AK Gençliğin Buluşma Noktası
Yeni Şafak , Akit ve Milat "Yeni Şafak" ve "Vakit" Gazetesi köşe yazıları / Vakit'ten Hafızalardan Silinmeyen Habercilik Başarıları..



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 08-14-2009, 10:53   #1
Kullanıcı Adı
Ertuğrul ÖZGÜL
Standart Hüseyin Öztürk "Toplum yerine seçkinleri esas alan sistemler değişmeye mecburdur"

Hemen her vilayetimizde üniversite var, hatta birkaç ilimizde birden fazla üniversite bulunuyor. Buralarda yüzlerce öğretim üyesi görev yapmakta ve her biri de alanında uzman.
Peki, bu kadar insanın kaçta kaçı, “Ülkede neler oluyor, bu topraklarda kimler yaşıyor, kavganın temelinde yatan ana sebepler nelerdir, neden bu haldeyiz?” diye kendisi veya öğrencilerine bir araştırma yaptırarak ilgili mercilere sunmuştur?
Gerçi birkaç yıl öncesine kadar pek çok rektör ve öğretim üyesi, anarşinin başını çekmekte, asla alanlarına girmeyen konularda hükümetlere kafa tutmakla meşgullerdi. Öğrencileri sokağa salıyor ve kavgalara zemin hazırlıyorlardı. Eğitim öğretim yuvalarını, kavga yuvası haline getirmişlerdi.
Şükürler olsun ki, anarşist mizaçlı rektörler ve öğretim üyeleri ya Ergenekoncu çıktı ya da diğer kirli işlere bulaştıkları için, kendi karanlık ilişkileri yüzünden memleketi karıştırmaya fırsat bulamadılar. Hiç olmazsa millet biraz rahat yüzü gördü. Artık üniversitelerimizin pek çoğunda bu toprakların insanları rektör ve öğretim üyesi olarak bulunuyor.
Demokratikleşme sürecinde Türkiye’nin bütünlüğü ve milletin birliğine hizmet eden rektör ve öğretim üyelerine büyük ihtiyaç vardır. Ülkemizin okumuş yazmış aydınları, toplumun önüne çıkıp gerçekleri lisanı hal ile anlatmalılar. Yoksa meydan; taşları bağlayıp köpekleri salan bir kısım medya ile ya ırkçılara kalır ya da halk adını kullanan aristokratlara.
Cennet köşesi ülkemiz yüzyıllarca; Müslüman’ıyla, Rum’uyla, Hıristiyan’ıyla, Yahudi’siyle, Çerkez’iyle, Arnavut’uyla, Boşnak’ı ile din-i İslam’ın, “önce insan” güvencesi altında, “toplumsal barışı ve kardeşliği” yaşamış bir coğrafya olmuştur ve olacaktır.
Bu sebeple ne halkçı geçinen imtiyazlı seçkin despot siyasetçilere ne de ırkçı çevrelere bırakılacak kadar harcı alem bir devlet değildir. Türkiye bugüne kadar “seçkinleri” esas alan, toplumun bütün kesimlerini ise sadece “hizmet eden varlık” olarak gören bir anlayışla idare edilmiş ve ettirilmiştir. Bu bir kayıptır ama “Yitik bulununca emek zayi olmazmış.”
Bugünkü demokratik açılım meselesi dünkü bir istek değildir. Milletin aklı başına yeni gelmiş falan da değildir. Yaklaşık 70 yıldır özlenen ve görülmek istenen bir manzaradır bu.
Halk tarafından “seçilmişlerin” bile “seçkinlerce” idare edildiğini görmekten millet kahroluyordu. Daha dün değil miydi bir hatunun; “Bu ülkede sadece biz ne istersek o olur” diye bangır bangır bağırıp, millete meydan okunan günler? Şimdi ona meydan okunuyor.
Seçilenlerin, seçenlere sahip çıkması yetmiyor. Üniversitelerde ve diğer eğitim kurumlarında görev yapan aydınların yanı sıra yine üniversite ve diğer eğitim kurumlarının dışında kalan aydınlara da büyük görevler düşüyor.
Bugünkü ve gelecek nesillere hesabı verilebilen bir ülke bırakmak, her aklıselim insanın vazifesidir. Aksi takdirde toplumun esas alınmadığı, seçkin ve imtiyazlı sınıfların hegemonyasının sürdüğü bir sistemin dişlileri arasında koca bir millet inleye inleye yaşamak zorunda kalabilir.
Bu yara ne zaman açıldı biliyor musunuz? Çağdaşlık adına, Avrupalılaşmak adına, medenileşmek adına ve bile bile inatla, milleti; tarihi, dini ve milli köklerinden koparma senaryosu olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun din ve fen ilimleri birlikte okutulması gerekirken, eğitim sistemimizden din ile ilgili müspet konuları dışlamasıyla açılmıştır.
Ateizmi çağrıştıran bir eğitim sisteminin benimsenmesi, cami ile okulun birbirine düşman ilan edilmesi, camiye gidenlerle okula gidenlerin arasına her türlü kavganın sokulması, toplumun dini ve milli değerlerinin zayıflatılması ve halkın manevi bir boşluğa itilmesi bu sonuçları doğurmuştur.
Uzun yıllar süren bu yanlış ve manevi değerlerden yoksun eğitim anlayışının sonunda, insanların birçoğu, ülkenin birlik ve beraberliği ile barış ve huzuru için potansiyel birer tehlike haline gelmişlerdir. Seçkinler ile halk arasına anarşi ve terör girmiş, seçkinlerin bir eli yağda bir eli balda iken, olup biten her şeyin faturasını toplum ödemiş ve ödemektedir.
Türkiye’yi vatanı bilen, toprağı bilen, anası, babası, atası bilen, namusuyla, şerefiyle, haysiyetiyle yaşamak isteyen, kendisinden önce karşısındakini sevmeyi becerebilen ve kabullenen herkesin, bu konuda parmak oynatması yetecek ve artacaktır.





vakit

 

Ertuğrul ÖZGÜL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2023 © Akparti Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı
webmaster blog çarşamba pasta çarşamba bilgisayar tamircisi