12-01-2008, 16:09 | #1 |
Mesnevî tercümelerindeki üslûp farkları
MESNEVÎ TERCÜMELERİNDEKİ ÜSLÛP FARKLARI
Mevlâna, Mesnevî’sinin 117 ile121 numaralı beyitlerin arasında aşkı anlama ve anlatmanın zorluğundan bahseder; Abdurrahim Karakoç’un meşhur şiirinde geçen “aşk deyince kalem elden düşüyor” mısraında geçen zorluktan... Ben bu beyitlerin çeşitli Mesnevî tercümelerinden nasıl çevrildiğine baktım. Her mütercimin kendine has ifadelerinin bir çeşni meydana getirdiğini gördüm. Bunlar içinde Karaismailoğlu ve Gölpınarlı gibi bire bir lafza sadık olanlar olduğu gibi, Nahifî ve Şefik Can gibi izah televvünlü mana tercümesi yapanlar da var. Bir de Hatice Gülcan Topkaya gibi tamamen kendi şiir telakkisini tercümeye aksettirenler var… İşte sözünü ettiğim çeşni: Adnan Karaismailoğlu Tercümesi: Aşk için ne anlatıp açıklasam, aşka -sıra- gelince bunlardan mahcup olurum. Dilin anlatışı aydınlatıcı olsa da dilsiz/anlatılmayan aşk daha açıktır. Kalem yazı yazmakta koşarken aşka gelince kırılır. Akıl aşkı açıklamada eşek gibi çamura batar. Aşk ve âşıklığın açıklamasını yine aşk söyler. Abdülbâki Gölpınarlı Tercümesi: Aşkı her ne şekilde açıklasam da anlatsam da onu tarifte insan dilsiz kalır. Kalem gerçi her şeyi yazar ama aşka gelince başı döner. Akıl aşkı anlatmada çamura saplanan merkep gibidir. Aşkı ve âşıklığı yine aşk izah eder. Nahifî – Amil Çelebioğlu Tercümesi: Aşkı her ne şekilde açıklasam da anlatsam da onu tarifte dil (insan) dilsiz kalır Gerçi dil tefsire aşinadır. Lâkin dilsiz aşk daha aydınlık, (daha güzel)dir. Kalem gerçi her şeyi yazar ama aşka gelince başı döner. Aşkı anlatmak için akla izin yoktur. (akıl aşkı anlatmada çamura yatan eşek gibidir) Onu yine aşk kendisi anlatır. İsmail Ankaravî-Tahir’ül Mevlevî Tercümesi: Aşk için şerh ü beyân olmak üzere ne söylemiş olsam aşka gelince o söylediklerimden mahcup olurum. Dilin tefsisi aydınlatıcı olmakla beraber dilsiz, yani söylenilmez aşk daha parlaktır. Aşkın şerhi hususunda akıl çamura batmış eşek gibi aciz kaldı. Aşkın da âşıklığın da şerhini yine aşk söyledi. Şefik Can Tercümesi: Aşkı anlatmak, açıklamak için ne söylersem söyleyeyim, kendim aşka gelince, aşkı hissedince söylediklerimden utanırım. Her ne kadar dil ile açıklanması, anlatılması pek parlak ve aydınlatıcı da olsa, aşkın dile düşmemesi, söylenmemiş kalması ve gönülde duyulması daha parlaktır. Her bahsi yazmakta koşup duran kalem, aşk bahsine gelince dayanamadı. Ortasında yarıldı. Akıl aşkın şerhinde, açıklamasında merkep gibi çamura battı kaldı. Aşkın da, âşıklığın da ne olduğunu yine aşk açıkladı. Hatice Gülcan Topkaya Tercümesi: Aşk nedir? / Edası nasıldır? / Ne söyleyeyim / Utanırım / Aşk gelince. / Aydınlatıcı olabilir / Dilin yorumu, / Ancak / Dillendirilmemiş aşk / Daha aydınlık. Hızla koşuyordu kalem / Yazı vadisinde / Çatladı / Aşka gelince… Akıl açıklarken aşkı / Çamura batmış eşek gibi yattı; Aşkın ve âşıklığın yorumunu / Yine aşk yaptı. Adnan Karaismailoğlu, Mesnevî, s.48, Akçağ Yayınları, Ankara 2004 Abdülbâki Gölpınarlı, Mesnevî ve Şerhi, c.1 (117,121. Beyitler) Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989 Nahifî, Mesnevî-i Şerîf, Sadeleştiren: Âmil Çelebioğlu, Timaş Yayınları, s.46, İstanbul 2007 Şefik Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevi Şerhi, Ötüken Neşriyat, s,17 İstanbul 2005 Hatice Gülcan Topkaya, Gökyüzüne Merdiven, Mesnevî’den Seçmeler, Yayına Hazırlayan: Mehmet Kanar, s.42, Om Yayınevi, İstanbul 2002 Şeyh İsmail Ankaravî, Nisâb’ül-Mevlevî, Tercüme: Tahir’ül Mevlevî, Hazırlayan: Bekir Şahin, s.174,176, Damla, Yayınevi, İstanbul 2007 http://www.serinselvi.com/yazi.php?no=11
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|