12-24-2008, 21:50 | #1 |
Nedir yalnızlık?..
Nedir yalnızlık?.. Berna Pak / [email protected] Yalnızlığın yollarına girmeyi biz mi tercih ederiz? yoksa kaderimiz mi tutuşturur elimize bu yolculuğun biletini, hayat, yalnızlığın karanlık gecelerine mi sürükleyiverir yüreklerimizi? Belki de nikah masasında imzalarımızı atarken, ailemize katılan küçük melekleri seyrederken, takvim yapraklarını bir bir yırtarken, sabırsızlıkla saatleri tüketirken; hiç aklımıza getirmediğimiz, ya da getirmek istemediğimiz soru ve sorunlarla başbaşa kalırız bir sabah. Bir sabah hüzünle tanışır, gözyaşlarımızı bekler buluruz başucumuzda, ne acıdır, aynada gerçeklerle yüzleşmek, dört duvar arasında yokluk ile dertleşmek, telefon sesine, kapı ziline hasret... hasret kalmak kahve demlerindeki muhabbetlere... Ne zaman yalnız bırakılırız? yalnızlık ne zaman farkeder varlığımızı? dibe vurduğumuz zaman mı, cebimizde tek kuruş kalmadığında, sürekli aynı hikayeyi anlatmaya başladığımız anda mı, kulaklarımız ağır işittiği, gözlerimiz az gördüğü, beynimiz vücudumuza söz geçiremediği zaman mı? o zaman mı terk eder bizi dostlarımız yada öyle sandıklarımız. O zaman mı tanışırız yalnızlığın karanlık sokaklarındaki, karanlık yüzleriyle, Nedir bizleri vazgeçilir kılan? Beklenilenler gelmeyince mi anlarız yalnızlığımızı. Üzerimize çekeriz perdeleri, durdururuz oyunu, öykümüzün en can alıcı yerinde terk ederiz sahnemizi, seyirciler şaşkın, olup bitenleri anlamaya çalışırken itiraf etmeye çalışırız yüreğimize özlenmediğimizi. Ayaklarımızın altına serilmiş onca nimet içerisinde fark ederiz, kimsesizliğimizi. Alev alev yanarken yalnızlığımız, soğuk suları arar dururuz hep, ne yana dönsek kalp ağrısıyla karşılaşırız. Acılar için de açarız gözlerimizi güne ve kaparız geceye. Oysa yerli yerinde durmaktadır dertlerimiz ne dermanımız vardır, ne de gözyaşlarımızı silen bir el, sanki yüreklerimizde bir yalnızlığımız vardır, birde benliğimiz. Geçtiğimiz yollara bırakmak isteriz çaresizliğimizi, gözlerimize bakacak gözler yoktur, anlatacaklarımızı dinleyecek kulaklar, nasıl hissettiğimizi merak edecek yürekler yoktur. Gözümüz yollarda kalsada, pencere kenarlarında sabahlasakta sokağımıza uğramaz beklenenler. Bu darmadağın hayat bizim midir diye sorarız kendi kendimize, bu anılar, fotoğraflar. Alışmamız gerekir bu hayata, bir yanda alev alev yanarken yalnızlığımız. Sorgulama başlar yaşamı ve hatalarımızı. Eğer verilecek son bir nefesimiz bile kaldıysa hikayemiz tamamlanmamış demektir. Masalımızın sonunda bizi nelerin beklediğini bilemeyiz. Bazen başladığımız satırların sonlarını getiremeyiz, ne kadar anlatırsak anlatalım eksik kalır hakikatler. Her yaşama bir kez uğrar yalnızlık, esir alır geleceğini de. Sizce Yalnızlık çıktığımız yolculuğun sonu mudur ? Yoksa çıktığımız yolculuğun ta kendisi midir? Zihnimizde bütün bu sorular cevap ararken, hüzün denizinde boğulurken yüreğimiz, dünya hayatında sıkıntı çekmiş sayarken kendimizi kitap tutar elimizden ve bir ayet fısıldanıverir kulaklarımıza; “Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.” (bakara 186) Bir anda nasılda anlamsızlaşıyor gönlümüzü yıprattığımız herşey. Tek tek uzaklaşsa da yakın bildiklerimiz yaşamımızdan, bütün hatalarımıza ve isyanlarımıza rağmen yine bir tek kudret tutar elimizden ve ayağa kaldırır düştüğümüz yerden. Ve yine sofralarımıza ekmek gelir, musluklarımızdan sular akar, basıp da geçtiğimiz toprak vücudumuz için faydalı bitkiler