06-10-2009, 23:43 | #1 |
Açlık...
Açlık
Bakışlar hep semada, fakat yok tek bir umut. Ne esen serin rüzgâr ne de bir parça bulut. Sanki gökten alevler yağıyor kucak kucak, Cehennem/sıcakta kavrulmuş kara toprak. Bağrında ne bir yaprak ne bir dal ne bir çiçek, Fakat ümitle bağlı yine yüzlerce yürek. Belki yiyecek bir şey, bir kök bulunur diye, Zayıf eller toprağı baslar eselemeye. Bak! Yine arıyorlar, aç vücudlarda bir hız, Arıyorlar genç, yaslı, arıyorlar erkek, kız. Ve küçücük bir çocuk, fakat ya Rab o ne hal! O incecik bacaklar sanki birer kuru dal. Kollar ondan da beter, vücudu kemik kemik, Göğüs içine çökük, karınsa nasıl şişik. Ya incecik bir boynun üstünde duran çehre, Ürperir dehşetinden benliğinde her zerre. Nasıl bu hâle gelir narin çocuk yüzleri, Sertleşmiş pul pul olmuş, yer yer morarmış deri. Bu ten ki bir zamanlar ipekten yumuşaktı, Bir gülse yanaklarda al güller açacaktı. Simdi bir yaprak gibi solgun dudaklar bükük, Izdırab öyle derin ızdırab öyle büyük! Bakışlar ok misâli yürekleri deliyor, Sanki sessiz bir feryat göklere yükseliyor. Fakat yalnızca o mu? Nice ac, nice çıplak, Biçare çocuklara sefalet açmış kucak. Onlarken yuvaların saadeti, huzuru, Nice çiftin rüyası, nice çiftin göz nuru. Onlarken istikbâlin, yarının bânileri, Onlar götürecekken insanlığı ileri. Nice parlak zekalar adeta meflûç olmuş, Kalpler ölüm korkusu ızdırabıyla dolmuş. Kimisinin sırtına vurulmuş bir ağır yük, O nazenin omuzlar bu ağır yükle çökük. Kimi ölüp gidiyor kaç sebepten ötürü, Sürüyor hâlâ zulüm yüz karası sömürü. Sürüyor asırlardır süre gelen cehalet, Sürüyor arkasından gelen acı sefalet. Asır yirminci asır! İnsan mağrur muzaffer(!) Düzenliyor uzaya sefer üstüne sefer. Deryaların dibinde pervasızca geziyor, Bazen koca dağları kum misali eziyor. Fakat hâlâ muhteris, hâlâ kin ile dolu, Hâlâ keşfedememiş sevgiye giden yolu. Hâlâ akan yasları silmiyor, arttırıyor, Hâlâ mahzun kalpleri parça parça kırıyor. Yığıyor ihtirasla bomba, uçak, silah, tank, Düşünmeden her biri kaç hayatı yıkacak. Atıyor yavruları ölümün kucağına, Kan ve barut salıyor iste atom cağına. Müsrifçe solduruyor sevgi çiçeklerini, Ya Rab kim eritecek tastan yüreklerini! Farika TEYMUR
|
|
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir) | |
|
|