AK Gençliğin Buluşma Noktası
Dini Konular Dinimiz hakkında öğrenmek ve paylaşmak istediğiniz herşey.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 06-20-2008, 21:10   #1
Kullanıcı Adı
isimsiz
Standart Selamlaşmanın şekli Ve Hükmü
SELAMLAŞMAK ŞEKLİ VE SELÂMIN HÜKMÜ

Esselâmû aleyküm

Birbiriyle karşılaşan iki kişi konuşmazdan veya hacetleri görmeden önce selâmlaşmak zorundadırlar. Bu şekilde hareket etmek sünnettir, verilen selâmı dinlemek de en doğru görüşe göre vaciptir. Selâm verenin selâmını aldıktan sonra tekrar sahibine iade etmek farzı kifâyedir. Eğer bir topluluğa selâm veriliyorsa, toplulukta bulunanlardan birinin selâmı alıp vermesi yeter. Tek tek hepsi alıp verirse sevap ve fazileti daha çoktur.

Selâm iade etmek vaciptir. Ayrıca iade ederken selâm sahibine duyurmak da gerekir. Eğer duyurulmazsa borçtan kurtulamaz. Eğer selâm verdiğimiz kişi sağırsa, dudaklarımızı kıpırdatmak suretiyle selâm verdiğimizi belirtmemiz gerekir.

Biri sana, «Esselâmû aleyke.» demek suretiyle tekil olarak selâm verirse sen ona, «Esselâmû aleyküm.» diyerek çoğul olarak selâm ver Çünkü mü'mine yaraşan hareket, çoğul olarak selâm vermektir. Çünkü tekil olarak verildiğinde melekleri selamdan mahrum bıraktığı gibi sahibini de meleklerin vereceği selâmın sevabından yoksun eder.

Gerçi melekler bizim selâmımıza muhtaç değildirler, ama biz onların rahmet okuyan selâmlarına şiddetle muhtacız.

SELÂMI İADE ETMENİN ŞEKLİSelâmı verene selâmını iade etmenin en güzel şekli, «Ve aleykümüsselâm» demektir. «Ve harfini» getirmeden de olur, fakat faziletinden mahrum kalmak vardır.

Selâm verirken, «Esselâmû aleykûm» demek suretiyle elif lam ile vermek de caizdir, elif lâm'sız da. Fakat namazın sonunda selâm verirken mutlaka selâmın başına elif lam getirmek yani, «Esselâmû aleykûm ve rahmetullah» demek şarttır.

Selâm verenin selâmını hemen almak gerekir. Biraz geciktirildikten sonra alınan selâm cevap sayılmaz. Hatta selâm alınmamış sayıldığı için günaha girilmiş olur. Selâm almamak ise mü'min kardeşimize ihanet demektir. Bir başka yerden elçi vasıtasıyla veya mektupla gönderilen selâm kişinin hemen (ve aleyhis-selâm) diyerek alması, ayrıca, bir iki satır yazıyla o selâma hemen cevap vermesi gerekir.

KİMLERE SELÂM VERİLMEZ
Şu kimselere dinimizce selâm vermek doğru değildir;

Kâfire,

Kumar oynayana,

İçki içene,

Zina edene,

Fal bakana,

Dinde olmayan şeyleri uyduranlara.

Bunlardan kâfirin verdiği selâmı alıp almama konusunda ayrı görüşler vardır. Hanefî mezhebine göre kâfire selâm vermek haram, fakat verdiği selâmı almak vaciptir. «Aleyke veya ve aleyke mislehû» diyerek.

Bu konuda Peygamberimiz S.A.V şöyle buyuruyor:

Hıristiyan ve Yahudilere selam vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaştığınızda onu yolun kıyısından geçmeye mecbur edin, siz ortadan gitmeye bakın.

Gerçekten Hıristiyan ve Yahudilere selâm vermek doğru değildir. Çünkü selâm vermek, onlara değer vermek demektir. Kâfirlere değer vermek ise caiz değildir.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

2— Eksiksiz bir imana sahip olmadıkça Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevip saymadıkça da eksiksiz bir imana sahip olamazsınız.

Beni dinleyin!... Size yaptığınızda birbirinize karşı sevgi ve saygı bağlarını güçlendirecek olan şeyi bildireyim mi? Öyleyse çokça selâmlaşınız.

Bu sözlerden anlıyoruz ki selâmlaşmak ve selâmı yaygınlaştırmak, hatta selâmı tanıyalım, tanımayalım bütün Müslümanlar arasında bayraklaştırmak her mü'minin boynana borçtur.

SELÂM VERMENİN MEKRUH OLDUĞU YERLER

Açıktan Kur'an okuyana selâm vermek mekruhtur. Fakat hem Kur'an'ın hem de selâm almanın sevabına erişebilecek durumda olan kimseye vermekte bir sakınca yoktur.

İlmî sohbet yapanlara, ilmî çalışmalarda bulunanlara selâm verilmez. Kur'an dinleyenlere selâm verilmez. Ayrıca ezan okunurken, kamet getirilirken selâm alınıp verilmez. Gizli bile olsa en doğru olan görüşe göre bu saydığımız yerlerde selâm almak doğru değildir.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

3— Enes İbni Malik anlatıyor: Tam on yıl Peygamber'in (s.a.v.) hizmetinde bulundum. Bir günden bir gün bana yaptıklarım için, «Bunu niye böyle yaptın? dememiştir. Yine yapmadıklarım için de kalkıp da bana, «Bunu niye böyle yapmadın?» diye sözünü etmemiştir. Yalnız bir gün bana, «Ey Enes!..» dedi. «Sana bir tavsiyem var: Geceleri bol bol namazla geçirirsen koruyucu meleklerinin sevgisini kazanırsın; evine girdiğinde çoluk çocuğuna selâm verirsen ALLAH bet bereketini artırır; eğer yatağa yatarken banyo yapıp da yatma imkânına sahipsen yap. Eğer o gece ölürsen şehid olarak can verirsin.