sunar bizlere. Cenab-ı Mevla´nın bize layık gördüğü ve emrimize sunduğu bir çok nimeti, öne sürerek secde etmekten kaçınıyoruz, seve seve mırıldanırken en popüler melodileri dualardan mahrum bırakıyoruz ağızlarımızı. Muhasebesini yaparken yaşamlarımızın, gözden mi kaçırıyoruz en büyük yüzdeleri, faturayı kendimize kesmekten mi korkuyoruz, suçu kadere, alınyazısına atarak vicdanlarımızı mı rahatlatmaya çalışıyoruz. Ne kadar mücadele veriyoruz İslam için, nelerden mahrum ediyoruz nefsimizi, geceleri sıcak yataklarımızdan kalkıp duruyormuyuz hakkın huzurunda, kendimiz için istediklerimizi, müslüman kardeşlerimiz için de isteyebiliyormuyuz, cebimizde ki paradan infak edebiliyormuyuz? Yollara atılabiliyormuyuz yalın ayak, bağrı açık. Kullar için bile hırpalarken bedenimizi ruhumuzu, yaratıcımız için ne yapıyoruz, bir kalbi kazanabilmek için nelerden fedakarlık ediyoruz, ya O´nun için? Terk ettiğinde bizi sevdiklerimiz, sahip olduğumuz bir çok şeyi elimizin tersiyle itip onlar için nelerden vazgeçebildiğimizi ispatlayabiliyoruz, adlarına şarkılar besteliyoruz, türküler yakıyoruz, peki rabbimiz sonsuz alemin kapıları açıldığında bizleri yalnız bırakmasın diye nelerden vazgeçebiliyoruz? Kim hakkın kapısını çalmışta eli boş dönmüş, kim hakka sevdalanmışta karşılık alamamış. Şimdi arkamıza yaslanalım, yaşamlarımızı süzgeçten geçirelim ve içerisine sığınacağımız evlerin malzemelerinden kendi ellerimizle çalmayalım. Yine bir ayet dünya hayatı içerisinde yapmamız gereken şeyi fısıldıyor kulağımıza; En güzel isimler Allahındır. O halde Ona o güzel isimlerle dua edelim. O´nun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır. (Araf 180) Acizliğimizi de alarak yanımıza, çaresizliğimizi iliklerimize kadar hissederek... "Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allahı anarlar Âl-i İmrân 191... ayaktayken, otururken, yürürken dua etmeli ve O´nunla olan irtibatımızı kesmemeliyiz. Allah ne güzel mevladır...
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
12-25-2008, 17:57 | #2 |
Yalnızlık..!!!
Kendinle zoraki bir beraberliktir yalnızlık.. hiç beklenmedik bir andada kalabilirrsin, hazırlıklı bi anındada kalabilirsin.. ama hiçbir yalnızlık koymaz anii kalınanlara nispeten.. Uyukladığın yerde uyanmaktır yalnızlık.. uyandığın yerde ise uyuduğunu sandığındır Pervasızca.. Herkese haykırır gibi hiç kimseye konuşmaktır yalnızlık. Çığlık atmak sessizce En bağırdığın anlarda sesinin çıkmamasıdır.. Yalnızlık.. Kendi kendin ile konuşmak, kendine gülmek, kendin ile iddaya girmek.. Kendi kendine yemek ısmarlamaktır Yalnızlık.. Ateşler içinde Bir yatakta beklemektir ÖLüümü.. Ölünce dee çürümüş cesedinin bulunmasını beklemektir yalnızlık.. Tercih değil zorunluluktur yalnızlık Taze yeni bir başlangıçtır; bazense dramatik bir son… Ölümden Sonraki en acı sondur Yalnızlık.. Saçmalamaktır yalnızlık.. Saçmaladığını düşündüğünü bilmeden.. Çalmayan telefon,vurulmayan kapıdır yalnızlık. Gell artık Vefasız.. Çal Hadi kapımı.. Alacaklı gibi Çal hem de Canımı…! Tut Kolumdan kaldır beni.. Düştüğüm Esaretin İçinden.. Bütün Yalnızlığımı Al benden.. Unuttur Bana BU kelimenin ne demek olduğunu Hadi.. Sil tek Tek Bütün HArflerini kafamdan, dağarcığımdan.. Artık Kendi KEndimee Yemek ısmarlamak istemiyorum.. Bir başıma dolaşmak istemiyorum el ele.. konuşmak gülmek istemiyorum.. Gel artık VEfasız..Gel.. En Deli hallerinle gel.. |
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|