09-02-2008, 17:53 | #1 |
Rumuzlu sığırcık belki bunu anlar
Medyanın sayesinde Ergenekon iddianamesini perakende takip ediyoruz.
İyi de oluyor. O kadar dosyayı oturup okuyacak halimiz yok ya! Aman ha, yanlış anlamayın; “iyi olması” okuma rahatlığından kaynaklanıyor. Yoksa iddianamede yer alan her şey iyidir, doğrudur falan demek istemiyorum. Mesela, elalemin özel hayatını faş eden bir telefon konuşmasının iyi bir yanı yok elbette. İnsanların özel hayatlarına ait konuşmalara yer verilmesi mevzuu sulandırmaktan öte işe yaramaz. Hatta bir adım daha ileri gideyim: Bir soruşturmayı sulandırmak için ille de karşı olmak gerekmiyor. Demem o ki: Sayın Erdoğan'ın Mehmet Ağar'a 60 milyon dolar rüşvet verdiği iddiasını dillendiren bir dedikoduya… Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın “Bu alçakca iftira…” dediği konuşmalara… Emin Şirin gibi hükümete muhalefet eden herhangi birinin özel konuşmasına yer vermek… Ergenekon davasını sulandırmaya çalışanların ekmeğine yağ sürer sadece. Süleyman Demirel, “Suç nedir? Bu suç nerede işlenmiştir? Bundan kim zarar görmüştür. Bu suçun suçluları ile irtibatı nedir?..” gibi sorularla gargaraya getirmeye çalıştığı Ergenekon davasının “büyük bir belirsizlik” oluşturduğunu söylerken, söz konusu alakasız telefon konuşmalara yer verilmesinden cesaret almıştır mutlaka. Bu hal, onca belge ortada durduğu halde lagaluga yapmasına en azından malzeme sunmuştur. Madem “İyi de oluyor” ifadesine şerh düşerken lafı buralara kadar getirdik, “Zeki ve homoseksüel çocuk” başlıklı yazımı fena halde yanlış anlayan rumuzlu bir sığırcık dahil, zirzopların cümlesine bir birkaç kelam edelim. Mezkur yazıma konu olan bir konuşma medyada yer almıştı. Baştan beri dillendirmeye çalıştığım alakasız konuşmalardan birine verilebilecek en çarpıcı bir örnekti bu. Şu: İki kişi, Ergenekon soruşturmasını pek ilgilendirmeyen bir konuda, üçüncü bir kişi hakkında, özel hayatını da dillerine dolayacak şekilde muhabbet ediyorlardı. Bu iki kişiden biri Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, diğeri darbesevici köşe yazarlarının duayeni İlhan Selçuk'tu İlhan Selçuk başka bir gazetenin bir köşe yazarının yazısından İbrahim Yıldız'a sitayişle söz ediyor ve “okumadıysan bir göz at” tavsiyesinde bulunuyordu. İbrahim Yıldız bunun üzerine durduk yere şu karşılığı vermez mi: “Zeki çocuktur, zekidir ama biliyorsunuz homoseksüeldir ama zeki çocuktur…” İlhan Selçuk da, kardeşim ben sana yazıya “göz at” dedim, sen ne yaptın yahu dercesine (en azından) yadsımak yerine, gayet doğal şekilde “Hı-hı, öyle imiş…” demez mi?! Hulasa, bir köşe yazarının yazısına “göz at” tavsiyesi, anında o yazarın (…)üne göz atmaya dönüşmüş! Gerçi o kadar da şaşmamak lazım; Türk aydınının eski bir alışkanlığı(merakı)dır bu! Bilhassa yabancı filozofları evvela (…)den tanır. Mesela (eserlerini doğru dürüst bilmezler ama) Michel Foucault'yu bu yanıyla bilmeyen Türk aydını yok gibidir. Hadi onlar böyle alakasız konuşuyorlar, iddianame makamı niçin bu zırvalara yer veriyor? Ayrıca onca klasör arasından Ergenekon'la uzaktan yakından alakasız olan bu tuhaf diyalogu çekip yayımlayan gazete ne yapmaya çalışıyor? Mezkur konuşmayı sinematografik bir kurguyla Halilzad, Çurkin diyalogunun arasında yerleştirerek yabancılaştırmaya çalıştım ki, bu halin garabeti olanca çıplaklığıyla fark edilsin. Ne ki, rumuzlu sığırcık bundan bir şey anlamadı, umarım şimdi anlar. Salih TUNA Yeni Şafak
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|