06-08-2009, 07:31 | #1 |
Ali Karahasanoğlu "Laiklik gündemde iken, ekonomi güzel miydi? "
Yargıtay Başsavcısı’nı bilirsiniz. Bilirsiniz dedik ama, eminim ki; kendisine ait olarak bildiğiniz tek yönü, AK Parti için kapatma davası açmış olmak! Vural Savaş’ı da bilirsiniz. Yaptığı tek iş nedir? RefahPartisi’ne kapatma davası açmak! Bu ülke için başka ne iş yapmışlardır bunlar? Bilen yok! (O yaptıkları işlerin de, bu ülke için olmadığı açık da.. Orası ayrı bir tartışma konusu) Yaptıkları tek iş, parti kapatma davası açmak! Hepsi bu! Haklarını yemeyelim, bir de; Vural Savaş’ın DSP için, Abdurrahman Yalçınkaya’nın da, CHP ile İşçi Partisi için açılması gereken kapatma davalarını açmama icraatları var! Hepsi işte bu! Önceki Başsavcı VuralSavaş’ı, şimdilerde hatırlayan kimse yok. Ona bakıp ibret alması gereken şimdiki halefi ise, ısrarla benzer söylemleri sürdürüyor. Son söylemi de şu: “Muhafazakar partiler öne çktkça, ekonomik büyümeye daha çok vurgu yaplmak suretiyle, laikliğin gündemden düşürüldüğü görülmektedir.” Affedersiniz, bunu ifade eden, x partisinin genel başkanı değil. YargıtayBaşsavcısı! Kimse demiyor bu başsavcıya: “Sana ne ki, partileri muhafazakar ve diğer partiler diye ayırıyorsun? Sen şu partiden yana, bu partiye karşı olamazsın.. Sen kendi işine baksana” Evet, bir başsavcı, partileri siyasi görüşlerine göre nasıl ayırabilir? Ayırdıktan sonra, onlara eleştiri nasıl yöneltebilir? Bir suç, sıklıkla işleniyor diye, nasıl mazur görülebilinir? Önceki başsavcılar da benzer konuşmalar yapıyordu diye, şimdi bu başsavcıya da seyirci mi kalınacak? Düne kadar darbe yapan generallere seyirci kalınıyordu.. Kimse generallere dokunamıyordu. Şimdi bir emekli general tutuklanıyor, diğeri gözaltına alınıyor. Bir diğerinin de soruşturması başlıyor.. Eminim, siyaset yapan başsavcılara da yakında dokunulmaya başlandığı gün, ilk ifadesi alınacak olan bu başsavcı olacaktır. Kimseye garezim yok. Ama bir başsavcı, partileri “muhafazakar partiler” ve “diğer partiler” diye ayıramaz. Böyle bir hakkı yok onun.. O zaman bir başka başsavcı da çıkıp, “Solcu partiler ön plana çıktığı günden bu yana, dinimizden uzaklaşıyoruz” derse, kimsenin çıtının çıkmaması gerekir. Kimsenin “Başsavcı bize ‘dinsiz’ dedi. Başsavcı bir partiye ‘dinsiz’ diyemez” dememesi gerekir. Bir başsavcının, solcu partilere “dinsiz” demesi, kamu görevi ile ne kadar bağdaşmaz ise, bugünkü başsavcının, “Muhafazakar partiler ön plana çıktıkça laiklik gündemden düşüyor” demesi de o kadar kamu görevi ile bağdaşmaz bir tutumdur.. İşin bu yönü bir yana, Başsavcı’nın sözlerinde doğruluk payı da yok.. Başsavcı’nın sözlerine inananlar, zannederler ki, laiklik ve ekonomi, birbiri ile ters orantılı bir şekilde gündemi meşgul eder! Hatta bu fikri biraz daha yorumlarsanız, “Laiklik gündemde tutulursa, ekonomi gündemden düşer. Laiklik gündemde ise, aynı zamanda ekonomi başarıdan başarıya da koşar” sonucuna bile varabilirsiniz.. Öyle mi acaba? Hiç de değil. 28 Şubat sürecinin hemen sonrasında, Refahyol’un yıkılmasının akabinde, ekonomide yaşanan rezaletleri görmedik mi? Laiklik gündemde idi.. Ama ekonomi de gündemde idi. Çünkü tüm gizlemelere rağmen, ekonomideki başarısızlık, gündemden çıkartılamıyordu.. Laikliğin ön plana çıkarılmak istendiği o yıllarda, 50 milyar dolarlık banka hortumu yaşandı.. Siz laikliği gündemde tuttunuz.. Bu arada da ekonomiyi batıran hortumlar yaşandı.. Ekonomi size rağmen gündeme oturdu. Selefiniz VuralSavaş, “RP’nin kapatılması yetmez, FP de kapatılsın” diye dava açtı.. Bu arada irili ufaklı 24 bankanın içleri boşaltılarak devlete bırakıldı.. Siz laikliği gündemde tutmak için çaba sarfettiniz, enflasyon % 60’larda dolaşıp, sizin suni gündeminizi altüst etti.. Şimdi ise, “% 10 enflasyon bile çok.Daha düşük enflasyon.. Daha canlı bir ekonomi” çıkışı ile, ekonomi ön plana çıkarılıp, suni gündem olan laiklikten bahsedilmiyor diye, Başsavcımız sitemde bulunuyor! İstiyor ki, sabah akşam laikliği tartışalım.. Kim namaz kılıyor, kimin eşi başörtülü, bunları konuşalım.. Bunlarla ülke menfaatine ne eklenecek ise?! Söyleyin Başsavcı, sizden önceki sabah akşam bu işlerle uğraştı.. Ne elde etti, açıklar mısınız? Erbakan Hoca’nın kıldığı namazı, Merve Kavakçı’nın başörtüsünü tartıştınız. Bu ülke ne kazandı bu tartışmalarla? Bugün ise, laikliği tartıştığınız yıllardan çok daha iyi bir ekonomik durum sözkonusu iken, yine eski dertleriniz depreşiyor: “Ekonomiyi değil, laikliği tartışalım..” O zaman soralım Başsavcı’ya, Hakkari’deki Ali amcanın, Van’daki Hüseyin dedenin, hatta Ankara’daki Mehmet beyin, İstanbul’daki Ayşe hanımın sıkıntılarına, laikliği tartışarak nasıl çözüm getireceksiniz? Ekonomi yerine, laikliği gündemde tutarak, kimin hangi derdine çare olacaksınız? vakit
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|