02-14-2009, 16:03 | #1 |
Recep İvedik 2 Vizyone Girdi.
Tüm zamanların en çok seyredilen Türk filmi olan Recep İvedik'in devam filmi sinemaseverlerle buluştu. Yönetmenliğini ilk filmde olduğu gibi Togan Gökbakar'ın yaptığı Recep İvedik 2'nin başrolünde yine Şahan Gökbakar var. Bu yağmurlu sevgililer gününü sinemada geçirmek isteyenlere öneri. Recep İvedik 2'ye gitmeden önce Radikal gazetesinin sinema yazarı Uğur Vardan'ın filmle ilgili izlenimlerini mutlaka okuyun, kararınızı ondan sonra verin.
FİLMDEN KARELER BEYAZ TÜRKLERİN RECEP İVEDİK REFLEKSİ Geçen yıl bu aralar vizyona giren ‘Recep İvedik’, sadece bir film olarak ele alınmanın ötesine geçmiş, aynı zamanda bir turnusol kâğıdı görevi de üstlenmişti. Özellikle ‘beyaz’ ve ‘beyazımsı Türkler’in refleksleri kabarmış ve toplumsal hayatın birçok alanındaki günah, hata ya da eksikliğin nedeni, neredeyse bu filmden sorulur olmuştu. Yani bütün meselelerin kaynağı sanki bu filmin temsil ettiği kişi ve kişiliklerdi. Oysa ‘Beyaz giymek dikkat ister’, işin kolayına kaçmak da meseleyi çözmez. Naçizane benim böyle davranma lüksüm yok, eleştirmenim ve bir hakem misali, gördüğümü çalmak durumundayım. Üstelik bu türden bir elitist yaklaşımın sorunları çözmediği, aksine yüzleşme cesaretini toptan yok ettiği kanısındayım. RECEP İVEDİK FRAGMAN RECEP İVEDİK VİRÜS DEĞİL Sonuç? Bir televizyon tiplemesinin sinemadaki yansıması olarak karşımıza gelen ‘Recep İvedik’, öyle çok da korkulacak türden bir toplumsal virüs değildi elbet. Evet, ortada sinema sanatı açısından öyle aman aman bir şey yoktu ama bugün dünya standartlarında bir komedi filmi ne veriyorsa, Togan Gökbakar’ın yönettiği ama daha çok Şahan Gökbakar’ın ‘eline bakan’, ‘Recep İvedik’ de benzer düzeyde bir hizmet sunuyordu. ŞAHAN'DA BİR CEVHER VAR İlk filme ilişkin eleştirimde de altını çizmiştim, Şahan Gökbakar benim kuşağımın sanatçısı değil ama içinde kayda değer bir cevher barındırdığı bir gerçek. Bunu anlamak için sadece ‘Recep İvedik’ tiplemesinin peşine takılmamak lazım, tele-vizyondaki çalışmalarında yarattığı birçok karakterde, yeteneklerini ve gözlem gücünü yeterince ortaya koyuyordu Gökbakar. RECEP İVEDİK KAMERA ARKASI HEMENCECİK 2. FİLM Fakat onun da bir problemi var; bu toprakların mı diyeyim, yoksa insanoğlunun doğası mı bilmiyorum ama ilk filmin gişedeki başarısının ‘gazıyla’ olsa gerek, (bu kadar unutkan bir toplum, ola ki Recep İvedik’i de çok çabuk unutur gayesiyle de sanırım), hemencecik bir ‘ikinci’ filme soyunmuş. Dolayısıyla, 22 Şubat 2008’de vizyona giren ‘Recep İvedik’ten neredeyse bir yıl sonra, 13 Şubat 2009’da devam filmini izliyoruz. BABAANNEM NE DERSE O İlk filmde, bir yol hikâyesi şeklinde başlayan serüven, giderek bir aşk hikâyesine bürünüyor, Recep İvedik, tüm ‘zontalığına’, tüm kaba sabalığına rağmen çocukluk arkadaşı Sibel’in gönlünü yeniden kazanmanın yollarını arıyordu. İkinci ‘Recep İvedik vakası’ ise, ‘Birincisini tamamen unutun’ diyerek yola koyuluyor. Film, son derece başarılı bir ‘çıkan kısmın özeti’ anlamına da gelen bir giriş sekansıyla açılıyor. Burada, Recep kardeşimiz evinden dışarıya çıkıp babaannesine doğru yollanırken, ‘Belki ilk filmi