AK Gençliğin Buluşma Noktası
Star ve HaberTurk "Star" ve "HaberTurk" gazetesi köşe yazıları.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 05-21-2009, 07:35   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Mustafa KARAALİOĞLU "Davutoğlu AB için ne düşünüyor? "
Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması genel olarak olumlu karşılandı. Hatta bazıları tarafından coşkulu bir kabul gördü bile diyebiliriz. Yeni bakan, Türkiye’de dış politika alanında bütüncül, kendi içinde tutarlılık taşıyan ve hedefleri olan bir perspektife sahip tek uzmandır. Resmi dış politika tezlerinin dışında açılımcı ve stratejik bir tablo çizmeyi başarmıştır. Yıllardır Türkiye’ye hep dışarıdan rol biçilmekteydi. Prof. Davutoğlu, ‘Stratejik Derinlik’ isimli çalışmasında açıkça görüldüğü gibi Türkiye’ye içeriden rol biçen ilk kişidir. Bu rol hamaset ve sloganla değil, bilim, tarihsel gerçeklik, strateji ve konjonktürel fırsat vektörlerinin birleşmesiyle oluşmuştur.

Üstelik, kağıt üzerinde de kalmamış, Davutoğlu’nun 6 yılı aşkın süredir hükümete sunduğu danışmanlık ötesi servis sayesinde pratikte de sınanmış ve artık daha açık görülüyor ki başarılı da olmuştur. Şimdi daha ağır ve bununla birlikte daha fazla fırsatları olan bir göreve gelmiştir.

Davutoğlu ile birlikte Brüksel’e AB Ortaklık Konseyi toplantısına gittik. Yeni Bakan’ın dış politikada Avrupa’dan çok Ortadoğu dosyalarına meraklı ve eğilimli olduğu eleştirilerinin ışığında bir ziyaret gerçekleşti. Önce şunu söylemeliyim; tablo tam tersinedir. Yani AB ile mesafeli bir tutum bir yana Davutoğlu, güçlü bir AB perspektifi taşıyor. Seçime kadarki dönemi kapsayan satır satır planlanmış bir Avrupa Birliği programı oluşuyor. Ziyarette Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da vardı. İki bakan arasındaki uyum da yeni süreçte Ankara-Brüksel hattının daha iyi işlemesi için bir avantaj olacaktır.

Davutoğlu, ‘AB’nin unutulması mümkün değil, çünkü bu süreç kendini unutturmaz’ diyor.

Yaptığımız uzun sohbeti tıpkı Davutoğlu’nun sık sık müracaat ettiği anlatım yöntemini kullanarak, konuyu parçalarına ayıralım.

AB Türkiye için ne ifade ediyor?

‘Avrupa Birliği temelde bir ikinci Tanzimat projesidir. Büyük bir yeniden yapılanmaya ihtiyacımız var ve AB süreci bunu sağlayacak. 2005-06’ya kadar yoğun ve başarılı reformlar yaptık. Ama 2007’de yaşananlar gösterdi ki demokrasimiz hala kırılgan. O yüzden Türkiye’nin anayasa başta olmak üzere siyasal reformlara ihtiyacı var.’

Peki, reformlar neden aksadı?

‘En önemli faktör içerdeki gelişmeler. Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci, PKK terörünün kıpırdanması ve AK Parti hakkındaki kapatma davası tempoyu düşürdü. Geride kalan 2-3 sene bu açıdan kayıptır. Buna rağmen TRT 6, Vakıflar Yasası, 301’in değişmesi ve 1 Mayıs gibi adımlar atıldı.

İkinci faktör ise, Kıbrıs’ın AB tarafından ele alınış biçimidir. Ahde vefa göstermediler, bütün riskler alınmış olmasına rağmen bir şey yapmadılar.

Üçüncü ‘yavaşlatıcı’ faktör ise Chirac-Schröder ikilisinin gidip yerine Sarkozy-Merkel’in gelmesi.’

Peki bundan sonra ne yapılacak?

‘Önümüzde Meclis’in tatile gireceği 1,5 aylık ilk dönem var. Bu süreyi iyi kullanacağız. İnsan Hakları Kurulu’nu özerkleştirip Avrupa Birliği genel sekreterliği yasasını değiştireceğiz. Ardından yıl sonuna kadar İlerleme Raporu’nun olumlu çıkması için gereken bütün reformlara el atacağız. Elbette burada muhalefetin de katkısı olmalı. Seçime kadar olan süreyi de seçim havasına girmeden bir seferberlik bilinciyle değerlendirmeliyiz.’

Hem Davutoğlu hem de Bağış, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kafkaslar’daki ağırlığının iddia edilenin aksine AB sürecini zayıflatmadığını, güçlendirdiğini belirtiyorlar. ‘Biz orada etkili ve başarılı olduğumuz için AB’de daha değer kazanıyoruz. Tersi de doğru. AB müzakere süreci de Ortadoğu’daki ağırlığımızı artırıyor. Dolayısıyla iki süreci artık birbirinin ayrılmaz parçaları olarak kabul etmek, dış politika perspektifini buna göre belirlemek lazım’ diyorlar.

Davutoğlu, AB konusunda istekli ve sabırsız diyebiliriz. Daha koltuğunda iki haftayı doldurmadan müzakere fasılları üzerinde iki tur yapması ve Avrupa ağırlıklı ziyaret trafiği de bunu gösteriyor.

Bu cümle de ona ait: ‘Ya hemen moment kazanmalıyız ya da durağanlaşma ve rutinleşmeye gireceğiz ki buna izin vermemeliyiz.’



star

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi