi kazanmadan yabancı dil öğrenimi verilmeye başlanması; ki yeterli ve faydalı düzeyde yapılamamaktadır, dilin kullanıcıları tarafından doğru algılanamamasına ve bir takım diller arası geçişlerin-etkileşimlerin, yozlaşma boyutlarında yaşanmasına neden olmaktadır. Bu elbetteki öğrenilmeye çabalanan yabancı dili değil, ana unsur olan ve aklın düzenini sağlayan ana dili yani Türkiye’de Türkçe’yi tehdit etmekte ve de yıpratmaktadır. Bu geçişler ve etkileşimler daha ileride bireyin konuşmalarında arada bir İngilizce kelimeleri kullanması suretiyle Türkçe’nin zayıflamasına neden olmaktadır. Çünkü dil ancak kullanılırsa sağlam ve üretken kalabilecektir ve dili de teker teker kelimeler oluşturur. Eğer kelimeleri ithal edilmiş yakın anlamlıları (bir dildeki bir ifadenin hiçbir zaman tam bir karşılığı diğer ir dilde ulunamayabilir) ile değiştirirseniz bu zamanla bir iki kelimeden, yüzlerce binlerce ve dahi yüz binlerce kelimenin dile girmesine yani dilin yok olmasına neden olmaktadır. Bu bakımdan bireyin konuşmasında kullandığı kelimeler son derece önemlidir. Yabancı dil ile eğitim Türkçe’ye neden zarar verir, bunu nasıl yapar? Birey eğitimi esnasında üzerinde yoğunlaştığı alanı nasıl tanır kavrar ve öğrenirse yada benimserse bunu öyle kullanacak ve aktaracaktır. Bilimsel bilgiyi edinirken, öğrenen bireyin maruz kaldığı dil yükü kavramları ve bilgiyi o dilin öğeleri ile edinmesine neden olacaktır. Ve ana dili Türkçe olan bu birey zihinsel süreçleri içerisinde yorumlarken düşünürken ve dış dünyada konuşurken ve üretirken bu yabancı kaynaklı kavramları Türkçe ile birleştirerek kullanacak ve ortaya tarifi ancak, ülkemiz şartlarında “Türk-ilizce” olarak tanımlanabilecek bir özürlü, yada yeni bir dilimsi oluşmasına neden olacaktır. Bir bilgisayar uzmanından alıntı: “dutyleri check ettikten sonra main task’a geçeceğim…” Bu sayısal alanlarda sadece terimsel boyutta kalabilmekle birlikte daha yaygın kullanımları da olabilmekte. Fakat sosyal bilimler alanında yapılan bu tür eğitimler dil açısından daha tehlike olmaktadır. Bilim ayda eğitim alanından bağımsız içeriğe sahip günlük konuşmalar da dahi yabancı sözcükler popüler kültür bombardımanının da etkileriyle dili tamamen tanınmaz ve anlaşılmaz bir hale sokmakta güney Afrika halkalarının yaşadığı liman dilleri benzeri bir di oluşmaktadır. Bu liman diller batı kolonilerinin tüccarlarının ticari ilişkiler içinde bulundukları yerli halkla konuşurken ne tüccarın ne de halkı diline benzemeyen, yeni bir iç disipline sahip özerk dillerdir. Öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin İngilizce bölümünden birkaç alıntı ile noktalayalım: “bir term paper istiyorum sizden, due time on ocak…” “room mate’nizle birlikte yapabilirsiniz…” “class’ta variety için four skills activityler gerekli” “assignment’ınız için due time 25th december şimdiden herkese good luck…” bu böyle devam eder gider… Acil tepkiler ile bunu durdurmalıyız Mustafa ÖZER |
|
07-30-2008, 15:25 | #7 |
Türkçe Konus...!
Kib, kid, Aeo, bye, yha ve dahası msn'de çoğu arkadaşlarım kelimeleri böyle kullanıyorlar şakadan takılıyorum cevapları "alışmışım" diyorlar..
Türkçemizi güzel kullanalım, kullanmayanları uyaralım.. |
|
08-03-2008, 12:54 | #8 |
Türkçe Konus...!
ben öle konuşanlaru uyarıyorum .
TÜRKÇEMİZE SAHİP ÇIKALIM ! |
|
08-03-2008, 23:44 | #9 |
Türkçe Konus...!
Gerçekten yabancı pek çok kelimeyi dilimize yerleştirmişiz...Bir de dilde sadeleşme yapıldı diyorlar...Gül gibi Osmanlıcaya kıydılar doğrusu sadeleşme adıyla...Şimdi yabancı kelimelerle süslü sade görünümlü bir dile sahibiz...
|
|
08-09-2008, 22:03 | #10 |
Türkçe Konus...!
Katılıyorum Herkesi Türkçe konuşmaya davet ediyorum ;Farkederseniz hiç bir cümlemde yabancı terimlere yer vermiyorum . Vermeyelim Çünkü bir Millet dilliyle varolur; Dil birliği bozulmuş bir Ulus Yokolmaya Mahkumdur Ne yazıkki Bu kampanya'nın gönülden savunucusuyum. Saygılarımla .
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|