![]() |
#1 |
![]() Hira bir aşkın bekleme noktası
İnzivanın kalb atışları Göklere açılan karanlık mabet Hira bir çilenin ebedi hanesi Saklıydı onda gül danesi Vuslata ermenin müjdesi Hira yalnızlığın gözyaşları Büyük bir kalbin küçük mağarası Çatlayacaktı sanki su damlası Hira Nur dağının saklı incisi Onu farklı kılan misafiri İnsanlığın medarı iftiharı Hira zamanın durduğu Dostun vuslata erdiği Karanlıkların paramparça olduğu yer Hira varlık sırrının çözüldüğü Sonsuzluk kapılarının açıldığı Cehaletin gömüldüğü yer Konuşur musun benimle Hira O’nu ilk gördüğünde ne hissettin Çatlayacak gibi oldun mu hiç Bu yük nasıl taşınır, dedin mi Hira O’nu rahatsız etmemek için Parmaklarının ucunda gezen Eyüp El Ensari gibi titredin mi hiç Ah Hira yoksa sen de mi üzdün O’nu Soğuk duvarların acıttı mı Issızlığın kasvete boğdu mu O’nu Ah Hira anlatacak mısın İnsanlığın güneşini nasıl sığdırdın içine Zaman Adem’den beridir O’nu içine sığdıramadı O’nun adı her anıldığında gökler titriyor hala Hira sen nasıl dayandın O’nun iniltilerine Gözyaşlarını anlatır mısın O’nun O ağlarken sen de yandın mı hiç İnsanlığa adanmış bir göze nasıl bakılır O bakarken sana sen kör oldun mu O’nun ışığında boğulup gittin mi Ah hira Cebrail’in geldiği günü hatırlar mısın Gökten haber ulaştığında yere Maşuk aşkına kavuştuğunda Kendinden geçtiğinde yürek Dil tutulduğunda meleğin kollarında Sen de ağladın mı sevinçten Haber gelmiş Rab’den Kaç mevsim geçmişti aradan Öylesine mahzun bakardı gözler Ne zaman.. ah ne zaman ya Rab Kavuşma günü ne zaman O içli gözlerine Peygamberin Nasıl bakabilmiştin Hira Ah Hira aşk ve korku ile Kendinden geçince Peygamber (sav) Sevdanın ağırlığını sen nasıl taşıdın Yoksa sadece seyirci mi kaldın Ebu Cehiller gibi sen de alaya mı aldın Bu bir büyüdür, deyip gözlerini mi kapadın Kibrinin laneti uğrayanlar gibi Sırtını mı dönüp gittin vefasızlar gibi Ah Hira.. O, ben okuma bilmem, derken Sen ne dedin Demedin mi ey Cebrail Aşkın neyini okusun Kalbinden geçen hangi gözyaşına Hangi yürek yangınına tercüman olsun Bir deniz olmuş yürek Hangi damlayı içinden çıkarsın Neden susuyorsun Hira Sözün bittiği yerde misin yoksa Yoksa ondan ayrıldığın günün yasında mısın Ondan ayrıldığın günden beri karanlıkta mısın Söyler misin Hira onu kaybetmek nasıl bir şey Ah söyleme Hira biz çok iyi biliriz onu Karanlıkta kalan kalbimiz olmuş bir Hira Günbegün büyüyor ihanetimiz Para, mal-mülk, makam-mevki olmuş putumuz Sabah akşam onlaradır secdemiz Bilgi çağında çok iyi çalışır aklımız Ama zifirden daha da karadır kalbimiz Ateşe koşan kelebekler gibiyiz Diri diri gömülüyor hem erkeğimiz, hem kızımız Ah hira biz nereye koştuğumuzu bilmiyoruz Tüm insanlığın aklını topladık da Henüz ay’a anca vardık O ise kalbindeki nur ile geçti arşı a’layı Biz şimşeklerin ışığında yürür gibiyiz Arada bir kıvılcımların alevinde adım atıyor Sonra birden kaskatı kesiliyoruz karanlıklar içinde Güneşini kaybetmiş dünya gibiyiz Ah Hira on dört asır oldu O’ndan ayrıyız Yüreğinde yeşerttiği güllerle İnsanlığa adanmış ruhlar bekleriz Onu bize geri ver ey Rabbimiz… Alıntı..
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Süper olmuş (+)
devamını bekleriz |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|