04-15-2009, 12:15 | #1 |
Ali Sami Hillsborough!
ALİ SAMİ HILLSBOROUGH 15.04.2009 Futbol için yaşıyoruz, futbol için ölmeyelim. Derbide Ali Sami Yen Stadyumu bize büyük bir şans verdi. Onlarca insan ölmedi, hepimiz şükrettik. Federasyon o şansı şimdilik görmemiş gözüküyor, uyan dostum uyan. 15 Nisan 1989 Hillsborough faciası ve o gün ölenlerin insanların anısına, yazı belki biraz uzun ama okuyacağınızı umuyorum, gözler için affola... Tarihler 15 Nisan 1989. 1986 yılındaki Heysel Faciası'ndan sonra Liverpool taraftarlarını kara bir gün daha bekliyor. Ada'nın en prestijli kupası FA Kupası'nda yarı finalde Liverpool ile Nottingham Forest takımları Sheffield'deki Hillsborough stadında karşı karşıya. 15:00'ten 15:06'ya akrep ve yelkovan ilerliyor ki ne oluyorsa o 6 dakikada oluyor. Ada'nın ve belki de futbol tarihinin en büyük olayı Hillsborough Faciası; 96 ölü, 700'ün üzerinde yaralı. Öyle dehşet verici manzaralar bırakmış durumdaki o maç, o 6 dakika. Ardındakileri yazarken, okurken, izlerken insanın tüyleri diken diken oluyor. Futbolun en ıslak tarafı size uğruyor... Kahreden o dakikaları hatırlayalım; 10 bine yakın Liverpool taraftarı stat dışında maç saatini bekliyor. O dönem taraftarlar taraftar değil, hemen hemen hepsi holigan... Maça 10 dakika kala futbolcuların sahaya gelmesi, içerideki tribünlerin hareketlenmesi üzerine dışarıdaki sarhoş taraftarlar kapılara yükleniyorlar. Polis bir anlık yüklenme ile iki kapıyı açıyor ve binlerin o kapıdan içeri yüklenmesi faciayı getiriyor. REKLAM PANOLARINDA ÖLÜLER TAŞINDI İçeri girmek için uğraşanların geri dönme şansı yok, binler üzerinizde. Sadece kapılarda oluşmuyor bu facia, binler o iki kapıdan içeri girdiğinde kale arkasında alt tribünde oluşan büyük yığılma, tünelde sıkışma ve insanların bir torba gibi aşağıya doğru sarkılması. Ölüm ise kapıyı kale arkasında bulunan teller ile çalıyor. İnsanlar sahaya kaçamıyor, çaresizce, nefes alamayarak veda eden onlarca insan. Bu öyle büyük bir trajediki düşünün yaralı insanları taşımak için stadyumdaki reklam panoları sökülüyor. Ölüler ve yaralılar bu panolarda taşınmaya çalışılıyor. MAÇ 6 DAKİKA DEVAM ETTİ, İNSANLAR ÖLÜYORDU Maçın o sırada devam ettiğini söylesem peki? Donmayın! Ancak 6. dakikada kabus fark ediliyor. Hakemlere maç öncesi yapılan uyarı tarihteki yerini çoktan almış durumda; "Dışarıda inanılmaz bir kalabalık var, maçı geç başlatalım" ve bu uyarının reddedilişi. Adeta facia hakem-polis-holigan üçlüsü ile hazırlanıyor. Dışarıda 40'ın üzerine ambulans bekliyor ama sahaya giremiyor, polis daha büyük bir faciadan korkarak izin vermiyor. İçeride binlerce insan çığlık çığlığa bağırıyor, çıkış kapıları yine facia büyümesin diye açılmıyor. 15.06'da gerçekleşen ölüm oyunu, 15:15'te kötü sonla bitiyor. Polisin müdahalesi ise 15:55'te oluyor. O gün ölenlerin aileleri halen daha mahkemelerde, ellerinde kaybettikleri canlar haklarını arıyorlar... HOLİGANLARIN ÖLENLERİN CÜZDANLARINI ALMASI Olaydan bir gün sonra Liverpool kentinde insanlar dışarı çıkmıyor. Bu büyük trajedi Ada'yı o kadar büyük bir erozyona uğratıyor ki! Ölülerin arasında bugünkü Liverpool'un her şeyi Steven Gerrard'ın kuzeni ve birçok tanıdık ismin yakınları var. Aylar boyu tartışılan, suçlu bulma kavgasının ilk gününde The Sun'ın yayınladığı bir seri haber ise Liverpool'u karıştıracak cinsten. Gazete Liverpool holiganlarının ölülerin üzerinden cüzdanlarını çaldıklarını iddia ediyor. Ada'nın sansasyonel ürünü The Sun neyseki 2004'de büyük bir özür ile o günkü baskı ve haberleri "Tarihimizin en büyük hatası" olarak işaret etmiş durumda. Facianın canı öyle sımsıkı sıkarak acıtan yanları o kadar fazla ki, bir anne kocası ve oğlunu televizyonda ölü halde taşınırken izliyor. Sözün özü Liverpool taraftarları futbol için yaşıyordu ve futbol yüzünden ölmüştü. Olaylardan kısa kesitler, o günkü atmosfer bu şekilde. İNGİLTERE'DE FUTBOLUN YENİDEN DOĞUŞU Asıl olanlar ardında yapılanlar. Dünyada şu an imrenilen gözlerle bakılan Ada futbolu ve taraftar kültürü için o olay bir kilometretaşı konumunda. Bunu belki de çoğumuz bilmiyoruz. Facianın