05-09-2009, 18:24 | #1 |
Büyükanıt Sonunda İkna Etti
Büyükanıt'a sorulan “Neden generallerin tutuklanmasına karşı çıkmadınız, engellemediniz?” sorusu O'nu bile ikna etti?
Büyükanıt'ın dile getirdikleri... Türkiye demokratlaşıyor, artık buna geç de olsa inanmaya başladım. 32. Gün’de Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar’ın sorularını yanıtlayan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt yakın tarihimize ilişkin ilginç bilgiler veriyor. Büyükanıt’ın kendisine sorulan “Neden generallerin tutuklanmasına karşı çıkmadınız, engellemediniz?” sorusuna verdiği cevap dikkat çekici: “‘Ben kanun manun anlamam, giremezsin içeri’ (diyebilir miyim?). İki tane de tank götürür. E nasıl hukuk devleti!” Büyükanıt, bu değerlendirmesiyle Genelkurmay Başkanı olarak hukuka karşı gelemeyeceğini ifade ediyor. Türkiye, artık askerin de geçmişten farklı olarak hukuk devletine uymayı kabullendiği, onu gerekli gördüğü bir dönemden geçiyor. Önemli bir ilerleme. Hukuk devleti kavramı, eskiden, Türkiye için fazla lüks bir olgu olarak algılanabiliyordu. Artık lüks değil zorunluluk olduğu fark edilmeye başlanıyor. Büyükanıt, gazetecileri ve aydınları suçlayan ve Akın Birdal’i suikast hedefi haline getiren ‘Andıç’ın hata olduğunu kabul ediyor. ‘Andıç’ın o dönem görevde bulunan üst düzey generaller tarafından hazırlandığı uzun bir süredir biliniyor. Sahte bir ifadeye dayanıyordu. Sorumlularının yargı önünde hesap vermesinin zamanı gelmedi mi? Büyükanıt konuşuyor; “... Ama genel anlamda darbelerin (ki ben darbe lafını kullanmayı pek sevmem) pek yararlı olduğu söylenemez. Bunu ifade etmek dürüstçe bir söz olur.” Dürüstlüğü için Büyükanıt’a teşekkür ederiz. Bu değerlendirme, bir anlamda darbelerin ‘iyisi’nin de olabileceğini söyleyen ve kendi darbesini savunan ısrarlı darbecilerin kaybettiğinin de kayda geçmesidir. Büyükanıt, bir zamanlar ortalığın karışmasına neden olan ‘Genç subaylar rahatsız’ haberlerinin ‘üretilmiş’ haberler olduğunu da bir not olarak düşüyor. Bu haberleri yayan merkezlerin kendisinin önünü kesmek amacıyla olmadık iftiralara giriştiklerini anlattığı bölümler ilgi çekici. Bu değerlendirmeler, bir yönüyle de, ordu içindeki iktidar kavgasının ne kadar acımasız yürütüldüğünün yansıması olarak okunabilir. Yaşar Büyükanıt’ın değerlendirmeleri içinde belki en can alıcı vurgu, PKK yönetiminin üslendiği Kandil Dağı’yla ilgili olan. Mehmet Ali Birand’ın Kandil’e ilişkin sorduğu “Bütün Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gönderseniz temizlenemez mi?” sorusuna şu cevabı veriyor: “Hayır, hayır arazi çok kötü çok uzun mesafe.” Büyükanıt’ın itirafları ister istemez Kandil Dağı’na son dönemlerde yapılan operasyonlardan sonraki gazete manşetlerini hatırlatıyor. “Yok oldular, bittiler. Panik içinde kaçıyorlar.” Bu tür haberler, toplumumuzun meseleyi doğru anlamasını engellediği gibi, sorunu çözmek isteyenleri de güç duruma düşürüyor. ‘Kürt sorunu’ birbirimizi gaza getirerek çözebileceğimiz bir sorun değil. Medyanın bu noktada ciddi hatalar yaptığını kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye, ‘askeri çözüm’ü çok aşan devasa bir sorunla yüz yüze. Sorunun büyüklüğünü askerin görüyor ve ifade ediyor olması, çözüm üretmek açısından da yeni bir duruma işaret ediyor. Büyükanıt’ın 32. Gün’de yaptığı değerlendirmeler, Türkiye’deki siyasi demokrasinin belli bir aşama kaydettiğini gösteriyor. Hukukun üstünlüğü yavaş yavaş egemenliğini kabul ettiriyor. ‘Silahlanmak zorunluluktur ama hukuk lükstür’ anlayışı sona eriyor. Türkiye’nin bir hukuk devleti olma yolunda ilerlediğinden söz etmek mümkün hale geliyor. Geri ülkelerde askeri yönetimler, askeri müdahaleler siyasetin kaderi gibidir. Türkiye, bu müdahalelerden çokça nasibini aldı ve bir darbeler ülkesi olarak isim yaptı. Bunun acısını çektik. Başbakanlarımızı, gençlerimizi bu darbelerde darağaçlarında yitirdik. Siyaset asker vesayeti altında ezildi, kimlik kazanamadı. Yaşar Büyükanıt’ı dinlerken, Türkiye’nin bir eşiği aştığını görmenin mutluluğunu yaşadım. Ne büyük engelleri geride bıraktığımızı yeni baştan gözden geçirdim. Diyebilirsiniz ki, ‘Hop! Daha alınacak çok mesafe var.’ Bu ülkede kalıcı ve istikrarlı bir demokrasiye ulaşmak için daha bir fırın ekmek yememiz gerektiğinin farkındayım. Hayal içinde değilim. Ama umutluyum. Oral Çalışlar/Radikal
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|