Hayatta söyleyeceği sözü en çok tartan, ölçen biçen bir insan taifesi varsa o da şairlerdir. Şiirlerin, mısraların, kelimelerin hatta hecelerin üzerinde kuyumcu hassasiyetiyle çalışan bu insanlar ölümsüzlük suyundan içmeye aday bahtiyar ruhlardır. Şahsen, dünya üzerinde sözünü iştiyakla dinleyeceğim bir insan güruhu varsa onlar da bu asil söz erbabıdır. Birçok meslek sahibi içinden söz söyleme işinde bu denli incelmiş şair kısmı tarih boyu pek çok şey söylemişler. Ancak bazıları var ki insanın içine ateş gibi, alev gibi düşüp gönlünü yangın yerine çeviriverir. Art arda sıralanmış şu birkaç kelimeye binlerce tonluk sanatı yüklemeyi başaran bu insanlara gıpta etmekte zannederim haksız değilim. Şair ne söyler? Derdi nedir? Niye şiir söyler? Bu suallerin cevabını şaire bizzat sormak, aradan esrarlı bir perdeyi kaldırmak demektir. Asıl sır, şairin yazdıklarının içinde gizlidir. Okuyana düşen, bu dertli adamın mısraların arasına döktüğü derdini asırlık hazineleri arar gibi arayıp bulmaktır: Şairin söylediği, kelimedir. Sana durulanmış kelimeler getireceğimpörsümüş bir dünyayı kahreden kelimelerkelimeler, bazıları tüyden bazısı demir (İsmet Özel) Şairin silahıdır kelime. Gergef gergef işlediği ve ruhunun özünü salarak kurduğu şiir kelimeden vücuda gelir. Hücresi, atomu kelimedir. Şair, onsuz hiçtir. Bazısı onun canını yakar, bazısını bir ateş gibi gönlünde taşır, bazısı şairi hırpalar, incitir, kimisi de canından eder. Söylediği bir şiir yüzünden canından olan nice şair vardır. Zihninizi şöyle bir zorlayıverseniz sizler de birçoğunu yakalayacaksınız elbet. Bir kelime için yirmi küsur yıl bekleyen şair elbet büyüktür. Tıpkı gidip de gelmeyeni bekler gibi. Yirmi yıl… Dile kolay. Hangi âşık, yârin kapısında bunca yıl bekler? Nasıl bir aşkla kendini sevgiliye böyle verir? İşte bu ölçüde şiirle hemhâl olanı da şiir bırakmaz, o beklediği kapıyı açar, şairi içeri alır. Mahrem kapıdan giren ve şiirin sırlarına erene de artık şiirde fani olmak haktır. Şairin söylediği, çaresizliktir. Ağlarım, ağlatamam, hissederim söyleyememDili yok kalbimin, bundan pek bizârım… (Mehmet Akif)Bir ömür boyu arar şair. Gönlüne düşecek o altın kelimeyi, şiiri arar. Bir sevgiliyi bekler gibi ruhundaki meçhul şiiri ortaya çıkarmak için çalışır. Bulabilmiş midir demeyin! Çünkü bütün şairler yarım kalmıştır. Acizdir şair. Kelimelerin karşısında eli kolu bağlı kalıverir. Bu engin ve rengin deryaya hangi kıyıdan yelken açacak? Nasıl bir dalgayı kovalayacak? Bu muazzam okyanusun ne kadarını kucaklayıp da ona libas giydirecek? Mahir sanatkâr burada ortaya çıkar ve bu zor sorulara “Ben buradayım!” dercesine yazdıklarıyla cevap verir. Şairin söylediği, doğumdur. Bir bahar günü doğdun senBaharın ta kendisi oldun sen (Sezai Karakoç) Şair, her şiirde yeniden var olur. Yeniden doğar. Her şiirde başka bir insan olur ve öyle alır kalemi eline. Şiirin kendisi doğumdur. Bu kutsal çilenin sahibi de elbet şairdir. Bu ulvi payeyi yüklenen şair yeri gelecek ‘gaiplerden sesler duyup çilesini ense kökünde gezdirecek” yeri gelecek ‘gece yarısı vuran bir gonk gibi ıstırabını’ ruhunda duyacaktır. Şairin her şiirde kimlik değiştirmesi boşuna değildir. Çünkü şair, şiirdir. Bu yolda yürüye yürüye şiirlerde yaşayacak ve adeta şiirin ‘ta kendisi’ olacaktır. Gördüğü bir resimden, dinlediği melodiden, yürüdüğü sokaktan, bindiği otobüsten şaire mısralar fısıldanacak ve birkaç mısra dilinden sonsuzluğa savruluverecektir. Ve bu savruluveren şiirler, şairin vücudu toprak olsa da okundukça çoğalacak ve şairin adıyla yaşayacaktır. Yazının başında şair için ölümsüzlük suyunu içmeye namzet, bahtiyar insan demem de bundandır. ‘Her dem yeniden doğarız.’ diyen Yunus’un ruhu şad olsun. Şairin söylediği, ölümdür.—Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki,Gün eksilmesin penceremden (Cahit Sıtkı) Lezzetleri acılaştıran son, ölüm. En son uğrayacağı insan çeşitlerinden biri de şairlerdir muhakkak. Yazdıklarıyla yaşayan, şiirlerinde vücut bulan şair milletinin her insan evladı gibi kafasını kurcalayanların başında ölüm gelir. Ona karşı ortak tavır bulmak imkânsızdır. Birinin kaçtığı kadar, diğeri ona koşar. Şair için asıl ölüm, susmaktır. Yazmamak, söylememek şairi hiçliğin zindanına atmaktır. Şiirinde hayat bulan, nefes alan, sonsuzluk tadan bu insana “Yazma!” demek zulümlerin en büyüğüdür. Şairin söylediği, hayattır.Buraya yazının akışı gereği birkaç dize koymam gerek ama koymayacağım. Koyarsam bu yazı sonsuza kadar sürebilir. Çünkü şiir hayattır. Hayatın içinde ne varsa şöyle ya da böyle şiirin içine girmiştir. Şairin söylediğini bu kadarlık bir yazıya sığdırmak na-mümkün. Hayatı şiirle yaşayan, şiiri hayat gibi yaşayan insanın söylediğini bir yazıyla anlatmaya çalışmak ya da anlattığını zannetmek az ahmaklık değildir. Şairin söylediğini bitirmek imkan dahilinde değil, en iyisi mi biz şimdi bir nokta koyalım.
Haziran ayında
www.viranvebahar.com adresinde yayınlanmıştır.