12-22-2008, 13:36 | #1 |
G.Saray Cephesi: "Çekilin Yoldan Geliyor Aslan" ....
Ligin üst sıralarını altını üstüne getiren derbide gülen taraf Galatasaray oldu. Her iki takımında atak oynaması maçın güzel yanı olurken derbiye yine tartışılan pozisyonlar damgasını vurdu. Galatasaray evinde Beşiktaş'ı ağırladı. Yılın son derbisinde daha 16 dakika da 3 gol izleten her iki takımda ortaya koydukları atak futbolla izleyenlere zevk verdiler. Her derbi sonrasında olduğu gibi bu karşılaşmada da maça damgasını yine tartışılan pozisyonlar vurdu. İşte Galatasaray tarafından spor yazarlarının yılın son derbisi için yaptığı yorumlar: Levent Tüzemen (Sabah): Lincoln ve Arda Galatasaray ile Beşiktaş arasındaki maçlar hep keyif verir. Futbol tempolu olur, mücadele gücü yükselir ve bol gollü skorlar yaşanır. Skorun ağırlığına bakıp "Galatasaray, Beşiktaş'ı ezdi" demek yanlış olur. Çünkü Delgado atılana kadar kafa kafaya bir derbi oldu. İlk 16 dakikaya sığan üç golde Tello'nun Delgado'ya attırdığı golün pası muhteşemdi. Lincoln kaygan zeminde mükemmel top kontrolü yaparken, ne kadar zeki yaratıcı, etkili ve vazgeçilmez bir oyuncu olduğunu kanıtladı. Galatasaray'ın farklı galibiyetinde Arda ile birlikte başrolü üstelenirken iki golün yaratıcısı oldu. Sarı kartı olan Delgado'nun hakeme itirazı hataydı. 3-1'den sonra Holosko'nun golüyle direncini artıran Beşiktaş'ın tüm moralini İnceman yaptığı gereksiz penaltıyla dibe vurdurdu. Turgay Şeren (Akşam): Ve Galatasaray Kazandı Akşam gazetesinin spor sayfasını okuyanlar üç gün önce benim yazdığım şu yazıyı hatırlayacaklar... Yazımın başlığı aynen şöyleydi ve bu gazetenin sayfasının manşetiydi: "Galatasaray kazanacak" Ve Galatasaray da kazandı, hem de haklı kazandı. Hiç kimse hakeme bir şey söyleyemez. Haklı olan da haksız olan da demokratik bir ülkede konuşabilir, o kadar. Ama Galatasaray kazandığı iki penaltıda da haklıydı. Holosko rakip ceza sapası içinde Arda'yı indirdi. Uğur İnceman da Lincoln'ü. Bu da penaltı. Ben Beşiktaş'ın 3'lü defansla oynadığı Ankaragücü maçını dikkatle izledim ve yazdım. Mustafa'nın takımı yanlış oynattığını gördüm. Düşme tehlikesinde olan Ankaragücü, kanatlardan giderek az daha beraberliği yakalıyordu. Galatasaray'da Arda dedim. 1 numaraydı Arda... Servet, artık Galatasaray'ın vazgeçilmezi oldu. Aklını parayla pulla karıştırmasın. Ben Rüştü'ye üzüldüm. İlk golü yememeliydi. Ondan sonrakilere yapacağı hiçbir şey yoktu. Beşiktaş defansı özellikle Seric'in olduğu kanat elek gibiydi. Her gelen Galatasaraylının kendisini Rüştü'yle bulması işten bile değildi ve nitekim goller hep öyle oldu. Osman Tanburacı (Yeni Şafak): Dikkat!... Lincoln var Tebriklerim Herr Skibbe ve Mustafa Denizli'ye, açık futbolu tercih ettiler keyifli bir derbi seyrettik. İlk çeyrekte üç gol geldi oyun renklendi. Pozisyon azdı ama karşılıklı gol girişimleri çoktu. Lincoln top taşıyıcı görevini sürdürürken 8'de Beşiktaş kalesine kestiği topu Rüştü elinden kaçırınca Kara Maske Servet yetişti, gol tartışma yarattı. Ne gam! Net vuruş, tereyağ gibi gol oldu, hakem santraya koştu. Galatasaray soldan hep Arda ile aktı, dar alanda üst üste zarif çalımlar yiyen Beşiktaş defansı Arda'yı Holosko'nun çelmesiyle durdurunca, Baros penaltıdan takımını