04-23-2009, 08:57 | #1 |
Şamil Tayyar "Başbakana ne oldu böyle?"
--------------------------------------------------------------------------------
29 Mart yerel seçimlerin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Başbakan Erdoğan, dün, partisinin meclis grup toplantısında ilk kez ayrıntılı şekilde seçim sonuçlarını değerlendirdi. Grup toplantısının diğer özelliği, Erdoğan ile parti yöneticileri ve milletvekillerinin seçim sonrası ilk buluşmalarına sahne olmasıydı. AK Parti üst üste girdiği 4 seçimden birinci çıksa, 2 bin 947 belediyeden bin 465’ini alsa, oyları iki büyük muhalefet partisinin toplamına ulaşsa, Türkiye’nin dört köşesinde temsil imkanı bulsa ve tüm siyasi istatistikleri alt üst etse de bu tablo, ne Başbakan Erdoğan’ı ne arkadaşlarını memnun etti. Yüzde 15’le iktidar hesabı yapanlar ve yüzde 23’le başbakanlık hayali kuranların bulunduğu ortamda, elbette AK Parti’nin yüzde 39’la karalar bağlaması beklenemez. Aksine hedeflerinin büyüklüğünü gösterir. Ancak, seçim sonuçlarının AK Parti’deki izdüşümü hiç de öyle gözükmüyor. En azından toplumdaki genel algılama, bu yöndedir. Bu olumsuz algıyı güçlendiren dağınıklık görüntüsüne ilave olarak, IMF anlaşmasının gecikmesi, kriz tedbirlerindeki uygulama aksaklıkları, bürokrasinin boş vermişliği ve bakanların yeni kabine beklentisine dayalı spekülasyonlar, iktidarı hayli zorluyor gibi gözüküyor. Açıkça belirtmek gerekirse, bürokrasi çarkı neredeyse durma aşamasında. Kimi üst düzey bürokratlar, ‘bakan toto’ oynuyor, aportta koltuk bekleyenler lacivert takım elbiselerle boy gösteriyor. Aynı durum bakanlar ve milletvekilleri için de geçerli. Bakanların her açıklaması, revizyon beklentisine dayandırılıyor. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in ‘Ermenistan sınırına dayandılar’ cümlesiyle tartışma alanına taşınan seçim analizi, bunun en çarpıcı örneklerinden biridir. Son günlerde Ergenekon soruşturmasına yönelik Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın açıklamaları ekseninde Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in tepkilerini bu yaklaşımla değerlendirenlerin sayısı az değil. Hatta Günay’ın merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun defin işlemiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararına imza atmadığı iddiasının altında aranan gerekçelerden biri de bakanlık koltuğu olarak konuşuluyor. Antalya’da seçim kaybeden Menderes Türel bile yeni kabinede görev alacaklar arasında sayılıyor. Boşluk doğunca ‘ağız büzmek’ öyle sanıldığı gibi kolay olmuyor. Öyle ki, bir süredir MİT Müsteşarlığı’na atama dedikoduları savunma muhabirleri tarafından gündeme getiriliyor. Başbakanlık Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in isimleri sıralanıverdi birden. Tek tek ‘sivil isimler’ aslanın ağzına atılıyor. *** Yeni ev ödevi Doğa boşluk kaldırmaz. Ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı, seçim sonuçlarının akıl tutulmasına yol açma riski bertaraf edilmelidir. Bu yaşananların siyasi faturasıyla ilgili değilim, ama bu olumsuzlukların vatandaşın gündelik yaşamını daha çekilmez hale getirme ihtimaline tepkiliyim. O nedenle bakan değişikliği yapılacaksa hemen yapılmalı, aksi halde olmayacağı ilan edilmelidir. Seçim sonuçlarından çıkarılan ‘ev ödevi’, hızlı bir tempoyla yaşama geçirilmeli ve uygulama aksaklıkları denetim altına alınmalıdır. Özellikle ekonomik krizle ilgili her türlü tedbir, gecikmeden sahaya sürülmelidir. Bunun yanı sıra, Ergenekon soruşturma sürecini sulandıracak girişimlere karşı gerekli tedbirler alınmalı, anayasa değişikliği girişimleri hızlandırılmalıdır. Özetle, yeni yol haritası hemen çizilmelidir. Deniyorsa ki, ‘her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır’, afiyet olsun. Unutulmasın, milletin kredisi, ilanihaye değildir. Dün anayasa değişikliği konusunda Başbakan Erdoğan’ın Meclis Başkanı Toptan’la görüşmesi, pedalın çevrilmeye başlandığı izlenimini doğurdu, karamsar havayı bir nebze olsun dağıttı. Ama yeterli olduğu söylenemez. Toplum, daha seri ve hızlı adımlar atılmasını umuyor. Aksi halde ‘Başbakana ne oldu böyle?’ diye soran vatandaşı ikna etmek zorlaşır. Şah satrançtaki en güçlü taştır, oyun bitip torbaya konduğunda diğer taşlardan hiç farkı kalmaz. Yılmaz gibi, Çiller gibi... Önemli olan, oyun devam ederken ayakta kalmayı başarmaktır. İlk dört seçimde bu görüldü, test edildi. Beşinci yolda bu dağınıklık niye... Şamil Tayyar - Star
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|