05-13-2009, 08:54 | #1 | |
Laik Ülkeye "Sağ" Parti..
Alıntı:
Başka bir forumda gördüm bu tartışmayı. Bizler ne yorum yapıyoruz bu duruma. Merak ediyorum. ?
|
||
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
05-13-2009, 10:42 | #2 |
Din eğilimi olmayan bir millet bir devlet yıkılmaya mahkumdur. Hangi din olursa olsun. Ancak bir dine mensup olmak zorundadırlar. Gördüğümüz gibi her ülke milletinin dinleri var.
Çin de belki onlarca din var anacak her din mensubu dinine sımsıkı bağlıdır. Çünkü her din ahlaklı yaşamayı tavsiye eder. Şimdi biz dini reddedip sadece devlet desek bizi birbirimize bağlayacak ne kalırki. |
|
05-13-2009, 20:09 | #3 |
laiklik dinsizlik demek değildir çok basit bir düşünce ayrıca işin garip tarafı laikliği anayasaya sokan bir sağ parti demokrat partidir
|
|
05-14-2009, 23:53 | #4 | ||
Bence bu alıntı yapılan yazı olaya hatalı şekilde yaklaşmış, kavramları yerli yerinde kullanmamış. Gerçi ülkemizdeki siyaset algısının da bunda katkısı yok diyemem.
Genel olarak, serbest piyasa düzeni içinde "sol" sosyal ve ekonomik eşitsizliklere vurgu yapar. Piyasanın "görünmez el"inin bu toplumsal sorunları çözmekte tek başına yeterli olmayacağını, bu amaçla devletin sosyal rolünün toplumsal refah için çok önemli olduğunu savunur. "Sağ" ise, daha fazla liberal ekonomiden yanadır. Düşük vergi oranlarının, piyasa üzerinde daha az denetleyici ve baskıcı olmanın daha verimli bir ekonomik işleyişi sağlayacağı düşüncesini benimser. Bunun kısa vadede sosyal eşitsizliklere yol açsa bile, orta ve uzun vadede toplumsal refahı arttıracağı ve bunun bütün toplum kesimlerinin daha yararına olacağını savunur. Eğer demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi veri olarak alınıyorsa, bu iki yaklaşım radikal farklılıklar değil, makul yorum farkları niteliğindedir. Bu açıdan, ben laiklik kavramı ile sağ-sol kavramlarını doğrudan birbiriyle ilişkili görmüyorum. "Din ve vicdan özgürlüğü" ve "devletin işleyişinin ve hukuk sisteminin herhangi bir din ve inanç sistemine dayandırılmaması" şeklinde özetlenebilecek laiklik zaten demokrasinin bir gereği. Şimdi, "sağ-sol" ve "laiklik" konusuna biraz farklı şekilde bakmak istiyorum. Daha fazla eşitlik vurgusu yapan, hatta özel mülkiyete karşı olan bir rejim pekala devletin işleyişini din kurallarına dayandırıyor olabilir. Bu durumda o rejim, hem "sol" niteliktedir, hem demokratik değildir, hem de laik değildir. Sadece din faktörü nedeniyle "sağ" diyemeyiz herhalde. Benzer şekilde sosyal ve ekonomik eşitlik hiç gündeminde olmayan, en vahşi şekliyle kapitalist düzeni uygulayan bir rejimde aynı zamanda dine ilişkin her şey yasaklı olabilir. Şimdi buna ne diyeceğiz? "Sağ" mı, "sol" mu? Ayrıca şunu da vurgulamak lazım: Diyalektik materyalizm ve Marksizm esaslı bir proleter diktatorya demokratik nitelikte olamayacağı gibi laiklikten de bahsedemeyiz. Özet olarak demokrasiyi veri olarak aldığımızda, "sağ-sol" laiklik ile doğrudan ilişkili kavramlar değil. Demokratik düzen içinde bütün partilerin demokrasi ve laiklik kavramlarından yana olması gerekir. Türk siyasi tarihine ilişkin yaygın algılar, çoğumuzun bu konularda kavram kargaşası yaşamasına neden oluyor. Çünkü tarihsel olarak siyaseti din üzerinden algılama eğilimindeyiz. Mesela Cumhuriyet Halk Partisi sosyal-ekonomik anlamda "sağ" bir programa, Demokrat Parti ise daha "sol" bir programa sahip olsaydı; ama öte yandan tarikat-cemaat-din-toplum-devlet ekseninde bilindik pozisyonlarını aynen korumuş olsalardı ne olurdu? Bence Türkiyedeki "sağ-sol" algısı yine DP'yi "sağ", CHP'yi "sol" olarak görecekti. Alıntı:
Alıntı:
Din ve ahlak ilişkisine gelince. Evet, bildiğimiz dinler hoşgörüyü, iyi bir insan olmayı öğütler. Bu yönlü bir nedensellikten belki bahsedebiliriz. Ama buradan hareketle tam tersi bir yönde bir çıkarım bana doğru gelmiyor. Yani, kendisini bir din ile ilişkilendirmeyen veya dindar olmayan kişi ahlaksızdır gibi bir sonuç. Bunun tam aksi örneklerini İskandinav toplumlarında görüyoruz. Dinin sosyal alanda çok az etkili olduğu bu toplumlar aynı zamanda sosyal barışın son derece yüksek, suç oranlarının ise son derece düşük olduğu toplumlar. Bana gayet "ahlaklı" görünüyorlar. Tabii eğer "ahlak" denilen şeyi sadece kadın-erkek özel ilişkileri üzerinden tanımlamıyorsak... ;) Hem bireysel anlamda inançlara, hem de bir sosyal kurum olarak dine gerekli saygıyı gösterelim. Ama bir "millet" olmak, "ahlaklı" olmak gibi şeyleri tek başına din ile tanımlamak bana doğru gelmiyor. |
|||
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|