05-31-2009, 18:43 | #1 |
Huzurlu Bir Âilenin Temelleri (1)
- İslâm, âileye çok büyük bir ehemmiyet atfeder. Âileler cemiyetin tohumları mesabesindedir. Tarihî bir gerçektir ki; sağlam temeller üzerine inşâ edilen âileler, cemiyet yapısını koruyup güzelleştirirken; bozuk münâsebetlerle veya yanlış şekilde kurulmuş yuvalar cemiyeti çökertir.
Bu açıdan İslâm, koyduğu muhabbet ve hak ölçüleri itibarıyla mes'ud ve dengeli bir âile yapısı tesis eder. Yâni âile ile, huzur ve seâdeti hedefler. Öyle ki: "Kişinin cenneti evidir…" buyurulmuştur. Böyle bir yüksek anlayış ve yapı da, elbette yüksek ölçü ve muhabbet üzerine meşru temeller ile mümkün olacağından İslâm, işe nikâh gibi ulvî bir ahidleşme ile başlar. Yâni her iki tarafın Allâh huzurunda birbirlerine Allâh adına belirli sözleri vermelerini şart koşar. Eskilerin ifadesiyle: "Nikâhta keramet vardır." denilmesi, mes'ud ve huzurlu bir âilenin tesisinde nikâhın ehemmiyeti için kâfî bir ifadedir. Çünkü nikâh dışı beraberlikler, hem insan rûhu hem de cemiyet açısından sadece bir hüsran ve çöküştür. - Efendim nikâh mevzuunu biraz daha açabilir misiniz? - Nikâh demek, insan fıtrat ve haysiyetini korumak demektir. İslâm dîni; nikâha, nesil yetiştirmeye, evlât terbiyesine, âilenin muhâfazasına, insanlık haysiyetinin korunması için çok ehemmiyet vermiştir. Öyle ki, bu saâdete suikastta bulunan "zina" fiili en ağır bir cürümdür. Zîrâ o çirkin hâl; nikâh meşrûiyetine çılgınca bir saldırış, nesle gaddarâne bir darbedir. Nikâh gibi bir saâdet dünyasını, fuhşun murdarlığına değiştirmek kadar ahmaklık ve cehâlet olamaz. Fazîletli bir millet ve memleketin sokakları rezâlet akışlarına tahsîs olunamaz. Meydanlar ahlâksızlığın harman olduğu yerler değildir. İlâhî bir hakîkattir ki: Cenâb-ı Hakk vahdâniyyeti kendisine münhasır kılmış, bütün mahlûkâtı çift olarak halketmiştir. Aralarına da cezb ve incizâb kanunu koyarak maddî ve mânevî kemâli, birbirleriyle bütünleşmelerine bağlamıştır. Hiç şüphesizdir ki, eşref-i mahlûkât olan insanda fıtrî olan muhabbet temâyülü, ilâhî aşka yükselmenin ilk kademesini teşkîl eder. Bu itibarla Allâh Teâlâ, vermiş olduğu bu ulvî mertebenin muhâfaza edilmesi ve insan neslinin temiz ve mübârek bir şekilde devamı için âile hayatını zarûrî kılmış ve nikâhı emretmiştir. Cemiyet ahlâkını muhâfazada en müessir âmil, nikâh olduğu için Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem-, onun zorlaştırılmaması husûsunda ümmetini îkâz ederek: "Nikâhın hayırlısı, külfetsiz olandır." (Ebû Dâvud, Nikâh, 32) buyururlar. Nikâha külfet getiren başlık parası, süt hakkı, yüz görümlülüğü ve benzeri âdetler, bâtıl uygulamalardır ki, câhiliye devri kalıntılarıdır. Muhyiddîn-i Arabî -kuddise sirruh- Hazretleri, nikâha teşvik edip evlenenlere yardımcı olmanın fazîleti hakkında şöyle buyurur: "En üstün sadaka-yı câriye, evliliğe vesîle olmaktır. Zîrâ onların neslinden gelen kimselerin yaptıkları her iyilikten vesîle olana da bir ecir vardır." Çünkü Hazret-i Âdem -aleyhisselâm- ve Hazret-i Havvâ vâlidemizle cennette başlayan âile hayatı, Allâh'ın takdîr ettiği izdivaç kanunu ile Âdemoğullarına intikâl etmiş, İslâm dîni ile ebedîleşmiştir. Gerçekten İslâm dîni, koyduğu kâidelerle âile hayatına cennet huzûru ve dâimî bir baharın rahmet semâsı olmuştur. Bu seâdete nâil olabilmek için, nikâh ve izdivaç kanunu ile birer Âdem ve Havvâ manzarası sergilemek, onlar gibi Allâh muhabbeti ve takvâ yolunda kaynaşmak ve âdetâ tek can ve tek nabız hâline gelebilmek zarûrîdir. Nikâh ile iki yabancı kişinin hayret verici şekilde kaynaşmasında, akılları dehşet içinde bırakacak ince dersler ve hikmetler gizlidir. Ana-Baba ocağından ayrılan iki yabancı gencin, Allah'ın, aralarına lutfettiği muhabbet ve merhametle birbirlerine gönüllerini bağlaması, hatta ayrıldıkları ana-baba yuvasını gölgede bırakacak samîmi bir câzibe içinde yaşamaları, ne ulvî bir tecellîdir ve üzerinde derin derin tefekkür edilecek ne kudsî bir derstir. Cenâb-ı Hak, nikâhı ümmet-i Muhammed üzerine bereket eylemiş; kitab ve sünnet gölgesi altındaki bir izdivacı hayatın dünyada seâdet cenneti kılmıştır. Allâh Teâlâ buyurur: "Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır." (er-Rûm, 21) Hâsılı nikâh peygamberlerin yolu, Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in sünneti, neslin baharı, erkek ve kadının şeref ve edebi, namus ve iffeti kal'ası, insanın yaratıklardan imtiyâzıdır.
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|