08-30-2007, 16:10 | #1 |
ahmet selim-hüzünlü manzaralar
bizden taşkınlık şımarıklık bekliyorlar ama tam tersi durumu çok güzel anlatmış...
Hüzünlü ManzaralarEminim ki Sayın Gül'ün seçilmesinden milletin çoğunluğu memnundur. Bir anketin dolaylı sonuçları da bunu doğrular niteliktedir. Fakat, (belki de yanılıyorumdur yahut gözlemlerim ek******) genelde sevinç tezahürleri pek dikkat çekmedi. (Kayseri hariç) Fenerbahçe tur atlarsa herhalde daha çok ses çıkar, diye düşünüyorum. Sebebi bence şu: Herkeste bir ihtiyatlılık gereğine inanmışlık hali var; memnuniyet var ama, bir spazm durgunluğu da var gibi... Böyle tavırları ben severim; lâkin burada bazı düşündürücü noktaları hüzünlenmeden değerlendirmek çok zor, çok. Basına kapalı devir töreni, hangi ihtiyacın ifadesi olabilir? Kurallar, yazılı olanlardan ibaret değildir. Devir-teslim törenleri, sürekliliği simgeler. Görevliler değişir, görev kesintisiz devam eder. Devlet hizmetinin temel vasfıdır bu. "Fahri Korutürk hangi yıllarda cumhurbaşkanlığı yaptı?" desem, kaç kişi hatırlar? Resmini gençler görseler, tanırlar mı acaba? Birkaç orijinal cümlesi, yahut anekdotu hafızalarda yer bulmuş mudur? Cevdet Sunay'ın köprüden geçerken "rahat bırakmadılar" deyişini, Cemal Tural hakkında gereken tedbiri alıp uyguladığını hatırlıyorum... Sayın Ahmet Necdet Sezer de geldi, geçti... Siyasî iktidarla gerginlik izinde bulunması bence kayda değer bir önem taşımıyor. Unutamadığım ve hiç unutamayacağım iki husus var; birincisi, rahmetli Ecevit'e yaptığıdır; ikincisi, 27 Nisan bildirisi olayında, "zirve toplamak veya benzeri temaslar yapmak" yönünde hiçbir aktivite göstermemesidir. Hiç konuşmadı, ülkede hiçbir şey olmamış gibi habersiz ve ilgisiz bir tavır içinde seyretti. Demirel'in basına yansıyan çağrısını da duymazlıktan geldi. Halbuki, kamuoyunun ve milletin kaygılarını hafifletici bir "kriz yönetimi" inisiyatifini Cumhurbaşkanlığı kurumunun (hukukî değil, manevî ve millî) sorumluluğu çerçevesinde üstlenmesi beklenirdi. Demirel'in az önce temas ettiğim çağrısı dışında (ki o da basında çok fazla yer bulmadı), bu hususa temas eden hiçbir yorum duymadım ve okumadım. Her şeyi ekran başında kahvehane sohbeti rahatlığıyla konuşuyorlar; bir kişi de çıkıp "Acaba Sayın Cumhurbaşkanı bu konuda bir şey yapamaz mı, liderleri Çankaya'ya çağıramaz mı?" demedi. Yarım asırdır siyasetle ilgilenirim, bu konudaki kadar ağır bir yorum ve aczi ve kasveti içinde kaldığım olmamıştır. Her veda hüzünlüdür. Anlıyorum. Ama hiçbir başlangıç hüzünlü olmaz. Sayın Gül sadece heyecanlı ve duygusal değil, biraz hüzünlüydü de. Bu durumu anlayabilmek çok zor. Öyle bir psikolojik manzara oluştu ki; sanki Sayın Gül geldiği için Sayın Sezer gitmek zorunda kaldı. Giden, ayrıldığı için hüzünlü; gelen de onu ayrılmak zorunda bıraktığı için mahcup ve mahzun... Benim gördüğüm böyleydi. Tersine döndürelim: CHP % 47 oy alsaydı da, Sayın Baykal cumhurbaşkanı olsaydı; nasıl bir manzara şekillenirdi acaba? Fenerbahçe şampiyon olmuş gibi yer yerinden oynardı, sokaklar korna sesleriyle inlerdi, merasimler bayram şenliği içinde geçerdi! Yanlış mıyım? Böyle olmaz mıydı? "Sayın Gül, cumhurbaşkanlığı görevini hakkıyla ifa eder. Gerekli özelliklere, yeteneklere ve donanıma sahiptir" deniliyor. Fakat bunu bilmeyen ve görmeyen yok ki. CHP'nin tepkisi, o görevin anayasa çerçevesinde tam olarak yerine getirilemeyeceği gibi bir kaygıdan kaynaklanmıyor ki. Sayın Gül ne kadar başarılı olursa olsun, CHP'nin itiraz sebebi ortadan kalkmayacak ki. Hatta başarılı olması, kendisine yönelik tepkiselliklerin daha asabileşmesine bile yol açabilir. Alman Başbakanı Ankara'ya geldiği zaman, Sayın Sezer ona, tedirgin edici bazı uyarılarda bulundu. Bunun üzerine Alman Başbakanı'nın "Ben Doğu Almanya'da yaşadım. Ağır baskılar altındaydık. Bundan dolayı mücadeleci bir karaktere sahibim ve her soruyu cevaplarım. Ama şimdi susacağım" anlamında bir değerlendirme yaptığı basına yansıdı. Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ün dış temasları öyle yürümeyecek elbette. Muhtemelen, oya işler gibi dış temas katkıları ve ağırlıkları oluşturacak, farklı bir perspektiften icrayı güçlendirici bir rol oynayacaktır.... Başarılı olacağından ne kadar eminsem, başarılarının muhalif tepkileri yumuşatabileceğinden o kadar kuşkuluyum. Allah yardımcısı olsun. 30 Ağustos 2007, Perşembe
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|