09-25-2008, 10:04 | #1 |
Başsavcı, Ebert vakfından ödemeleri istiyebilecek mi..(ALİ KARAHASANOĞLU)
CHP’ye Alman vakfından yardım haberi, “hukuk” maskesi altında ne cinayetler işlendiğini bir daha ortaya koydu.
AKParti için kapatma davası açıldığında, demokrat geçinenler Başsavcı’ya destek vererek, “Başsavcı özel kanaatine göre hareket etmiyor ki. Kanun, dava açılmasını emrediyor.Başsavcı ne yapsın.Niye Başsavcı’yı eleştiriyorsunuz ki?” diyorlardı.. Şimdi, CHP’nin Alman vakfından yardım aldığı konusundaki ciddi bir delil ortaya konulunca, Başsavcımız görevini yapmaktan yan çizmeye başladı. Önce makamında olduğu halde, “yok” dedirtti. Sonra “Belgeleri gönderin, bir bakalım” dedi. Daha sonra da, “Bu rutin bir inceleme, özellikle belgeleri istemiş değilim” dedi. Ne olur, belgeleri özellikle istersen Sayın Başsavcı? CHP kızar mı sana?.. Ne yaparlar? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine son mu verirler? Niye böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissettin? Biz, Yargıtay Başsavcısı’nı Cumhurbaşkanı atıyor, dolayısıla azletme makamı da Cumhurbaşkanı diye biliyorduk ama, Başsavcı’nın “rutin inceleme” açıklamasına şahit olunca, yetkinin CHP’de olduğu kanaati daha ağır bastı. Demek ki, begleleri isteyince, birileri arayıp, “Ne yapıyorsun sen? CHP’ye kapatma davası açmayı düşünmüyorsun herhalde” demiş olmalı ki, o da açıklamasını yaptı hemen.. İşin ilginçliğine bakın ki, Vakit’te olayla ilgili haber yayınlandığında, ilk gün Alman cephesinden çıt çıkmıyor. CHP Genel Başkanı ise, akşama doğru, o da bir soru üzerine, “Haberi görmedim” diyerek kaçamak cevap veriyor. Bir ülkenin Ana Muhalefet Partisi lideri, ulusal gazetelerden birisinde yayınlanan, kendi partisi ile ilgili çok önemli bir iddiayı, akşam saatlerine kadar okumamışsa, affedersiniz, bu Ana Muhalefet liderinden, siz ne beklersiniz? İşe bakın, Ana Muhalefet Partisi lideri, partisini kapattıracak kadar önemli bir haberi, kendi okumamış diyelim, yardımcıları/partisinin basın bürosu da mı okumamış? Ve kendisine bilgi vermemiş? Yoksa... Yoksa okumuşlar da, verecek cevapları olmadığı için görmezlikten mi geliyorlar? Öyle ya.. Vakit ancak haberi verir. Kapatma davasını da Vakit açacak değil ya.. “Nasıl olsa Başsavcı, CHP’ye kapatma davası açamaz. Biz de haberi görmezlikten gelip, unutturmaya çalışalım” taktiğini mi uyguluyorlar? Onlar hangi taktiği uygularlarsa uygulasınlar, haber dalga dalga yayılınca, ikinci gün Alman Büyükelçisi’ne, “haber yalandır” açıklaması yaptırmk zorunda kaldılar. Alman Büyükelçisi’ne ne oluyorsa? Parayı veren bir vakıf. Alan da CHP... Alman Büyükeliçisi’ne ne oluyor? Para veren için, Büyükleçi mi adres gösterilmiş ki, Büyükelçi açıklama yapıyor?.. Ve iddianın tam göbeğindeki vakıftan ise, üç gündür ses yok. Öyle ya, parayı alan CHP.. Parayı veren Friedrich Ebert vakfı.. CHP “Para almadım” şeklinde, ağzının ucuyla da olsa bir açıklama yapıyor. Aksini düşünmek, abes zaten. Ne diyeceklerdi, “Evet biz aptalca bir iş yaptık.Kapatma sebebi olan yabancı vakıftan para yardımı aldık. Bizi kapatın” diyecek halleri yoktu ya... CHP’nin, medyadaki avukatları, “Anayasa Mahkemesi, hesapları inceledi ya” diyorlar.. El insaf.. CHP, suç işleyerek aldığı parayı, kayıtlara da, yabancı vakıfın para yardımı diye not düşerek yazacak hali yok sanırım. Parayı alacak, ama resmi kayıtlarda göstermeyecek. En mantıklısı bu olsa gerek. O zaman, biz gerçeğe nasıl ulaşırız? Friedrich Ebert Vakfı’nın defterlerini inceleyerek. CHP almadım da dese, vakfın hesapları incelendiğinde, kime ne kadar ödeme yaptığı bal gibi ortaya çıkar. O zaman da, gerçeği öğrenmiş oluruz.. Değil mi Deniz Feneri uzmanları? Yoksa, “Bizim gücümüz, Türk vakıflarına yeter. Alman dostlarımız da bize katkıda bulunur. Türk vakıflarını bir bardak suda boğarız. Alman vakıflarına sıra gelince, tek defterinin incelemeye alınmasına bile gönlümüz razı olmaz” mı diyorsunuz? Haydi bakalım, Alman dostlarınıza söyleyin, Deniz Feneri için yaptıkları onlarca baskının bir tanesini de Friedrich Ebert Vakfı’na yapsınlar.. Defterlere el koyup, açıklasınlar; “CHP’ye ne kadar yardım yapıldı”ğını.. Gerçi baskına falan da gerek yok. Muhatabımız bir vakıf olduğuna göre, hesapları da şeffaf olmalı. Kime ne kadar yardım yapılmış; vakıf yetkilileri kendiliğinden açıklama yapmalı.. Gerekirse, isteyenlere defterlerini inceleme konusunda yardımcı olmalı.. Haydi bakalım, görelim vakıf kayıtlarını.. Yine de vakıf kendiliğinden kayıtlarını açıklamıyor mu? Görev, Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya’ya düşüyor. Yazsın bir tezkere, sorsun vakfa: “CHP’ye yardım ettiniz mi? Ne kadar?” Soramıyor musunuz? O zaman kusura bakmayın, bırakın o görevi, gidin evinize oturun. Çocuklarınızla mı oynarsınız, torunlarınızla mı meşgul olursunuz bilemem. Ama Yargıtay Başsavcılığı makamını işgal etmemeniz gerektiği konusunda hiç tereddüt kalmaz. Siz kalkarsınız, koltuğunuza da, CHP’ye torpil geçmeyecek birisi oturur belki.. “DSP, kongrelerini yapmıyordu. Kanuna göre, kapatma davası açmam gerekirdi. Ama dava açmak şık olmazdı” diyecek kadar politize olmuş savcılar dönemi de, CHP kollayıcısı sizinle kapanır artık!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|