yine öne geçirdi. Futbolda en önemli şey disiplin, Delgado gibi yıldız yerin dibine batsın, hiç yoktan ikinci sarıyı yiyince Beşiktaş on kişi kaldı. Maçın zevkine limon sıkıldı. Beşiktaş'ın 10 kişi kalışı talihsizliktir ama Galatasaray'ın da galibiyetini buna bağlamak haksızlıktır! Haa az daha unutuyordum; Bu futbol liderlikten kıymetli.Teşekkürler Skibbe... Derhal 4-2'yle ve de gönül rahatlığıyla tatile gidebilirsin. Hakan Ünsal (Star): Sol Bek Arda... Farklı Galibiyet! Maçta beklendiği gibi daha ilk 15 dakikada 3 gol atıldı. Öne geçen Galatasaray, Beşiktaş'ı kendi silahı kontra ile vurmaya çalıştı ve etkili oldu. Aslında derbi, hocaların hataları ile öne çıktığı bir maçtı. Skibbe'nin defanstaki değişikliği, Arda ve Barış'ı etkisiz hale getirdi. Barış, oynadığı pozisyonun sıkıntısını çok çekti. Arda ise neredeyse maçın tamamını sol bek gibi oynadı. ‘Forveti ikilemenin artısını gördün mü?' derseniz, bence bir artısı olmadı. Aslında bu değişiklik, kırmızı karta kadar Galatasaray'a olumsuz yansıdı. Delgado'nun attığı golde Tello'nun 25 metreden verdiği ara pası, sorunu çok net ortaya koydu. Eksik kalan Beşiktaş'a karşı daha rahat alan bulan Lincoln, bir asist ve penaltıyla son dönemdeki formunu sürdürdü. Skibbe, şansına ve Delgado'ya şükretsin. Maçın özeti şu: Galatasaray, sol bek Arda'yla, 10 kişilik Beşiktaş'a karşı kazandı. Ahmet Çakır (Zaman): İstatistiklere Kızmayalım Arkadaşlar! Karşılaşma öncesinde yazdığım yazıda 'Bu tür maçları yüzde 75 oranında evsahibi takım kazanır' gibi basit bir gerçeğin tepkilere yol açacağını ummamıştım. Örneğin, Turgay Demir kardeşimiz gibi bir meslektaşımız bile 'Katılmıyorum' deyip nedenlerini anlatmaya çalışıyordu. Oysa ortada katılıp katılmayacak bir şey yoktu. Bugüne kadar yapılmış maçlarla ilgili değerlendirmeler bunu gösteriyordu. Ayrıca, konuk takımın yüzde 25'lik kazanma olasılığı da yabana atılacak bir durum sayılmazdı. Bitmedi, sezonun 33. haftasında İnönü Stadı'nda oynanacak maçın favorisi de Beşiktaş oluyordu istatistiklerin diline göre. Şu var: İstatistikler asla yalan söylemez; ancak yalancılar istatistikleri kullanabilir. Yenik duruma düşen Beşiktaş, tıpkı Fenerbahçe maçındaki gibi daha etkili göründü. Ancak ilk yarının en tehlikeli pozisyonu Lincoln'ün atamadığı pozisyondu. Oyuna damgasını vuran etken, bunların dışında bir tatsız gelişme oldu. Delgado'nun gördüğü kart ve bu şekilde oyun dışı kalışı, elbette ki kurallara uygun. Fakat bu kuralı kim niçin koymuşsa üstünde biraz daha saha içi çok özel bir dünyadır. Futbolcuların haksızlığa uğradıklarını düşündükleri durumlarda bu tür tepkiler göstermeleri çok olağandır. Hakemin bu psikolojiyi değerlendirmesi, kuralların ona bu hakkı vermesi gerekir. Sarı-Kırmızılı takım lehine bu sezon 7 penaltının verilmediğini Vatan Gazetesi Spor Servisi ortaya koymuştu. Cüneyt Çakır'ın bir maçta iki penaltı birden verebilmesi cesaret isteyen bir işti. Beşiktaş'ı yıkan etkenlerden biri de bu oldu. Protokol tribünündeki bir grup Beşiktaşlının maç boyunca süren yakışıksız tepkileri de maçın tatsız ayrıntılarından biriydi. Ebru Kılıçoğlu (Sabah): Çekilin Yoldan Geliyor Aslan Hale Jale ve bütün mahalle... G.Saray'ın ev sahipliği yaptığı ve sonunda hiçbir unvanın netleşmeyeceği maçta durum bu: Duyan gelmiş! Malum 'parlak vitrin'li maç bu. 