![]() |
#1 |
![]() BAŞVEKİL
Başvekil odasına girer girmez, odayı, Recep Peker zamanında gördüğüm şekle zıt biçimde buldum. Yazı masası karşıya geçirilmiş ve daha evvel pencereye solunu vermişken bu defa sağını vermişti. Boşalan yere de büyük ve yuvarlak bir yer masası etrafında muhteşem koltuklar serpiştirilmiş... Ayakta, yer masasının etrafındaki koltuklardan birinin arkalığına dayanmış, ilk bakışta 45 yaşını aşmadığı hissini veren (halbuki 52) yaşında, yüzü ve elbisesi ütülü, şıklığı bir tokmak gibi kafaya çarpan bir insan... Çok şekerli, baldan tatlı bir tebessümle bana yer gösterdi: - Buyurun! Ve yanıma oturdu. İlk göze çarpan, intizamla arkaya taradığı, kızıla meyyal kestane rengi saçları ve giyiminin düğüm noktası şeklinde, sütbeyaz dik yakası.. Eski Prusya zabitlerinin dik yakalarına benzeyen bu şeklin altından nefis bir (sulka) kravat sarkıyor. Tek düğmesi ilikli (kruaze) ceketini oturma vaziyetinde kaplayan buruşuklarsa kesimindeki zarafeti saklayamıyor. Bazı insanların katran cilâlı at tırnakları gibi boyatıp göze sokarcasına ön âlana diktiği iskarpinleri de hem biçimli hem de iddiasız...Gayet kısık, derinlerden gelen bir sesi var: -Sizi çok merak ediyordum. Görüştüğümüze memnun oldum. Misafirini yazı masasının başında kabul etmeyip, hususî oturma köşesinde onunla yanyana mevki almanın Avrupalı usulünü bilen Menderes, beni dinlemek istediğini belirtircesine, aynı şekerli tebessümle yüzüme baktı. 10 yıllık iktidarı boyunca bütün görüşmelerimiz 10 defayı geçmeyen Menderes'le yalnız iki esaslı görüşmem olmuştur. Biri başta, ilk karşılaşmam olarak bu konuşma, öbürü de sonra, ihtilâl dedikleri işten bir kaç gün önce sabahın beşinden dokuzuna kadar süren son konuşma.. İkisi da birer büyük nefs ve dünya muhabesinin saatlerce süran sahneleri.. Başladım döktürmeye: Halk Partisi... Yalanı ve gerçeği ile inkılâp... Türkün çürütülmek istenen ruh kökü... Ruhta ve maddede harap bir vatan... Demokrat Parti... Tabiî ve bünyevî muvazaa mahkûmiyeti. Muvazaayı kaldırmanın tek şartı, Halk Partisi rejimini yekûn halinde ele almak ve temelinden devirmektir. Demokrat Parti güdücüleri ve Celal Bayar. Bayar'ın bağlı ve karşı olduğu müsbet ve menfi kutuplar... Madde imarının yanında ve daha büyük çapta ruh imarına ihtiyaç.. Menderes'in balçık kümesini parmaklarında yoğuran bir heykeytraş gibi partisine vermekle mükellef olduğu şekil... Arkadaşları arasında tezat.. Allah onu "ya ol, ya öl!" diye yaratmıştır. (Büyük Doğu'nun 1959 devresinde çıkıp Yassıada faciasından sonra birçoklarının camlatarak duvara astığı yazı) ve o, mutlaka iki kutuplu ulvî memuriyetini yerine getirmek borcundadır. Bunun için, işporta malı, dili üç beş hırıltıdan ibaret, çilesiz, meselesiz ve ıztırapsız devrim gençliği yerine, murdar iliğiyle düşünmeyen, beyni, kan ve ateş dolu ve gerçekten yepyeni idealist bir gençlik yuğurmanın zarureti.. Bu muazzam bir maarif ve terbiye dâvâsıdır ve bu mevzuda en tesirli alet, besleme basın ve davulcu propaganda münadileri değil, ihlâs ve dâvâ sahibi bir gazetedir. Bu da, Büyük Doğu'dan başkası olamaz. Menderes, yüzündeki çok şekerli ifadeyi zaman zaman büsbütün ballandırarak beni en aşağı birbuçuk saat dinledi. Sözlerimin bazı yerlerinde fikirlerimi gayet derin bir anlayışla takip ettiğini gösteren çehre hatları. İlk cevabı âni bir sual oldu: - Tevfik İleri'yi eskiden beri mi tanıyorsunuz? - Hayır, Maarif Vekili olduktan sonra ve bir öğretmene ait bir iş vesilesiyle... - Her halde çabucak anlaştınız! - Anlaşma, ruhların uzun zaman bir arada pişmesiyle olur. Henüz bunun zaman ve mekânını bulabilmiş değiliz. Fakat daha ilk temasımızda, karşılıklı olarak birbirimizden en perçinli anlaşmanın ruh zeminini bulduğumuzu sanırım. - Bana hakkınızda ilk tavsiye ondan geldi. Hattâ Ankara'ya evvelki gelişinizde Tevfik İleri bana telefon edip de evinde olduğunuzu söyleyince oraya gelmeyi bile düşündüm. Sonra vaz geçtim ve beni doğrudan doğruya aramanızı bekedim. - Evet, Tevfik İleri o gün evine gelmeniz ihtimalinden bahsetti ama şüpheli olduğunu ve sizi doğrudan doğruya ararsam daha münasip düşeceğini söyledi. - Tamam!... Ya Samet'le münasebetiniz? - Onu eskiden tanırım. 1936'daki mecmuada yazılar yazardı. Fakat şimdi beni anlayacak ve dâvâmı tutacak biri olduğunu sanmıyorum. Meclis Kürsüsünden Büyük Doğu Cemiyeti aleyhindeki konuşması elbette malûmunuz... Adnan Bey kaşlarına bir hayret şekli verip: - Hayır, haberim yok! Demez mi? - Baskın hâdisesinin de onun elinden çıktığını sanıyorum! - Zannetmem! Daha bir hayli konuştuktan ve meşhur 54'üncü sayımızın onun içine yağ-bal olduğunu öğrendikten sonra, samimiyet ve halisiyet eksikliğinden âni bir havasızlığa düştüğüm Başvekil odasından çıkmak üzere ayağa kalktım. Yüzü, baldan tatlı, ana dâvâmıza ait cevabını verdi: - Büyük Doğu günlük gazete olacaktır. Tevfik İleri'yle temasınızı lütfen devam ettiriniz!"
![]() |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() ikisede rahmetli oldu ikiside rahmetle anılıyor...devirlerinde üzerine düşen vazifeleri hakkıyla yerine getiren iki yiğit ne yazsam boş kalacak.değerli şahsiyetler rabbim ebeden razı olsun
|
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|