11-12-2008, 11:57 | #1 |
Haşim Kılıç'a ağzına geleni söyledi
Yargıtay eski Başsavcısı Kanadoğlu, Haşim Kılıç'a 'klavuzu karga olanın burnu b..tan çıkmaz' benzetmesi yaptı, Üzmez ve Ergenekon hakkında konuştu.
Denizli'de Atatürkçü Düşünce Derneği'nin (ADD) düzenlediği konferansta konuşan Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın oturduğu makama layık olmadığını, makamının ağırlığını ve sorumluluğunu bilmediğini öne sürdü. Kanadoğlu, Vakit Gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'in tahliyesi kararını da eleştirerek, "Dinin siyasete alet edildiğini çok gördük, dinin sekse alet edildiğini ilk defa görüyoruz" dedi. TMMOB Konferans Salonu'nda düzenlenen ve yoğun ilgi gören konferansta konuşan Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a ağır eleştirilerde bulundu. Kanadoğlu, "Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç oturduğu makama layık değil. Bulunduğu makamın ağırlığını, sorumluluğu bilmeyen bir kişidir. Şimdi, atasözü hatırlatmakta yarar vardır. Bu doğrudan doğruya kılavuz, istikamet ve sonuç meselesidir. Ben siyasi iktidarın bu tür aldatmacalı yol göstericilere itibar etmemesini öneririm. Çünkü, Anayasa'nın ilk 4 maddesiyle oynamak demek, aslında her zaman korktuğumuz ve olmasını hiç istemediğimiz bir sivil darbe niteliğindedir. Sonuç, sivil dinci bir dikta hevesinin ürünüdür. O itibarla böyle bir teşebbüsün Türkiye'yi içinden çıkarılmaz sorunlara sürükleyeceğinden endişe ediyorum" dedi. 'BEN ÜZMEZ'İ TAHLİYE ETMEZDİM' Küçük yaştaki kıza cinsel tacizde bulunmak suçundan önce tutuklanan, sonra da serbest bırakılan yazar Hüseyin Üzmez olayında dinin sekse alet edildiğini iddia eden Kanadoğlu, "Din ticarete ve siyasete alet ediliyordu, bunu biliyorduk, bunu çok gördük. Ama sekse alet edildiğini ilk kez gördük" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu tahliye, beraat etti anlamıha gelmez. Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığı yıllarca yapmış kişi olarak ben Üzmez'i tahliye etmezdim. Ağır Ceza Mahkemesi doğrudan doğruya inanmadığı takdirde bu Adli Tıb'bın dairelerinden birinin kararını bu raporu Adli Tıp Genel Kurulu'na gönderir. Genel Kurul'dan rapor alınır. Onun sonucuna göre de karar verilebilirdi. Dinin siyasete alet edildiğini çok gördük, dinin sekse alet edildiğini ilk defa görüyoruz. Bunu öğrendik. Bir insanın ne kadar alçalabileceğini gördük. Siyasi çıkarlar yüzünden hangi melun kişilerin de el üstünden tutulmaya devam ettiğini gördük. 'Her musubette bir hayır vardır' derler, bunu da öyle kabul edelim. İnşallah cezasını çeker." ERGENEKON DAVASI Ergenekon davasına da değinen Kanadoğlu, kanıtlarını bilmediği için nereye varacağını da bilemediğini söyledi. Siyasallaşan bir yargının, inanırlığını ve güvenirliğini kaybedeceğini söyleyen Kanadoğlu, "Bu soruşturma mutlaka Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre savcı tarafından yapılmalıdır. Ama bizzat siyasi iktidarın başı 'Biz iktidara gelmeden bu olayı biliyorduk, geldikten sonra emniyete verdik. Emniyet götürdü. Belirli bir noktadan sonra savcıyı ilettik' dedi. Ondan sonra da emniyete ve yargıya teşekkür etti. Hızını alamadı. 'Biz bu davanın savcısıyız' dedi. Ana muhalefet geri kalmak istemedi 'Ben de avukatıyım' dedi. Şimdi böylesine bir soruşturma evresinden geçen bir davada sıkıntı vardır. Siyasallaşan yargı bir yere varamaz, inanırlılığını yitirir. Ergenekon davası siyasallaştırıldı" dedi. 'CAN DÜNDAR FİLMİ YAPTIĞINA PİŞMAN OLACAK' 'Mustafa' adlı belgesel filmi de eleştiren Kanadoğlu, filmin Can Dündar'ın yorumu olduğunu, kesinlikle Atatürk'ü anlatmadığını ileri sürerek, "Can Dündar böyle bir film yaptığı için çok pişman olacak. Tabii yaptığı yatırımın semeresini de görecektir. Bu durum pişmanlığını azaltabilir" diye konuştu. Siyasete girmeyi düşünmediğini ve tekliflere kapalı olduğunu sözlerine ekleyen Kanadoğlu, "Siyasete girseydim, genel başkanlar için potansiyel tehlike olurdum" dedi. haber10
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|