05-06-2008, 04:12 | #381 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zehir
Çocukken haftalar bana asırdı; Derken saat oldu, derken saniye... İlk düşünce, beni yokluk ısırdı: Sonum yokluk olsa bu varlık niye? Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun! İnsanoğlu kendi varından yoksun... Gelsin beni yokluk akrebi soksun! Bir zehir ki, hayat özü faniye... * Necip Fazıl'ın son şiiri Mayıs 1983 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:12 | #382 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zehirle Pişmiş Aş
'Zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir?' Dilsizce, yalnız Allah demeye kimler gelir? 1972 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:12 | #383 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zıpkın
Zıpkın düşüncelerden kalbim iğne yastığı, Çökecekmiş gibi yer, ayağımın bastığı... 1982 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:12 | #384 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zıtlar
Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta; Bütün zıtlar kavgada, bütün zıtlar barışta... 1982 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:13 | #385 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zifaf
Birazcık su ve kepek, şu kuduz nefse kifaf; Dünyada varsa söyle, sabaha çıkan zifaf!.. 1978 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:13 | #386 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zindandan Mehmed'e Mektup
Zindan iki hece. Mehmed'im lafta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak Ne ayak dayanır buna, ne tırnak! Bir alem ki, gökler boru içinde. Akıl, olmazların zoru içinde Üstüste sorular soru içinde. Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu? Buradan insan mı çıkar, tabut mu? Bir idamlık Ali vardı, asıldı; Kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; Bahçeye diktiği üç beş karanfil... Müdür bey dert dinler, bugün "maruzat"! Çatık kaş... Hükümet dedikleri zat... Beni Allah tutmuş kim eder azat? Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem... Anlamaz! ruhuma geçti bilekçem! Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil Sayım var, maltada hizaya dizil! Tek yekün içinde yazıl ve çizil! İnsanlar zindanda birer kemmiyet; Urbalarla kemik, mintanlarla et. Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat; Zift dolu gözlerde karanlık kat kat... Yalnız seccademin yönünde şefkat Beni kimsecikler okşamaz madem Öp beni alnımdan, sen öp seccadem! Çaycı getir ilaç kokulu çaydan! Dakika düşelim, senelik paydan! Zindanda dakika farksızdır aydan Karıştır çayını zaman erisin Köpük köpük, duman duman erisin! Peykeler, duvara mıhlı peykeler Duvarda, başlardan yağlı lekeler Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler... Duvar, katil duvar yolumu biçtin Kanla dolu sünger... Beynimi içtin Sükut... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar Tek nokta seçemez dünyadan nazar Yerinde mi acep, ölü ve mezar? Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da, kalan biz miyiz? Ses demir, su demir ve ekmek demir... İstersen demirde muhali kemir. Ne gelir ki elden, kader bu, emir... Garip pencerecik, küçük daracık; Dünyaya kapalı, Allah'a açık Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu İplik ki incecik, örer boşluğu Ana rahmi zahir, şu bizim koğuş Karanlığında nur, yeniden doğuş... Sesler duymaktayım; Davran ve boğuş! Sen bir devsin, yükü ağırdır devin! Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin! Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte! Ölsek de sevinin, eve dönsek de! Sanma bu tekerlek kalır tümsekte! Yarın elbet bizim, elbet bizimdir! Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir! 1961 Necip Fazıl Kısakürek |
|
05-06-2008, 04:13 | #387 |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Zor
Onu beyni kanayan soylu kafalara sor; Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor... 1974 Necip Fazıl Kısakürek |
|
07-05-2008, 20:21 | #388 | |
Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri
Alıntı:
Üstat'ın en sevdiğim şiiri işte bu Teşekkürler dildade hanım + |
||
01-18-2009, 23:14 | #389 |
Eski Rafta
Oyuncak kırılır, haydi, ya insan, Nasıl parçalanır, nasıl bölünür? Söylerler, mezara kulak dayasan; Bir daha ölmemek için ölünür. Çekilmez akılda bu kadar sancı; Akıl bir küçük diş, at, kurtulursun! Ölmemenin olsa gerek ilacı; Eski rafta ara, belki bulursun!.. N.F.K |
|
02-12-2009, 13:42 | #390 |
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|