Evinden çıktığında yolda her karşılaştığın kimseye selâm verirsen ALLAH iyiliklerini artırır; müslüman büyüklere karşı vakarlı (ağır başlı) ol; küçüklerine karşı da, merhametli ol. İşte bu öğütlerimi yerine getirdiğin takdirde ben ve sen Cennette (Şehadet parmağıyla orta parmağını birleştirerek) şunlar gibi olacağız.

Ey Enes!... Şunu bil ki ALLAH ağzına attığı bir lokma ve içtiği bir damla su karşılığında Allah'a şükredenden hoşnut kalır.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

3— Ey insanlar!... Selamı yayın; yoksulları doyurun, herkes derin

uykusunda uyurken namaz kılın. Eğer bunları yaparsanız selâmetle Cennete girersiniz.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

5— Cennette içi dışından, dışı içinden görünen (şeffaf) bir köşk vardır. Orada hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın duymadığı ve hiçbir insan kafasının düşünmediği rengârenk nimetler yer almaktadır. Dinleyenler, «Ey Allah'ın elçisi!...» Bu köşk kimlere hazırlanmıştır.» diye sordular. Peygamber de şöyle cevap verdi: «Selâmı yayan, yoksulları doyuran, devamlı orucunu tutan, geceleri herkes derin uykuda uyurken namaz kılanlara hazırlanmıştır.»

Dinleyenler tekrar, «Buna kimin gücü yeter, Ey Allah'ın Resulü?» diye sorunca Peygamber şöyle karşılık verdi: «Size şunu bildireyim ki yolda mü'min kardeşiyle karşılaşıp da ona selâm veren, selâmı yaymış; çoluk çocuğunu doyasıya kadar doyuran, yoksulları doyurmuş; Ramazan ayı ile altı gün de Şevvalden oruç tutan, devamlı oruç tutmuş; yatsı namazını camide cemaatle birlikte kılan da herkes derin uykusunda yatarken gecelerini namazla geçirmiş demektir.»

SELÂM VERMENİN MEKRUH OLDUĞU KİMSELER

Şu kimselere selâm vermek mekruhtur (doğru değildir)

Hadis okuyana,

Ezan ve kamet okuyana ve dinlerken ezan ile kametin sözlerini tekrar eden cemaate.

Helada bulunana. Ebu Hanife'ye göre helada bulunan kimse verilen selâmı içinden alır. Fakat diliyle iade edemez. Ebu Yusuf'a göre ise ne içinden ne de dışından alıp veremez. İmam Muhammed'e göre heladan çıktıktan sonra verir.

Namaz kılana.

Dilenciye. Dilencinin verdiği selâm da alınmaz.

Mahkemede karar veren hâkime. Hâkime verilen selâmı da iade etmek borç değildir.

Ders veren hocaya. Hoca verilen selâmı iade etmek zorunda değildir.

Oyun oynayana.

Gülene.

Yalancıya.

Manasız şeylerle uğraşana.

Küfredenlere.

Alaycılara.

Karı-kız gözlemek için yol başlarında duranlara.

Çıplak olanlara.

Sokakta meşgul olana.

Herkesin gözü önünde yemek yiyene.

Şarkı okuyana,

Falcılara.

Kafirlere.

«Bu açıklamayı, "Selâm, kelâmdan öncedir.» diyen Peygamber hadisini incelerken İbni Kemâl Haşa vermiştir.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

6— Selâm vermeden konuşmaya başlayanlara sakın karşılık vermeyin (kendi kendine konuşsun dursun.)

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

7— İki mü'min selâmlaşınca lânetlik şeytan, «Yazık, bu iki mü'min ALLAH kendilerini affetmedikçe birbirinden ayrılmayacaklardır!..» diye ağlayıp dövünmeye başlar.

Din uluları diyor ki:

Hıristiyanlar, ellerini ağızlarına koyarak; Yahudiler, parmağıyla işaret ederek Mecusiler (ateşperestler) eğilerek (reverans ederek); Araplar, «Allah uzun ömürler versin» diyerek; Müslümanlar da, «Esselâmü aleyküm.» diyerek selâmlaşırlar.

Bütün selamlaşmaların en güzeli ve ALLAH katında makbul olanı Müslümanlarınkidir.

Peygamberimiz S.A.V diyor ki:

8— İmrân İbnil Hasîn anlatıyor: Bir gün bir adam gelerek Peygambere (s.a.v.), «Esselâmü aleyküm..» diye selâm verir. Peygamber de selâmını aldıktan sonra adama, «Bu selâmına karşılık on sevap alacaksın.» der.

Bir başkası gelir, «Esselâmü aleyküm ve rahmetûllah» der. Onun da selâmını aldıktan sonra «Sen de yirmi sevap kazandın» der.

Daha sonra gelip de, «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü» diyerek selam verene, «Sen otuz sevap kazandın.» der.

Nihayet en son gelerek «Esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü ve mağfiretûh» diye selâm verene de sevgili Peygamberimiz S.A.V (s.a.v.), «Sen de kırk sevap kazandın.» diye cevap verir.


KaYNaK....DÜRRET'ÜL-VAİZİN

 

isimsiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 01-28-2009, 21:47   #2
Kullanıcı Adı
Beylerbeyi
Standart
güzel bilgiler
Beylerbeyi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-28-2009, 22:05   #3
Kullanıcı Adı
milletinadami
Standart
saol kardesim.....
milletinadami isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta