AK Gençliğin Buluşma Noktası


Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-15-2009, 08:44   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart ABD ordusu ve misyonerlik

Amerikan güçleri Afganların din değiştirip Hıristiyan olmaları için mi çalışıyor?


Peştun ve Dari dillerine tercüme edilmiş İncilleri nasıl dağıtacaklarını müzakere eden ABD askerlerinin görüntüleri ortaya çıktı ama Amerikan ordusu askerlerinin Afganları İslamdan döndürme çalışmalarına izin verdiğini inkar ediyor. Hava Kuvvetleri emeklisi, Military Religious Freedom Foundation kurucusu ve Reagan yönetimine hukuk müşavirliği yapmış Mikey Weinstein ve Harper Magazine'de yayınlanan The Crusade for a Christian Military başlıklı makaleyi kaleme alan Jeff Sharlet'le birlikteyiz.

Amy Goodman: Eski Afganistan başbakanı Ahmed Şah Ahmedzai, ABD askerlerinin Afganları Hıristiyanlığa çekmek için çalışmalar yaptıkları yönündeki iddiaların incelenmesi çağrısını yaptı ve "Afganistanda yapmaları gerekenden büsbütün sapmadır bu" dedi. Ahmedzai'nin sözleri, Bagram hava üssündeki Amerikan askerlerini Peştun ve Dari dillerine tercüme edilmiş İncilleri nasıl dağıtacaklarını müzakere ederken gösteren ve el Cezire'de yayınlanan görüntülerden sonra geldi. Amerikan ordusu, askerlerinin Afganları İslamdan döndürme çalışmalarına izin verdiğini inkar ediyor. Ordu, görüntüde yer alan İncillere el konulduğunu, imha edildiklerini ve hiçbir zaman da dağıtılmadıklarını iddia ediyor. Amiral Mullen Pazartesi günü Pentagon'da yaptığı bir açıklamada "ABD ordusu bakış açısından, belirli bir dine arka çıkmak durumunda değiliz kesinlikle" dedi.


Pentagon, film yapımcısı ve eski bir asker olan Brian Hughes'ın çektiği görüntüleri yayınladığından dolayı el Cezire'yi eleştirdi. Ordu sözcüsü Albay Greg Julian "bunların çoğu bağlamından koparılmış şeyler. Sorumsuz ve münasebetsiz gazetecilik bu. Afganlara din propagandası yapmak gibi bir çaba yok. El Cezire ise Pentagon'un iddialarına cevap olarak salı günü görüntüleri olduğu gibi yayınladı. Seçtiğimiz bu görüntülerde yer alan din görevlisi, Bahriye Albayı Emmit Furner, faal hizmetteki askerlerin herhangi bir din propagandası yapmalarını yasaklayan Merkez Karargâh Genel Emirler No 1 hakkında müzakere ederken görülüyor.

Bahriye Albayı Emmit Furner: Elbette ki Kitab-ı Mukaddes'te emredildiği gibi yapın, ilahi kelâmı paylaşın fakat bunu nasıl yaptığınıza dikkat edin. Profesyonel bir şekilde yapın, Hıristiyan inancını profesyonel bir şekilde temsil edin. Kendi dininize döndürmek kurallara aykırıdır; bunun anlamı, çıkıp faal bir şekilde dine davet edilecek birilerini aramak demektir. Bu mesele hakkında çok şey söylemeyeceğim. Sadece dikkatli olun. Hıristiyan inancını saygın ve profesyonel bir şekilde temsil etmeniz gerektiğini hatırlayın. İnsanları İsa'ya kazandırmanın mütehakkim ve itici olmayan çeşitli yolları vardır. Bunu yapmanın yolları vardır. Sizler, başkasını kendi dinine çekme faaliyetini yasaklayan amir bir hükmün olup olmadığı hususunda ne düşünüyorsunuz? Başkasını kendi dinine döndürmenin (proselytize) ne olduğunu biliyor muyuz?


Bir asker: Yani ordu (işitilmiyor) genel bir emir?

Bir asker: Genel Emirler No 1.

Bahriye Albayı Emmit Furner: Bir Numara.

Çavuş Jon Watt: Kendi dininize döndüremezsiniz ama (işitilmiyor) verebilirsiniz.


Bahriye Albayı Emmit Furner: Pekâla bunun hakkında konuşalım. Ne düşünüyorsunuz? Buradaki kültürle etkileşim içine girebilmemiz, bu ülkedeki misyonumuz için önemlidir, er ya da geç kendi bildikleri üzere hareket etmeleri için bu şeyi geri verebilelim diye. Kafaları ve gönülleri ne kadar kazanırsak isyancıların, Talibanın ve kötü olan herkesin kökünü kurutma görevini de o denli başarıyla tamamlayacağız. Bizim yanımızdakilerin sayısının daha fazla olmasını istiyoruz ve şayet ateşli bir İncil vaizi, parmakla işaret eden ve eleştirel insanlar olarak görülürsek yanımızdakilerin sayısı daha fazla olmayacak. İlahi kelâmı paylaşmayın demiyorum. Bir Hıristiyan olarak yaptığınız şey. Ancak ilahi kelâmı akıllı bir şekilde paylaşın: Sevgi, saygı göstererek onların din ve kültürünü dikkate alarak. Bir Hıristiyanın yaptığı şeydir diğer insanoğullarının değerini takdir etmesidir. Fakat aynı zamanda ilahi kelâmı paylaşmamanızı söylemiyorum. İlahi kelâmı paylaşmanızı ama bunu akıllı bir şekilde yapmanızı söylüyorum, lütfen.

Amy Goodman: El Cezire'nin olduğu gibi yayınladığı bir diğer görüntüde din görevlisinin yardımcısı Çavuş Jon Watt var; Irak'ta İncil dağıtma tecrübesini anlatıyor.

Çavuş Jon Watt: Irak'taki insanlardan aldığım tepkiler hârikuladeydi. İlahi kelâma açlık çekiyorlardı. Halı satıcısı, halıyı satın alıp bir kenara koyduktan sonra almak için geri geldiğimde onu üç kez öptü ve "teşekkür ederim" dedi, üç kez.

Kaldığım binada tesisatçılar çalışırken, Camp Liberty'de yeni bir binaya taşınmıştık, adamla bir süre konuştuk; üç tesisatçı daha vardı (işitilmiyor) Hummer ve arkada taraftan atlayıp geldiler, adam Arapça mı? Arapça mı? diye soruyordu çünkü İncilleri (işitilmiyor) [okuyamazlar] ve Kuran, kendisinin ilahi kelam olduğunu söylüyor onlara.

Bu yüzden İncili hediye edebilirsiniz – biliyorsunuz, orada oturmak zorunda değilsiniz [sonuçta] -hediye eder sonra yürür giderseniz – bizim misyonumuz dostluğu bilhassa gösterir – adamlar İncili isteyeceklerdir ve bu sûretle ona sahip olacaklardır. İşte bu hârika. Afganlarla arkadaşlık kurmuş birkaç kişi biliyorum. Hârika bir şey bu. Aksi takdirde sadece onu nasıl elde edebileceğini bilmesini sağlayın, şahsen alıp götürmeyin. Bu şekilde davrandığınızda nizamnâmeyi ihlal etmemiş olursunuz (...)

Amy Goodman: El Cezire'nin yayınladığı ilk haberde, Afganistandaki Amerikan ordusu din görevlilerinin bağlı olduğu Yarbay Gary Hensley'in askerleri, insanları İsa adına avlamaya çağırması da vardı.

Yarbay Gary Hensley: Özel Kuvvet adamlarının işi adam avlamaktır. Hıristiyanlar olarak biz de aynı şeyi yapıyoruz: İsa adına adam avlarız. Yaparız bunu. Yakalayıncaya kadar peşlerine düşeriz, cennetin tazılarını peşlerine salarız ki [cennetin] krallığına götürelim onları. Öyle değil mi? Bizim yaptığımız bu. İşimiz bu.

Amy Goodman: Şimdi iki misafirim var, ikisi de bu hikayeyi yakından takip ediyor. Jeff Sharlet, Harper's Magazine'de yazıyor. Programımıza Rochester, New York'tan katılıyor. Aynı zamanda gelecek ay yayınlanacak olan The Family: The Secret Fundamentalism at the Heart of American Power başlıklı kitabın yazarı. Harper Magazine Mayıs sayısında yayınlanan makalesinin başlığı "Jesus Killed Mohammed: The Crusade for a Christian Military."
Ve Hava Kuvvetlerinden emekli Mikey Weinstein; Military Religious Freedom Foundation kurucusu, bir Cumhuriyetçi, üç yıl süreyle Reagan yönetimine hukuk müşavirliği yaptı; With God on Our Side: One Man's War Against an Evangelical Coup in America's Military başlıklı kitabın da yazarı.
Afganistan'daki Albay Greg Julian'ı da davet ettik. "Burada savaşıyoruz" dedi ve bize katılamadı. Jeff Sharlet, ilk önce size soralım. Bu görüntülere ve bağlamından kopartıldığını söyleyen ordunun cevabına karşı tepkiniz nedir?


Jeff Sharlet: Hakikatin dışında herşey. Malumunuz, görüntülerde gördüklerimiz buzdağının tepesi sadece. Mikey Weinstein bana gelip "bu konu hakkında yazmanız gerekiyor, biliyorsunuz" dediğinde bu denli yaygın olduğu hakkında şüpheliydim. Her rütbeden yüzlerce kişiyle mülâkat yaptım ve aynı düşünceyle karşılaştım. Yarbay Hensley'den dinledikleriniz erden generale kadar tekrarlanıyor da tekrarlanıyor. Ancak en korkutucu olanı, subaylarda yoğunlaşmış olması.


Amy Goodman: Hensley hakkında kapsamlı şekilde yazıyorsunuz. Kim olduğunu ve görüntülerin önemini anlatırmısınız.

Jeff Sharlet: Yarbay Hensley, yayınlanan görüntülerdeki kişi, İsa adına insanların avlanmasından bahseden kişi, din görevlilerinin başındaki kişiydi, Afganistan'da orduda hizmet veren din işleri subaylarının başı. Görüntülerde farkedebilir misiniz bilmiyorum, giydiği t-shirt'e yakından bakarsanız Chapel NeXt adlı köktenci bir grupla yakınlığını gösterir. Ve bir Afganistan haritası üzerine haç çizildiğini görebilirsiniz. Görüntülerin kalan diğer kısımları da aynı derecede rahatsız edici. Onun inancına göre içinde bulunduğumuz zaman apokaliptik zaman, bir noktada bu minvalede konuşuyor, oradaki ABD askerlerinin esas itibariyle takdir-i ilahi gereği bir misyon yürüttüklerini söylüyor. Ondan sonra da ABD ordusunu kastederek "Biz yeni İsrailiz" diyor ve vurgulama maksadıyla ifadeyi yineliyor, "Biz yeni İsrailiz."
Aynı tutuma sahip pek çok subayla konuşmamış olsaydım bu adamın bir tür azgın, başına buyruk [maverik] bir tip olduğunu düşünürdüm. Hikayede Yarbay Bob Young'a değindim, bu kişi Afganistandaki Kandahar Hava Üssünde bulunuyor; Afgan savaş beylerine Amerikan hükümetinin Hıristiyanlığa dayandığını, onu yüce kılanın bizim Hıristiyan Tanrımız olduğunu ve şayet demokrasiyi istiyorsa Afganistan'ın bir seçeneği olduğunu anlattığı bir PowerPoint sunumuyla apaçık övünüyordu. Ve o seçenek elbette İsa adına olacaktı.
Bu kişiler kilise ve devlet çizgisini geçtiklerini bile bilmiyorlar.


Amy Goodman: Harper'da yayınlanan makalenizin adı "İsa Muhammedi Öldürdü." Bunun nerden geldiğini anlatır mısınız?


Jeff Sharlet: Askeri personelle mülâkat yaparak geçen bir yıldan sonra karşılaştığım ve bazı bakımlardan en korkutucu hikayeydi. Çavuş Jeffery Humphrey, bu askeri iklimde öne çıkıp gördükleri hakkında konuşma cesaretine sahip az sayıdaki askerlerden biriydi. Samarra'ya konuşlanan askerlerden.

Paskalya zamanı..,gün sakince başlar. Bir din işleri subayı Mel Gibson'ın çevirdiği yahudi karşıtı Passion of the Christ [Tutku] filmini getirir ve gün boyu sürekli bu film oynar. Özel Kuvvetler, onun da bulunduğu Özel Kuvvetler saldırıya uğradığında, Irak kökenli Amerikan tercümana zırhlı Bradley savaş aracının bir tarafına büyük ve kırmızı yazıyla Arapça "İsa Muhammedi Öldürdü" yazdırırlar. Tercümanı elinde megafon aracın tavanına oturturlar ve tercüman Arapça "İsa Muhammedi Öldürdü" diye bağırmaya başlar, cevap veren herkesin üzerinde silahları, Amerikan silhlarını denemeye başlarlar, Bradley Samarra şehrine doğru ilerler ve gittiği her yerde ateş açar, Özel Kuvvetler "İsa Muhammedi Öldürdü" cümlesine tepki gösteren her bir Iraklıyı düşmanın parçası olarak görme noktasına gelir dolayısıyla da imha edilmeleri gerektiğine.

Bradley'i kullanan Yüzbaşı John DeGiulio ile konuştum, şimdi Bahriye Albayı oldu, terfi aldı. Bir apartmanı tümüyle imha etmeyi, gördüğü herşeyi hava uçurmayı resmetti. Mel Gibson'ın Tutku adlı filmini izledikten sonra ruhen zırhını kuşandığı için bunu yapmaya muktedir olduğunu söyledi. Ve ardından da Irak sokaklarındaki ruhani muharebeye kendisini hazırladığı için din görevlisine teşekkür etti.

Amy Goodman: Mikey Weinstein, bu durumun ne derece yaygın olduğundan bahseder misiniz? Bu görüntülerden ne anlıyorsunuz? Şayet varsa, benzer bir durumu siz nasıl tecrübe ettiniz ordudayken?

Mikey Weinstein: Amy, birkaç mesele var. Birincisi, Eisenhower'ın meşhur veda konuşmasını, askeri-sanayi kompleksinin tehlikeleri hakkında Amerika'yı uyardığı konuşmayı herkes hatırlar. Bugün yüzyüze kaldığımız, köktenci-Hıristiyan-kilise-ordu-şirket-din propagandası kompleksidir.
Birkaç ay önce dört yıldızlı bir general, ABD ordusunun bir komutanı – ismini vermeyeceğim ama yüzbinlerce askeri komuta ediyor – bana şunu sordu: "Mikey, ne kadar kötü?" Tam olarak ne yaptığımı izleyecilerinize anlatıp göstereceğim. "General, kaleminizi masadan 6 buçuk inç yukarı kaldırın. Şimdi bırakın." Kalemi tam bıraktığım anda ona niçin düştüğünü sordum. "Neyi kastediyorsun" diye sordu. "Neden düştü?" dedim. "Pekala, yerçekim kuvvetinden dolayı" dedi. İşte ne kadar kötü olduğu. Aynı zamanda her yerdedir. İnsanoğlunun kurduğu teknolojik olarak en ölümcül teşkilatın, bizim Amerikan ordusunun zerrelerindedir. Heryerdedir. ABD ordusu vasıtasıyla köktenci Hıristiyan Amerika'ya varmamıza iki inç uzaklıktayız, malum.

Ordu kökenli, muhafazakar cumhuriyetçi bir ailedenim, üç nesil Askeri Akademi mezunudur, biliyorsunuz. Çocuklarımın üçü de Hava Kuvvetleri Akademesinden mezun. Bu konuyu kavramış ve yaygın basın organlarına götürmüş tek gazeteci Jeff Sharlet'tir. Ve birkaç yıl önce ilk kez konuşmaya başladığımızda inanılmaz derecede şüpheciydi.

Ve herkesten iki şey rica ediyorum. Jeff'in The Family: The Secret Fundamentalism at the Heart of American Power adlı kitabını okuyun, on sayfadan fazla bir kitap, bu yüzden gerçekten okumalısınız ve bir de Harper'da yayınlanan kapak konusu hikayeyi okuyun.

Su götürmez. Gördükleriniz, el Cezire'de yayınlananlar yeni şeyler değil. Sonsuza kadar bunlar hakkında konuşup duracağız. Arapçaya, Peştun ve Dari diline tercüme edilmiş yüzbinlerce İncil var. pek çok "para-kiliseler" var: Worldwide Military Baptist Missions, the Soldiers Bible Ministry, the Campus Crusades Military Ministry. Sayamazsınız bile. Bu ne kadar kötü olduğunu gösterir. Uysal ve miskin Amerika uyanmalı zira yaptıklarımızla Irak'a şimdide Afganistana gitmiş 1096'lı yılların haçlılarına benziyoruz


Amy Goodman: Bize Christian Embassy videosunun ne olduğunu anlatır mısınız?

Mikey Weinstein: Sanırım ilk kez 2006 yılında Jeff tarafından yazılmıştı. Öyle değil mi Jeff? Harper'da yayınlanan bir makalede.

Jeff Sharlet: Evet.

Mikey Weinstein: Buna bir baktık ve afalladım. Şükran Günüydü sanırım ve yemek hazırlamaya yardım etmek zorunda kalmayayım diye mutfaktan uzak durmaya yol bakıyordum. Jeff'in hikayesini okuyordum ve bu şey zihnimde çakı verdi, gördüğüme inanamadım.

Üst düzey Pentagon yetkililerinden bir gruptu bu, Pentagon'da çekilmiş görüntüde bazıları Ordu Müsteşarı Pete Geren gibi adamlar vardı, bazı generaller ve de üniformalı diğer adamlar; Christian Embassy (Hıristiyan Elçiliği) denilen, aşırı sağcı köktenci Hıristiyan örgütün misyonu için bastırıyorlardı. 11 Aralık'ta Ulusal Basın Klübünde bir basın toplantısı düzenledik, sanırım 2006 yılıydı, Savunma Bakanlığı görevini Rumsfeld'den devralan Robert Gates'in soruşturma açmasını talep ettik. Ve DODIG [Pentagon soruşturması] açıldı. Programın başlarında Irak'ın işgal edilmesini pazarlayan yetmişbeş üst düzey askeri yetkili hakkında hazırlanmış DODIG raporlarının ne dediğini gördük. Rapor geldi, yedi yetkiliyi sınırları aşmaktan dolayı kabahatli buldu, anayasal olarak değil, fakat cadılar bayramı kostümlerini, üniformalarını yanlış zamanda giymiş olduklarından dolayı. Ve pek çoğu o tarihten sonra terfi aldı.

Orduyu anayasaya hürmetsizlik ederken yakaladığımızda genelde olan şey, birkaç saat içinde, suç teşkil eden sahnenin olduğu kaseti uzatıp "ilerle ilerle" demektir. Kural bir, öyle bir şey olmadı. Kural iki, münferit bir hadisedir. Kural üç, bağlamından koparılmış. Bugün Democracy Now'a katılamayacak kadar ödlek Albay Julian, savaştığımızdan bahsederken, maalesef savaş köktenci Hıristiyanlarla Anayasa arasında cereyan edermiş gibi görünüyor.
Ona söyleyeceğim şey Martin Luther King'in söylediği şeydir, Albay Julian ve Pentagon, nihayetinde düşmanlarımızın sözlerini değil dostlarımızın sessizliğini hatırlarız. Ve sessizliğin hiyanete döndüğü vakit gelir çatar. Amerikamızın ordusu, belirli bir İncilin silaha dönüştürülmüş İsa Mesih perspektifini değil Birleşik Devletler anayasasını destekleyip savunacağına dair ettiği yemine ihanet ediyor ki Jeff yıllardan beri bu konu hakkında yazıyor ve konuşuyor.

Amy Goodman: Jeff Sharlet, askeri kültürün dönüşümünden bahseder misiniz? Meseleyi II. Dünya Savaşından itibaren ele alırsanız çok iyi olur. Nasıl değiştiğini özetle anlatır mısınız?


Jeff Sharlet: Evet. Hikayeyi II. Dünya Savaşı döneminde kurulan Officers Christian Fellowship adlı bir örgüt üzerinden anlatabilirsiniz. Adının da telkin ettiği üzere çoğu evanjelik ve muhafazakar Hıristiyanlardan oluşan subayların kurduğu bir cemiyettir. Ve iyiydi. Bir araya gelmek ve inançlarını paylaşmak isteyen subaylardı ve anayasanın birinci ek maddesindeki özgürlükleri bu yüzden belirlemiştik, bundan dolayı da yapabilirlerdi.
Durum değişmeye başladı Vietnamdan sonra Liberal Hıristiyan zümreden liberal din görevlilerini artık göremez oldunuz. Orduda artık görev almak istemediler. Reagan döneminde bu durum ivme kazandı; Reagan tüm kısıtlamaları ve düzenlemeleri ortadan kaldırdı, orduda bir din görevlisi gördüğünüzde, [film karakteri] Peder Mulcahy gibiydi, Peder Mulcahy biliyorsunuz, katoliktir fakat herkese yardım edebilir ve dini hizmette bulunabilir ve bunun için eğitilmiştir. Reagan, ordudaki din işleri sınıfının ağırlıklı olarak köktencilerden oluşması için bu tipi silip süpürdü. Bazı din görevlileri bugünkü oranlarının yüzde 80 olduğunu tahmin ediyor.
Officers Christian Fellowship denilen grup 11 Eylülden sonra Amerika'nın çatışmalarını "ruhani savaş" şeklinde tanımlamaya başladıkça durum daha da değişti. Ve korkutucu olan şey, bunu hayır ve şer arasındaki ruhani çatışma olarak tanımlamalarıdır. Mikey Weinstein'ı şeytâni bulurlar. Bu program onların nazarında şeytânidir. İşte bu bir sorundur. Denizaşırı ülkelerde savaştıkları kimseleri değil sadece, orduda onların hareketine katılmayanları da en iyi ihtimalle kasıtsızca şeytana alet olan kimseler olarak görürler.
Çılgınca sözlermiş gibi duruyor ama örgütün çapına bakarsınız 15.000 üyesi var. Her yıl yüzde 3 büyüyor. Dünya genelinde askeri tesislerin yüzde 80'ninde temsil ediliyor. Orduyu devletin bir şubesi olarak değil de misyonerlerin bakışıyla misyon sahası olarak gören, gidip ruhları devşireceğiniz bir yer olarak gören, George W.Bush öncesindeki uzun kampanyanın muradına erdiğini görüyorsunuz. Şimdiye kadar başarılı bir şekilde ilerlediler. Mikey Weinstein'ın dediği gibi, orduda öylesine baskınlar ki bazı bakımlardan hakim eğilim bunlar.


Amy Goodman: Jeff sadece bir dakikamız kaldı fakat Başkan Bush dinci sağa yakındı. Obama ise değil. Bu durum orduyu değiştirecek mi? Başkanlık töreninde dualardan birini yapan Rick Warren'le yakınlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Jeff Sharlet: Herşey planlandığı üzere giderse Mike Gould adlı bir general Hava Kuvvetleri Akademisinin başına geçecek, Mikey Weinstein'ın yıllardır anayasanın birinci ek maddesindeki özgürlükler için savaş verdiği yerdir burası. Mike Gould benim yazımda, Pentagon'dayken astlarını, onların dinini göz önüne almaksızın Rick Warren'in öğretilerine zorlayan bir kişi olarak yer alıyor. "Rick Warren'e bakmanız gerekiyor" demişti. Bu adam Obama yönetimi zamanında terfi edecek. Obama'nın onun görüşlerini paylaştığını hiçkimse düşünmüyor. Sanırım geldiğinde biraz ümit vardı ve yine sanırım Mikey eyleme geçileceğini düşünmüştü. Ama bunun yerine o eski aynı adamların hâkimiyeti ellerinde tuttuklarını ve çoğu kez terfi ettiklerini görüyoruz. Görünüşe bakılırsa Obama elini uzak tutma yaklaşımı benimseyecek ve gözardı edecek; bu ise hareketin daha da güçlenmesine imkan tanıyacak.

