AK Gençliğin Buluşma Noktası
Kitaplar ve Dergiler Kitaplar ve Dergi içerikleri, değerlendirme ve tavsiyeler.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-31-2007, 22:31   #1
Kullanıcı Adı
selahattin_ay
Standart Beklenen yazar niçin gelmiyor?
Son yıllarda edebiyatımızın önemli meraklarından: Beklenen yazar niçin gelmiyor?
Yılda 370 roman yazılıyor, pek çok öykücü, sayısız genç şair var, geçen bir yılda on bine yakın edebiyat kitabı yayımlanmış, ama gene de beklediğimiz, bizi yerimizden oynatacak, parlak, büyük yazarlar çıkmıyor, iyi kitaplar da pek az...
Bu endişenin, çok roman yazılmasıyla ilgili, düpedüz anlamsız bulduğum sızlanmaları üstünde birçok kere durdum. Ne kadar çok yazılırsa o kadar iyi olacağına inandığım için. Haklı yanıysa, uzun dönemler içinde bile edebiyatımızın kazancı yerine geçecek yazarların ortaya çıkmaması yanı sıra, bir çırpıda akla gelecek iyi edebiyat yapıtlarının da pek az çıkması.
Gene de bu meraktan anlamlı sonuçlar çıkarılamıyor da, sürekli hayıflanan yazılar yazılıyor. Bizim edebiyat ve düşünce yaşamımızın alışkanlığıdır: sonuç çıkarmakta güçlük çekilmez (demek inisiyatifli bireylerden oluşan bir dünyamız olduğunu düşünebiliriz), ama aşırı öznellikle havaya asılan sonuçlar çözümleyici düşünme biçimlerinin ürünü de olmaz.
Beklenen yazarlar çıkmıyor, ama niçin? Yanıt: Bilmiyorum...

Edebiyatımızın ana akımını güçlendirenler
Bugüne dek kestirmeden sonuçlar çıkarma kolaycılığı yüzünden, nedenler üstünde durmaya yeterince zaman ayrılmadı. Oysa umulan gelişmenin tohumları için yeterince uygun bir edebiyat ortamımız olup olmadığını tartışmak gerekir.
Özellikle Cumhuriyet dönemi edebiyatının kendinden hemen önce köktenci bir değişim içine girmeye çalışan yazarlardan da belirgin bir sıçramayla ayrılmasından sonra açılan yol, çağdaş Türk edebiyatının sonraki bütün rüzgârını da içine çekti ve o rüzgâr, bugünkü hâlâ edebiyatımızın belleğini yalayarak esiyor. Ömer Seyfettin ile başlayan Milli Edebiyat akımı Cumhuriyet'ten sonra Memleket Gerçekçiliği ile sürdü ve bu arada içinden çıkardığı, dönemin etkin yazarlarından Halide Edip Adıvar, Refik Halit Karay gibi yazarlardan sonra Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile güçlendi. Bugünkü kanon arayışlarına o günlerde somut karşılıklar verebilecek bu yazarların varlığı ve ağırlığı, yeni edebiyat içinde derin bir kanal oluşturdu ve yanında yöresinde oluşan bütün edebiyat hareketlerini bu kanala akıttı.
1940'larda oluşan gerçekçi ve toplumsal sorumlulukla kendini tamamlayan edebiyat hareketleri de ana akıma sağlam bağlarla eklendi. Selahattin Enis, Suat Derviş, Sabahattin Ali, İlhan Tarus, '40 Kuşağı şairleri; 1950'lerde ve 1960'larda, siyasal hayatın ısınması ve siyasallaşan yazarların ülke ve dünya sorunlarıyla iç içe yaşaması, hep bu ana akımı güçlendiren ve sürdüren oluşumları öne çıkardı.
Orhan Kemal ve Yaşar Kemal de bu ana akım içinde yer alır, Oktay Akbal, Adalet Ağaoğlu, Tahsin Yücel, Demir Özlü, Erdal Öz, Füruzan, Sevgi Soysal, Tomris Uyar ya da Necati Tosuner de... Edebiyatımızın önde gelen yazarlarının pek çoğu kendi özgünlükleriyle var olurken ve elbette ayırt edici yanlarıyla çağdaş Türk edebiyatının yapıtaşlarını oluştururken, ana akımı güçlendiren yazarlar oldu. Demek çağdaş Türk edebiyatının kanonunun belirlenmesi için gidilecek adres, bu ana akımın kendisidir. Kanonu tanımlamak için de, ana akımın özelliklerini çözümleyip ortaya koymak gerekir.
Bu öylesine güçlü bir akımdır ki, dışında kalmak her dönemde cesaret istemiştir. Berna Moran'dan Memet Fuat'a, Fethi Naci'den Asım Bezirci'ye, Mehmet Doğan, Ahmet Oktay ve Mustafa Öneş'e, dönemin bütün eleştirmenleri ana akımın yazınsal bileşenlerini tamamlamaya çalışmış, yaklaşık bir yarım yüzyıl boyunca yazılarıyla onu desteklemiş, yeni kuşaklara örnek göstermiş, onun dışına çıkan eğilimleri ya da tek tek yazarları olumsuz eleştirilerle sıkıştırmıştır. Ya hep belli bir anlayışın yazarı olunmuştur bizim edebiyatımızda, ya da yalnızlaşmaya mahkûm...


Tanpınar ve Oğuz Atay niçin anlaşılamadı?
Uzun süredir düşünüyor ve kendimce açıklamalarda bulunuyorum elbette: Niçin Ahmet Hamdi Tanpınar ve Oğuz Atay, romanlarının yayımlandığı yıllarda anlaşılamamış, olumsuz eleştirilerle karşılanmış, neden sonra kaçınılmaz biçimde yaşanan değişimler edebiyat kamuoyunu ikisine de yaklaştırmıştır? (Yaklaşan onlar olmadı elbette.) Burada nasıl bir sorun olduğu üstünde durulmadı ya da zamanında değerlerinin bilinmediği biçiminde kolay bir açıklamayla asıl sorular paketlenip kaldırıldı.
Oysa açık biçimde görülüyor ki asıl sorun, ikisinin de edebiyatımıza egemen ortak anlayışın kendi dönemlerindeki yazınsal doğasına ve çevresine bir hale gibi ördüğü kültüre ters düşmesiydi. Tanpınar, alışılmış roman anlayışının dışında, modernist romanlar yazıyordu. Oğuz Atay Huzur'dan yirmi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nden on yıl sonra bu kez daha da aykırı bir roman yazdığı için yadırganıyordu. Yayımlandığında kimsenin yüz vermediği Tutunamayanlar on yıl sonra bu kez yere göğe konamayacak, Tanpınar da aynı yıllarda pek çoklarınca çağdaş Türk romanının en önemli yazarı olarak karşılanacaktı.
Asıl önemlisi, ikisi de Türk romanındaki verili değerleri sarsacak, gedikleri kapayacak, roman sanatımızın artık bambaşka biçimde yazılmasını ve okunmasını sağlayacaktı. Çağdaş Türk edebiyatı içinde roman sanatına ve okuma kültürüne en büyük değişiklik katsayısının bu iki yazardan geldiğini söyleyebiliriz, ama en önemli romancıların da gene ikisi olduğunu öne sürmemek kaydıyla. Çünkü Tanpınar ve Oğuz Atay'ı önemli kılan asıl neden, edebiyatımızı tek kulvarda akmaya zorlayan ana akımın kullandığı etmenlerin dışında, ondan ayrı sularda akmaları, kendi kimliklerini inatla korumalarıydı.
Demek ki edebiyatımızın bugünkü zenginliğini pırıltılar saçarak ilerletememesinin en önemli nedeni budur. Birbirine yakın duran, yakınlığı gözeten, ayrılmayı göze almayan yazarlar ve yapıtlar arasından ana akımın büsbütün dışına çıkıp ona dışardan göz kırpan yaratıcıların çıkmakta zorlanması.
Tanpınar ile Oğuz Atay arasında, ana akımın dışına çıkmış üç önemli yazar daha var: Vüs'at O. Bener, Bilge Karasu, Ferit Edgü. Vüs'at O. Bener ve Ferit Edgü'nün kendileri dışındaki etki alanlarının sınırlı oluşunda öznel nedenler daha belirleyici. Bilge Karasu için de aynı öznellik söz konusu olmakla birlikte, onun hem kendiliğinden oluşmuş, hem de onu erken keşfedenlerin özel çabasıyla yaratılmış daha geniş bir etki alanı bulunduğu söylenebilir. Edebiyatımızın geleneksel çizgisinden ayrılmaya çalışan yazarların önündeki en çarpıcı örnekler arasında olmuştur Bilge Karasu ve kendi değerinin ne olduğu tatışmasının tamamıyla dışında, modernizmin keşfinin ertesinde kendine yol arayan edebiyatımıza kılavuzluk etmiştir.
Bugün edebiyatımızın genç kuşaklarının hem çok yazıp hem de gene edebiyat kamuoyunun hoşnutsuzluğunu kıramamasının nedeni, ana zincire eklenmek yerine ayrıksı ve apayrı bir yol seçen genç yazarların sayısının çok azlığı ya da olmayışıdır.
Bizim kuşağımızın önde gelen bütün yazarları da ana akımı tamamlayıp güçlendirdi. Yaklaşık yirmi beş yıl içinde yarattığı roman, öykü ya da şiir, toplamıyla edebiyatımızın son döneminin yükünü çeken bu kuşağın içinden çıkardığı sayılamayacak çokluktaki yazarın çağdaş Türk edebiyatının kanonuna ekleneceği kuşkusuz. Ama bu arada okurun ilgi alanına hemen hiç girmeyen, adları öncelikle aklıma gelen Faruk Ulay, Doğan Yarıcı, Faruk Duman, Murat Yalçın, Mehmet Günsür gibi yazarlar da yenilikçi biçim ve dil arayışlarıyla kendilerini gösterdi. Belki bu yazarlar arasında da ortak bir anlayıştan söz edilebilir, çünkü kültür koşulları belli bir dönem içinde ana doğrultudan ayrılmanın bin bir yolunu bulmak olanaksız, ama o arayışın kendini var etmek için bulacağı belli yaratım biçimleri olduğu da belli.
Demek ki son yıllarda yazılan çok sayıda roman arasından herkesin ilgisini üstünde toplayacak yazarlar bulmak kolay değildir. Kaldı ki ana akımdan ayrılmaya çalışan yazarlar da nitelikli bir azınlığın ilgi alanında kalmaya mahkûm oluyor ve onları yerinde saptamak için gerekli güçlü bir eleştiri ve değerlendirme etkinliği de bulunamıyor.
SEMİH GÜMÜŞ

 

selahattin_ay isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi