02-14-2009, 21:14 | #1 |
Beşir'le Vals
BEŞİR'LE VALS (Waltz with Bashir) Yapım Yılı ve Ülkesi: 2008, İsrail-Almanya-Fransa-ABD ortak yapımı Türkiye Gösterim Tarihi: 6 Şubat 2009 Cuma Türü ve Süresi: Animasyon-Drama / 90 Dakika Yönetmen: Ari Folman Yapımcılar: Ari Folman, Serge Lalou, Gerhard Meixner, Yael Nahlieli, Roman Paul Senaryo: Ari Folman Görüntü: Robert Yeoman Müzik: Max Richter Kurgu: Feller Nili Sanat Yönetimi: David Polonsky Animatörler Grubu Yönetmeni: Yoni Goodman Dili: İbranice / Almanca / Amerikan İngilizcesi İçerik Uyarıları: İçerdiği yoğun savaş şiddeti ve zalimlik görüntüleri, yanısıra da bazı kısa sahnelerdeki grafik cinsellik ve çıplaklık nedeniyle 15 yaşından küçükler için uygun değildir. Gaddarlığın vatanından kopup gelen bir isyan çığlığı 1982 yılında, henüz 19 yaşındayken İsrail ordusu adına Birinci Lübnan Savaşı'nda çarpışan ve bu dönemde Sabra-Sattila Katliamları'na tanık olan Yahudi yönetmen Ari Folman, ödüllere boğulan animasyon filmi “Beşir'le Vals”te gerek ülkesi gerekse şahsı adına sinema tarihinin en önemli günah çıkarmalarından birini gerçekleştirirken, adına “aydın vicdanı” denilen erdemin gereğini de büyük ölçüde yerine getiriyor. İsrailli film yönetmeni Ari Folman, bir gece barda arkadaşıyla oturmuş sohbet etmektedir. Arkadaşı, Ari'ye sürekli gördüğü bir kâbustan söz eder. Adam, her gece tekrarlanıp duran bu kâbusta 26 tane vahşi köpekten kaçmaktadır. İkili, yaptıkları psikolojik analizin sonuncunda, böyle bir rüyanın iki adamın da 1982 yılında gerçekleşen Birinci Lübnan Savaşı'nda yaşadıklarıyla doğrudan ilgisi olduğu sonucuna ulaşırlar. Ari, olayı derinlemesine düşününce, hayatının o dönemiyle ilgili olarak pek bir şey hatırlamadığını fark edip şaşırır. Bu ilginç durum karşısında, dünyanın dört bir yanından dostlarını ve asker arkadaşlarını tek tek bulup, savaşta yaşananlar hakkında konuşmaya karar verir. O dönemle ve kendisiyle ilgili olarak bilinçaltına saklanmış gerçeği mutlaka ortaya çıkarması gerekmektedir. Yönetmen kahramanımız bu gizemi deştikçe, hafızası gerçeküstü resimlerle kaplanıp adım adım uyanmaya başlayacaktır. “Beşir'le Vals”, 1962-Hayfa doğumlu İsrailli yönetmen Ari Folman'dan, 2008 yılı boyunca çeşitli yarışmalarda tamı tamına 18 ödül kazanan, daha bir o kadar ödüle aday gösterilen ve 2009 yılı Oscar'larında “Yabancı Bir Dilde Çekilmiş En İyi Film” ödülünün de en güçlü adayı olarak kabul edilen saygıya değer bir film… İSTESEN DE İSTEMESEN DE HAYATIN BOYUNCA ASKERSİN! Bilindiği gibi, İsrail Devleti'nin ulusal savunma sistemi, bir dış saldırı söz konusu olduğunda cinsiyetine ve mesleğine bakılmaksızın, çağrıldığında herkesin askere gitmek zorunda olması üzerine kurulu… Ki bu yalnızca bir kez yerine getirilip, sonrasında ömür boyunca bir daha kapınızı hiç çalmayacak türden bir görev de değil. Nüfusun azlığı nedeniyle, İsrail tâbiyetine mensup kadın-erkek herkes, eli silah tuttuğu sürece “potansiyel asker” sayılıyor. İsrail vatandaşı olmayan diğer Yahudiler de bulundukları ülkelerde kendilerini düzenli olarak ziyaret eden Mossad ajanlarına anavatanları için -ekonomik durumlarına göre değişen oranlarda- “haraç”lar ödemekteler. İster gönüllü, isterse de gönülsüz olsun, can korkusu nedeniyle kesin olarak ödenen bir haraç bu… Böyle bir yapı içinde, henüz 19 yaşında bıyığı terlememiş bir genç adam iken 1982 yılında İsrail ordusunda piyade olarak görev yapan yönetmen Folman, aslında “drama”dan çok “belgesel”, “animasyon”dan çok “reel film” olarak kabul edilmesi gereken yapıtında, çeyrek yüzyıl sonra ruhunu ve vicdanını temizleme çabasına girişiyor. Anlattığı öykünün odak noktasında ise günümüzde İsrail'de bile bir çok savaş karşıtı kişi ve grubun açıkça “katliam” olarak nitelendirdiği, Sabra ve Şattila mülteci kamplarında yaşanan toplu kıyımlar var. Film, şeklen bir animasyon; hem de ışık-gölge ilişkilerinin ve renk tercihlerinin mükemmel düzeye ulaştığı son derece klas bir animasyon… Ancak, hemen belirtelim ki görüntülerin büyükçe bir bölümü animatörlerin hayâllerinden kopup gelen serbest çizimlerden değil, Folman'ın yaptığı reel çekimler kılavuz alınarak, bunların üzerine yapılmış bindirmelerden oluşuyor. O yüzden, “Beşir'le Vals”i standart bir animasyon kategorisine sokmak çok da isabetli olmaz. Zaten film finalinde animasyon anlatımı terk edip, âdeta “Çizimler sizi yeterince ikna etmediyse, o zaman alın bunlar da gördüklerinizin asılları” dercesine televizyon arşivlerinden derlenmiş dehşet verici gerçek görüntülere geçiyor. KOŞULLARIN ELVERDİĞİ ÖLÇÜDE DÜRÜST VE CESUR Pekiyi; yönetmen Folman, İsrail devleti gibi, “kendisine aykırı düşenleri fişleyip en uygun zamanda defterini dürme” geleneğinin iyice kökleştiği, intikam duygusunu ahlâkî anayasasının birinci maddesi yapmış kartondan bir demokraside acaba ne ölçüde cesur ve dürüst olabilmiş? Bana göre, bugünkü konjonktür içinde olabileceği en üst düzeyde cesur ve dürüst bir film “Beşir ile Vals”… Bundan bir adım daha öteye geçtiği takdirde Folman için ülkesinde aforoz ve sürgün yolunun açılacağını görebilmek için kâhin olmaya gerek yok. O yüzden de film bazı kritik olayları görece yumuşak bir dille geçerek, Sabra ve Şattila Katliamları'nda -iki yıldır komada bulunan eski genelkurmay başkanı ve başbakan- Ariel Şaron'un yadsınmaz rolünü öyle çok da fazla kaşımadan, İsrail Devleti'nin hışmını üzerine çekecek türden aşırı riskli siyasal söylem ve manevralara girişmeden alttan alta anlatıyor anlatacağını. Ancak, İsrailli bir yönetmen için yine de yeterince gür, cesur ve dürüst bir haykırış bu. “Biz o gün orada hiç bir tartışmaya gerek duyulmayacak kadar açık ve net bir biçimde çağın en büyük barbarlarıydık” diyor sanatçı, “Lübnan Savaşı'nda kendimizi de kaybettik, insanlığımızı da… Habire masum sivilleri öldürdük durduk, ülkeyi tam bir vandallar sürüsü gibi baştan başa mahvettik ve buna da sevinip hiç utanmadan karşısında şarkılar söyledik, danslar ettik.” Bu filmi, İsrail gibi, Müslüman halklar söz konusu olduğunda aklı, mantığı ve vicdanı bir kenara bırakıp gözü dönmüş bir biçimde kenetlenen tutucu bir yapıdan böylesi “vicdan”lar çıktığı için son derece önemsiyorum. Böyle bir film, aynı zamanda yıllardan bu yana sayısız yazı ve konuşmamda inatla savunageldiğim, “Allah'ın yarattığı hiç bir kuldan, o kulun yüreğinin derinliklerindeki 'saf insan'dan ve o insanın sahip olduğu 'tertemiz ruh'tan asla ümit kesilemez. İnsanoğlundan ümidin kesilmesi, aynı zamanda Allah'tan ümidi kesmek anlamına gelir” şeklindeki imânî tezimi de doğruluyor çünkü… FARKLI SESLER VE DURUŞLAR MUTLAKA YÜREKLENDİRİLMELİ “Beşir'le Vals”i bu filmin hangi ülkenin sanatçıları tarafından ve ne türlü siyasal-sosyolojik-psikolojik koşullar altında çekildiğini kanaat tablonuzun en tepesine peşinen not ederek izlemenizde büyük yarar var. Bunu yaparken öküzün altında buzağı arayan abartılı bir kuşkuculuğu ve “Neden daha fazlasını söylememiş” gibi ince eleyip sık dokuyucu yaklaşımları bir kenara bırakıp, sanatçının yapabildiği kadar özeleştiriyle yetinmeyi de bilmek durumundasınız. Kaldı ki zaten Folman'ın yapıtında özeleştiri adına umduğunuzdan çok daha fazlası var. Sinema dünyasında alternatif bir duruş ortaya koymaya çabalayan, vicdan duygusunu henüz yitirmemiş ahlâklı yönetmenlerden gelen böylesi filmler yüreklendirildikçe, onlardaki güzellikler ön plana çıkartıldıkça, gerçeği sorgulayan cesur bir sinema anlayışına giden yollar da peyderpey açılacaktır. “Bardağın yarısı boş” şeklindeki kasvetli bir karamsarlığa ve tatminsizlik duygusunu besleyen sloganik bir anti-semitizme geçit vermektense, “Biz Siyonistler her attığımız adımda dibine kadar haklıyız, buralar binlerce yıl önce bizlere vaad edilmişti, şimdi de hakkımız olanı söke söke alıyoruz” sabit fikrinin çevresinde kümelenmiş bir ırkın “üretim hatası” konumundaki bazı iyi niyetli çocuklarının, “Hayır bizler de herkes gibi insanız ve varlık mücadelemizi sürdürürken bugüne kadar yığınla hata yaptık” deme yürekliliğini göstermesini takdirle karşılamak hem daha akılcı, hem de Müslümanlığın temel erdemlerine çok daha yakışan bir tutum olacaktır. “Beşir'le Vals”, hem çarpıcı öyküsüyle, hem de yüksek sinematografisiyle son ayların en önemli filmlerinden biri. “Sinema sanatı, izleyicilerine salt eğlendirme amaçlı kurmaca öykülerden çok daha fazlasını anlatmak zorundadır” diyenlerdenseniz kesinlikle kaçırmamaya çalışın. Ancak, çocuklara uygun olmadığını da lütfen unutmayın.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
ari folman, beşirle vals |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|