10-02-2008, 17:18 | #1 |
Zamanın Yezidleri başörtülerimizi alıyor, koruyanlarımız, savunanlarımız nerede..?
babamı alın ama başörtümü almayın...! “Bizim neyimiz var, neyimiz yok Aşura’dandır..” Kerbela destanı ve Huseyni kıyam İslami bir duruş ve İslami bir kimliktir. Allah’a giden yoldur. Her türlü insanlık dışı zulüm ve cinayetlerin alabildiğine işlendiği, zulmün ve zilletin insanlığın tepesine çöktüğü bir zaman diliminde insanlığı irşad edeceğimiz tek adres Huseyn mektebidir. Kerbela’dan çıkartılacak o kadar ders vardır ki onların hepsi Allah’ın rızaiyetinin olduğu kutlu ve bereketli yoldur. Buradan hareketle, günümüzde ağır bir şekilde yaşadığımız başörtüsü zulmünün asırlar öncesinde Kerbela’da nasıl yaşandığına dikkat çekerek, karşı karşıya kaldığımız görev ve sorumluluklarımızı dile getirmek istiyorum. Kerbela’da sergilenen en önemli temel konu Allah’ın rızayetini kazanabilmektir.. hz. Huseyn Allah’ın rızaiyetini kazanmak için 6 aylık bebeği Hz. Ali Asgar’a kadar en sevgili canlarını Allah yolunda ve İslam’ın aziz olması için kurban sundu.. “İlahi! Sen razı ol bu kurbanlarıma..! İlahi! sen kabul et kurbanlarımı…! Sen benden razı ol Rabbim..!” …………………… İçleri parçalayan Kerbela sahnesine bakıyorum.. Kerbela’da bir önder var. Küçücük bir yavru... Babası hz.Huseyn’in “hel min nasirin yensuruni..!” feryadına “lebbeyk” diyen bir kız çocuğu.. Yezid ordularına karşı dimdik duran bir kız çocuğu... Babası şehid olmasın diye kucağında kalkan olan bir kız çocuğu… Şehid çocuklarına ablalık ve koruyuculuk yapan üç yaşında bir kız çocuğu.. Kerbela’nın o kavurucu sıcağı altında susuzluktan dudakları çatlayan ama sabreden bir kız çocuğu.. Huseyn’in mihriban kızı Hz. Rugeyye.. Kerbela’da önce ağabeyi Ali Ekber, sonra amcası Hz. Abbas ve daha sonra da babası Eba Abdullah hz Huseyn şehid düşmüştü.. Yezid ordusu arsızca, alçakça çadırlara saldırıyor ve gözlerini kırpmadan ateşe veriyordu.. Şehidlerin çocukları büyük korku içerisinde kaçışmaktalar... Elbiseleri de ateş almıştı... Hiç bir şeye acımayan Yezid ordusu Peygamber torunu Hz. Rugeyye’nin kulağından küpesini bile koparmaktan geri durmadı. Acılar içerisinde ağlıyordu Hz. Rugeyye, halası Hz. Zeyneb'in kucağına sığınmıştı.. Yezid ordusunun gözü o kadar dönmüştü ki Zeyneb’in kucağındaki Rugeyye’yi tekmeliyordu. Üç yaşındaki bu masum yavrunun her yeri mosmor olmuş, kulaklarından kan gelmişti... Canı çok acıyordu... Sadece, gelen darbelere karşı kolunu uzatarak savunmaya çalışıyordu o narin bedenini… Hz. Rugeyye’nin bu darbelere karşı sabrı ve gücü vardı... Ama.. Öyle bir an geldi ki, gözleri dönmüş bu zalimler Hz. Rugeyye’nin başından başörtüsünü almaya çalıştılar..! Hz. Rugeyye feryad ediyordu, Yezid askerlerine: “Babamı alın ama, başörtümü almayın…!” Canlar o mübarek canına feda, ey Hz. Rugeyye..! Daha o küçücük yaşında gelecek nesillere kandil olan Huseyn’in mihriban kızı Rugeyye’ye selam olsun…! Üç yaşlarındaki bu Ehl-i Beyt kandili, Allah’ın emri olan başörtüsü için, İslami hicabın muhafaza ve müdafaası için babasını bile kurban edebiliyor…! Çünkü Allah’ın rızaiyeti oradaydı… Hz. Hüseyin Allah’ın rızaiyeti için altı aylık yavrusundan, Hz.Hüseyin’in kızı Hz. Rugeyye de babasından geçiyordu… Bizim canımızı alın… Bizim babamızı alın… Bizi zindanlara atın Ama.. Allah’ın emri olan başörtümüzü başımızdan almayın…! …………………… Madem ki “her yer Kerbela her gün Aşura” diyoruz… O halde zamanın Kerbela’larında, Hüseyincesine bir adayış, Rugeyye gibi adananlarımız nerede…? Zamanın Yezidleri başörtülerimizi alıyor, koruyanlarımız, savunanlarımız nerede..? Ruhullah şirin..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
10-07-2008, 14:53 | #2 |
Ellerinize sağlık... Çok güzel bir yazı hazırlamışsınız.
Zamanın yezidlerine fırsat vermemeliyiz, başörtüsüne, tesettüre her zaman her ortamda sahip çıkmalıyız. Selamlar |
|
10-07-2008, 20:36 | #3 |
|
|
10-12-2008, 23:20 | #4 |
Aslında böyle yazıları okuduğumuz zaman olumlu veya olumsuz görüş belirtmekte fayda var diye düşünüyorum. Madem burası bir forum, madem karşılıklı görüş alışverişinde bulunuyoruz, yazılan yazılar hakkında görüşlerimizi yazmak yazan insana da hem şevk verir, hem karşılıklı fikir alışverişinde bulunmuş oluruz, hem yazıda kendimize göre yanlışlıklar varsa onu söyleyerek hataların giderilmesi için katkıda bulunmuş oluruz diye düşünüyorum. Bu sebeple de okudğum yazılara yorum yapmayı seviyorum. saygılar sunarım. |
|
10-26-2008, 02:58 | #5 |
Başörtüm OLmadan AsLa!!..
emeğine sağlık.. + |
|