'Vitrinlik' bir hareket de Mustafa Denizli'den geliyor. 'Benim dediğim olur' mu demek istiyor yoksa bir 'uğur' mu bilinmez ama hocasına kadar kulübeye yerleşmiş G.Saray'ı diğer kulübeye yolluyor. Öte yandan kenardaki 'hesabı' her neyse, sahaya uymuyor. G.Saray'ın atakları ya göbekten ya sol kanat üzerinden gelişiyor daha çok. Bunlardan birinde, ceza sahasına giren Arda'yı Holosko'nun çelmesi durdurunca 15'te, hakem 'penaltı', atışı kullanan Baros da 'gol' diyor. 20'de Tello'nun şutunu Sanctis çıkartmasa eşitleyecek durumu Beşiktaş ya da 43'te Lincoln aut yerine kaleye vursa net pozisyonda, fark artacak ama pozisyonu çok olmasa da temposu da mücadelesi de yüksek maçın kalan goleri ikinci yarıda geliyor... 50'de Delgado 'hani kart' işaretine ikinci sarıdan kırmızıyı görüyor. Denge burada bozuluyor. G.Saray rakibin moral bozukluğundan istifade mükemmel bir Lincoln asistini ağlara kavuşturan Baros'la 3. golü imzalıyor. Son düdük Beşiktaş açısından 'hakemsel şaibeyi' G.Saray açısından 'favoriyi' 'kazanan' ilan ederken, Beşiktaş yönetimine mesajı G.Saray seyircisi veriyor: 'Demirören yeter!' Cüneyt Tanman (Takvim): Bu Defa Favori Kazandı Derbilerde genelde favoriler kazanamaz ama ilk yarının son derbisinde bu defa favori kazandı, hem de farklı... İki takımın da ofansif anlamda gol silahları vardı. Futbol hatalar oyunu ve Beşiktaş'ın dün akşam çok ciddi hataları oldu. Galatasaray da bunları değerlendirmesini bildi. Bireysel hataları şöyle sıralayabiliriz. İlk hata Rüştü'nün elinden kaçırdığı toptu. İkincisi Holosko'nun defansa yardım ederken yaptırdığı penaltı oldu. Üçüncüsü takım kaptanı Delgado'nun kendini attırmasıydı. Dördüncüsü ise Uğur'un göz göre göre Lincoln'e yaptığı penaltı. Bir diğer önemli genel hata ise Beşiktaş'ın yapısal zaafıydı. Arda öyle bir çaba harcadı, oyuna öyle bir ağırlığını koydu ki G.Saray'ın ilk yarıyı önde kapamasında Arda çok önemli bir rol aldı. Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sora G.Saray rahatladı. Hakan Balta ve Barış daha ileri çıkmaya başladılar. Sonuçta ilk yarının sonunda gelen çok önemli bir derbi galibiyeti önemli bir 3 puan... Cimbom bu görüntüyle düzgün adımlara hedefine koşmaya başladı diyebiliriz. Yalçın Dümer (Fanatik): Danke Skibbe Bütün bir hafta anketlerden fal açıldı, üç vakite kadar bütün yollar Galatasaray'a çıktı. Şimdi ise çene değil, futbol vakti. Sami Yen'de yer bulmak karaborsa. Koro kulaklara zarar. Her iki takımın kadro yapıları, keyif veren hücum ağırlıklı. Skibbe duble santrfor sürerek daha heybetli. Baş döndürücü bir sürat ile başladı derbi. 16 dakikada üst oldu iddiacı hesabıyla. Baros-Nonda zenginliğinin fakirliğini yaşayan bir Barış vardı. Tuzu biberi olsun diyelim. Neden kanatlara taktığımı merak edenlere; Galibiyeti ve farkı getiren yol bu alanlardan geçti. Sakın Lincoln'ü unuttuğumu sanmayın ama artık sıkıldım bu kadar methiye dizmekten Brezilyalı için. Sadece olağanüstüydü demek yeter herhalde. Skibbe tüm korkularını geride bırakarak cesurca kararlarıyla bu kez galibiyetin gerçek mimarı oldu. Vallahi kuşkulandım. Galiba bizi okumaya başladı... medyaspor
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|