11-05-2008, 03:00 | #1 |
Üzmez bu defa üzdü! || Abdurrahman Dilipak - Vakit
Yine aynı konuda yazmak zorunda kalmak benim için bir talihsizlik. Özür dileyerek tekrar bu konuda birkaç şey daha söylemek istiyorum..
Gelen mailler gösteriyor ki, bu konuda cemaat rencide olmuş durumda. Hiç sorumlusu olmadığımız bir şeyden dolayı suçlanıyoruz.. Özellikle hanımlar daha tepkili. Onun için tekrar yazmam gerekti. Üzmez için toplumda infial var, Adalet Bakanı soruşturma açtı, Çubukçu işin peşinde.. Peki Eruygur konusunda neden kimsenin sesi çıkmıyor?.. Bizim suçlumuz ve onların suçlusu arasındaki farkı görüyor musunuz? Bir de şu var: Üzmez’in, “dostları” olarak saydığı isimler arasında yok yok gibi! Her neyse.. Biri bana demişti: “3 vakte kadar Vakit’in başına bir iş gelecek” diye. Hem bir de gelmeyecek, arkası arkasına birkaç iş.. Bekliyorum bakalım, sıradaki ne ve kim?. Her kurumda bu tür işler için bekletilen dosyalar vardır. Zamanı gelince servis edilir.. Bugünlerde Vakit’e arkası arkasına gelen tazminat davaları da cabası.. Bir de bir taşla birkaç kuş birden vurmak istiyorlar.. İslâm, Müslümanlar, Vakit, hepsi birden “topyekün savaş”ın hedefine yerleştiriliyor.. Bu tezgahta küreğe basınca suratına sapı çarpmıyor, birileri sırtına kazma ile vuruyor.. Üzmez olayı ortaya çıktıktan sonra Üzmez'in tek bir yazısı bu gazetede yayınlandı mı? Hâlâ Vakit tartışılıyor.. Üzmez 6 aydır Vakit'te yazmıyor ki! Birilerinin maksadı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Hak-Hukuk-Adalet değil kaygıları, intikam almak.. Şimdi bu aşamadan sonra siz sağlıklı bir yargılama bekliyor musunuz? Hükümet, Yüksek Yargı, Mahkeme, Adli Tıp, kamuoyu hepsi baskı altına alındı.. TCK suçu tarif etmiş. Suçun cezasını da belirtmiş. Ağırlaştırıcı sebebler de belli. Çocuğun üzerindeki kalıcı iz konusunda gelinen noktada asıl tahribat, medianın bu konunun üzerine gidiş tarzından kaynaklanacak.. Media fincancı dükkanına giren fil gibi.. Üzmez de bütün bunlara çanak tuttu.. Bakın daha yargılama bitmedi.. Devam ediyor. Suç isbatlanana kadar sanık suçsuz sayılır.. Daha işin Yargıtay aşaması var.. Adli Tıp raporuna itiraz edersiniz, olay tekrar incelenir.. Bu işler böyle bağırıp çağırarak mı halledilecek? Media hem muhbir, hem müddei, hem yargıç, hem de infaz görevlisi.. Bu da 80 yaşında bir yazar.. Ergenekon'dan sanık İlhan Selçuk serbest kalıp köşesinde yazmaya başlayınca kimsenin sesi çıkmadı.. Selçuk hakkındaki iddialar, sonuçları itibarı ile Üzmez hakkındaki iddialardan çok daha vahim iddialar.. Başka örnekler de var. Ergenekon davası sürecinde, davaya müdahil olan İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ergenekon sanığı emekli orgeneral Şener Eruygur'un cezaevindeyken düşüp beyin kanaması geçirmesinin araştırılmasını istedi. Bu konuda sesini yükselten var mı? Fincancı, "Ortada sıkıntılı bir durum var. Nasıl düştü? O düşmeyle kırık nasıl oluştu? Çünkü biz, insan boyu mesafeden düşmeyle böyle bir kırık ve şiddetli bir kanama beklemeyiz" diyor.. Adamına göre hukuk, ya da mahkeme olmaz.. Ben Media lincinin ne olduğunu biliyorum.. Ve Malum Media bunu ilk defa yapmıyor.. Suret-i haktan gözükerek, hele kendine haklı bir gerekçe de buldu mu, abartılı bir şekilde olayın üzerine gidiyor.. Yine topyekün seferberlik başlattılar. Yedekleri de cepheye sürüyorlar.. Müjde Ar bile, Aysun Kayacı ile birlikte “ahlak” dersi vermeye kalkıyor. Konuştukları hayati, toplumsal mesele ise, bir “sanatçı” bir adama aşık olmuş, daha sonra o adamın oğlunu görmüş, onunla evlenmiş.. Yani kocası olacak adam kayınpederi olmuş! Hanımlar oturmuşlar, ciddi ciddi ekranda bunu konuşuyorlar, tabii o üslubla, argolu, kinayeli filan! Bunları konuşmak bile utanç verici. Zira batılın tasviri saf zihinleri idlal eder.. Bunlar “pornocu” değil mi? Grub sex yapıp, ensest ilişkiye giren Lolita takımından değiller sanki.. Homoluğu, lezbiyenliği meşrulaştırmaya çalışanlar kendileri değil sanki.. Uzakdoğu'ya çocuk seksi için gidenler, bu maksatla turistik turlar düzenleyenlerin çıkıp bize ahlak dersi vermeye çalışmalarını anlamak mümkün değil. Matild hanım yaşıyor olsa ve İffetli Hanımlar Derneği kurup genel başkan olsa idi, ancak bu kadar garip bir durumla karşılaşırdık herhalde! “Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan!” Bu durum; tıpkı Bekri Mustafa'nın, Sultanahmet Camii'ne imam olması gibi bir şey!.. Elbette, zinayı suç sayan bir dinin mensupları çok daha dikkatli olmalı.. Elbette eğer iddia doğru ise vahim bir durum sözkonusu. Elbette Üzmez'in bu konuyu konuşurken ki misalleri ve tavırları kabul edilemez.. Ama birilerinin derdi bir hakkı korumak değil.. Bir de bu çifte standart niye! Ha! Üzmez'e yapılan haksızlık niye ötekilere yapılmıyor diye sormuyorum, niye birilerine gösterdiğiniz anlayışı Üzmez'e göstermiyorsunuz diye soruyorum. Asıl sorum da şu: Neden bir yanlışı bahane ederek, bu işte hiçbir sorumluluğu olmayan kişi ve kurumlara, toplumun belli bir kesimine saldırıyorsunuz diyorum.. Hem de sizin aynı yanlışın içinde debelenen insanlarınızın sayısının çokluğu ortada iken.. Üzmez'in çektiği dilinden.. Bazı şeyleri Üzmez kendi kendine yapıyor.. Yangına körükle gitti. Mayınlı tarlaya destursuz girdi.. Başkaları ona bu kadar zarar veremezdi, çanak tuttu.. Kendine güvenmek isteyenleri üzdü. Yanlış yaptı kısaca.. Şimdi bu millete bir özür borçludur. Bir söyleyeceği varsa artık mahkemede söyler, ama daha bir sukunetle ve ciddiyetle.. Yoksa Üzmez yuvarlanır ve Mediasını bulur.. Arayan Mevlasını da bulur, belasını da zira! “Umarım Üzmez, bizi Üzmez” demiştim, ama çıktıktan sonra ekrandaki tavrı ile bizi üzdü.. İşin mahkeme safahatı, en azından tecavüz olmadığı anlaşıldı. Taciz konusunda da kesin bir bulgu yok.. Ama üslub, manzara çok kötü.. İşin ciddiyeti kalmadı.. Üzmez'in, bu işleri “İslâm”la ilişkilendirme tuzağına düşmesi, affedilecek bir durum değil. Bu; birilerinin ekmeğine yağ sürmek, yangına körükle gitmek anlamına gelir.. Bu tam da, birilerinin istediği bir şeydi.. Daha fazla üzülmek istemiyoruz.. Üzmez bu üslubu ile bize ve kendine iyilik etmiyor! Dilerim bu iş, kısa bir sürede, adaletin tecellisi ile son bulur! Selâm ve dua ile..
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
11-05-2008, 14:55 | #2 |
Kurunun yanında yaşta yanar demiş atalarımız..Kartel medyasının elinede bir malzeme düşmüş vur omuza haaa çökene kadar...ancak onların haber anlayışıyla örtüşen bir tutum...Hüseyin Üzmez yanlış yapmıştır...yanlışı savunmayız...lakin böyle bir dava bir itam ile Türkiye ilk defa karşılaşmıyor.....yazar Vakit'te yazınca, dinci diye lanse ediliyorsa niye gündemde kalmasın ki...her zaman malzeme peşinde koşarken,malzeme ellerine gelmiş...toplum ahlakını tarumar eden çapulcunun nutukları kendi pisliğini temizlese bari..
Paylaşım için teşekkürler...+ |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|