07-23-2008, 01:53 | #1 |
"VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"
Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış.Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor: Tıkandı baba, çay getir Tıkandı baba, oralet getir. Bu durum Sultan Mahmut un dikkatini çekmiş Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi? Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya; Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmayaçalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden " Onlarınki kadar akmasada olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık, dedi. O gün bu gün adım "Tıkandı baba" ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdide burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz. Tıkandı baba nın anlattıkları Sultan Mahmut un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına ; Hergün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz. Sultan Mahmut un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba ya baklavaları vermişler. Tıkandı baba baklavayı almış , bakmış baklava nefis. " Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş. Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya Taze baklava, güzel baklava ! Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına birşey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelirmi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi Baba baklavan güzeldi. Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş. Tıkandı baba da Peki demiş ve anlaşmışlar. Tıkandı babaya her akşam baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı baba dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut ; Bizim Tıkandı baba ya bir bakalım, deyip Tıkandı baba nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın. Sultan; Tıkandı baba sana baklavalar gelmedi? mi, demiş - Geldi sultanım - Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı? - Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağolasınız, duacınızım. Sultan şöyle bir tebessüm etmiş. - Anlaşıldı Tıkandı baba anlaşıldı, hadi benle gel, deyip almış ve Devletin hazine odasına götürmüş. - Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek. Sultan demiş; - Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar demiş ve askerlerden birini çağırmış - Alın bu adamı Üsküdar ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin demiş. Padişahın adamları "peki" deyip adamı alıp Üsküdar a götürmüşler.Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler. Baba, - Niçin, demiş. Askerler - Hele sen bir beğen bakalım demişler. Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline - Ne olacak şimdi, demiş - Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı.demiş. adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişaha haber vermişler. İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş: "VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT"
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-20-2008, 00:44 | #2 |
Tolga Uslubaş'ın, Şu İlginç Tarihimiz kitabında okumuştum bu olayı..
Neredeyse 50 kere okumuştum ezberliyeyim de sıkıntı durumunda eşe dosta anlatacak vecizelerime eklenmiş olsun diye.. Tarihimizin tozlu sayfalarında kalmış, çok eğlenceli bir olay.. Paylaşım için tşk.. |
|
10-20-2008, 01:00 | #3 |
çok guzel bır paylaşım ellerinize sağlık..
aslında bu yazıyı kıssadan hisseler başlığı olsa idi oraya yazmak isterdim..çünki bızlere ders veren ve allah vermez ise o işin olmayacağına dair ibretlik bır yazı..ne demişler..nasipse,yekten yemenden,,,,nasip değilse ne gelir elden..... bır insana nasipse işi ,, mermeri keser azı dişi, nasip değilse bir insana işi,,,muhallebi yerken kırar azı dişi.. ne guzel söylenmiş sözler,tıkandı babanında rızkı tıkandı ne yaparsa yapsın kar etmıyor.ama bu demek değildirki bizler çalışmayalım yan gelip yatalım demek değil ama olmayıncada olmuyor verecek olan allah elımızı attığımızı altın eder ama vermeyecekse tıpkı benım gıbı yınede hamdolsun, elimizi neye atarsak kurur.. adamın bırı tarlada,bağda çalışırken eşkıyalar gelıyor atlarla adamlarıyla bızım zavallı bağda çalışan adamda bıraz saf ve tevekkel...adama dıyorlar eşkıyalar be adam şu çömleği al sakla şu ağacın altına sakın içine bakayım deme biz daha sonra gelır bu çömleği senden alırız dıyorlar.adamda valla ben korkarım bılla korkarım dıye başlıyor yalvarmağa,,bırazda saf zavallıcı. eşkıyalar vuruyor adamın ağzına,ağzına ıyıce dövüyorlar ve ıkna ediyorlar adamı ve çekıp gıdıyorlar bız daha sonra gelır alırız sakın içinide açma diyorlar.. ve aradan yıllar geçiyor ne gelen var ne arayan nede soran..aklına gelıyor bızım saf adamcağızın acaba dıyor o çömlekte ne vardı dıye merak edıyor ve bır cesaretle gıdıp çömleği açmağa karar verıyor ve açıyor bırde ne görsün bır küp altın..hey yuce rabbim diyor verecek oldunmu adamın ağzına vura,,vura, verıyorsun dıyor.. yanı verecek olursa adamın ağzına vura vura verir..saygılarımla |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|