02-07-2009, 05:11 | #1 |
“Namusum üzerine” mi, “Allah’ın adı üzerine” mi? || Ali Karahasanoğlu - Vakit
Fanatik laiklik savunucularının, ne kadar şablon bakış açısıyla hareket ettiklerini gösteren, aktüel bir konuyu hatırlatmak istiyorum.
TBMMAdalet Komisyonu’nda, HukukMuhakemeleri Usulü Hakkındaki Kanun, sıfırdan tekrar yapılıyor.. Değişiklik yapılıp tamamlandıktan sonra, bugün fiilen yürürlükte olan çelişkiyi, sadece akademisyenler bilecek, hatırlatacaklar!.. Halk ise unutacak! Onun içindir ki, bugün mahkemede işi olan her vatandaşın şahit olduğu bir çelişkiyi ortaya koyalım da, laikçilik nasıl bir vahim yanlışa imza atmış, hepimizin hafızasına nakşedilsin! Nedir o çelişki? Mahkemelerde şahitlerin ettikleri yemin konusundaki farklılık. Bir mahkemeye gidiyorsunuz, orada bildiklerinizi anlatıp, “namusum üzerine” diyerek yemin ediyorsunuz. Diğer mahkemeye gittiğinizde ise, bildiklerinizi anlatıp, “Allah’ın adı üzerine” diyerek yemin ediyorsunuz. Laikçiler kusuru kendilerinde aramayıp, hemen çıkışacaklar: “Vay canına, bizim haberimiz olmadan, AKParti iktidarı, çaktırmadan yeminin şeklini değiştirmiş. Yemine, ‘Allah adı üzerine’ ifadesini ekletmiş olmalı.” Hayır, öyle değil. “Allah’ın adı üzerine yemin” AKParti iktidarının eseri değil! 1920’lerde kabul edilen bir kanunda yer alıyor bu yemin şekli! “Eeee? Kanunlara ‘Namus üzerine yemin’ ne zaman girmiş o halde?” diyeceksiniz.. O da 1920’li yıllarda. Haydi yuvarlamayalım. Tam tarihlerini verelim. “Allah adı üzerine yemin”i öngören HukukMuhakemeleri Usulü Hakkındaki kanun 1927 yılında kabul edilmiş! “Namus üzerine yemin”i öngören Ceza Muhakemesi Kanunu ise (bugün yürürlükte olan kanun 2004’te çıktı ama, zaten kanunun ilk halinde de yemin şekli aynı olduğu için, ben ilk kabul ediliş tarihini vereceğim) 1929 tarihli.. Evet, yanlış okumadınız, her iki yemin şekli de, Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan kanunlarda yazılı.. Ama birisinde “Allah adına”, diğerinde “namusum üzerine” şeklinde yemini öngörüyor! “Niye farklı yemin öngörülmüş? Bir manası mı var acaba?” diye hiç zahmet etmeyin.. Sebebi basit.. Çünkü mahkemelerde yemin etme şeklini düzenleyen iki farklı kanun, iki farklı ülkeden iktibas edilmiş! Alacak-verecek, kiracı-mal sahibi davalarındaki şahitlerin edeceği yemini düzenleyen madde, Hukuk Muhakemeleri Usulü Hakkındaki Kanun’da yer alıyor ve o kanun da İsviçre’den alınmış! Suç işleyenlerin yargılanmaları sırasında, şahitlerin edeceği yemini düzenleyen madde ise Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alıyor ve o da Almanya’dan iktibas edilmiş!.. Dolayısı ile, aynı ülkedeki iki ayrı mahkemede, şahitlerin iki farklı şekilde yemin etmelerini öngören düzenlemedeki çelişki, “Batı’dan gelsin de, ne gelirse gelsin” anlayışı ile, yabancı kanunların tercüme edilerek kabul edilmesinden kaynaklanıyor.. O tarihlerde, tercüme edilen kanunlarda ufak-tefek rötuşlar yapılmak istendiğinde, hemen itiraz ediliyordu: “Batılılaşma, toptan gerçekleştirilecek bir yeniliktir. Ya toptan yaparızya da hiç yapamayız” İşte bu anlayışla hareket edildiği için, bir kanundaki yemin ile diğer kanundaki yeminin farklı olduğunun bile farkına varamamışlar. İtiraz edenleri de hiç dinlememişler.. İki kanunu da aynen tercüme edip, kabul etmişler! Hani, “İlk anda belki gözden kaçtı, zaman yoktu” falan denilebilir! Ama, 80 yıldır bu iş, böyle yürümüş. Her iki kanun da, onlarca defa değiştirilmiş, ama bu iki farklı yemin şekli, birbirine uydurulmaya çalışılmamış. Ne “Allah adına yemin” tercih edilip, bütün mahkemelerde bu yemin şekline geçilmiş! Ne de “Namusum üzerine” şeklindeki yemin tercih edilip, bütün mahkemelerde “namus üzerine” yemine geçilmiş! Şimdi AKParti iktidarı, bu yemin çelişkisini ortadan kaldırıyor! Doğrusunu mu yapıyor? Hayır! “Allah adına edilen yemin”i de, şimdi “Namus üzerine edilen yemin” şekline dönüştürüyor! Kanundaki “çelişki”yi, “yanlış”ı tercih ederek ortadan kaldırıyor! Fanatik laikçilere göre daha tutarlı hareket ediyor ama, adaletin sağlanmasında, önemli bir kavramın işlevini de, fiilen ortadan kaldırıyor!
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|