|
![]() |
#1 |
![]() Feyza, Yalçın üstad ve Fatma...yorumlarınızı ve tespitleriniz iincelikle müşahede ettim...hepinize sonsuz teşekkürler...bizlerde inşallah yazmaya zaman bulursak yarın itibariyle tesbitlerimizi paylaşacağız..sevgiyle kalın..
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() • Yeniçağla beraber bir kısım mütegaliplerin bütün dünyayı en korkunç kaoslara sürükledikleri muhakkak…
• Bütün bunlara “yeter artık” diyecek bir sesin yükselmeyişi ise hepimiz için ayrı bir bahtsızlık…yasam hakkı,konuşma hakkı,kendini ifade etme hakkı…..gibi hukukun kuvvetlilere hoş bir imtiyaz haline geldiğini bilmeyen kalmadı…kanunların kuvvetleri sinayete göre vaz’edilişi,cezai müeyyidelerin zayıflara karşın uygulanışı ahval-i adiyeden…her yanda bir sürü tiran,hepsi de birbirinden yaman;onlar gibi düşünmediğiniz takdirde ezilmeniz mukadder…bunlara karşılık “hak” demeye veya demokrasiyi telafuz etmeye kalksanız; medeniyet, modernite, çağdaşlık deyiverip sindirirler sizi ve herkesi.. • Sürüm sürüm yığınlar, sürüm sürüm milletler… ne hakka saygı var, nede insanlara merhamet; her yerde kan-irin, her yerde ürperten bir vahşet… Modern dünyanın imha sürecinin Müslümanlar üzerinde açtığı yürek acısı durumu ve bunun karşısındaki acziyetimizin anlatıldığı alıntılar…Müslüman aleminin içler acısı durumu…mazlumun,haklının hukukun karşısındaki dayatmalara ve takıntılara istiap edilmesi.. * * * * * • Milletlerin kaderine hükmeden, hükmetmek isteyen temsilcileri,öteden beri ideolojileri adına veya yaptıkları kötülükleri, meşru ve makul gösterme hesabına yığınlarda her zaman ürperti hasıl edecek şeyleri kullana gelmişlerdir; yani ”ideoloji tehlikede” modernite tehdit aylında…her yerde demokrasi düşmanları var…laiklik gitti, gidiyor…gibi yavelerle sürekli saf halk yığınları arasında korku ve teleş uyarmış ve ülkeyi bir baştan bir başa adeta tımarhaneye çevirmişlerdir… Yine hocamız burada toplumu psikolojik yönde etkileyip, toplumu düşürdükleri aslı astarı olmayan vehimlerle, içerisine çektikleri paranoyalaradan bahsetmiş…oligaşik azınlığın mutluluğu için çoğunluğun çoğunluğun düşürülmek istendiği vehim durumunda altını çizmiş…insanları paronayaya sürükleyerek ekoistlik,bencillik,iç dünyası yıkılmış,şübheci ve hırsının esiri olmuş velhasıl hiçbir şey üretemeyen dimağlar,aciz nesiller yetiştirmek… * * * * * • Bu dünyayı, şu anda içine düştüğü o korkunç gayyadan ancak, kendi terbiye sistemimizle yetişmiş zinde dimağlar, aynı iman ve aynı gayeyi paylaşan Hakk’a adanmış ruhlar;garazsız-ivazsız “hizmet” diyip koşan irade erleri ve her türlü gaileyi aşmaya kararlı, ilim marifer ve azim kahramanları kurtarabilirler.. • Bugüne kadar hep onların geleceği ümidiyle yaşadık; sonsuza dek de öyle yaşama niyetindeyiz V e yine yüzlerce ayet ve hadisle ilmi bize emreden, ısrarla üzerinde durulmasına rağmen Müslümanların ilme ve sanata olan uzaklığından bir yakınış hocamızdan…bir zamanlar dünyaya medeniyet ve ilim götüren, Avrupaya bilmediği birçok konuda rehberlik eden ve ince üslubuyla batıyı büyüleyen ecdadımızın azminden bahsediyor…Avrupaya Endülüsle giden medeniyetten…ancak günümüzle birlikte ilim aşkını kaybeden gençliğimiz… * * * * * * • O şefkat lisanıyla konuşurken zulüm ve adavetin dili tutulur;yakıp yıkmaya kilitlenmiş ruhların da eli kolu bağlanır Ve hocamızın dikkat çektiği diğer hususlar…uslup,haset,kibir ve tabi şefkat…maalesef sevgiyi sözlükten, yaşantısından çıkaran insanoğlu…bir yandan sevgiyi tarumar ederken, öfkesine mağlup, şeytani duyguların tesiriyle haksızlığa doğru koşuyor…ve buna engel olamıyoruz…..kini, nefreti ancak şefkat denen sihirli iksirle bozabileceğimizin de altını çizmiş…. Evet bütün bu yaşananlara rağmen vira bismillah demesini bilmeli…sevgiyle bakabilmeli,,umudunu haykırabilmeli..yapay duruşlardan, mekanik ilişkilerden,dijital yaşamdan ve bencil duygulardan arınabilmeli insan…çıkarcı hesaplardan kendini soyutlamalıyız artık…Müslümanlar olarak fiili yozlaşmadan kendimizi kurtarmalıyız….bu yolda sadakat ve samimiyeti elimizden bırakmadan ihlas ile davamıza sahip çıkmalıyız…Seküler ahlakla yitirdiğimiz samimiyetimizi, ihlası, yeniden yakalamalı…hilelerin çıkarların,fırsatçılığın toplumsal bir maraza dönüşmesine engel olmalıyız…..riyakarlık bir yaşam biçimine dönüşmüşse inananlar olarak sorumluluklarımızı yeniden kuşanmalıyız..ve yorumuma hocamızın şu güzel alıntısı ve M.Akifin anlamlı beyitiyle sonlandırıyorum…selametle [• Bu ruh sefaleti ve maneviyatsızlık, devam edecek olursa,bizim dünyamız da bu ruhi çöküş ve çözülüşten mutlaka nasibini alacaktır-almasın inşallah zira.. “Bu hissizlikle cemiyet yaşar derlerse pek yanlış Bir millet göster,ölmüş maneviyatıyla sağ kalmış..” M.AKİF |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 3 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 3 Misafir) | |
|
|