Amy Goodman: Mikey, on saniyemiz kaldı.

Mikey Weinstein: Bunun Hıristiyanlık ve Yahudilik veya Hıristiyanlık ve İslam arasında bir savaş olmadığını söyleyeceğim. Bu bir sağ-sol meselesi, siyasi tayfta yer alan bir mesele değil. Anayasal sağ-sol meselesi. Ordumuzun büyük kesiminin unuttuğu veya malumunuz, kasıtlı olarak unutmaya gönüllü olduğu da bu.

Amy Goodman: Bize katıldığınız için her ikinize de teşekkür ediyorum.


Dünya Bülteni için çeviren: M.Alpaslan Balcı
Kaynak: Democracy Now

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 05-15-2009, 09:44   #2
Kullanıcı Adı
BlueMoon
Standart
Amerikanın işi o zaten. Beyoğlunda bilmem nerde millete ücretsiz incil dağıtıyorlar ev kiralıyorlar misyonerlik faaliyeti yürütüyorlar. bunlar yeni şeyler değil
BlueMoon isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2009, 09:51   #3
Kullanıcı Adı
INTEGRAL
Standart
Peki başta Fethullah Gülen'in ''ışık evleri'' denilen evlerde ne yapılıyor. Yada çeşitli islami kuruluşların tarikatların, ülkemizde ve yurt dışında yaptıkları da aynısı değil mi? Onlarda ''tebliğ'' adı altında misyonerlik yapmış olmuyorlar mı?
INTEGRAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2009, 09:56   #4
Kullanıcı Adı
BlueMoon
Standart
Alıntı:
INTEGRAL Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Peki başta Fethullah Gülen'in ''ışık evleri'' denilen evlerde ne yapılıyor. Yada çeşitli islami kuruluşların tarikatların, ülkemizde ve yurt dışında yaptıkları da aynısı değil mi? Onlarda ''tebliğ'' adı altında misyonerlik yapmış olmuyorlar mı?
Ne alakası var hocam Allah aşkına ? Adamlar hristiyanlığı yaymak için gizli ve yasadışı faaliyetler yürütüyorlar. Sen fethullah gülen hocaefendinin yasadışı bir işini bile gördün mü ? adamıın her şeyi yasal çerçeve içinde. Dış devletlerde kurduğu okullar hep oranın hükümetinden izin alınarak yapılmıştır. Fethullah gülen hocaefendinin okullarında sadece din dersi değil aynı zamanda da fen matematik tıp vs.. gibi diğer eğitimler de yüksek kalite ile verilmektedir. Fethullah gülen hocaefendi tüm dünyanın takdirini kazanmış yüce bir şahsiyettir
BlueMoon isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2009, 10:00   #5
Kullanıcı Adı
INTEGRAL
Standart
Şunu sakın unutma. Ülkemizde ''misyonerlik'' diye tabir edilen, bir görüşü, bir inanç şeklini yaymak ASLA SUÇ DEĞİLDİR. Sen onların yasa dışı olduğunu nerden biliyorsun? Ülkemizdede inancını yaymak, anlatmak hiçbir zaman suç olmadı. Sonuçta Gülen cemaatinin yaptığı da misyonerliktir. Ayrıca şu ''misyonerlik'' tanımlamasını saadece hristiyan inancının tebliğinde kullanmayın. Zira Misyonerlik misyon edinmeden gelir ve anlamı geniştir. Yani müslümanların da ''tebliğ'' dediği olgu da misyonerliktir
INTEGRAL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 05-15-2009, 15:32   #6
Kullanıcı Adı
ATmaCA53
Standart
sayın site editörden ricam bu şahsın ulusalcı ve misyonerlerin yorumları benim için çok önemlidir email adresime kayıt ediyorum lütfen bunlar silinmesin, bunların gerçek yüzlerini görmüş ve geçmişte halka bunu akarmış oluruz hani bu sürekli banlanan misyonerler var ya kend dinine alet edip müslümanlığı, islama hakaret edenleri iyi analiz etmiş oluruz.
ATmaCA53 isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi