![]() |
#1 |
![]() Birbirimizi görmeden, tanımadan ve sadece "hissederek" yürüttüğümüz dostluk ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı gelişiyor.. Gerçek yaşamda önce fizikleriyle, giyim kuşamlarıyla, sonra da fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle, zihinleriyle tanışırız insanların.. sanal ortamda, önce fikirler ve görüşler ön plandadır, birbirimizi zihinlerimizle tanırız, severiz ( ya da sevmeyiz ) ve bazen de tanımak isteriz, görüşür tanışırız....Değer verir, dost oluruz.. "Dostunuz size aklından geçenleri açıklarken ne 'hayır'ı ne de 'evet'i ona söylemekten korkmayınız. Ve o sustuğunda yüreğiniz onu dinlemeyi sürdürsün; eğer dostun senin içindeki denizin alçalacağını bilmek zorundaysa, bırak yükseleceğini de bilsin.. Yanlızca zaman öldürmek için aranılan dost nedir ki ? O, sizin ihtiyacınızı karşılamak içindir, yoksa anlamsız boşluğunuzu değil.. Ve dostluğunuzun uyumunda, bırakın kahkahalar yükselsin ve zevkler paylaşılsın..." Bazen bu büyü bozulmasın diye, dürüst olamadığımız için, bu tanışmayı istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya bizimki. Bir şekilde kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız, güvenmek isteriz yazılana, dostlarımıza.... Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir...Ve hiç kimse de bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar saf değil...Dürüstlük, özgürlük demektir ve özgürlük kısıtlanmamalıdır asla... İnsan; karşısındakini bir süre aldatabilir belki... Hatta uzun bir süre de bunu devam ettirebilir... Ama kendini kandıramaz, bunu hep sürdüremez. Sürdürürse, kişilik sorunları başlayacaktır, yarattığı kahramanı yaşatmaya çalışırken, kendisini yaralamış, hatta öldürmüş olabilir... Ne kaybederiz oysa, ne olur boyumuz kısa veya uzun ise, zayıf veya şişman isek... Sağlığımız yerinde veya değil ise... Eksiklerimiz varsa... Paramız olsa veya olmasa... Veya o filmi görmemişsek, o şiiri duymamışsak.... Ya da o ülkeye gitmemişsek...Sesimiz güzel değilse... O konuya yabancı isek....Söylediğimiz yaşta değilsek... . Ya da yaşamımızda olmadığını söylediğimiz birileri varsa... Ne farkeder dostluk adına.. Yalanların esiri olarak yaşamak ve bir gün herşeyden kaçmaktansa, dürüst olmayı denesek dostlarımıza ve kendimize... Yarattığımız dünyanın birgün başımıza çökmesindense... Daha kötüsü, bir başkasının dünyasını yıkmaktansa.... "Tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan kaleler yaptıkça okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır, ve yaptığınız kaleleri yıktıkça okyanus sizlere gülmektedir.." Kendine mükemmel bir kişilik oluşturmak çok kolay... Zor olan, olduğunu dürüstçe olabilmek... En acı gerçeğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatırla... Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli ve uzun ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun... Unutma,uzun vadede dürüstlük her zaman galip gelecektir... Kendini zor olsa da, acı olsa da, kabullen... Çünkü sen biriciksin, çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri kurma.. "Acınız, idrakinizi kaplayan kabuğun kırılmasıdır. Nasıl ki, bir meyvanın yüreğinin güneşi görebilmesi için kabuğunun çatlaması gerekir, acı da sizin için öyledir. Kalbinizi güncel yaşantınızın mucizelerine hayran tutabilseydiniz, acınız mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdı. Tıpkı; tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi, yüreğinizin mevsimlerini de kabul edebilseydiniz, Pişmanlık ve üzüntülerinizin Kış'ında çevrenize huzur içinde bakabilirdiniz... Acılarınızın çoğu kendinizce seçilmiştir. İçinizdeki hekimin hastalıklı benliğinizi tedavi amacıyla verdiği tatsız ilaçtır... Bu nedenle, içinizdeki hekime güvenin ve uzattığı devayı sükûnetle ve yatışarak için.." Karşındakine güvenmek istiyorsan,dürüstlük arıyorsan,önce kendini güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu; acı da olsa, zor da gelse kendinle tanış ve bize seni sun.. Çünkü biz seni seviyoruz, klavyenin tuşlarındakini, sahte dostu değil, sadece ve tam da şu halinle SENİ .....
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|