ardından Lord Justice Taylor soruşturması ve raporuyla bütün Ada'ya, futbola yön vermiş durumda. İngiltere'de stadyumlarda seyirciler sahanın içinde gibi değil mi? İşte Taylor standartları. Koltuk düzeni inanılmaz katılıkta değil mi? İşte Taylor standartları. O bizim çok örnek verdiğimiz tellerin kalkması / olmaması da bu yüzden. Ada futbolunun kalkındırılması adına bu dev felaket kanlı da olsa İngiltere'ye büyük bir önderliği kazandırmış durumda. Belki o facia olmasaydı bugün Ada'da ne bir Premier League görebilirdik, ne de çocuklarına kombine alan babalar, ne de sahada kaybettikten sonra alkışlarla uğurlanan futbolcular. İşte öyle bir dönüm noktasıydı o gün. Taylor raporu, devlet desteğiyle öyle büyük bir politika başlatılmış ki, bütün taraftar kimlikleri değiştirildi. En önemli ikinci sonucu ise bu oldu. The Guardian gazetesinden Owen Gibson ve birçok yazar diyor ki; "O facia İngiltere'deki modern futbolun doğuşudur" Aziz Yıldırım bunu Fenerbahçe için yıllardır uyguluyor, çok tepki alıyor ama "takımına destek veren" belki de biraz "seyirci" olan bu topluluğu artıma çabası bu devrim için. Artık satılan 30 binin üzerindeki kombinenin başka bir anlamı var mı? *** ELİMİZDE BÜYÜK BİR ŞANS VAR! "FARK ETTİK" DEYİN LÜTFEN! Bugün bu facianın 20.yılındayız ve ardından süren davalar tartışmalar halen daha devam ediyor. Polisin ihmalleri ve verdiği kararların faciayı yarattığı kesin. İngiltere faciayı yaşayarak büyüdü ve öğrendi. Hafta sonu oynanan derbi maçta ise Ali Sami Yen Stadyumu bize müthiş bir fırsat sundu. Sizce farkında mıyız? Olayı Ali Sami Yen, Avni Aker, Şükrü Saracoğlu diye indirgemek gereksiz. Bunu da hedef görmeyin, suç olarak da görmeyin sakın, lütfen. Yanlışa yanlış bakarak düşmeyin. Sık sık yapıyoruz da... En yakın örnek Galatasaray Bayan Basketbol takımı geçtiğimiz hafta Avrupa şampiyonu olurken Ayhan Şahenk'te kaç bin kişi vardı biliyor musunuz? Peki salonun kapasitesi neydi? O gün bir şey olmadı, o günü geçtik. O sayıları hiç hatırlamadık biz, hepimizin aklı kupadaydı. İşte en büyük hatamız. Federasyon derbi sonrası günü kurtarıyor, "kapalı tribün kapatılacak" diyor. Bu her şeyi çözecek mi? Ali Sami Yen'i kurtardınız belki ya diğerlerini kurtarmak için tribünlerin ölümle yüz yüze mi gelmesi gerekli? Şükrü Saracoğlu şu an belki de ülkenin en modern statlarından biri değil mi? Modern olması herhangi bir tehlike teşkil etmediğine işaret midir? Hillsborough Stadyumu o yıl Ada'nın en popüler stadıydı, varın gerisini siz düşünün. Saracoğlu'nda bugün halen daha önemli bir maçta stadyuma girerken taraftar öyle bir eziyet çekiyor ki. Dediğim gibi olay stat isimlerinde saklı değil, stat yerlerinde, sahiplerinde, içeriyi dolduran renklerde değil. Metrobüse binerken insanların hayatlarını kaybetme tehlikesi var bu ülkede, daha ne olsun! Ne olursa olsun ülkede taraftar devrimi, futbol devrimi somut adımlarla yapılmalı, bence zamanı geldi. Belki İngiltere bunu 89-90'da yaptı ama utanılacak bir şey yok, epey bir geriden gelsek de bizim de değiştirme gücümüz olmalı. Ne kadar bu iş eğitim de, kültürde, ailede, insan yapısında, medyada bitiyor deseniz de İngilizler bunu yaptı, bunu yapmak istediler çünkü. Tribün kapatmak mıdır çözüm, yoksa ülkedeki stat ve tehlike denetimlerini artırmak, bunu gerçekten mi yapmak? UEFA yapıyor ama Avrupa kupasında boy gösterenlere. İzmir Atatürk Stadyumu'ndaki ağır yıllanmış betonlar çökene kadar mı beklemeliyiz? Bu oyunun sahibi binler, acımadan, acıtmadan diyorum ki futbol için yaşıyoruz, futbol için ölmeyelim. Tribün kapatmayın, ülkeyi, insanları, statları değiştirin. Denetleyin, en küçük bir tehlike bile varsa yumruğunuzu vurun, bu oyunu oynatmayın. Biz facia görmeden yarım kaldık, tamamlanamıyoruz bir türlü. Facia gördük mü, topa vuracak çocuklar bulamayacağız. Ölüm kapıyı çalmadan içeri girer. Tribün, takım, stat, futbol devrimi dileğimle... Artık sadece karar vermeyelim, üç boyutlu düşünelim... sporx.com
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim |
ali sami hillsborough! |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|