AK Parti |AKParti Forum |AK Gençlik |Recep Tayyip Erdoğan |AKPARTİ Gençlik Forumu|

[Necip Fazıl]

CHP'nin son dönemdeki atılımlarını, ilgiyle ve (kendi adıma) memnuniyetle izliyorum.Ancak başörtüsü ve çarşaflı birkaç hanıma CHP rozeti takan Sayın Deniz Baykal, bunun ardından pek de hoşuma gitmeyen bir başka "çıkış" yaptı ve"1930'lu yıllarda, köylülerin Ankara'da Kızılay'a çıkmaları engellenirdi" gibisinden bir şeyler dile getirdi. Örnek olarak da Aşık Veysel'in Çankaya'ya gitmesine izin verilmemesini gösterdi. O günlerde, sıcağı sıcağına yazdığım gibi, bu türden yaklaşımlar, mantıksız ve yıpratıcı yaklaşımlardır. Hele, CHP'nin genel başkanının ağzına asla yakışmazlar. Neyse, çok şükür arkası gelmedi.
Daha sonra, İstanbul'un bir beldesinde, belediye başkan aday adayı olan Sultan Ahmet Camii eski imamının; "sarık ve cübbelileri" de CHP'ye davet eden konuşması, bir başka münasebetsizlik idi. Bilmiyorum, bu "imam efendi", aday olabildi mi eğer aday olmuşsa ve seçim kazanırsa, CHP'nin nasıl bir görüntüye bürüneceği gerçekten merak edilmeye değer. Bakalım bu türden "çıkışlar" ne zaman ve nasıl noktalanacak...
***
Fakat böyle münasebetsiz çıkışlar bir yana; CHP'nin, kendi anlayışı çerçevesinde, "Müslüman kimliği" ortaya koymasından daha doğal ne olabilir? Bu toplumda, kendini bilmez kimilerinin, İslamiyet'i akılları sıra eleştirmelerini, hep ayıplamışımdır. Örneğin, ezan okunurken; "gene anırmaya başladılar" gibisinden terbiyesizlik edenlerin varlığını hep biliriz. Fakat bu türden insanların, CHP ile hiçbir ilgileri yoktur. Belki, CHP'ye oy vermişler ve belki, kendilerini "CHP'li" olarak tanımlarlar. Fakat asla CHP'yi temsil edemezler.
"CHP'liler" de bu toplumun insanlarıdır ve bu toplumun, çok büyük bir çoğunluğu gibi, (genellikle) Müslüman'dırlar. Ancak dini vecibelerini yerine getirmekte, belki biraz ihmalkar davranabilirler. Fakat bu özellikleri, asla "din karşıtlığı" olarak nitelendirilemez. Kaldı ki; CHP'liler arasında, vecibelerini eksiksiz bir biçimde yerine getirenler (doğal olarak) olduğu gibi; bu konuda, başka partilerin üyeleri arasında da ihmalkar olanlar vardır.
Fakat bazı şeyler CHP'ye gerçekten yakışmıyor. Örneğin, Kadiriye tarikatını temsil ettiğini iddia eden birinin, gene kendi ifadesiyle, "yedi bin yandaşıyla birlikte" CHP'ye katıldığını iddia etmesi ve bunun medyada yer alması ciddi bir münasebetsizliktir. Kaldı ki; CHP "tekke ve zaviyeleri kapatan" parti olarak, bu türden tarikatlara karşı olması gereken bir siyasal örgüttür. Bu türden davranışların, CHP'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhunu da "muazzep ettiğine" yani "azap duydurduğuna" eminim.
Zaman zaman değindiğim ve bundan sonra da ele almayı sürdüreceğim üzere; son yıllarda, "ulusçu" yaftası altında öyle bir Atatürkçülük ortaya çıktı ki, herkesin kafası karıştı. Türk aydınlanmasının mimarı olan ve toplumun, "kara bahtını" değiştirerek tüm insani değerlere ve olanaklara sahip bir "çağdaş Türk toplumu" yaratmaya çabalayan Mustafa Kemal'i, "çatık kaşlı" ve "katı" bir yapıya sokmaya çalıştılar. Kendileri gibi düşünmeyenleri akılları sıra "mahkum ettiler."
Örneğin; benim "Atatürk'ü, katı bir biçimde yorumluyorlar" görüşüme karşı çıkan bir "zavallı" beni "yumuşak olmakla" itham etti. Herhalde, kendi çirkin esprisi aklına geldikçe, katır dişli ağzıyla gülüyordur.
Kimileri; Atatürkçülüğü, halka açık parklarda, çoluk-çocuğun gözleri önünde içki içmek olarak algıladı ve bu münasebetsizliği "laik cumhuriyete sahip çıkmak" olarak ortaya koymaya çabaladı. Bu türden insanlara, acımamak mümkün değil. Fakat AKP'nin pek de beklenmeyen seçim başarısı sonrasında, bir anlamda paniğe kapılan ve bir "İslam şeriatı düzeninden" samimiyetle çekinen laik kesimler, bu münasebetsiz yorumların peşine düştü.
Ve işte bu nedenden ötürü, CHP'nin dindar kesimlere yakınlaşma arzusu, kimileri tarafından anlaşılamadı.
***
Bugün bu konuyu ele almamın nedeni; Kastamonu'da, CHP'li belediye başkan adayı hanımefendinin ve partili arkadaşlarının, seçim kampanyalarını, bir türbenin önünde kurban keserek başlatmalarının, kimi "keskin" (!) kalemlerce eleştirilmesi. Ya da eleştirilmese bile bunun gazetelerin birinci sayfasında, haber yapılması ve fotoğraflarının yayınlanması.
Bundan normal ne olabilir? Acaba birileri, CHP'lilerin kurban kesmediğini ve türbe ziyareti yapmadığını mı zannediyor? Bazı insanlar, bu kadar mı "izansız?" Hele bunu, "din istismarı" olarak görenlere ne demeli?
***
Geçenlerde bir televizyon kanalında, çok değerli bir sunucuyla, bir saat süren hoş bir söyleşi yaptık. Laf lafı açtı ve sunucu arkadaş, "Hocam sizce Atatürk dindar mıydı?" sorusunu yöneltti. Doğrusu, Atatürk'ün dindarlığı konusunda, fazla bilgi sahibi değiliz. Fakat yetiştiği koşullar ve okuduğu okullar düşünülürse, bence Atatürk'ün dindar olmaması mümkün değildir. Osmanlı ordusunun bir subayı, din konularında belli bir formasyon içinde olur.
Çankaya'da dini konularda neler yapıldığını, net bir biçimde bilemiyoruz. Buna karşılık, Atatürk'le aynı "konsept" içinde düşünmemiz gereken İsmet Paşa'nın ve ailesinin, İslamiyet konusundaki yaklaşımlarını ve vecibelerini yerine getirme konusundaki özenlerini biliriz.
Fakat tüm bunlara rağmen, günümüzdeki CHP'nin kimi yöneticilerinin, "kendilerini dindar kesimlere anlatmak" konusundaki çabaları; kimi CHP'lileri üzüyor ve kızdırıyor.
Ne diyelim, Allah ıslah etsin...

Toktamış Ateş - Bugün