izlemeyenler vardır’ mantığıyla bir ‘karakter tanıtımı’na soyunuluyor. Recep, yukarıdan sarkıtılan sepete tokatını akşederken, merdivendeki adamın pantolonunu aşağı çekerken, sokaktan geçen küçük kıza bakış atarken, zorla çiçek alırken, ‘korsan’dan oyun CD’lerini yürütürken, ihtiyar bir adamı zorla tutup karşı kaldırıma geçirirken, çocukların top oyununa karışırken ve yoldan geçen sürüdeki koyunların kıçını okşarken nasıl biri olduğunu da eleveriyor. Evet, o ne bir eksik ne bir fazla, tam bir magandadır. Babaannesine gittiğinde ise, onu bu filmin meselesiyle buluşurken görüyoruz. Yaşlı kadın, torunundan artık ‘adam olmasını’ istiyor. Bunun için de bir kâğıda yapması gereken üç şeyi not ettiriyor: İş ve eş bulacaksın, artı saygınlık kazanacaksın... Ardından da biz Recep’i, bu üç şartı yerine getirme mücadelesi içinde izliyoruz. RECEP İVEDİK KENDİNE YOL ÇİZİYOR ‘Recep İvedik 2’, ilk filmde bir baltaya sap olamayan karakterin, toplumla daha yakın ilişkiler içine girmesi ve iş hayatında, kendine bir yol çizmesi üzerine bir öyküye sahip. Film, bize bir anlamda, depremle yaşamasını öğrenmek gibi, ‘Recep İvedik’le yaşamayı da öğrenmeniz gerekiyor, diyor. Lakin bu denklemin öteki yarısının bu işte gönlü var mı, işte biraz da bu sorunun cevabını arıyoruz ‘Recep İvedik 2’de. OLAY ÖRGÜSÜ SON DERECE FUZULİ Film, yukarıda da belirttiğim gibi ‘en sinemasal’ yanını, tek plan çekilmiş karakter tanımında sunuyor. Ardından, Recep’in iş arama kısmınına takılıyoruz. Ne yazık ki yaklaşık 45 dakika boyunca süren bu bölümde, dişe dokunur hiçbir espri yok. Ne kasiyer olma uğraşında, ne eczacı kalfasında, ne de kabin memuru faslında... Bütün ‘gag’lar ve olay örgüsü, son derece zorlama, son derece fuzuli. Daha sonra, Recep’in akrabası olan Hakan’ın reklam ajansında çalışmaya başlamasını ve mekânda tepeden inme ‘patronculuk’ oynamasını izliyoruz. Bu bölümde ise Şahan Gökbahar açılıyor ve özellikle ‘internet üzerinden kız ayarlama faslı’nda tek kişilik şova koyuluyor. Ardından da film, sayısı ortalamayı pek de tutturamayan esprilerde sona eriyor (Parti ortamında ‘Oynayıver çekirge’nin çalındığı bölümün de çok iyi olduğunu söylemeliyim). OLAY AKIŞLARI KOPUK KOPUK ‘Penguen’den çizgilerine ve espri dünyasına aşina olduğumuz Serkan Altuniğne’nin de ilk filminde olduğu gibi katkıda bulunduğu senaryo, çok aceleye getirilmiş izlenimini veriyor. Olaylar kopuk kopuk, fazla çalakalem ve kendi içindeki mantığı bile zorlayacak cinsten. Sanki öylesine bir şeyler yazılmış ve “Nasıl olsa Şahan sahaya çıkar, döktürür” denmiş gibi. FİLMİN SEVİMLİLİĞİ GİTMİŞ Öte yandan ilk filmdeki sevimlilik de gitmiş. Kabalığa daha fazla prim tanınmış ve ‘Jackass’ın tarzını hatırlatan ‘iğrençlik’ dolu sahnelere, bilinçli olarak yüklenilmiş sanki. Mesela osuruğun yanına kusmalar da eklenmiş. İşin sosyolojik altyapısına gelince; halkın nefretini kazanan ne varsa, filmde Recep İvedik’in saldırısına uğruyor. Sosyetenin takıldığı yoga kursları, çay, oralet, ıhlamur gibi ‘bizim’ olan şeyleri satmayan modern ‘cafe’ler, sırf gösteriş icabı gidilen ve ‘suşi’si, ‘wasabi’si göklere çıkarılan Uzakdoğu lokantaları, golf, parti ortamları vs, ‘bir halk kahramanı’ olan Recep İvedik tarafından güzelce taarruza uğratılıyor. DOĞRU DÜRÜST KADIN KAHRAMAN YOK Üstelik geleneksel aile yapısı içinde, her şeye rağmen ‘büyükler’in sözü dinleniyor ve sırf bu yüzden iş güç sahibi olmaya çalışılıyor. Ayrıca yine bir başka saldırı alanı olarak da reklam sektörü öne çıkıyor. Üstelik bu kez film doğru dürüst bir kadın kahramana sahip değil (babaanneyi saymazsak) ve Recep, Sibel’le yaşadığı aşkı yok sayarak yoluna devam ediyor. BU KEZ FİLMİ KURTARAMIYOR İşin oyunculuk kısmına göz atarsak, Şahan Gökbakar cephesinde sorun yok elbet. Yine filmi tek başına sürüklüyor ama bir farkla; bu kez kurtaramıyor. Babaanne karakteri ise bence her şeyiyle son derece kötü; oyunculuk anlamında da, öyküdeki zoraki yeri anlamında da. Hakan’da Efe Babacan durumu idare ediyor, bir tür ‘Sancho Panza’yı çağrıştıran Ali Kerem karakteri ise, ilk filmdeki ‘komi’nin yerini alıyor ve bu rolde Çağrı Büyüksayar, filmin Gökbakar’dan sonra en iyisi. İVEDİLİKLE UNUTUN Sonuç? Hepimiz biliyoruz ki ‘Recep İvedik 2’, ister istemez Cem Yılmaz ve ‘AROG’la kıyaslanacak, magazin basını o tatsız tutsuz ve zekâdan uzak ‘sidik yarıştırmaları’na, bu filmler vasıtasıyla yine soyunacak. Ben ise ‘Recep İvedik 2’nin gerçek rakibinin, ilk ‘Recep İvedik’ olduğu kanısındayım. BU İŞLER BU KADAR KOLAY MI Ne yazık ki ikinci film, ilkinin gerisinde kalmış. İlkinde mesela ‘Murat, koy... da bir tur at’ gibi ilkokul düzeyindeki esprilere bile ‘özel bir tat’ katılıyordu. Burada ise Japon işadamlarına ‘Orama koma burama ko’ esprileri yapılırken, ‘Bu ne ya, bu işler bu kadar mı basit?’ türünden bir yargıya varıyorsunuz. Başbakanı orada burada ‘posta’ koyan, milli takım teknik direktörü yeri geldiğinde bir sinir küpüne dönüşen, en sevdiği diziler ‘Kurtlar Vadisi’yle ‘Adanalı’ olan bir topluma göz atıldığında, ‘Recep İvedik’ karakterinin aslında bütün sertlikleri bir yanıyla yumuşattığı düşüncesindeyim. BU FASLI ÇABUK GEÇELİM Ayrıca yine inancım odur ki, Şahan Gökbahar’ın yetenekleri ve kalibresi, bizi çok daha başka tiplemelerle buluşturacak ve eğlendirecek düzeyde. Sadece ‘Recep İvedik 2’ olmamış ve bu faslı çabucak geçelim derim.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
02-14-2009, 16:05 | #2 |
Ya ben bu filmden niye nefret ediyorum acaba
|
|
02-14-2009, 16:18 | #3 |
Ya aslında filimlerinin mizahi yönü çok güzel,hoş bir biçimde sunuluyor.Fakat benimde sizin gibi eleştirimi alan noktaları filmin bazı sahnelerinde terbiye sınırlarının aşılmasıdır.Türkçe'nin argolaştırılması,malüm yeni nesillede malzeme çıkarılmaktadır.Açıkçası şahan gökbarı bu yönüyle eleştiriyordum.Fakat son zamanlarda yaşadığımız iki olay karşısında hassasiyeti beni etkilemişti.Bunlardan birisi Filistin için desteği,ikincisi Başbakanımızın davos çıkışına destek..!
|
|
02-14-2009, 16:31 | #4 |
Ne kadar bu türlü filmlerden nefret etsemde adamın tipi bitiriyor insanı :D
|
|
02-14-2009, 16:37 | #5 |
ben birincisini seyretmiştim ikincisinee bakalım havalar soğuk komik adam ama yaa bence her erkeğin içinde birazda olsa recep ivedik yatıyo kızmayın sakın
|
|
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|