01-01-2009, 22:19 | #1 |
BU DİN GARİP GELMİŞTİR GARİP GİDECEKTİR
BU DİN GARİP GELMİŞTİR GARİP GİDECEKTİR Peygamber Efendimiz, Mekke' nin fethinden sonra, müslümanların kısmen rahata erdiği bir dönemde etrafındaki sahabilere şöyle buyurmuşlardır; "Bu din garip gelmiştir, garip gidecektir!" Sahabe-i Kiram, çok şaşırır efendimizin sözüne, tasdik ederler ne de olsa peygamber asla ve asla yalan söylemez diye ama pek de anlam veremezler, sonuçta Mekke fethedilmiş, azgın kabileler dize getirilmiş, İslam Devleti inşaa edilmiştir.. Hazreti Ömer devrinde artık İslam Devleti bir cihan devletidir, tüm Arap yarımadası, Atlas Okyanusuna kadar tüm Kuzey Afrika, Mısır, Irak, Suriye, Kafkaslar şanlı İslam ordularına teslim olmuşlardır. Hazreti Ömer efendimiz, sık sık peygamber efendimizin hadisini anlamakta ve mana verememektedir.. Devir, ecdadımızın, tüm dünyayı titreten kudretli Osmanlı' nın devridir. İslam sancağı, iman dolu kalpler, ilkin azgın haçlı kafirlerin gözü dönmüş akınlarına set olmuş, sonra da Allah yolunda cihat aşkıyla dünyanın yarısı fetholunmuştur. Artık, Balkanlarda, Kafkaslarda, Avrupa' nın göbeğinde İslam sancağı dalgalanmaktadır. Devrin küfür merkezi Kostantinapolis fethedilmiş, Bizans zihniyetinin sembolü olan, Ayasofya bile camiye çevrilmiştir. Peygamber müjdesine genç yaşında mazhar olan Fatih Sultan Mehmet Atamız şaşırır, peygamberimizin hadisini ilk duyduğunda, acaba yanlış mı rivayet edildi bu hadis diye, zira, İslam Sancağı, tüm dünyada dalgalanmakta, İslam orduları zaferden zafere koşmaktadır.. Cuma namazıdır, Ayasofya' da kılınan, Müslüman Osmanlı' nın, İslam Dünyası' na hediyesi olan, İstanbul' un fethinin sembolü Ayasofya.. Namazdan sonra, Cuma selamı vardır ve Anadolu' dan gelen şeyhler, müritler, dervişler, padişahımızın cumasını mübareklemekte ve Cenabı Hakk' a hep birlikte şükredilmektedir, İstanbul' un fethini Osmanoğullarına nasip eylediği için.. Muzaffer kumandan, genç padişahın gözleriyse hocası Akşemseddin' i aramaktadır.. Neden sonra Akşemseddin' i görür, maiyetindekilerden ayrılır hocasının peşine düşer, ihtiyar hocanın yanında o güne kadar hiç görmediği bir zat vardır, siyah sarıklı, heybetli. Akşemseddin hazretleriyle, yanındaki zat koyuca bir sohbete dalmıştır aralarında, hem hızlı hızlı yürümekte hem de muhabbet etmektedirler.. Fatih, ister istemez kulak kabartır hocasıyla adamın konuştuklarına.. Ama heyhat, hiç bir şey anlayamaz!! Arapça, Farsça, Türkçe dahil, dokuz lisan bilen Fatih, hocasıyla adamın konuştuklarından hiç bir şey anlayamaz ama artık dayanamaz, "Hocam" diye seslenir, seslice.. Akşemseddin, kızmakla, şefkat duymak arası bir bakışla en başarılı talebesine doğru döner, söyle Mehmet evladım der derdini.. Fatih' in Allah selamını vermesine bile mahal bırakmadan siyah sarıklı, heybetli zat buyurur ki, "Aleyküm selam evladım Fatih, o hadis sahihtir." Fatih, şüphelenmez artık, Allahü Tealanın mübarek kullarından birisiyle daha karşılaşmış olduğunu anlar ve müsaade ister ayrılır hocasıyla, evliyanın yanından.. Doğruca Ayasofya' ya gelir, secdeye kapanır ağlayarak. Ya Rabb El Alemin der, peygamberinin yüzü suyu hürmetine, evliyalarının yüzü suyu hürmetine, şu mübarek kitabının yüzü suyu hürmetine, üç gün önce senin Hak kelamın uğruna can veren askerciklerimin kanlı gömleklerinin hürmetine ne olursun, kıyamete yakın, dinin garipleştiği, mahzunlaştığı günlerde gelecek evladımdan rahmetini, merhametini esirgeme, onların yardımcısı ol der.. Amin, Fatih Sultan Mehmet Han, Amin şanlı komutan, muzaffer atamız.. Senin hürmetine, senin hocanın hürmetine, senin askerinin hürmetine, senin müjdesine mazhar olduğun peygamberimiz hürmetine, Cenabı Hakk, Feyyaz-ı Mutlak ve Rabb ül Felak hazretleri bugün bizim yardımcımız olsun, bizi bir an bile yalnız bırakmasın, İslam sancağını yerler düşürtmesin!!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
01-01-2009, 23:00 | #2 |
Allah razı olsun
|
|
01-01-2009, 23:02 | #3 |
Cümlemizden razı olur inşAllah..
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|